Libya'da İhvan cephesini toparlayıncaya kadar ateşkes!

Libya'daki ateşkes kararı sonrası İhvan cephesinde başlayan iktidar kavgasını değerlendiren Arap uzmanlar, çatlağın kolay kapanmayacağını ancak Türk devletinin İhvan cephesini toparlayıncaya kadar ateşkesi sürdüreceği görüşünde.

Türk devletinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da neo-Osmanlıcılık politikası için koçbaşı olarak kullanmaya çalıştığı İhvanı Müslim (Müslüman Kardeşler) projesi dikiş tutmuyor.

2010 yılında başlayan ve Arap Baharı olarak nitelendirilen süreçte başta Mısır ve Suriye olmak üzere birçok yerde darbe alan İhvan, şimdi de Libya'da yol ayrımında.

Libya'da Türk devletinin desteklediği ve ağırlığı İhvancılardan oluşan Ulusal Mutabakat Hükümeti'nde (UMH) Başbakan Fayiz el-Serrac ile İçişleri Bakanı Fethi Başağa çatlağı büyüyor.

İhvan'ın önde gelen isimlerinden ve UMH'nin içişleri bakanı olarak görev yapan Fethi Başağa Ankara'dayken, Fayiz el-Serrac, bakanlar kurulu kararıyla Başağa'yı görevden aldı.

İHVAN DARBESİ Mİ?

Başağa'nın görevden alınma nedeni olarak da 23 Ağustos'tan bu yana başkent Trablus'ta düzenlenen eylemlere "müdahalenin yetersiz olması" gibi bir gerekçeyle açıklandı. Fakat işin perde arkası çok farklı.

Gelen bilgilere göre, Başağa uzun zamandır, Türk istihbaratı ile yakın ilişki içerisindeydi, hükümet politikası dışında demeçler veriyordu ve içişlerinde İhvan üyelerini etkin kılmaya çalışıyordu.

Arap basını, Başağa'nın hükümet karşıtı gösterileri kullanarak İhvan'la işbirliği yaparak "darbe" hazırlığında olduğunu ve Serrac'ın da onu görevden alarak yanıt verdiğini yoğunca işlemeye başladı.

AKAR'IN ZİYARETİ VE FRANSA'NIN DAVETİ

UMH arasında yaşanan çatlak hakkında birçok farklı yorum yapılırken, Serrac ile Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih tarafından 23 Ağustos'ta ilan edilen ateşkesten hemen önce ve sonra atılan bazı adımlar dikkat çekti.

Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Katar Savunma Bakanı Halid bin Muhammed el-Atiyye ateşkesten hemen önce Libya'ya gitti ve havaalanında Fethi Başağa tarafından karşılandı.

UMH ile Libya Ulusal Ordusu'nun (LUO) kendine göre yorumladığı ateşkesten hemen sonra Fransa Serrac'ı davet etmişti.

SERRAC, BAŞAĞA'YI GÖREVDEN ALMIŞTI

Trablus'ta başlayan UMH karşıtı eylemler sırasında da Fethi Başağa Türkiye'deydi ve hala dönmemişken, Serrac onu görevden aldı.

Trablus Türkmenlerinden olan Fayiz el Sarrac daha çok siyasi kimliğiyle öne çıkarken, Misrata Türkmenlerinden olan Başağa ise İhvan ve etrafına topladığı çete gruplarıyla biliniyor.

UMH arasında yaşanan çatlak ve Libya'da deyim yerindeyse pamuk ipliğine bağlı olan ateşkesi Arap uzmanlar ANF'ye değerlendirdi.

Uzmanlar, Sarrac'ın siyasi olarak, Başağa'nın ise askeri olarak güçlü olduğunu, Türk devletinin İhvan cephesini toparlayıncaya kadar ateşkesi sürdüreceği görüşünde.

