Mültecilere karşı jiletli ve dikenli tellerle askerler

Mültecilere karşı jiletli ve dikenli tellerle askerler

Ekim ayında İtalya’nın Lampedusa Adası yakınlarında batan gemideki 360 mültecinin yaşamını yitirmesinden sonra, Avrupa Birliği uyguladığı katı iltica politikasını gözden geçirip daha insancıl bir politika uygulayacağını tespit etmek yerine mültecilerin Avrupa’ya ulaşmasını engellemek için askeri ve insanlık dışı yöntemleri uygulamaya koymaya başladı.

Avrupa ülkeleri Lampedusa’daki trajediyi Akdeniz’in daha da askerileştirilmesi için bir fırsat olarak görerek harekete geçti. İspanya Fas topraklarında olmasına rağmen denetiminde bulunduğu kıyı kenti Melilla’ya jiletli ve dikenli tel örgülerin çekilmesine karar verirken, Avrupa Parlamentosu Afrikalı ilticacıların Avrupa’ya ulaşmalarının engellenmesi için uyduların ve insansız hava araçlarının kullanılmasını kararlaştırdı.

 Bundan bir kaç gün önce de Avrupa Birliği Diplomasi Servisi’nin (EEAS) Lampedusa faciasından sonra oluşturduğu “Akdeniz Çalışma Grubu”nun ilticacıların Avrupa’ya ulaşmalarının engellenmesi için bir dizi önlem alma önerisinde bulunduğu açığa çıktı.

Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanlarına sunulacak olan EEAS önerilerinin esasını Avrupa Birliği’nin savunma yeteneğinin ve savunma sanayisinin güçlendirilmesi ve daha verimli hale getirilmesi oluşturuyor.

LİBYA’DA PARAMİLİTER GRUPLAR OLUŞTURULUYOR

Bu arada Avrupa Birliği Sınır Koruma Ajansı da (Frontex) ilticacıların Tunus’tan İtalya’ya ulaşmalarını engellemeyi amaçlayan “Hermes”, Mısır ve Türkiye’den gelenleri engellemeye yönelik “Aenaas” programlarının yenilenmesini ve güçlendirilmesini kararlaştırdı. İtalya tüm bunlara ek olarak “Mare nostrum” adını verdiği askerlerin de görev aldığı kendi gözetleme operasyonlarını başlattı. Geçtiğimiz ay da “EU obsever” haber ajansı Avrupa Birliği Sınır Misyonu’nun (EUBAM) Libya’da sınırlarda görevli kontrolcüleri eğitimden geçireceğini, aslında paramiliter bir güçe dönüştürmeye çalıştığını açıkladı.

İlticacıların Avupa’ya ulaşmalarının engellenmesi için daha önce alınan önlemler de göz önüne alındığında Lampedusa felaketinden sonra gündeme gelen önlemler Akdeniz’in daha da askerileşildiğini gösteriyor.

2012 yılında Türkiye ile Yunanistan arasına duvarlar örülmüş ve Yunanistan sınırda görev yapan güvenlik güçlerinin sayılarını artırmıştı. İspanya ise Güney Batı Akdeniz’e radarlar yerleştirmiş ve insansız hava araçlarını kullanmaya başlamıştı.

TÜRKİYE 40-50 BİN POLİSLE İLTİCACILARIN AVRUPA’YA ULAŞMALARINI ENGELLEYECEK

Baskı, savaş ve yoksulluktan kaçanlarının iltica haklarını ortadan kaldırmaya yönelik bu girişimlerin çoğunluğu Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor. İnsan haklarını ihlal eden önlemlere önümüzdeki hafta Türkiye ile AB arasında imzalanacak bir anlaşmayla bir yenisi daha eklenecek. Vizede vatandaşlarına kolaylık sağlamanması karşılığında Türkiye Avrupa’nın bekçilik görevini üstlenecek. Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın daha önce yaptığı açıklamalara göre Türkiye 40-50 bin polis görevlendirerek ilticacıların Türkiye’den çıkmalarını engelleyecek.

