‘Öcalan’ın özgürlüğü haklı bir taleptir’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecride tepki gösteren İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) temsilcilerinden Sinan Yıldız, Öcalan'ın özgürlüğünün haklı ve meşru bir talep olduğunu ifade etti.

BİR-KAR temsilcilerinden Sinan Yıldız, Erdoğan ve AKP’nin Kürtlere karşı yürüttüğü savaştaki sloganlarının “ya baş eğerler ya da başlarını ezeriz” olduğunu ifade ederek "Zalimlikte ve vahşette hiç bir sınır tanımıyor. Söz konusu olan, hiç bir yasası, kuralı, ölçüsü ve sınırı olmayan, baştan aşağı haksız, keyfi, her şeyin, adını katliam yaptıkları kentlerin duvarlarına 'uzun adam' olarak yazdıkları Erdoğan'ın iki dudağı arasında çıkacak söze bağlı olduğu bir savaştır” dedi.

15 Temmuz akşamı Türkiye'de bir darbe girişimi olduğunu, darbe girişimini yapanların ise AKP’nin dünkü ortakları ve dava arkadaşları olduğunu söyleyen Sinan Yıldız, “Yıllarca her şeyi birlikte kararlaştırdılar, birlikte gerçekleştirdiler. İkisi de azılı Kürt düşmanıdır. İkisi de ırkçıdır, şovendir. ‘tek millet, tek bayrak, tek din, tek dil, tek vatan’ ikisinin de en temel sloganıdır” şeklinde konuştu.

Kürtlerin varlığını iki tarafın da tanımadığına dikkat çeken Yıldız, "Kürtlerin ulusal hakları ikisinin de fıtratında yoktur. Kürt halkının bu hakları için mücadelesine her ikisi de her daim kanla, katliamla, siyasi ve askeri soykırımla cevap vermiştir. Ortaklık bozuldu ama Kürt halkına dönük kirli savaş devam ediyor” dedi.

OSMANLI'DA OYUN ÇOKTUR

Darbeyi yapanların ve Kürdistan'da savaşı yürüten ve yönetenlerin aynı çevreler olduğunu ifade eden Yıldız, "Roboski katliamı da onların emri ile yapıldı. KCK operasyonlarını da onlar yaptı. Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnak, Silopi'yi darbeciler yakıp, yıktılar. Rojava'ya, Kandil'e bomba yağdıranlar da onlardı. Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin sorumlusu onlardır. Şimdi açıklıyorlar ki, kendileri olmasaymış ve eğer tutuklamasalarmış, FETÖ mensubu bir subay Öcalan'ı İmralı'da kaçırıp, katledecekmiş. Kısacası, bir sürü masal, bir sürü aşağılık yalan. Birlikte Ergenekon ve Balyoz operasyonları yaptılar, Türkiye'nin Genelkurmay Başkanı da dahil her kademeden ordu mensubunu Silivri cezaevine koydular. Sonra serbest bıraktılar. Olanı biteni FETÖ'ye yani şimdi darbeci dediklerinin üzerine yıktılar. İbret verici olan şudur ki, darbe ile birlikte yıllarca Silivri cezaevinde yatırdıkları askerleri şimdi yeniden göreve çağırıyorlar. Osmanlı budur işte. Osmanlıda oyun çoktur, işte bunun için söylenmiştir. Bu oyunu yıllardır Erdoğan ve AKP de oynuyor. Türkiye'de yeni Osmanlıcılık hevesi ve hırsı ile yanıp tutuşanların en başındaki zat Erdoğan'dır. İslam aleminin ''Reis''liğine aday olan oydu. Davos zirvesinde İsrail başbakanına One minute deyip azarlayan, Gazze üstüne her fırsatta gözyaşı döküp ağlayan o değil miydi? Yakın dönemde bir savaş, şiddet ve katliam aygıtı olan İsrail devleti ile barış yapıp, Gazze'yi unutan da odur” dedi.

GERÇEK SORUMLULARI AÇIKLAYACAKMISINIZ?