UMH'DE SARRAC İLE BAŞAĞA ÇELİŞKİSİ

Kahire Arap Araştırmaları Merkezi Üyesi Hani Süleyman, Libya'da yaşanan son gelişmelerin UMH arasında ciddi sorunlara işaret ettiğini belirterek, Başağa ile Serrac arasında derin bir kriz ve görüş ayrılığı olduğu görüşünde.

Libyalı uzman Dr. Mixtar Cedal ise Serrac ile Başağa arasındaki çelişkinin ateşkesten sonra başlamadığını ve ikili arasında daha önce de çelişki olduğu görüşünü savunuyor.

BAŞAĞA'NIN AKAR'I KARŞILAMASI VE TÜRKİYE ZİYARETİ

Serrac'ın kendisine bağlı gruplarının yanı sıra istihbarat ve özel kuvvetleri elinde bulundurduğunu belirten Süleyman, Fethi Başağa'nın ise Misrata'daki çetelere ve Türk devletine yaslanarak hareket ettiğini kaydetti.

Süleyman, "Fethi Başağa'nın Türkiye ziyareti ve Hulusi Akar'la görüşmesi aldığı desteğe ilişkin önemli veriler sunuyor. Serrac bunu gördü ve kendisi için bir tehlike olarak sezdi" diyor.

UMH'NİN ÖNÜNDEKİ SEÇENEKLER

Trablus'taki eylemleri de değerlendiren Hani Süleyman, Serrac'ın eylemleri bastırmak istediğini, Başağa'nın ise eylemlere müdahale etmeyerek halk desteği toplamak için fırsata çevirmeye çalıştığını kaydetti.

Hani Süleyman, son durumu ise şöyle değerlendiriyor:

"Çatışma devam ederse daha ciddi bir ayrışma ortaya çıkabilir. Mevcut durumda UMH'nin önünde iki yol var: parçalanmamak için sulh yoluna gidip bu krizin üzerini kapatma. Ama o zaman da birbirlerine karşı güvensizlikleri devam edecek. Diğer bir yol ise Fethi Başağa'nın tasfiye edilmesi. Ama bunun ne kadar başarılı olacağı da sorunlu. Çünkü Başağa'nın arkasında Türk devleti var."

SERRAC VE BAŞAĞA'NIN GÜÇLÜ VE ZAYIF YANLARI

Serrac'ın da Başağa'nın da güçlü ve zayıf yanları olduğunu belirten, Dr. Mixtar Cedal, "Başağa daha güçlü. Amerika, İngiltere ve Türk devleti tarafından da destekleniyor, yine Katar tarafından finanse ediliyor. Mesela eşi hala İngiltere'de yaşıyor. Serrac'ın uluslararası meşruiyeti var. Bu, güçlü bir koz. Onun da Avrupa başta olmak üzere güçlü bağlantıları var" diyor.

'ATEŞKES UMH CEPHESİNİ TOPARLAYINCAYA KADAR SÜREBİLİR'

Libya'daki UMH ile LUO'nun ateşkes kararını da değerlendiren Hani Süleyman, tarafların ateşkese şüpheyle baktığını ve ne zaman bozulacağının belirsiz olduğunu kaydediyor.

"Ateşkes ilanında Mısır'ın kırmızı çizgi ilan etmesinin etkisi çok büyüktü. Herkes hesaplarını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı. Uluslararası güçler duruma müdahale etmek zorunda kaldı" diyen Hani Süleyman, "Türkler, UMH cephesini biraz toparlayıncaya kadar ateşkesi sürdürebilirler" diyor.

'İHVANCILARIN BAŞI TÜRKİYE'DE KUYRUKLARI LİBYA'DA'

Dr. Mixtar Cedal da ateşkesi "çürük bir ateşkes ve ne zaman bozulacağı belli değil" diye yorumlayarak, şunları dile getiriyor:

"İhvancıların fikri, ideolojisi ve tefekkürleri kaos yaratmak ve ajandalarını hayata geçirmek. Mesela bugün onların başı Türkiye'de kuyrukları Libya'da. O yüzden Trablus tarafında iç sorunlar çözülmeden ateşkesin bozulacağını sanmıyorum."