Neden hep Kürtler yargılanır? – Muzaffer Ayata

Neden hep Kürtler yargılanır? – Muzaffer Ayata

Başbakan Erdoðan BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracaklarını basına açıkladı. Ardından BDP’lilerin dosyaları meclise gönderildi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının doðruluðu veya yanlışlıðı basında tartışılmaya başlandı. Bu tartışma ortamında Bülent Arınç’tan da Erdoðan’ı tamamlayan “BDP’liler yüz defa yargılanmayı haketmişler” açıklaması geldi.

Ýşin özüne bakılırsa BDP’lilerin pek de dokunulmazlıkları yoktu. Heryerde joplanıyor, gazlanıyor, aşaðılanıyorlardı. Devletin birçok bürokratı basının önünde onlarla polemiðe giriyor, kendilerine çıkışabiliyorlardı. Yaralananlar, gaz bombası mermilerine hedef olanlar basına da yansıdı. Aysel Tuðluk gibi isimlerin davaları sürüyordu. Daha geçenlerde kendisine on yıla varan bir ceza kesilmişti.

Hatip Dicle’nin milletvekilliði resmen gaspedilmiş, bir grup milletvekili ise cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Bu milletvekillerine cezayı basacakları da açık. Bu durumda BDP’lilerin dokunulmazlıða sahip olduklarını söylemek gerçeðe ne kadar uyar? Ancak hükümet bu saldırgan ve antidemokratik uygulamalarına karşı boyun eðmedikleri ve karşı çıktıkları için BDP’lileri daha da hedef tahtasına koymaya çalışıyor. Şantaj ve tehdit dışında Kürtlerle normal bir dille konuşmaya bir türlü alışamadılar. Sıkıştıklarında sayın A. Öcalan’ı idamla tehdit ettikleri gibi hep tehdit ediyorlar.

Hükümetin gerçek anlamda bir demokratikleşme projesi ve niyeti yok. Bu baðlamda Kürt sorununu barışçıl yollarla çözme konusu da bir planı da yok. Şu anda yürürlükte olan savaş konseptidir. Bu konsept çerçevesinde Kürtlerin örgütlü tüm kesimleri hedef durumunda. Kürdistan’ın işgal altında olduðu tekrar tekrar Kürtlere hatırlatılıyor. Sürekli evleri basılıyor. Sokakları tutuluyor. Binlerce polis, zırhlı araç, tanklar, toplar, uçaklar karşılarına çıkarılıyor.

BDP’li milletvekilleri ne yapmışlar ki, dokunulmazlıkları kaldırılsın diye Erdoðan talimat veriyor? Ýhaleye fesat karıştırdıkları yok. Kimseyi tehdit de etmemişler. Rüşvet de yememişler. Silahlı güçleri de yönetmiyorlar. Kimseyi öldürme talimatı da vermemişler. O zaman bu BDP’liler niye bu kadar saldırıya hedef oluyorlar? Nedeni çok basit. Hükümete itiraz ediyorlar. Politikalarına karşı kendi görüşlerini savunuyorlar. Miting ve yürüyüşlere katılıyorlar. Yumruk, jop ve gaz yiyorlar. Boyun eðmiyorlar. Erdoðan’ın çizdiði sınırların dışında bir muhalefet yapıyorlar. Ýşte büyük suçları bunlar.

Erdoðan ve Arınç’ın yargılanmaları gerekir dediði suçlar normalde demokratik hakları ve aktiviteleri. Erdoðan ve Arınç’ların zihniyeti devletin güç ve iktidar oyunlarıyla şekillendiði için demokartik hakları ve itirazları kaldıramıyorlar. Herkese boyun eðmeyi ve iktidarlarına itiraz etmemeyi dayatıyorlar.

Arınç’a sormak gerek, BDP’liler yüz defa yargılanmayı hak etmişse, Roboskî katliamını yapanlar kaç defa yargılanmayı hak etmişler? Niye Roboskî katliamı için Arınç’ın sesi böyle gür çıkmıyor? Roboskî’li gençler insan deðil miydi? Onların da Arınç ve çocukları gibi yaşama hakkı yok mu? Ya Ahmet Türk’ü Diyarbakir’da polisin biri yumrukladı, Arınç bunun için hiç rahatsızlık belirtti mi?

Asıl sorun tek yanlı bir yasa ve hukuk sisteminin oluşturulmasıdır. Yasalar önünde herkes eşittir gibi büyük bir yalan Türkiye’de hala dolaşımda. Ortada ne bir eşitlik ne de yasalar var. Türk yasal sistemi tamamen ırkçı ve tek yanlı. Asıl sorun burada ama bu o kadar içselleştirilmiş ki, bu ülkede demokrat geçinenler bile bunun üzerinde yeterince durmamaktadır. Dikkat edilirse MHP’li bazı ırkçılar sürekli yazı ve sözleriyle Kürtleri aşaðılayıp hakaretler yaðdırıyorlar. Daha geçen gün H. Celal Güzel bir Tv programında Kürt dili filan yok. O dille eðitim filan yapılamaz diye çok rahat hakaretler ediyordu. Mahkelelerde hakimler ‘anlaşılmaz, bilinmez bir dille konuşuldu’ diye tutanaklar tutuyorlar. Yıllar yılı Kürt yoktur, herkes Türk’tür diye neler söylenmedi ki.

Kürtlere böyle hakaret ve inkar edenler için açılmış bir dava var mı? Türklüðü korumak için yasalar var ama. Hrant Dink Türklüðe hakaret ettiði için cezalandırıldı. Bu memlekette “Ermeni dölü” diye o kadar hakaretler ve ırkçılık yapıldı ki! Ama kimse “Ermeni dölü” dediði için yargılanmadı. Kimse Kürtlere kıro, kuyruklu Kürt dediði için mahkemeye çıkarılmadı. Ýnanılmaz ama gerçek; Ermeni katliamı artıklarından olan H. Dink, Türklüðe hakaret etmiş kabul ediliyor! Türklüðü bu katliam artıklarından mahkemelerde cezalar vererek koruyan bir hukuk sistemi!

Asıl sorun Türklük dışında hiç bir şeyin kabul edilmemesi ve varlıðına gösterilen tahammülsüzlüktür.

Taha Akyol fetva vermiş yine. BDP’liler kanunen yargılanabilir. Hak da etmişler. Ama siyaseten Türkiye’nin lehine olmaz. Bunun için kaldırmayın, diyor. Burada ırkçılıðın nasıl sindirildiðini net görüyoruz. Türkiye’ye bir fatura çıkmazsa kaldırın, diyecek. Neden ırkçılık yapan onca milletvekili için böyle bir talep ve yorumda bulunulmuyor?

Türkiye’nin asıl sorunu hukuk sisteminin ırkçı olmasıdır. Kanunların olması birşey ifade etmez. Saddam ve Esad’ların da yasaları var. Ama gelişkin bir hukuk ve demokrasi olmadıðı için diktatörlük olarak adlandırılıyorlar.

Türkiye’de yasalar var ama hak ve özgürlükler yok. Var olan anayasa ise oldukça ırkçı ve militarist nitelikte. AKP bu anayasayı deðiştirmek için her hangi bir çaba da sarf etmiyor. Böyle oldukça da BDP veya başka bir Kürt oluşumu hedef olmaya devam eder. Kürtlerin bu ırkçı yasalara boyun eðmelerini ve saygılı olmalarını istemek ırkçı sistemi sürdürmekten başka bir anlama gelmez.

Kaynak: Özgür Gündem