Mızraklı: Umudun adresi İmralı'dır

Ülkede yaşanan kaos ve krizlerin Kürt Halk Önderi Öcalan'a uygulanan tecritten kaynaklandığını söyleyen HDP vekili Selçuk Mızraklı, umudun adresinin İmralı olduğunu belirtti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 27 Temmuz 2011’den bu yana avukatlarıyla, 5 Nisan 2015’ten bu yana da İmralı Heyeti ile 11 Eylül 2016’dan bu yana da ailesi ile görüşme yapamıyor. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için öncelikle DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde başlattığı açlık grevi 66’ncı gününde devam ediyor. HDP Amed Milletvekili Dr. Selçuk Mızraklı Öcalan'a yönelik tecridi ve Güven'in başlattığı eyleme ilişkin ANF'ye konuştu.

İmralı yolunun açılmasıyla Kürt sorunu başta olmak üzere bir sıkıntının çözüleceğini dile getiren Mızraklı, "İmralı yolu açılırsa Türkiye de, demokrasi, hukuk, ve insan hakları ve adaletin üzerine düşen perde kaldırılır. Kısa bir zaman önce Öcalan ve Kürt halkı tarafından büyük hamleler başlatıldı. Sayın Öcalan, silahların susması ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için büyük fedakarlıklar da bulundu. Bu fedakarlıklar Türkiye halkı için umut oldu. Çözüm için yapılan fedakarlıklar Türkiye yetkilileri tarafından tıkatıldı ve kaosa sürüklendi" diye konuştu.

'TECRİT HALKLARA UYGULANIYOR'

Kürt Halk Önderi Öcalan öncülüğünde başlayan "Çözüm Süreci"nin, bozulması için Türkiye yetkilileri tarafından her türlü yola baş vurulduğunu vurgulayan Mızraklı konuşmasına şöyle devam etti: "Sayın Öcalan'ın fedakarlığı karşısında, devlet Paris'te 9 Ocak 2013 tarihin de 3 devrimci kadını Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ı katletti. Bu komplonun tersine Sayın Öcalan çözüm sürecinden vazgeçmedi ve "Sadece çözümün ve barışın yolunun açılması için ben bu acıyı kalbimin derinliklerin de taşıyacağım" dedi. Sayın Öcalan 1993’ten beri çözüm için büyük bir irade ortaya koymuştur ve çözüm için özgür fikir yaratıyor. O'nun için de tecrit sadece Öcalan'a değil, bütün ezilen halklara yaşatılıyor."

Eyleminin 66. gününde olan Leyla Güven'in direnişine dikkat çeken Mızraklı, Güven ile beraber 36 cezaevinde 163 tutuklu açlık grevinde olduğunu belirterek, "Zindanlardan bir çığlık yükseliyor. Burada Türkiye'deki siyasetçilere, sivil kuruluşlarına, basına, evrensel kurumlara, CPT ve Avrupa meclislerine büyük bir rol düşmektedir. Bu çığlıklar duyulmalı ve cevap verilmeli, dil tutsak edilmemelidir. Bu çığlıklara cevap olmak herkesin sorumluluğudur. Çünkü tecrit yaşamı karartıyor buna engel olmak için özgürlük ve demokrasi yolunu açmalıyız" dedi.

‘CPT BU SUÇA ORTAKTIR’

CPT’nin sessizliğine de tepki gösteren Mızraklı, şunları ifade etti. "Sayın Öcalan üzerindeki tecritten, Türkiye ve Kürdistan'daki zindan eylemlerinin sorumlusu kesinlikle CPT'dir. CPT bu yaklaşımlarıyla hükümet politikalarının bir parçası olmuştur. Bundan dolayı CPT sorumluluklarını yerine getirmeli. Çünkü burada CPT’nin önemli bir rolü vardır. Bundan 3 gün önce CPT'den oluşan bir heyet Avrupa'da grevde olan arkadaşlarımızı ziyaret ettiler. Fakat bu ziyaretleri hiç bir şekilde sürece cevap olamaz. Eğer CPT şu anki politikasına devam ederse artık bağımsız ve tarafsız bir kuruluş olduğundan bahsedemeyeceğiz.

CPT’nin acilen İmralı'ya gidip yaşamı karartan tecridi ortadan kaldırması gerekiyor. Tecrit sona ermeyene kadar bu ülkeye barış, huzur, özgürlük ve demokrasi gelmeyecektir. Hepimiz de görüyoruz ki tecrit kaldırılmazsa sorunlar ortadan kalkmayacak, kaos ve karanlık günler bu ülkeyi bekliyor olacaktır. Bundan yüz yıl önce Enver paşa da büyük umutlar ile Sarıkamış'a yola koyulmuştu. Fakat onun büyük umutları yüz binlerce kayıplara neden oldu. Bu yüzyılda Ortadoğu'da atılan adımlar hayırlı adımlar değil. Bunun sebeplerinden biri de tecrittir."

AKP HAYAL GEMİSİNDE

Gün geçtikçe AKP'nin sömürüyü derinleştirdiğini dile getiren Mızraklı, "Bu sistem halkın umutlarını görmezden gelmekte. Bu sistem sanki hayal gemisinde ve kendi rotasında yüzüyor. Sistemin amacı bir tek taraftarlarını görüp muhalif grupların yaşam hakkını yok saymak. AKP rejimi hakikat gerçekliğini sırt çevirerek yönünü hayal perdesine vermiştir. Tüm haklar ayaklar altında. İstediği şeyleri görmekte istemediği şeyleri görmemezlikten gelmekte. Eğer ben görmek istersem sorun var, görmek istemezsem sorun yok demekte.

Bundan dolayı AKP doğruya sırt çevirmiş durumda. Leyla Güven milletvekili olarak meclisin sessizliğini hayal gemisine dayandırmakta. Eğer bu sistem bu sorunu görmek istemiyorsa biz de her daim bu sorunu onların gözlerine sokacağız. Eğer duymak istemiyorlarsa onların kulağını açıp bağıracağız onların görmesini sağlayıp anlamlandıracağız. Bu bizim bir sorumluluğumuzdur. Bu yüzden kimin elinden ne geliyorsa yapmalı ve Leyla Güven'in çığlığına kulak kabartmalıdır" şeklinde konuştu.