Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 569'uncu haftasında Murat Yıldız'ın akıbetini sordu. Anne Yıldız'ın oğluna yazdığı şiiri de okuduğu eylemde, Kuzey Kürdistan'daki saldırılara tepki gösterildi.

Cumartesi Anneleri, kaybedilen veya 'faili meçhul' cinayete uğrayan yakınları için adalet arayışlarını Galatasaray Meydanı'nda sürdürdü. Eylemin 569'uncu haftasında, yaşamını yitirişinin üçüncü yıl dönümü olması nedeniyle, kayıplar mücadelesinin simgesi haline gelen Berfo Ana’nın fotoğrafları taşındı.

BERFO ANA UNUTULMADI

Berfo Ana, ilerlemiş yaşına rağmen, yıllarca 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında gözaltına alınıp bir daha haber alınamayan oğlu Cemil Kırbayır’ın akıbetini sormuştu. Bu haftaki eylemde ilk olarak diğer oğlu Mikail Kırbayır konuştu. 

Ağabey Kırbayır, Berfo Ana’nın ömrünün 33 yılını oğlunun aramakla geçirdiğini hatırlatarak, “Annem 33 yıl boyunca çalmadığı kapı kalmadı. İstediği çocuğunun kemikleriydi. Sırtındaki çuval ile kambur oldu. Yaşamımda hiç utanmadım ana. Sana bir şey söyleyemediğimden utandım. İnsanlığımdan utanıyorum. Sen şanslıydın bugünü görmedin. Bugün, dünden beter” diye konuştu. 

SOYKIRIMCI SALDIRILARA TEPKİ: HESABINI VERECEKSİNİZ!

Kırbayır, devlet güçlerinin Kuzey Kürdistan'daki soykırımcı saldırılarına dikkati çekerek, "Kardeşlik toptan yok ediliyor. Sen benim yaralılarımı ızdırapla, işkencelerle ölüme gönderdiğin zaman birbirimizin yüzüne nasıl bakacağız... Bunun hesabını nasıl vereceksiniz bu coğrafyada yaşayan halklara... Sizi devlet yapan bu halktır. Bu halka bunların hesabını vereceksiniz" dedi.

İzmir Bornova’da 23 Şubat 1995 tarihinde Özkanlar Asayiş Polis Şubesi’ne gittikten sonra bir daha izine rastlanmayan Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız da eylemde konuştu. 

Anne Yıldız, “Biz bütün acılara aynı gözle bakıyoruz. Herkes bizim gözümüzde baksaydı bugün yaşananlar yaşanmazdı. Anaların gözyaşları ve yürek acıları aynıdır” dedi.

ANNE YILDIZ'IN OĞLUNA YAZDIĞI ŞİİR

Anne Yıldız, eylemde, 21 yıldır haber alamadığı oğlu Murat Yıldız için yazdığı “Senin için…” adlı şu şiirini de okudu:

“Senin İçin…

Yollara yalvardım, yıllara yalvardım hep senin için 

Gizli gizli çok ağladım

Her yerde durup senin bir gün geleceğini bekledim

Yirmi senedir bu acıya nasıl dayandığımı birde sen gel onu bana sor bana…

Yollar bana uzun geldi

Yıllar bana hiç acımadı

Yazlarım güz oldu, güzler de kış oldu

Seni Galatasaray Lisesi önünde beklerken

Kışın yağan karlar yorganım oldu

Gençlik yıllarım geleceğin o bir günü yollarda beklemek geçti

Oğul gelseydin yollarına kırmızı halılar sererdim

Dostlarımla tören düzenlerdim

Sevdiğin yemekleri yapar da sofralar kurardım

Benim ile birlikte seni arayanlara seni canlı canlı tanıtırdım

İşte benim oğlum Murat derdim…

Darısı da diğer kayıplarımızın başına derdim

Ama olmuyor yollar uzuyor, yıllar bize acımıyor

Ömrün her gün kısalıyor hasretlik bitmiyor

Bu yılların acımasızlığı yollarında bitmez oldu

Çilesi zalimlerinde adaletsizliği zulmü yok etti

Sevincimi, hayallerimi törenler yapamadım, sofralar kuramadım

Hep yollarda, eylemlerde ömür tükeniyor ömür oğul.”

Murat Yıldız’ın akıbeti sorulduğu bu haftaki basın metnini ise sinema oyuncusu Nur Sürer okudu. Sürer, “Biz hak, hukuk, adalet talep ederken, devleti yönetenler ülkeyi evrensel hukuk ilkelerinin yok sayıldığı bir karanlığa sürüklüyor. Tarihin zulüm sayfalarına yeni vahşet yöntemleri ekleniyor” dedi.

YILDIZ'IN HİKAYESİ

Kaybedilen 19 yaşındaki Murat Yıldız'ın annesi ile birlikte İzmir’de yaşadığını belirten Sürer, Murat'ın kaybediliş hikayesini şöyle paylaştı:

"29 Ocak 1995 tarihinde İzmir-Bornova’daki bir kafede çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek, olay yerinden uzaklaştı. Bu nedenle polis tarafından aranmaya başlandı. Şubat ayında Yıldız ailesinin evine gelen polisler, Anne Hanife Yıldız’ı emniyete götürdü. Emniyette kendisine oğlunun havaya ateş açması nedeniyle arandığı, hemen gelip teslim olursa serbest kalacağı söylendi. 23 Şubat 1995 tarihinde ise Hanife Yıldız, avukatı ve yeğeni ile birlikte tek çocuğu Murat’ı Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’nde Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim etti. Bu tarihten itibaren Murat’tan bir daha haber alınamadı.”