Memo Güzel Yayla’yı nasıl bastı?

Memo Güzel Yayla’yı nasıl bastı?

Gerillada eski olmak o kişiye ayrı bir hava katıyor. O kadar yılı nasıl yaşamış, onca savaş anını, silahları, askerleri, çatışmaları ve nice badireleri nasıl atlatmış? Bu yaşadıkları onda nasıl bir şekillenme yaratmış? Ýnsanda hep bir merak uyandırıyor. Haydar’ı da ilk gördüðümde böyle düşünmüştüm. Haydar yılların gerillası. Ýlk daða çıkan gerilla gruplarında yer almış. PKK’nin ilk gerilla eylemselliklerine katılmış. Uzun yıllar gerilla komutanlıðı yapmış.

Haydar’ın babacan bir hali var. Biraz kamburumsu oturuyor. Güleryüzlü. Yıların gerillası olmak insanı daha bir ciddileştirir, sertleştirir diye düşüneceðinizin aksine Haydar neşeli biri.

Ondan ısrarla bir anısını anlatmasını istediðimde gülerek bakarak “Ben sana Deli Memo’yu anlatayım o ne köylüdür ne arkadaştır o Deli Memo’dur” dedi.

Deli Memo’yu anlatmaya koyulurken geçmişe döndü: “Sanıyorum sene doksan. Biz beş kişiydik. Renkli bir gruptu. Biri Seyit Rızaydı. Biri Ýdrisi Gelhuydi. Serhat’tan Dersim’e gitmişti. Dersim’deki arkadaşlar Kurmanci lehçesini pek bilmiyor. Zazaca ve Türkçe konuşuyor. Heval Ýdris Türkçe ve Zazaca bilmiyor. O da bu Zazaca, Türkçe ve Kürtçe’den karışık kendince bir dil yaratmış. Mesela Heval Ýdris diyor ki ateşin üzerinde çay kaynıyor. “Altta agır xırmi xırmi’dir üste çay xulpi xulpi’dir.” Biz bir gün köye gidiyoruz. Arkada köy köpekleri havlıyor heval Ýdris arkadaya dönüyor “Arkadaşlar sus! altta awti awtidir sizin ayaklarınız xuş xuş’idir.’’

Gerilla Haydar bir yandan anlatıyor bir yandan katıla katıla gülüyordu. “Sadece onunla gezen ve bilen arkadaşlar onun bu konuşma tarzını anlıyordu. Bizde ona alıştıðımız için anlıyorduk.” Sonra derinden bir iç çekiyor, özlemle, yitiklikle sözlerine devam ediyor “Şiyar diye bir arkadaş vardı. Serhatlıydı. Onun da tek kusuru çok uykucuydu, ama çok iyi bir arkadaştı. Biz bir noktada oturup kalktıðımızda herkesin ilk sorduðu soru Bişar kalktı mı? Bir de ‘Romalı Sinan’ arkadaş vardı. Mimar Sinan. Sinan çok temiz bir arkadaştı. Ama biraz vesveseliydi. Ben de çok sabırlıydım. Dünya kopsa umrumda deðildi.

Biz bu beş kişilik grupla Varto’nun Goçkar köyüne gittik. Köyden çıkarken bir genç peşimize takıldı. Sadece üzerine bir beyaz gömlek ve bir de ayaðına ters ayakkabı giymişti. ‘Biz gidiyoruz, sen nereye geliyorsun’ dedim. ‘Ben de katılacaðım size’ dedi. ‘Sen bu halde mi geliyorsun’ dedim . ‘He’ dedi. ‘Sen gelemezsin dedim.

Seyit Rıza hemen müdahale etti. ‘Nasıl ben ayarlamışım bizim yeni şavaşçıdır’ dedi. Tamam gelsin de hiç deðilse bu adam gitsin bu beyaz gömleði deðiştirsin, üzerine bir ceket giysin. ‘Ayakkabılarını ters giymiş onu düzeltsin’ dedim. Zor bela o genci gönderdim. Gitti ceket giydi, geldi. Ama ayakkabıları yine tersti. ‘Valla ben ayakkabı bulamamışım’ dedi. Neyse, biz aldık gittik. Kafamda hep bir kuşku var. Bunun ‘tahtaları biraz eksik olmalı’ diye düşünüyordum. Neyse bunu çaðırayım ‘test edeyim’ dedim. Bu normal katılan bir savaşçı mı yoksa dengesiz birimi diye. Önce ‘sen tanıyormusun biz kimiz’ dedim. Dedi, ‘siz teröristsiniz.’ Nerden biliyorsun dedim. ‘Televizyondan izliyorum. Televizyon diyor bunlar teröristtir.’ O zaman sen neden bize katılıyorsun diye sordum. Dedi siz iyi savaşçılarsınız...

Tamam anladık, sen niye katılıyorsun diye ısrarla sordum. ‘Dedi ben muhtarın kızını almak için gelip sizden silah alacam.’

