Mihraç Ural: Arap Alevileri HDP'ye omuz vermeli

Arap Alevilerini yakından tanıyan, Suriye'de bulunan Mihraç Ural, Arap halkı için çıkış kanalının HDP olduğunu belirtti. Ural, HDP'nin barajı geçmesi için Arapların, CHP'li seçmenlerin destek vermesi gerektiğini belirtti.

Türkiye halkları 24 Haziran'da cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerle kaderini belirleyecek. İktidarın ve muhalefetin 'ortaklaştığı' tek nokta; bu seçimlerin, varlık-yokluk niteliğinde olduğu. AKP-MHP, diktatörlüğü kurumsallaştırmak, tam anlamıyla uygulamak isterken, muhalefet ise özgürlüğün, adaletin peşinde ve ilk kez hedefine bu kadar yakın durumda.

Kürt halkı gibi, Türkiye'deki pek çok toplumsa kesim de asimilasyon politikalarından nasibini aldı. Nüfusları hayli geniş Arap halkı da buna dahil.

Türkiye'deki Arap Alevileriyle yakın ilişkide olan, uzun yıllar devrimci hareketlerde yer alıp cezaevinde kalan, son dönemlerde Suriye'de bulunan Mihraç Ural, Arap halkı açısından 24 Haziran seçimlerini ANF'ye değerlendirdi.

Ural’a bu seçimlerde özellikle Arap Alevilerinin tavrının ne olması gerektiğini sorduk...

'HDP ARAP HALKI İÇİN ÇIKIŞ KANALI'

Yerel bazda veya Türkiye genelinde, Arap halkının, bugüne kadar doğru temsil edildiğini düşünüyor musunuz?

Türkiye’de Arap halk kitlesi, Genelkurmay istatistiklerine göre 8 milyon. Bu sayının önemli çoğunluğu kendi topraklarında Toros dağlarının güney yamaç ve düzlüklerinde Mardin, Urfa (Harran bölgesi), Antep, Kilis, Hatay, Adana ve Mersin’e kadar uzanan bir alanda tüm kültürel verileriyle ve farklılıklarıyla Suriye kültür düzlemini yansıtırlar. Türkleştirme çabalarının acımasız baskılarına karşı dil yasağı, alfabe yasağına karşı hâla ev içinde ve pazarlarda iletişimlerini Arapça ana dilleriyle sürdürürler. Bir asra yakın süren bu direniş açık ve net olarak bu halkın haklı ve derin taleplerinin tüm canlılığıyla sürdüğünü gösterir.

Ancak Arap halkının siyasal örgütlülük düzeyi ve bu hakları için mücadele geleneği çok gerilerden seyretmektedir. Yani Türkiye’de Arap halkının temsili hâlâ beklemede ve hiçbir partide bu temsil hakkıyla yerine gelmemiştir.

Türkleştirme politikaları, asimilasyon, öylesine acımasız bir tarzda yürütüldü ki, bu aynı etnik kitlenin doğusu batısından keskin bıçak gibi bölünerek parçalanması kadar her parçanın kendi içinde parçalara ayrılıp birbiriyle sorunlu edilmesine kadar uzanan bir yaklaşımla, gerici, faşist diktatoryal TC devletinin zulmü altında kendi hakları için bile birleşme, siyasal tavır geliştirme şansını yakalayamadı. Bu durum elbette kalıcı değildir. Bu halk, bu zulüm altında ayağa kalkma hazırlıklarını kül altında ateş gibi korumakta ve dile gelmesi için çıkış kanalları oluşturmaya hızla devam etmektedir. Bu kanallardan biri de HDP’dir.

HDP bu tarihi kesitte ezilen, horlanan, ötekileştirilmiş ve inkâr edilen Türkiye halklarının hak bileşkesi, çıkar sözcüsü olarak kendi misyonunu belirlemesini, Türkiye’de Arap halkının bir çıkış platformu oluşturması açısından tarihi bir veri, bir olanak, bir platform olarak görmekteyim.

Türkiye’deki Arap halkının acil, ertelenmez ve kimseyle hiçbir pazarlığa girilmeyecek olan hakları bulunmaktadır. Bunların başında, Arap halkının da ödediği vergilerle var olan devlet okullarında Arapça ana dil ve alfabeyle eğitim hakkının tanınmasıdır. Bu hak tartışmalar üstü bir haktır ve asla 'Kuran kursu' değildir. Dil bilgisidir, gramerdir, Arapça ana dilin bilimsel olarak algılanması, öğrenilmesi için alfabesiyle eğitim hakkıdır.

HDP’nin bu noktaya çok duyarlı olması konusunda defalarca yazılar yazdığımı da ifade edeyim. Umarım, bu uyarılarımız hakkıyla yerine gelir.

'ANADOLU HALKLAR KONGRESİ' ÖNERİSİ

Türkiye’deki tüm halkların eşit ve doğru temsiliyetine ilişkin nasıl bir yönetim öneriniz olur?

