PKK’nin 37’inci kuruluş yıldönümüne ilişkin açıklama yapan MUB, “PKK tarihi boyunca sergilediği direniş halklara ve onurlu bir yaşamdan olan herkese yol göstermektedir. PKK’nin bu onurlu direnişi özgürlük savaşını ve halklar için geliştirdiği ortak yaşam umudunu selamlıyoruz” dedi.
Yazılı bir açıklama yapan Bethnahrin Ulusal Konseyi (MUB) “27 Kasım 1978 yılında Amed’in Lice ilçesine bağlı Fis köyünde, Ortadoğu’nun ezilen halkları ve insanlığın mirası temelinde kurulan PKK’nin kuruluşu, halkımız için de bir umut ve çıkış kaynağı olmuştur. Çünkü Mezopotamya ve Anadolu’nun kadim halklarına dayatılan ölüm fermanına, yeni bir diriliş ruhuyla dur denilmiştir. 37 yıl boyunca kesintisiz bir şekilde, egemen zihniyete ve tek tipçi sisteme karşı verilen zorlu mücadeleyle imha ve inkâr siyaseti teşhir edilmiştir.
TC’nin kuruluş ideolojisi, İttihat ve Terakki cemiyetinin soykırımcı, ırkçı ve faşizan ideolojisine dayandığı için, halklara ve toplumsal farklılıklara karşı olan düşmanca stratejisini de belirlemiştir. Bazı dönemlerde değişimden yana bir görüntü sergilese de, TC’nin temel kurumları kuruluş zihniyetinden bir adım bile uzaklaşmadıkları halklara karşı son aylarda başlatılan topyekûn saldırılarla bir kez daha ortaya çıkmıştır” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin AKP hükümeti, Ortadoğu’daki ve hatta dünyadaki gericiliğin bir temsilcisi olarak DAİŞ vahşet örgütünün yöntemleriyle halkları sindirmek, imha etmek için kirli ve barbarca bir savaş konseptini uygulamaya soktuğunu da vurgulayan MUB şunları ifade etti: “5 Haziran Diyarbakır, 20 Temmuz Suruç, 10 Ekim Ankara katliamlarının talimatını veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki AKP hükümeti, daha önce birçok şehirde olduğu gibi kan dökmeye devam edeceklerini ilan etmişlerdir. Mücadelenin son 30 yıllık tarihinde ilk kez tank ve topların bu kadar yoğun bir şekilde şehirlerde sivil halka karşı kullanılması, TC hükümetinin kontrolden ne derecede çıktığını açıkça göstermektedir. Bu da TC’nin halkları imhadan başka, demokratikleşme ve çağdaş bir devlet konumuna gelme diye bir programının olmadığını bir kez daha ve açıkça ortaya koymaktadır. Günümüzde bölgede ortaya çıkan gelişmeler ve uluslararası güçlerin müdahalesi, TC hükümetine istediğini yaptırmamaktadır. Bu yüzden de çılgınlaşmakta ve insanlığa karşı işlediği suçlar daha da çoğaltmaktadır.
Günümüzde Erdoğan’ı ve ekibini engelleyen temel faktörlerden birisi, Sayın Abdullah Öcalan’ın liderliğindeki PKK’nin uzun yıllardan beri geliştirdiği ve tüm bölgeye yaydığı direniştir. Ayrıca Gozarto’da (Rojava) hayat bulan halkların ortak demokratik yönetimi de Sayın Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu halkları için öngördüğü çağdaş modeldir. Bu modeli savunmak ve geliştirmek halklar açısından hayati bir önem taşımaktadır. Sayın Abdullah Öcalan, dört duvar arasında olmasına rağmen geliştirdiği çözüm projeleriyle Ortadoğu halklarına yeni bir ufuk açmıştır. Halkların ortak yaşam felsefesi, birçok alanda hayat bulmaya başlamıştır. Dolayısıyla TC hükümeti, halkların demokratik özyönetimlerinin ve Ortadoğu’ya yeni bir sistemin getirilmesini engellemek için, büyük bir savaşa yol açabilecek saldırılar yapmaktadır. Bu arada uluslararası güçler, TC hükümetinin bölgedeki karanlık güçleri besleyip terör eylemleri için birçok alanda görevlendirdiğini görmelerine rağmen bir yaptırımda bulunmamaları insanlığı kaygılandırmaktadırlar.
TC devleti bütün imkanlarıyla, gelişmiş silahlarıyla ve uluslararası müttefiklerinden aldığı destekle halklara saldırmaya devam etmektedir. Dolayısıyla da ezilen mazlum halkların, ilerici ve devrimcilerin, aydın ve emekçilerin direnmekten başka bir alternatifleri kalmamıştır. Bu anlamda PKK tarihi boyunca sergilediği direniş halklara ve onurlu bir yaşamdan olan herkese yol göstermektedir. PKK’nin bu onurlu direnişi özgürlük savaşını ve halklar için geliştirdiği ortak yaşam umudunu selamlıyoruz. Halkların özgürlüğü uğruna kahramanca hayatlarını feda eden şehitleri saygıyla anıyoruz. PKK’nin 37. Yıldönümünü kutlarken 38. yılını yeni başarılarla karşılayacağına inanıyoruz.
Ayrıca PKK’nin kurucusu ve halkların büyük dostu Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşabilmesi için ortak mücadelemizin yükseltmesi, her türlü faşist saldırının bertaraf edilmesi, Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında ortak yaşam kültürü ve demokrasinin geliştirilmesine bağlıdır. T. hükümeti ve bölgemizdeki karanlık işbirlikçi çeteler bilsinler ki, mazlum halklar için artık ölüm ve yenilgi yoktur, sadece başarı ve zafer vardır.”