Niye ‘muhtar sana kızını ver miyor mu?’. Baktım ki bu savaşçı iş deðil. Heval sen geri git dedim. Seyit Rıza işe karıştı, yok dedi. Bırakmadı.

Hele biraz da siyasal ideolojik sorular sorayım, dedim. Ýsmin ne dedim. ‘Ýsmim Mehmet’tir bana Memo diyorlar.’ Memo sen feodalizm nedir biliyor musun, diye sordum. ‘ Aslında ben duymuştum. Öyle birisi var.’ Peki ya burjuvazi... ‘Valla ben onu hiç duymamışım.’ Feodalizm nasıl bir şey? ‘Sen tarif edersen belki çıkarabilirim.’ Ben dedim biraz uzun. Kırmızımsı göbekli, falan. ‘Öyle bir adam sanki bizim köye gelmişti.’

Ne soruyarsam tuhaf tuhaf cevaplar verdi. O zaman anladım ki bu gerçekten tam kafadan sakat biri. Biz gönderemiyoruz. Seyit Rıza yok diyor.

Bir gün bu Deli Memo’ya nöbet yazdılar. Memo nöbetçi olsun, dediler. Heval bunu yazmayın dedik. Bunu eðitelim. Öðretelim. Belki de bizi öldürecek. Dinletemedim. Bunun eline bir G-1 bir de dürbün verdiler. Memo nöbete gitti. Çok geçmeden silah sesleri gelmeye başladı. Ne oldu? Memo tepe tepe geziyor nişan alıyor her tarafa, dediler. Seyit Rıza peşine düştü. Memoyu yakalayıp geri geldi. Gel diyoruz. ‘Ben gelmiyorum, korkaklar, siz gündüz cesaret edip dolaşamıyorsunuz, özel timlerden korkuyorsunuz, korkmayın ben burdayım. Ben varım sizi koruyorum’ diye ortalıkta baðırıp çaðırıyor.

Bir türlü Seyit Rıza bunu ikna edemiyor. En son aklına bir fikir geldi. Seyit Rıza; “Memo biz korktuðumuz için deðil, o özel timlerin anaları babaları var. Halk çocuklarıdır. Gelirler biz vuracaðız yazıktırlar. O yüzden gündüz hareket etmiyoruz.” O zaman Deli Memo ikna oldu. ‘Ha dedi o doðrudur.’

Bu Memoyu ne yapalım, en iyisi Dersime gitsin dedik. Biz küçük birimlerdik. Başımıza bir felaket getirmesinden endişe ediyorduk. Gitsin orada biraz eðitim görsün. Gönderdik. Meðer ki bu Karlıova ile Varto sınırında bir yerde nöbet tutarken G-1 silahını alıyor, kaçıyor. Kaçarken yolda Beritanların (koçerlerin) atını alıp öyle geri geliyor.

O zaman Varto’nun bir köyü vardı, ismi Güzel Yayla Kürtçe adıyla Kozik köyü. Orda 15 köy korucusu var. Deli Memo köye gidip direkt köyün ortasına yürüyor.’ Bana köy muhtarı çaðırın’ diyor. Millet korkuyor bu kim diyor. Muhtar köyün ortasına geliyor, bakıyor bir genç ama öyle sempatik bir genç. ‘Arkadaşlar köyün etrafını sarmış üç yüz kişiler. Korucu silahlarını bize getir diyor. Muhtar ‘aman oðlum deli misin, nasıl silahı size verelim? Devlet bizi asar. Rica ediyorum. Arkadaşlarınıza söyleyin.’

Memo silahı duvarın kenarına indiriyor. ‘Erkek olan o silahı alsın’ diye bir nara atıyor. Muhtar ‘estaðfurullah erkek sensin’ diyor. Ondan sonra Memo ‘madem ki siz erkek deðilsiniz o zaman siz silahınzı getirin’ diyor. Muhtarla pazarlık yapıyor. ‘Oðlum devlet bizi öldürecek bize yemin ettirmişler. Para alacaklar bizden.’ Memo birden ‘ben çok acıkmışım diyor. Hele bir ekmek getirin ben bir yemek yiyeyim.’ Yemek yemeye başlıyor o ara muhtar geliyor. ‘Yavrum bu aşaðı köyde askerler var. Bizim köyde telefon var. Köy korucu dolu. Birisi şimdi telefon açaçak, askerler gelecek lütfen sen şimdi buradan bir an evvel çık’ diye ısrar ediyor. Memo ‘kim askerden korkar, gelirse ben varım’ diyor göðsüne vurarak.

Tam o esnada aşaðıda Ameran köyünden askerler gelmişler, müdahale ediyorlar. Memo yemeðini yerken birden askerler saða sola silah sıkıyorlar. Rastgele ateş ediyorlar. ‘Memo asker geldi. Lütfen rica ediyoruz git burdan’ diyor muhtar. Deli Memo ‘asker de kim’ diyor.

