Nükleer atıklar tehlike saçıyor
Nükleer atıklar tehlike saçıyor
Nükleer atıklar tehlike saçıyor
İzmir'in Gaziemir ilçesinde uzun yıllardır faaliyet gösteren kurşun fabrikasında tespit edilen 'nükleer atık gömülü alan' Türkiye'de toplum sağlığının kamu kuruluşlarının ihmali ile nasıl tehlikeye sokulduğunu gösteren ibret verici bir örnek. Kurşun fabrikasında ilk olarak 2007 yılında tespit edilen, ancak ilk tespit eden kurum olan Türkiye Atom Enerjileri Kurumu (TAEK) ile birlikte ilgili kurumlarca üstü örtülmeye çalışılan 'nükleer atık gömülü alan' çevrede yaşayanların hayatını tehdit ediyor.
Kurşun fabrikasının radyasyonlu atık bulanan alanının 5 yıldır tespit edilmiş olmasına rağmen, bölgede yaşayan insanların hiçbir şekilde uyarılmadığı öğrenildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi 'Gayri sıhhi müessese' ruhsatı verdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü ise verdiği lisanları ve izinleri geri almadı.
Nükleer Savaşa Karşı Uluslararası Hekimler Birliği (IPPNW) üyesi Angelika Claussen, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi İzmir sözcüsü Güneş Akçay ile birlikte kurşun fabrikasındaki nükleer atık alanında incelemelerde bulundu.
Yapılan incelemeler sonucunda nükleer atıkların insan sağlığı açısından tehlikeli sayılan değerlerde olduğu görüldü. Kurşun fabrikası yakınındaki Aktepe ve Aydın mahallelerinde radyasyon ve ağır metal zehirlenmesine bağlı olabilecek rahatsızlıklar oldukça yüksek oranlarda.
'KAMU KURUMLARI ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR'
Kurşun fabrikasının 1940'lardan bu yana faaliyette olduğunu, fabrikada 'nükleer atık gömülü alan'ın ilk olarak 3 Nisan 2007 yılında TAEK tarafından tespit edildiğini söyleyen Av. Arif Ali Cangı, “TAEK tarafından nükleer cüruf (atık) gömülü alan tespit edildikten sonra 17 Haziran 2008 de Çevre ve Orman Müdürlüğü bir depoda 200 ton atık tespit ediyor. Atıkların bertarafa gönderilmesi isteniyor, fakat Temmuz 2008’de gidildiğinde bu defa 180 ton daha atık bulunuyor” dedi.
Aradan beş yıl geçmiş olmasına rağmen bölgede yaşayanların uyarılmadığını, toplum sağlığı için hiçbir önlem alınmadığını da vurgulayan Cangı şöyle devam etti: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verdiği lisans ve izinleri geri almamış, İzmir Büyük Şehir Belediyesi 'Gayri sıhhi müessese' ruhsatı vermiş. Kamu kurumları tarafından bu kirletici tehlikenin üstü örtülmeye çalışılıyor. Yapılan tek şey sadece nükleer atıkların bulunduğu alanın etrafı tel örgüler ile çevirmek olmuş. Bekçi kulübesine radyasyon ölçen cihaz takılmış. Bu cihazdan veri alınıyor mu? değerler yüksek çıktığında ne gibi önlemler alınıyor belli değil.”
'ATIKLARIN BİR KISMI TÜRKİYE’DE ÜRETİLEMEYEN NÜKLEER ATIKLAR'
Kurşun fabrikasına ait atıkların ağır metal içeren atıklar olduğunu ifade eden Cangı, “Bunlar da en az nükleer atıklar kadar tehlikeli. Fakat atıkların diğer kısmı Türkiye’de üretilecek tesisleri bulunmayan radyoaktif atıklar. Çünkü bu atıklar ancak nükleer santraller ve nükleer denizaltılarda bulunabiliyor” diye konuştu.
Atıkların Türkiye'ye kaçak yollarla veya nükleer atık olmadığına dair yalan beyanla sokulma ihtimali üzerinde de durduklarını söyleyen Cangı, bu sürecin takipçisi olacaklarını da vurguladı. Cangı şöyle konuştu: “4 Aralık 2012’de Aslan Avcı Döküm San.Tic A.Ş. ve ihmali olan TAEK, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı il Müdürlüğü ve İzmir Valiliği görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduk.
Sonrasında 26 Nisan 2013'de bu defa fabrikanın bulunduğu Aktepe ve Aydın mahalleleri sakinlerinden oluşan 27 kişi ile birlikte aynı şirket ve kamu görevlileri hakkında İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk şeklinde konuştu.
'RADYASYONA BAĞLI OLABİLECEK HASTALIK ORANLARI ÇOK YÜKSEK'
Aktepe ve Aydın mahallelerinde düşük oranındaki yükseklik, böbrek yetmezliği, sağırlık, sinir sistemi bozuklukları ve guatr gibi radyasyon ve ağır metal zehirlenmesine bağlı olabilecek hastalıkların yaşandığına değinen YSGP İzmir Eşsözcüsü Güneş Akçay; “IPPNW üyesi Angelika Clausen ile çeşitli yerlerde ölçümler yaptık. Ölçümler normal seviyeden oldukça yüksek çıkıyor. Bazı yerlerde 600 mikro severte ulaştığını gördük. Ancak bu resmi bir bilgi değil, çünkü biz birey olarak ölçüm yapıyoruz” dedi.
MAHALLE SAKİNLERİ TEDİRGİN
Mahalle sakinleri ise aşadıkları durumun kendilerini korkuttuğunu, sürekli sağlık sorunları yaşadıklarını aktarıyor. “Çocuklarımız sürekli hasta, kadınlarda yüksek oranda düşük yaşanıyor” diyen mahalle sakinleri, bazı sabahlar uyandıklarında evlerinin sarı renkte kül gibi bir madde ile kaplandığını gördüklerini de söylüyor. Çocukların sürekli tel örgüyü aşarak, atıkların bulunduğu alanda oyun oynadıklarını da vurgulayan mahalle sakinleri, durumdan çok kaygılı olduklarını da dile getirdi. Yine dava açtıklarını, yaşamlarını tehdit eden bu duruma müdahale edilinceye kadar da mücadele edeceklerini kaydetti.