Bu konuların bir tek açıdan, bir tek siyasal eğilimden değil, tüm Anadolu halklarının ortak bir kongresinin ortamından, rahminden üretilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunun için on yıllardır özellikle Başkan Öcalan’la her buluşmamda; Türkiye’de hakim algılar barbarlık kökeninden geliyor, ırkçıdır, milliyetçi ve yayılmacıdır, despotturlar. Bu kökenin izlerini Türk solunda bile acımasızca süren ulusalcılıklarında görmenin zor olmadığının sohbetlerini yaptık ve ısrarla yaptığım 'Anadolu Halklar Kongresi' önermesinin bu sorunun tek çözüm alanı olacağı kanısındayım.

Anadolu Halklar Kongresinde (AHK), kendini Türk saymayan etnik topluluklar, ülkenin nüfus oranına göre, Türk tarafının da aynı şekilde temsilcileri olmalı. Bu kongrede ezilen tüm inançlar da özgün bir biçimde yerini almalı. Kongre ortak bir demokratik anayasa yazılımını üstlenmelidir. Ülkenin bağlı olacağı siyasal sistemi de oluşturmalıdır. Bu konuda ortak bir barış ve kardeşlik sürecinin kapıları açılamaz ise benim ve herkesin söyleyecek hiçbir sözü kalmaz. Herkes başının çaresine bakar.

II. Sevr anlaşmasına gidişi ittihatçı kafayla zorlayan egemen ulus siyasal eğilimleri kendi kuyusunu kendisi kazan konumdadır. Bölücü de bunlardan başkası değildir. Biz ezilen halkların, birlik ve kardeşlik için barış ve hak güvencesinden başka bir talebimiz yoktur.

'BARAJIN GEÇİLMESİ ARAPLARIN DA KADERİNİ BELİRLEYECEK'

HDP’nin Hatay adaylarına dair, kentteki halkların temsiliyetine ilişkin neler söyleyebilirsiniz?

İlke olarak beni HDP’nin programı ilgilendiriyor. Bu zemin üzerinde doğru adayların seçimi önem taşır. Siyasal programı hedef kitlenin çıkarlarını temsil etmeyen bir partinin adayı kim olursa olsun kazanamaz.

İşte HDP’yi farklı kılan da budur , o hem Türkiye ölçeğini temsilen hem de özel olarak Kürt sorununu temsilen önemli bir programa sahiptir. Türkiye’deki Arap halkının bu partide kendini ifade etmesi, bu partinin desteklenmesi için yeterli bir veridir.

HDP artık Türkiye’nin partisidir. Özellikle parlamentoda temsil edilmesi Türkiye demokrasisi için zorunludur da. HDP’nin olmadığı bir parlamento, diktatörlük rejiminin sultası altında faşizmden başka bir şey değildir. HDP’nin barajı geçmesi bu yanıyla Türkiye’nin bütünsel olarak lehinedir ve her onurlu Türkiye vatandaşı bunun için tüm gücüyle çalışmalı, HDP’nin barajı aşmasını sağlamalıdır.

Özel olarak Hatay halkının Arapları ve Alevilerinin bu partide yakalayacakları hak kazanımı açısından canla başla oylarını eksiksiz HDP’ye aktarmaları zorunludur. HDP laik olduğu kadar hakları ötelenmiş, zorbalık ve baskısı altında kalmış tüm ezilenlerin partisidir. Hak ettiği oy oranı için bu güçler tarafından destek görmesi tarihsel bir görevidir.

Yıllardır her seçimde bu partinin yanında tavır koyan Arap ve Alevi halkı, bu kez kader seçimlerine gitmektedir. Geç kalmış siyasal örgütlenmesini tamamlamanın ve bu ortamda varlık olarak parlamentoya girişin sağlanması HDP’nin barajı geçmesine bağlıdır.

'CHP'LİLER HDP'NİN BARAJI GEÇMESİ İÇİN OMUZ VERMELİ'

Anlaşılan o ki bu seçim 2. tura kalacak. Bu durumda 6 milyonu aşkın oyu olan HDP, 2. turda Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki adayı destekleyeceğini açıkladı. Böyle bir durumda, 2. tura kalması muhtemel CHP adayı HDP tarafından desteklenecekse, CHP seçmenine nasıl bir görev düşüyor?

Öncelikli HDP eş başkanlığının böylesi bir açıklamayı yaparak kuşkuları gidermesi çok önemlidir. Açık siyaset HDP siyasetidir, gizli kapaklı hiçbir yönelim HDP’nin karakterine uymaz ve temsil ettiği farklılıkların güvencesi bu açıklığıdır. HDP bunu bir alışveriş meselesi yapmamıştır.

Türkiye barışının, kardeşliğinin demokratik asgari verilerinin gereği olarak da CHP’liler HDP’nin engellerini yıkmak için omuz vermelidir. Bir ulusalcı, turancı, yayılmacı, diktatör kuklası siyasetçinin 30 bin oyu bile bulmayan hallerine destek vererek onun adaylığının yollarını açan CHP’nin, Türkiye’nin demokrasisi için, gerginliklerin ve diktatörlüğün yıkılması için hatta kendini zülden kurtarmak için yapması gereken de HDP’nin olası engellerini kaldırmada omuz vermesi gerekliliğidir. Bunu hiçbir çıkar hesabına dalmadan yapmalıdır.