Neyse bu bakıyor iş deðil, atlıyor atına kaçıyor. Kaçarken atını vuruluyor. Atı devriliyor. Memo üzerinden düşüyor. Bunlar tarıyorlar. Memo’da G-1’le tarıyor. Askerlerin kendini yere atıyor. Memo‘nun üzerine bu sefer helikopter kaldırıyorlar. Önüne indiriyorlar, bu yana kaçıyor, şu yöne kaçıyor. Öyle aradan sıyrılıp çıkıp gidiyor. O hızla Goçkar köyüne geliyor. Abisinin yanına gidiyor. Abisi tırpan yapıyor. Abisine yanaşıyor. ‘Kıpraşma’ diyor. Abisi arkadasına dönüyor. ‘Memo ulan sensin.’ Bir tokat atıyor. Elinden silahı alıyor. ‘Ýçinde şeytan var. Nereye gittin’ diye abisi soruyor. ‘Ben arkadaşlara katıldım’, diyor. Abisi ‘arkadaşları görseydim, bu delidir almayın diyecektim. Sen niye gidip arkadaşlara katılıyorsun’ diye abisi kızıyor. Memo ‘Ben gittim bir korucu köyünü bastım’ diyor. Abisi ‘Bırak yalancı’ diyor. Ýnanır mı abisi mümkün mü?

Birdenbire olay yayıldı. ‘Varto’nun Güzel Yayla köyünü üç yüz Apocu basmış, büyük bir çatışma yaşanmış, ama ne adamlar, ne cesur adamlar yav! Ne askerden korkuyorlar ne koruculardan adam deðil, poladır. Resmen demirden yapılma. Bunların yürekleri ne biçim yürek.’ Böyle konuşmalar almış başını gidiyor. Ben böyle bir olay yok diyorum. ‘Olur mu köye baskın yapmışlar üç yüz kişi köyü sarmış. Adamlar gelmiş. Adam hiç takmamış erkekseniz silahımı oradan alın demiş. Ama ne cesaret ne korkusuzca. Yok, baba devlette rahim var bunlarda yok. Bunlar kimseden korkmuyor’ diyorlar.

Ýkinci gün bu korucular silahlarını almış gitmiş teslim etmiş. ‘Ya biz ölüyoruz ya da bu silahları bir daha almıyoruz’ demişler. Kardeşim böyle bir eylem olmadı, diyorum ama dinleyen kim! Yok bu eylem olmuş diyorlar. Oysa biz o arada Xınıs’la Varto arasında Mıcır şantiyesi vardı. Karadenizliler işletiyordu. Orda dozer, kamyon, şantiye malzemelerini yaktık. Xınıs’la Varto arasında Başkent diye bir köy var. Yeni karakol yapmışlar, kapılarını yeni takmışlar. O günlerde asker gelip girecekti. Önünde tek bir nöbetçi var. Biz dozerle gittik. Hepsini yerinden söktük. Bizim yaptıðımız bu eylem hiç bir yerde konuşulmuyor. Kimse bahs bile etmiyor. Herkes diyor ki, Apocular bir köyü sarmış üç yüz kişiyle. Ýkinci gün korucular gitmişler silahların vermişler. Peki bu Mıcır eylemi? ‘Gitmişler dozer mozer yakmışlar’ diyorlar. Bizim de zorumuza gidiyor tabi. Peki bu olay nedir? Dersim’den böyle grup gelse mutlaka arkadaşlar bize uðrar, diye düşünüyoruz. Artık biz bu olayı devletin bir provokasyonu olabileceði, bizimle korucuları karşı karşıya getirmek için böyle bir şey yaptıðı şeklinde yorumladık. Aradan zaman geçti. Heval Sinan Dersim yolundayken bize gönderdiði not elimize ulaştı. Bilginiz olsun Memo silah ve dürbünü alıp kaçtı. Ben biraz şüphelendim, ama tek kişi köy basamaz diye düşündüm.

Bir gün Seyit Rıza Goçkar’a uðramıştı. Orda Memo yaptıðı bütün hikâyeleri anlatıyor. ‘Heval bir daha geleyim mi? Gördün mü korucuları bastım’ diyor. Seyit Rıza ‘ben seni tekrar isteyebilirim ama heval Haydar kabul etmez’ diyor. Memo ‘Beni götürmezseniz zaten askerlik celbi gelmiş. Beni Türk askerliðine istiyorlar’ diyor. O zaman Seyit Rıza ‘tamam sen git biraz da orda sorun çıkar’ diyor. Memoyu askere gönderiyorlar.

Bu olay büyük yankı yaptı. Daha sonra korucular peş peşe silah teslim ettiler. “Baba bu iş deðil ki. Adamlar yürek deðil korku yok. Geldi, silahı oraya koydu. Biz diyoruz erkek sensin...” anlatırken gülmekten gözünde biriken yaşları silen Haydar anısını şöyle noktaladı: “Bilmiyorlar ki aslında cesareti cehaletinden ileri geliyor.”

ANF NEWS AGENCY