GÖRÜNTÜLÜ

Kürtler komploya karşı tek vücut olmalı

Mehmet Öcalan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik komplonun Kürtlerin yek vücut olması ve topyekûn direnişiyle tam anlamıyla bitirilebileceğini dile getirdi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a karşı geliştirilen uluslararası komployu değerlendiren kardeşi Mehmet Öcalan, küresel ve emperyal devletlerin ilmik ilmik ördüğü komployu her ne kadar Öcalan tarafından boşa çıkarmış olsa da sonuç alması için yeniden güncellenerek devreye konulduğunu söyledi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsında Kürt halkına ve özgürlük mücadelesine karşı geliştirilen 15 Şubat uluslararası komplosu 17’nci yılına doldurarak 18’inci yılına girmış bulunmakta. Uluslararası komplo küresel hegemonik güçler, onların bölgesel işbirlikçileri ve Ortadoğu coğrafyasını halklara zehir eden diktatörlüklerin, Öcalan’ın Ortadoğu’daki halklar için geliştirdiği yeni yaşam ve demokratik ulus perspektifini bitirmek ve Öcalan şahsında Ortadoğu halklarının yüzyıllar boyu sürecek olan halkların boğazlaşmasını sürdürmek için devreye konulduğu gelinen noktada en bariz haliyle görülmekte. Yüzyıllık komplo, gelinen aşamada her ne kadar Öcalan’ın İmralı işkencesinde verdiği direniş ile boşa çıkarılsa da AKP iktidarı öncülüğünde yeniden güncellenen ağır tecrit ve izolasyon ile devrede.

Öcalan, Suriye’ye yoğun baskı ve tehditler ışığında 9 Ekim 1998’de Suriye’den ayrılırken, 15 Şubat 1999’da kirli ittifak ve çıkarlar silsilesinde uluslararası komplonun devamında kaçırılarak Türkiye’ye getirildi. Uluslararası komplo sürecinde Öcalan’ın ailesinden kardeşi Mehmet Öcalan komplo ve amaçlarına ilişkin ANF’ye konuştu.

 ‘KOMPLOYU ÖNDERLİĞİ SURİYE’DEN ÇIKARARAK İLMİK İLMİK İŞLETTİLER’

Kürt Halk Önderi Öcalan’a dönük Suriye ayağıyla başlayan komplo sürecinin uluslararası boyutunu açan Mehmet Öcalan, bu süreçte Türkiye’nin bir rol ve misyon sahibi olmadığını belirterek, Türkiye’nin sadece piyon olduğunu dile getirdi. Uluslararası komplonun NATO öncülüğünde devreye sokulduğunu söyleyen Mehmet Öcalan, “Önderliğin infazını öngören bu komplo Suriye’de tamamlanamayacağı için çareyi Önderliği Suriye’den çıkarmakla buldular. Küresel ve emperyal devletlerin oluşturduğu mekanizme çerçevesinde Önderliğe karşı geliştirilen komplo ilmik ilmik işletildi. Yunanistan, Rusya, İtalya, ABD, İsrail, Hollanda ve Almanya daha birçok dünya devi ülkeler bu komplonun yürütücüleriydi. Bu devletlerin temsilcileri birçok kez Önderlik ile görüştü. Ona iltica hakkı vereceklerini söylediler. Onu kabul edeceklerinin sözünü verdiler. Amaç Öndeliği Suriye’den çıkarmaktı. Komployu böyle işlettiler” dedi.

 ‘DÜNYANIN İSTİHBARAT SERVİSLERİ KOMPLODA YER ALDI’

Uluslararası komplonun bizzat İsrail gizli servisi MOSSAD, ABD’nin gizli servisi CIA ve AB ülkelerinin istihbarat teşkilatlarınca çevrildiğini söyleyen Mehmet Öcalan, “Önderliği Suriye’den çıkarttıklarından sonra kimse iltica hakkı tanımadı. Tüm dünyaya yer varken Önderliğe yer vermediler. Önderliğe toprak üstünde ayak basacak bir metre kare yer vermediler. Önderlik o süreçte tüm zamanını üzerine basabilecek bir metre kara toprak için uçaklarda havada geçirdi. Önderliğin çözümü için mücadelesini Kürt sorunu üzerinden yurt dışına giden herkese iltica hakkı tanınırken, Önderliğe bu hak tanınmadı. Dünya topyekûn Önderliğe; ‘Senin kavganı tanıyoruz ama senin hakkını tanımıyoruz’ diyerek mesaj verdi. Dünya resmi olarak Kürt halkının varlığı kabul etmemek için Önderliğe yer vermedi. Önderlik gittiği Yunanistan’dan Rusya’ya Rusya’dan İtalya’ya ve birçok devlete gitti. En son komplo süreci Kenya’da sonuçlandırılmak üzere Önderliğin yönünü Kenya’ya çevirdiler. Buradan da bütün dünya devletlerinin uluslararası istihbarat servisleri Önderliği Türkiye’ye kaçırmak için devreye girdi. Buradan sonra da Önderlik zaten kaçırılarak Türkiye’ye getirildi” diye belirtti.

