Başbakan Erdoðan BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracaklarını basına açıkladı. Ardından BDPlilerin dosyaları meclise gönderildi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının doðruluðu veya yanlışlıðı basında tartışılmaya başlandı. Bu tartışma ortamında Bülent Arınçtan da Erdoðanı tamamlayan BDPliler yüz defa yargılanmayı haketmişler açıklaması geldi.
Ýşin özüne bakılırsa BDPlilerin pek de dokunulmazlıkları yoktu. Heryerde joplanıyor, gazlanıyor, aşaðılanıyorlardı. Devletin birçok bürokratı basının önünde onlarla polemiðe giriyor, kendilerine çıkışabiliyorlardı. Yaralananlar, gaz bombası mermilerine hedef olanlar basına da yansıdı. Aysel Tuðluk gibi isimlerin davaları sürüyordu. Daha geçenlerde kendisine on yıla varan bir ceza kesilmişti.
Hatip Diclenin milletvekilliði resmen gaspedilmiş, bir grup milletvekili ise cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Bu milletvekillerine cezayı basacakları da açık. Bu durumda BDPlilerin dokunulmazlıða sahip olduklarını söylemek gerçeðe ne kadar uyar? Ancak hükümet bu saldırgan ve antidemokratik uygulamalarına karşı boyun eðmedikleri ve karşı çıktıkları için BDPlileri daha da hedef tahtasına koymaya çalışıyor. Şantaj ve tehdit dışında Kürtlerle normal bir dille konuşmaya bir türlü alışamadılar. Sıkıştıklarında sayın A. Öcalanı idamla tehdit ettikleri gibi hep tehdit ediyorlar.
Hükümetin gerçek anlamda bir demokratikleşme projesi ve niyeti yok. Bu baðlamda Kürt sorununu barışçıl yollarla çözme konusu da bir planı da yok. Şu anda yürürlükte olan savaş konseptidir. Bu konsept çerçevesinde Kürtlerin örgütlü tüm kesimleri hedef durumunda. Kürdistanın işgal altında olduðu tekrar tekrar Kürtlere hatırlatılıyor. Sürekli evleri basılıyor. Sokakları tutuluyor. Binlerce polis, zırhlı araç, tanklar, toplar, uçaklar karşılarına çıkarılıyor.
BDPli milletvekilleri ne yapmışlar ki, dokunulmazlıkları kaldırılsın diye Erdoðan talimat veriyor? Ýhaleye fesat karıştırdıkları yok. Kimseyi tehdit de etmemişler. Rüşvet de yememişler. Silahlı güçleri de yönetmiyorlar. Kimseyi öldürme talimatı da vermemişler. O zaman bu BDPliler niye bu kadar saldırıya hedef oluyorlar? Nedeni çok basit. Hükümete itiraz ediyorlar. Politikalarına karşı kendi görüşlerini savunuyorlar. Miting ve yürüyüşlere katılıyorlar. Yumruk, jop ve gaz yiyorlar. Boyun eðmiyorlar. Erdoðanın çizdiði sınırların dışında bir muhalefet yapıyorlar. Ýşte büyük suçları bunlar.
Erdoðan ve Arınçın yargılanmaları gerekir dediði suçlar normalde demokratik hakları ve aktiviteleri. Erdoðan ve Arınçların zihniyeti devletin güç ve iktidar oyunlarıyla şekillendiði için demokartik hakları ve itirazları kaldıramıyorlar. Herkese boyun eðmeyi ve iktidarlarına itiraz etmemeyi dayatıyorlar.
Arınça sormak gerek, BDPliler yüz defa yargılanmayı hak etmişse, Roboskî katliamını yapanlar kaç defa yargılanmayı hak etmişler? Niye Roboskî katliamı için Arınçın sesi böyle gür çıkmıyor? Roboskîli gençler insan deðil miydi? Onların da Arınç ve çocukları gibi yaşama hakkı yok mu? Ya Ahmet Türkü Diyarbakirda polisin biri yumrukladı, Arınç bunun için hiç rahatsızlık belirtti mi?
Asıl sorun tek yanlı bir yasa ve hukuk sisteminin oluşturulmasıdır. Yasalar önünde herkes eşittir gibi büyük bir yalan Türkiyede hala dolaşımda. Ortada ne bir eşitlik ne de yasalar var. Türk yasal sistemi tamamen ırkçı ve tek yanlı. Asıl sorun burada ama bu o kadar içselleştirilmiş ki, bu ülkede demokrat geçinenler bile bunun üzerinde yeterince durmamaktadır. Dikkat edilirse MHPli bazı ırkçılar sürekli yazı ve sözleriyle Kürtleri aşaðılayıp hakaretler yaðdırıyorlar. Daha geçen gün H. Celal Güzel bir Tv programında Kürt dili filan yok. O dille eðitim filan yapılamaz diye çok rahat hakaretler ediyordu. Mahkelelerde hakimler anlaşılmaz, bilinmez bir dille konuşuldu diye tutanaklar tutuyorlar. Yıllar yılı Kürt yoktur, herkes Türktür diye neler söylenmedi ki.
Kürtlere böyle hakaret ve inkar edenler için açılmış bir dava var mı? Türklüðü korumak için yasalar var ama. Hrant Dink Türklüðe hakaret ettiði için cezalandırıldı. Bu memlekette Ermeni dölü diye o kadar hakaretler ve ırkçılık yapıldı ki! Ama kimse Ermeni dölü dediði için yargılanmadı. Kimse Kürtlere kıro, kuyruklu Kürt dediði için mahkemeye çıkarılmadı. Ýnanılmaz ama gerçek; Ermeni katliamı artıklarından olan H. Dink, Türklüðe hakaret etmiş kabul ediliyor! Türklüðü bu katliam artıklarından mahkemelerde cezalar vererek koruyan bir hukuk sistemi!
Asıl sorun Türklük dışında hiç bir şeyin kabul edilmemesi ve varlıðına gösterilen tahammülsüzlüktür.
Taha Akyol fetva vermiş yine. BDPliler kanunen yargılanabilir. Hak da etmişler. Ama siyaseten Türkiyenin lehine olmaz. Bunun için kaldırmayın, diyor. Burada ırkçılıðın nasıl sindirildiðini net görüyoruz. Türkiyeye bir fatura çıkmazsa kaldırın, diyecek. Neden ırkçılık yapan onca milletvekili için böyle bir talep ve yorumda bulunulmuyor?
Türkiyenin asıl sorunu hukuk sisteminin ırkçı olmasıdır. Kanunların olması birşey ifade etmez. Saddam ve Esadların da yasaları var. Ama gelişkin bir hukuk ve demokrasi olmadıðı için diktatörlük olarak adlandırılıyorlar.
Türkiyede yasalar var ama hak ve özgürlükler yok. Var olan anayasa ise oldukça ırkçı ve militarist nitelikte. AKP bu anayasayı deðiştirmek için her hangi bir çaba da sarf etmiyor. Böyle oldukça da BDP veya başka bir Kürt oluşumu hedef olmaya devam eder. Kürtlerin bu ırkçı yasalara boyun eðmelerini ve saygılı olmalarını istemek ırkçı sistemi sürdürmekten başka bir anlama gelmez.
Kaynak: Özgür Gündem