'Leylaların direnişi zafere götürür'

Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevlerine ilişkin konuşan PAJK Zindan Komitesi Üyesi Gulê Amed, "Leyla Güven direnen Kürt kadınlarının takipçisi oldu" dedi.

Dengê Welat radyosuna konuşan PAJK Zindan Komitesi Üyesi Gulê Amed, 2018 yılında gelişen olaylar ve direnişleri değerlendirdi. Açlık grevleri, Paris katliamı ve Sevê, Pakize ve Fatmaların şehadet yıl dönümü hakkında konuşan Gulê Amed, konuşmasına annesi vefat eden Leyla Güven’e başsağlığı dileyerek başladı.

Özellikle 2015 yılından bu yana faşist saldırıların yoğunlaştığını söyleyen Amed şöyle devam etti: "2018 yılının başlangıcında Efrîn halkının direnişi vardı, faşist Türk devleti Xakurke’yi işgal girişiminde bulundu fakat saldırılar karşısında büyük ve vazgeçilmez bir direniş ile karşı karşıya kaldı. Ayrıca 2018 yılında Leyla Güven öncülüğünde Önder Apo’nun üzerindeki tecridin kaldırılması ve özgürlüğünün sağlanması amacıyla açlık grevleri başladı. Yani diyebiliriz ki 2018 yılı direniş yılı oldu. Kürdistan halkı 2019 yılına da direniş ile girdi. Kürtler her yerde direniş halindedir. Direnişin olduğu yerde başarı da vardır."

‘TECRİT İLE BİRLİKTE KÜRT HALKINA SALDIRI DAHA DA ARTTI’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride de değinen Amed, tecrit ile amaçlananın ne olduğuna ilişkin şunları belirtti: "Önderlikle üzerindeki tecrit ile birlikte Kürtlere ve kadınlara saldırı daha da yoğunlaştı. Faşizm tecridi derinleştirerek en çirkin yüzünü gösterdi. Bu da Önderlik üzerindeki tecridin Kürtler ve kadınlar üzerindeki tecrit olduğunun en büyük kanıtıdır."

Zindan Komitesi Üyesi Gulê Amed, açlık grevleri eylemlerinin sadece zindan koşullarının iyileştirilmesi amacıyla yapılmadığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "Zindanlarda başlayan açlık grevleri sadece zindan koşullarının düzelmesi için değildi. Eylemlerle amaçlanan Önder Apo üzerindeki tecridin kaldırılmasıdır. Eylemciler tecrit kırılmadan eylemleri asla sonlandırmayacaklarını söyledi. Önderliksiz bir yaşamı asla kabul etmeyeceklerini, tecridi kabul etmediklerini beyan etti. Teslimiyetin olduğu yerde ihanet vardır, direnişin olduğu yerde zafer vardır. Bu Mazlumların, Kemallerin direnişiyle ispatlanmıştır. Biz de bu temelde 2019’un Önder Apo’nun ve Kürt halkının özgürlüğü olacağına inanıyoruz."

‘LEYLA GÜVEN, SAKİNE CANSIZ VE DİRENEN TÜM KADINLARIN TAKİPÇİSİ OLDU’

Bugünkü direnişlerin 14 Temmuz direnişinin devamı olduğunun altını çizen Amed, Sakine Cansız’ın Diyarbakır zindanındaki direnişini hatırlatarak, "Aslında Kemallerin yaratmış olduğu direniş ruhu, daimi sürecek olan bir ruhu ortaya çıkardı. Kürt halkı ve kadınların direnişi 14 Temmuz’un ektiği tohumun yeşermesidir. Bu ruh gün gün büyüdü ve günümüze kadar geldi. Sakine Cansız ve arkadaşlarının direnişi de Kürt kadınlarının direniş çizgisini netleştirdi. Leyla Güven de Sakine Cansız’ın, direnen Kürt kadınlarının takipçisi oldu ve Kürt kadını olarak tutumunu, direnişini gösterdi" dedi.

Güven’in ve açlık grevindeki herkesin ortak talebini hatırlatan Amed, "Leyla Güven Önder Apo üzerindeki tecridin kaldırılması ve şartların iyileştirilmesi amacıyla bir direnişe öncülük etti ve insanlık adına mücadele eden Önderlik için böyle bir eyleme girmenin ona büyük mutluluk, moral verdiğini belirtti. Aslında Leyla Güven sadece faşizme mesaj vermedi. Aynı zamanda amacı Kürt kadınlarının süreç karşısındaki duruşunun nasıl olması gerektiğini göstermek istedi. Eğer direniş olmasa başarının da mümkün olmayacağını anlatmak istedi. Kürt halkının da direnişler etrafında tek ses olması gerek. Kürt halkı ve kadınlar Güven’in amacını, mesajını iyi okumalı ona göre harekete geçmeli. Faşizme karşı ses yükselmeli. Topyekün bir saldırı var, o zaman topyekün bir direniş sergilenmeli" diye konuştu.

‘CPT VE AİHM GERÇEKTEN İNSAN HAKLARINI SAVUNUYORSA İMRALI'YA GİTMELİ’

CPT ve AİHM gibi kurumlarının asıl görevini ve sorumluluğunu hatırlatan Amed devamla şunları vurguladı: "CPT, AIHM vb. kurumlar insan hakları için kurulmuştur. Fakat bugün her yerde Kürt halkına saldırı var, topraklarını işgal etme var. Savaş suçları yaşanıyor, Önder Apo bir halkın önderidir, tecrit insanlık suçudur. İnsan hakları çiğnenmiştir fakat bu kurumların herhangi bir tutumu olmadı, herhangi bir adım atmadılar.

Bu da şunu gösteriyor; bu kurumlar devletlerin çıkarlarına göre hareket ediyor. Eğer bu kurumlar gerçekten insan hakları için varsa ona göre hareket etmeliler. Eğer halk içinde itibar kazanmak istiyorlarsa CPT acil İmralı’ya gitmeli, AIHM yeniden mahkeme kurmalı, kararını gözden geçirmelidir."

'NEREDE OLURSA OLSUN DİRENİŞ HALİNDE OLACAĞIZ'

5 Ocak ve 9 Ocak tarihlerin önemine de değinen Amed; Sevê, Pakize ve Fatmaların da Sakine Cansız’ın takipçisi olduğunu belirterek konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Bugün Leyla Güven de bu Kürt kadınlarının takipçisi olmuştur. Leyla özgürlük aşkıyla direniyor, yürüyor. Bu direniş Amed zindanındaki tüm direnişler gibi tarihidir. 14 Temmuz ruhu yaşadıkça Kürt halkı faşizme karşı asla baş eğmeyecektir. Önder Apo bu ruhu yaşattı, örgütledi.

Leyla Güven de bu nedenle kadın özgürlüğü için mücadele eden Önder Apo için 60 gündür açlık grevinde. Açlık grevindeki insanlarımız özgürlük için ölümü de göze almıştır. Teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür bilinciyle direnişi seçmişlerdir. Zindan direnişçilerini selamlıyoruz. Direnişleri tarihidir, tarih yeniden yazılıyor adeta. Kararlılığımızla başarıyı getireceğiz. Önderimiz özgürleşene kadar, tecrit kırılana kadar durmayacağız. Nerede olursa olsun direniş halinde olacağız. Bu bizim insanlık görevimizdir. Kemallere, Saralara, Mazlumlara borcumuzdur."