Mültecileri suçlamak çözüm değil

Savaşa, yoksulluğa, sermayenin sömürü planlarına karşı çıkmayıp 'Mülteciler geri gitsin' diyen anlayışa dikkat çeken Hilmi Mıynat, ‘ikamete kapatma’ ve ’seyreltmenin’ çözüm olmadığını söyledi.

Türk İçişleri Bakanlığının bin 200 mahallenin yabancılara kapatılmasını eleştiren EMEP Göç ve Mülteciler Bürosu’ndan Hilmi Mıynat, Türkiye’de bir taraftan düşmanlığın kışkırtıldığını, diğer taraftan güvenlikçi bir anlayışla mültecilerin suç öznesi ya da sosyal olmayan sorunlu bir varlık olarak tanımlandığını belirtti.

Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bin 200 mahallenin yabancıların ikametine kapatılacağını duyurdu. 1 Temmuz 2022’de yürürlüğe girecek bu uygulamadan önce de 781 mahalle ikamete kapatılmıştı. İçişleri Bakanlığı, Ankara’nın Altındağ ilçesindeki ırkçı saldırıların ardından da ‘seyreltme’ uygulamasına başlamıştı. Bu seyreltme ve yabancı ikametine kapatılan mahallelerde durum ne olacak, bu kaçak yaşamı daha da artıracak mı? Özellikle kaçak çalışma konusunda nelere yol açacak? Emek Partisi (EMEP) Göç ve Mülteciler Bürosu’ndan Hilmi Mıynat, ANF’nin bu sorularına yanıt verdi.

SORUNU DERİNLEŞTİRİR

Türk İçişleri Bakanlığının 1 Temmuz 2022 tarihi itibarıyla yüzde 25 olan oranın yüzde 20 olarak uygulanması kararını verdiğini hatırlatan Mıynat, şunları söyledi: “Böylelikle kota uygulanan 781 mahalle, bin 200 mahalleye çıkmış oldu ve bin 200 mahalle hem geçici koruma statüsüne hem ikamet iznine kapatılmış oldu. Bu proje hangi dönemde ortaya atıldı? Mülteci düşmanlığı üzerinden yürütülen kampanyaların neticesinde. Halkın kin ve nefretinin öznesi olmasın diye politikalar geliştirmek yerine mültecileri bu politikalar ile izole etmek sorunu derinleştirir, karşılıklı uyuma zarar vererek suçlu haline dönüştürür. Bakış açısı buradaki hedefi de ortaya koyuyor. Bir taraf düşmanlığı kışkırtıyor, diğer taraf güvenlikçi bir anlayışla mültecileri suçlu ya da sosyal olmayan sorunlu bir varlık olarak tanımlıyor.”

SAVAŞA HAYIR DİYEMEYENLER!

Savaşa, sömürüye ve yoksulluğa karşı çıkmayanların ‘mülteciler gitsin’ söylemlerinin, bu çarka hizmet ettiğini dile getiren Mıynat, şöyle devam etti: “Mültecilik bugün ortaya çıkan bir olgu değil ama bu denli sorun haline getirilmesinde de uluslararası sermayenin sömürü ve savaş politikalarının tartışılması gerekiyor. Savaşa, yoksulluğa, sermayenin sömürü planlarına karşı çıkmayıp 'Mülteciler geri gitsin' diyen anlayış, bu toplam politikanın değirmenine su taşıyor. Bu topraklardaki hafıza, sürgün ve asimilasyondan ibaret olunca akla gelen maksimum çözüm, çözümsüzlük oluyor. İnsan yaşamlarına tuzlu su muamelesi yapar gibi 'seyreltme' projesi ortaya atmak insana insan olarak değer verilmediğinin göstergesi aslında. Ne kadar güvenlikçi ne kadar polisiye önlem alırsanız alın kalıcı çözüm getirmez. Hatta yeni sorunlar üretir. Sosyal bir olguya sosyal bir çözüm üretmek için bu güvenlikçi anlayışın değişmesi gerekir. Kışkırtmalar buna zorluyor ve zaten karar alanların da ajandası bu tarz önlemlerle dolu. Sosyal olgulara polisiye yaklaşımlar yeni yeni sorunlar üretiyor.”

KOTAYI DÜŞÜRMEK YA DA GÖNDERMEK ÇÖZÜM DEĞİL

Çözümün bu olmadığını yineleyen Mıynat, AB ve AKP’nin bu yöndeki politikalarıyla mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.  İlgili kurum İçişleri Bakanlığı olunca geri gönderme rakamlarının, rahatlatıcı icraat olarak açıklandığını kaydeden Mıynat, “Gönderdikçe gelecek. Bizim Avrupa kapısını açmayı tartışmamız lazım ama pazarlık unsuru, tehdit unsuru olarak değil, insani çözüm olarak. Bizim Ortadoğu’nun savaş laboratuvarına dönüştürülmesini tartışmamız lazım. Yoksa siz istediğiniz kotayı uygulayın, yüzde 20'den de 10'a düşürün, çözüm getirmez. Çünkü mülteciler sanayinin, tarımın, ucuz ve kaçak çalışmanın olduğu illere tatile gitmiyor. Hayata tutunmaya gidiyor. Bunun önüne bir engel daha koyarsanız kaçakçılara, rüşvetçilere alan açarsınız. Daha güvencesiz, daha ağır koşullarda çalışmaya itersiniz. Bundan Türkiye işçi sınıfı da etkilenir. Başka adres gösteriyorsanız orada güvenli, güvenceli, sosyal bir yaşam sunmak zorundasınız” şeklinde konuştu.

Uzun vadede atılacak karşılıklı entegrasyon ve sosyal politika adımları yerine seçime dönük ani, keskin ve sorunu her iki taraf adına zorlaştıracak güvenlikçi politikaların, sınırlarda olduğu gibi rüşvet ve kaçakçılığın değirmenine su taşıyacağını vurgulayan EMEP Göç ve Mülteciler Bürosu’ndan Hilmi Mıynat, şunları ekledi: “Çözüm için düşmanca tavır ve söylemler yerine AKP-MHP iktidarı ve AB’nin politikalarına karşı halklar çıkarına bir mücadele yoluna girmeden bu konuları sorun olarak tartışmaya devam edeceğiz.”