‘DÜNYA BAŞIMIZA YIKILDI’

Tüm bu komplo sürecinin Öcalan şahsında Kürt halkına karşı geliştirildiğini kaydeden Mehmet Öcalan, o dönem sürgün edilmelerinden ötürü Adana’da ikamet ettiğini belirterek, komplo sürecinde Öcalan’ın ailesi olarak yaşadıklarını şöyle anlattı: “O gün gelişmeleri öğrenmek için partinin Adana ki il örgütüne gittim. Önderliğe karşı geliştirilen komplonun Kürt halkına dönük nasıl boyutta tehlike arz ettiğini biliyorduk. O günün gecesi bitmek bilmedi. Önderlik Türkiye’ye kaçırılana kadar yaşadığımız o anlar, dünyamızın başımıza yıkıldığı anlardı. Yaşadığımız kelimeler ile dile getirilemeyecek derinlikte ve ağırlıkta. Ne yiyebiliyor ne de içebiliyorduk. Tüm Kürt halkının dünyası başına yıkılmıştı adeta. İstanbul, Ankara, Adana, Diyarbakır ve Kürdistan’ın tüm kentlerinde büyük eylemler oldu. Büyük bir yangın yeri gibiydi ülke. Sadece o dönem ve devamında 67-68 insan bedenini ateşe vererek komplonun büyüklüğü ve ağırlığına karşı tepkisini gösterdi. Önderliği sahiplendi.”

‘ÖNDERLİK 17 YILDIR SORUNUN DEMOKRATİK YOLLARLA ÇÖZÜLMESİ İÇİN MÜCADELE EDİYOR’

Öcalan’ın Türkiye’ye kaçırılmasının ardından kendisiyle görüşmek için ilk başvuruyu yaptıklarında hiçbir şekilde kendilerinin can güvenliği bulunmadığını ve üzerlerinde yoğun baskı olduğunu dile getiren Mehmet Öcalan, ailesi olarak sabahlara kadar uyuyamadıklarını ve ülkenin de tamamen ateş topuna döndüğünü paylaştı. İlk görüşme başvurularının kabul edilmeğini daha sonraki görüşme başvurularının kabul edilmesinde ablası Havva Öcalan ile gittikleri İmralı’da Öcalan ile ilk görüşmeyi avukatların gerçekleşmesinin ardından görüşmeyi yapabildiklerini aktaran Mehmet Öcalan, “Önderliği gördüğümde durumu iyiydi ama rengi biraz soluktu. İlaç verildiğini tahmin ediyorum. Hareketleri ağırlaşmıştı. Ben Önderliğe ‘Türk devletine ve sistemine sırtını dayama, hiçbir şekilde inanma. Nerden koparsa oradan bağlanır’ dedim. Önderlikte bana ‘Evet doğrudur. Bu saatten sonra yeni bir süreç başlıyor. Eğer fırsat verirlerse Kürt sorununu demokratik bir şekilde çözeriz’ dedi. 17 yıldır Önderlik ne devletten ne de sisteminden korktu. Önderlik ‘Kürt sorunu çok ağır bir sorundur. Bu meselede bir yere kadar savaş yürütüldü. Bundan sonra şartlar oluşursa demokratik yollarla çözersek her iki taraf açısından iyi olur’ dedi. 17 yıldır da Kürt sorunun demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi için mücadelesini veriyor” dedi.

‘TÜRK DEVLETİ OSMAN’I KULLANARAK HAREKETİ PARÇALAMAK İSTEDİ’

Türk devleti ve siyasal iktidarının Öcalan’ın barışçıl ve demokratik mücadelesi karşısında samimi yaklaşmadığını dile getiren Mehmet Öcalan, “Eğer devlet ve siyasal iktidar samimi yaklaşsaydı, 15-16 yılda bu kadar kan dökülmezdi. Her zaman Kürt hareketinin içerisine nifak sokarak yok etmek istediler. Kandil’i dağıtmaya çalıştılar. Osman’ı kullandılar. 2002-2004 sürecindeki hareket içerisindeki kargaşaya da Önderlik müdahale etmeseydi şimdi harekette kalmayacaktı. Osman Öcalan ve onun safında yer alan arkadaşları da bu oyunda yer aldı. Osman ve arkadaşları hiçbir şekilde samimi değildirler. Türk devleti ile direkt diyaloga geçtiler. Önderlik ‘Bir sorun varsa onu hallederiz’ dedi. Bizde Osman ve arkadaşlarına ilettik. Ama Osman samimi yaklaşmadı. Kaçtı. Osman ulusal meseleyi şahsi meseleye dönüştürdü. Osman ve onun yanında duranlar kendilerini bir tas çorbaya sattılar. Geçmişe dönük emeklerine ve Kürtlere ateş bırakarak yakmaya çalıştılar. Önderliğin gerçekliği ve samimiyeti karşısında Türk devleti hiçbir zaman samimi yaklaşmadı” diye ifade etti.

