Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nde okuyan Kürt öðrencilerin başına gelenler karikatür çizimlerine konu olacak türden. Polislerce an be an fiziki olarak takip edilen Kürt öðrencilerin piknik ve konser düzenleyerek fotoðraf çekmeleri, Kürtçe şiir yazmaları “PKK üyesi” olmaları ve kafalarına silah dayanarak gözaltına alınmaları için yetiyor. Operasyonun bir diðer ayaðı olan yerel gazeteler ise “teröristler yakalandı” başlıkları atarak, hedef gösteriyor.
“PKK’nin gençlik yapılanması DYG-M’ye üye oldukları” iddiasıyla 3 Mayıs’ta gözaltına alınan Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nde okuyan 10 Kürt öðrencinin yaşadıkları tam anlamıyla karikatürlük. Öðrencilerin olaðanüstü bir operasyonla abartılarak gözaltına alınmasına dayanak olan “deliler” ise düzenledikleri piknik ve konserde çekilen fotoðraflar, yazdıkları Kürtçe şiirler oldu. 3 Mayıs sabahı saat 06.30’da öðrencilerin kaldıðı evler özel harekat polislerince basıldı. Baskın esnasında ise öðrenciler yerlere yatırılarak, kafalarına silah dayandı, "teslim ol" çaðrıları yapıldı..! Ayrıca öðrencilerden birinin annesinin de baskın sırasında evde bulunduðu, halen yaşadıðı olayın etkisinde olduðu öðrenildi.
OPERASYONUN YEREL BASINI
Öte yandan öðrencilerin gözaltına alındıðı operasyonun bir başka kolu da yerel gazeteler. Öðrencilerin gözaltına alınışını “10 terörist yakalandı” manşetiyle veren yerel gazetelerin tutumu ise “çorbada bizim de tuzumuz olsun” kabilinden. Küçük bir şehir olan Tokat’ta öðrenciler, “terörist” ilan edildikleri yerel gazetelerin icraatıyla güvenlik sorunuyla da karşı karşıya.
POLÝSÝN UYGULAMALARI
Gözaltındaki öðrencilerin ailelerine de ulaşan polisin, karakola gelen ailelere de baskında “ele geçirilen” piknik ve konser fotoðrafları, telefon görüşmeleri, Kürtçe şiirleri göstererek, “çocuklarınız bunlarla uðraşıyor” türü söylemlerde bulunduðu bildirildi. Adım adım öðrencileri takip eden polis ayrıca sosyal paylaşım sitelerinde paylaşımlarda bulunan öðrencilerin durumunu ailelerine telefonla ilettiði ve ailelerin kafasını karıştırmaya çalıştıðı da uygulamaları arasında.
Kürt oldukları için ev kiralamakta da sıkıntı yaşayan öðrencilere yönelik yaklaşımlar bununla da kalmıyor. En basit gerekçelerle rektörlük tarafından cezalandırılmayla da karşı karşıya kalan öðrenciler, masaya yazı yazarak “kamu malına zarar verdiði” gerekçesiyle bir yıl boyunca okuldan uzaklaştırma alabiliyor.
Gözaltı süreleri 7 Mayıs Pazartesi günü sabah saat 06.30’da bitmesine raðmen öðrenciler, elleri kelepçeli bir vaziyette fiili olarak gözaltında tutulmaya devam edilerek, akşamüzeri serbest bırakıldı. Öðrencilerin avukatlarından, aynı zamanda IHD Ankara Şube Başkanı Av. Halil Ibrahim Vargün ile Av. Cengiz Yürekli de hukuk dışı ve keyfi uygulamalardan nasibini aldı.
AÝLELER GÖREBÝLER AMA AVUKATLAR GÖREMEZ
Av. Yürekli, 6 Mayıs Pazar günü Tokat’a giderek karakolda tutulan öðrencilerle görüşmek istediklerini yetkililere ilettiklerini ancak engellendiklerini belirterek, “Kimi öðrencilerle görüşemedik. Avukat istemiyorlar denildi, görüşemedik. Ayrıca dosyayı ‘gizlilik kararı var’ diyerek göstermediler. Ama gizlilik kararını da göstermediler bize. ‘Savcı kesin talimat vermiş’ dediler. Aileler gelmiş karakola, onlara gösteriliyor ama bize gösterilmiyor. Aslında gizlilik kararı da yok. Ailelere telefon kayıtlarını dahi göstermişler. Bizzat Emniyet amiri kendisi görüşmüş ailelerle. ‘Çocuklarınız böyle şeylere karışıyor’ demiş. Dikkat çekici” diye konuştu.
OLMAYAN GÝZLÝLÝK KARARI
Gizlilik kararının kendilerine açıklanması için Cumhuriyet Savcılıðı’na dilekçe verdiklerini söyleyen Av. Yürekli, savcının kendilerine “Beni rahatsız etmeyin. Çıkın dışarı. Sizden mi öðreneceðim? Nereye giderseniz gidin” diyerek odasından kovduðunu, bu sırada polislerin kollarını tutmak suretiyle müdahale etmeye çalıştıðını dile getirdi. Öðrencilerle görüşme ve gizlilik kararı konusunda kendilerine bilgi verilmesi taleplerinin engellendiðini ifade eden Yürekli, “Baro Başkanına gittik, kendisiyle görüştük. Gizlilik kararını veren Sulh Ceza Mahkemesi’ne gittik. Ancak sonuç alamadık. Savcıdan yazılı gizlilik kararı istedik, vermedi. Vermesi gerekiyordu. Oysa biz Pazar günü gittik, gizlilik kararı var denilerek görüştürülmedik, bunun üzerine başvuru yapıp, gizlilik kararını öðrenmek istedik. Fakat ortada olmayan bir gizlilik kararı dolaşıyor. Pazartesi günü yani bize gizlilik kararı var dedikleri günün ertesinde çıkardılar gizlilik kararını. Yani orada avukatlara bunları yaptılar, kim bilir öðrencilere neler yapılıyor?” dedi.
“Gizlilik kararı biz başvurduktan sonra alınmış” diyen Av. Vargün, şunları dile getirdi: “Hakim de orada yok. Hakim keşifte ama bir şekilde almışlar gizlilik kararını. Telefon dinlemeleri var, savcının dosyayı göstermemesinin sebebi bu. Fiilen zorluk çıkarmasının nedeni bu. Bundan haberdar olmamızı istemedikleri için dosyayı göstermiyorlar. Savcı bize söyledi bunu. Ýfade aşamasında savcının yaptıðı usulsüzleri ayrıca Cumhuriyet Başsavcısı’na da söyledim. Öðrenciler ifade işlemleri bitmesine raðmen karakolda, bir gün boyunca keyfi olarak bekletilip, savcılıða çıkarılmıyor.”
ELLERÝNDE KELEPÇELERLE ÖZGÜRLER!
Savcıyla 7 Mayıs günü 14.00-15.00 saatleri arasında tekrar görüştüklerini kaydeden Vargün, “Öðrencilerin gözaltı sürelerinin sabah 06.30 itibariyle dolduðunu söyledik. Bir an önce mahkemeye sevk edilemeden bırakılmaları gerektiðini söyledik. Yapılan usulsüzlüðü anlattık. Savcı özgürler dedi. Ama dışarıda polis nezaretinde kelepçeli olduklarını, fiili gözaltı olduðunu söyledik. Haberim yok dedi. Kapının önünde haberinin olmaması mümkün deðil. Kelepçelerin sökülmesini talep ettik. Daha sonra öðrenciler serbest bırakıldı” diye belirtti.
ANF NEWS AGENCY