Darbenin şokunu atlatır atlatmaz Osmanlı oyununa yeniden başlanıldığını belirten Yıldız, “Bu kez de Kürt halkına masal anlatıyorlar. 'Biz değil her şeyi darbeciler yaptı' iyi de siz ne yapacaksınız“ diyerek Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarına sorular yöneltti. "Bu kirli ve kanlı savaşı durduracak mısınız? Bunca zulmün, kanın, katliamın, kirli, karanlık icraatın hesabını verecek misiniz? Gerçek sorumluları açıklayacak mısınız?" diyen Yıldız, şunları söyledi: "Öyle ya, Roboski sonrası T. Erdoğan  ‘emri ben verdim’ demişti. Masa deviren, ‘ne müzakeresi’ diyen, ‘Kürt yoktur, Kürt sorunu yoktur deyip kapıları kapatan Erdoğan'dı. Kaymakamlara ‘mevzuatı bırakın, gereken neyse onu yapın' diye o emir vermişti. 'Ya hendekleri kapatırlar, ya da, biz onları hendeklere gömeriz' lafı da ona aittir. HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları onun emri ile kaldırılıyor. Kürdistan'daki Belediyelerin kayyıma devri de onun emri ile yapılıyor. Dolmabahçe mutabakatı adı verilen metnin açıklanmasının hemen ardından da hışımla ortaya çıkıp ‘ne muhatabı, ne İmralı'sı, ne Öcalan'ı' deyip, Öcalan'ı devre dışı bırakan, kilitleri daha da sıkı hale getiren, aylardır sürmekte olan tecrit ve izolasyonda ısrar eden, avukatları bir yana, ailesi ile dahi görüştürmeyen, Kürt kitlesinin ve uluslararası kurumların ve kamuoyunun ‘Görüş serbestisi' talebini hiçe sayan da ha keza, Erdoğan ve AKP iktidarıdır” dedi.

SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE ENGELDİRLER

"Darbe bastırıldı. Darbeciler tutuklandı. Peki, Erdoğan ve ağzından çıkan her sözü emir telaki eden ve anında gereğini yapan AKP iktidarı Öcalan'ı serbest bırakacak mı? Bırakır mı?" diyerek sorularına devam eden Yıldız, "Erdoğan, AKP iktidarı ve dümenine oturdukları Türk sermaye devleti Kürtlerin varlığını tanıyacak mıdır? Kürt halkının, en başata ulusal kendi kaderini tayin hakkı, yani isterse ayrılma, kendi devletini kurma hakkı olmak üzere, tüm temel ulusal haklarını kayıtsız şartsız tanıyacak mıdır? Kürt halkının özgürlüğü ve eşitliğine evet diyecekler midir? Asıl soru ve asıl sorun budur. Onların bu soruya cevabı 'hayır'dır. Onları Kürt sorununu çözmezler, çözemezler. Çünkü onlar sorunun çözümünün engelidirler” şeklinde konuştu.

SONUÇ ALINCAYA DEK MÜCADELEYE DEVAM EDİLMELİDİR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin derhal kaldırılması, görüş yasağına derhal son verilmesi gerektiğini ifade eden Yıldız, “Öcalan'ın özgürlüğü, haklı ve meşru bir taleplerdir. Türkiye'de ve uluslararası alanda, Öcalan üzerindeki, tecridin kaldırılması ve görüş serbestisi talebi ile sürdürülen çalışmalara ve mücadeleye, aralıksız olarak ve sonuç alınıncaya dek devam edilmelidir. Kürt halkının gerçek, tam ve kalıcı özgürlüğüne gelince, bu ancak ve ancak, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları ile Kürt halkının devrimci kader birliği çizgisindeki birleşik mücadelesinin sonucunda zorla koparılıp alınacaktır. Öcalan da gerçekte işte o zaman özgür olacaktır. Biz, Bir-Kar olarak bu mücadelede her zaman Kürt halkıyla eylemli bir dayanışma içinde olacağız” şeklinde konuştu.