‘KOMPLOYLA KÜRT HALKININ İRADESİ İMRALI’YA HAPSEDİLMEK İSTENDİ’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsında geliştirilen uluslararası komplonun inanılmaz ölçülerde büyük bir komplo olduğunu söyleyen Mehmet Öcalan, ağabeyi Abdullah Öcalan şahsında Kürt halkının sesinin kısılmaya ve yüzyıllık sömürü sistemine mahkum edilmenin amaçlandığını dile getirdi. Komplodaki hedefin Öcalan şahsında Kürt halkının iradesinin kırılmak olduğunu ifade eden Mehmet Öcalan, komployla Kürt halkının iradesinin İmralı Adası’na hapsedilmeye çalışıldığını söyledi. Öcalan’ın tutulduğu İmralı’daki cezaevinin Türk ve dünya kamuoyuna normal bir cezaevi olarak lanse edilmeye çalışıldığını belirten Mehmet Öcalan, İmralı Adası’ndaki cezaevinde dünyada eşi benzeri görülmemiş bir işkence sisteminin olduğunu kaydetti. Öcalan’ın tek kişilik hücrede hiçbir tutuklu ve hükümlünün karşılaşmadığı tecrit ve izolasyon politikalarına tabi tutulduğunu söyleyen Mehmet Öcalan, bu politikaların hiçbir hukuk ve yasada olmadığını vurguladı.

‘ÖNDERLİK VE KÜRTLER İÇİN YASALAR DEVRE DIŞI HUKUKTA YOK SAYILIYOR’

Öcalan’ın 17 yıldır tek kişilik bir hücrede ayakta kalma mücadelesi verdiğini söyleyen Mehmet Öcalan, normal şartlarda hiç kimsenin bu koşullara dayanamayacağını dile getirdi. “Büyük bir irade olmadığı takdirde İmralı’da kalmak mümkün değildir” diyen Mehmet Öcalan, Kürt sorununun ağırlığı kadar bir büyüklükte ve ağırlıkta İmralı Adası’nda tutulan Öcalan’a karşı da bir politikanın izlendiğini söyledi. İmralı Adası’nda Öcalan için herhangi bir hukukun işletilmediğini belirten Mehmet Öcalan, “Önderliğe İmralı Adası’nda muazzam bir şekilde bir yönelim ve tecrit var. Yasalara göre 2 haftada bir ailesi ve hafta da bir de avukat görüşü yapılması gerekirken, 5 yıldır Önderlik avukatlarıyla 15-16 aydır da ailesiyle görüşülmesine izin verilmiyor. Daha önce siyasi heyetler gidip geliyordu. O da 10 engelleniyor. Bir devlet yasa ve hukukuyla devlet olur. Ama Önderlik ve Kürtler için ne bu yasalar ne de bu hukuk işliyor” dedi.

‘KOMPLONUN AMACINA ULAŞMAMASI İÇİN DİRENİŞİ BÜYÜTMELİYİZ’

Mehmet Öcalan son olarak şunları dile getirdi: “Önderlik üzerinde Kürt halkını yok etmek için komplonun devamı hayata geçirildi. Önderliğe karşı ağır tecrit ve izolasyon politikalarını devreye koydular. Kürdistan’a da savaş açtılar. Kürt halkı ile Önderliğin bağlarını kopararak başsız bırakmaya ve yok etmeye çalışıyorlar. Komplonun yıl dönümünde bunlar tüm sıcaklığıyla yeniden ısıtılarak Kürt halkının ve Önderinin önüne konulmuş durumda. Kürt halkının tek vücut olarak bu komployu boşa çıkarması ve katliamlara dur demesi gerekiyor. Daha güçlü bir direniş ile ancak Kürt halkı bunun önüne geçebilir. Yok herkesi tek tek yok edip katledecekler. Bunun karşısında dünyadan bir şey beklememek gerekiyor. Çünkü onlardır bunu bize reva gören. Nasıl ki 17 yıl önce Önderliğe karşı komployu geliştirerek devreye koyduysalar, bugünde bunu tamamlamak istiyorlar. Önderlik komployu boşa çıkardı ama bizim de sahiplenmemiz gerekiyor. Yoksa komplo amacına ulaşacak. Kürdistan ve Ortadoğu halkları bir yüzyıl daha birbiriyle savaşıp duracak.”

 

 

...