Kopenhag Üniversitesi bünyesinde kurulu geliştirilmiş Mülteci Araştırmaları Merkezi’nde yardımcı profesör olarak görev yapan Martin Lemberg-Pedersen, Akdeniz’in daha da askerileştirilmesini hedefleyen EEAS’ın gündeme getirdiği önerilerin iki önemli nedeni olduğunu söylüyor.

“İlk olarak Arap Baharı sonrası Avrupa Birliği’nin finanse ettiği, Sahra’nın güneyinde ve Orta-Doğu’daki ilticacıların Avrupa’ya ulaşmalarını engellemk için AB ile işbirliği yapan diktatörlerin yıkılması” diyen Pedersen, ikinci olarak da önerinin gündeme geldiği zamanlamaya, Avrupa Sınır Koruma Sistemi’nin (Eusour) uygulamaya hazır hale geldiğine dikkat çekiyor.

Avrupa silah tekelleriyle işbirliği içinde hazırlanan Eurosur bu ayın başında faaliyetlerine başladı. Ülkelerin gözetlemeden elde ettikleri birbirlerine iletme ve sınırdaki gözetleme kapasitelerini güçlendirmeyi amaçlayan sistem içerisinde şimdilik 18 Avrupa ülkesi yer alıyor.

EUROSUR İLTİCACILARI BELİRLEYECEK FRONTEX MÜDAHALE EDECEK

Avrupa Parlamentosu Eurosur ile Frontex arasında sıkı bir işbirliği yapılması kararını aldı. Afrika’dan Avrupa’ya ulaşmaya çalışan ilticacıları denizde tesbit edecek Eurosur durumu anında Frontex’e iletecek. Harakete geçecek polis ve askerler ilticacıların Avrupa kıyılarına ulaşmalarını engelleyecek.

İspanya’nın Fas’ın kuzeyindeki Melilla yerleşim birimine jiletli ve dikenli tel örgülerin çekilmesi kararı alması tepkilere neden oldu. İnsanlık dışı olduğu için yoğun eleştirilere uğrayan jiletli ve dikenli teller 2007 yılında kaldırılmıştı.

Melilla Göçmen Kampı’nın Müdürü Carlos Montero Diaz, İsveç Radyosu’na yaptığı açıklamada jiletli tellerin daha önce uzun yıllar kullanıldığını ancak ilticacıları durdurmak için bir faydası olmadığını belirterek “Tek fark ilticacıların kampa daha büyük kesik yaralarıyla gelmesidir” diyor.

Melilla’nın çevresine 11 kilometre uzunluğunda jiletli dikenli tel çekilme girişimine insan hakları örgütleri tepkili. Uluslararası af Örgütü İsveç Seksiyonu Basın Sekreteri Elisabeth Löfgren, “Bizim tutumumuz insanların temel bir hak olan iltica haklarının ksıtlanmaması, aynı zamanda güvenlik içinde göç etmelerinin sağlanmasıdır” derken, aynı örgütün İspanya seksiyonu İspanya Hükümeti’nin Melilla’ya jiletli teller yerlaştirme kararı almasından derin kaygı duyduğunu açıkladı. Hükümeti iltica hakkı konusunda geri bir adım atmak ve insanların iltica haklarını engellemekle suçladı.

İnsan hakları örgütleri ilticacıların yaşamlarının tehlikeye atılmaması için Avrupa Birliği’nin mültecilere kapılarını açmasını talep ederlerken AB en gelişkin teknoloji ve orduları devreye koyarak göçmenlerin Avrupa’ya ulaşmalarını engellemeye çalışıyor.

Son 20 yıl içinde Avrupa’ya ulaşmak isteyen ilticacılardan 20 bininin denizlerde boğularak yaşamını yitirdiği belirtiliyor.