Oluç: Erdoğan bölücülük yapıyor!

HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, Erdoğan'ın milyonlarca Kürdü ülkeden kovmak istediğini belirterek, asıl bölücünün de yine Erdoğan olduğunu söyledi. Oluç, Leyla Güven'in direnişine dikkat çekerek, Adalet Bakanlığı'na uyarıda bulundu.

HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, gündemdeki gelişmeler ve seçim sürecine ilişkin HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. 

'ERDOĞAN 20 MİLYONDAN FAZLA İNSANI KOVMAK İSTİYOR!'

Oluç'un konuşmasından satır başları şöyle:

"Bizler, bavullarımızı topladık, biletlerimizi aldık! Birkaç gün içinde Irak’a doğru yola çıkıyoruz seçmenlerimizle birlikte! Çünkü anladık ki, AKP-MHP iktidarının Diyarbakır, Van, Mardin, Hakkari, Şırnak, Siirt'i ve diğer iller ve ilçeleriyle beraber kayyım atadıkları belediyeleri almalarının tek yolu, bütün seçmenlerimizle birlikte Irak’a gitmemizmiş. 

Gülüyoruz, ama aslında ağlanacak bir durum. Bir ülkenin cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı sıfatı ile dolaşan bir kişi, 6 milyon oy almış bir partiye, aileleriyle birlikte 20 milyondan fazla insana, ‘defolun gidin’ diyor. Bu gerçekten inanılmaz bir durum ve bunu cumhurbaşkanı sıfatıyla yapıyor. Bir ülkenin cumhurbaşkanından bahsediyoruz. Bir partinin genel başkanı değil sadece! Bir ülkenin cumhurbaşkanı! 

Bir ülkenin cumhurbaşkanı, ülkesindeki 20 milyondan fazla insanı babasının evinden kovuyor gibi kovamaz. Bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. Bunu hiçbir insan, hiçbir seçmenimiz, hiç kimse kabul etmeyecektir. Bu tarihe yazıldığı gibi, insanların da hafızalarına kazınmıştır. 'Defolun gidin' diyen Cumhurbaşkanı'nın bu tutumunu asla kabullenmiyor; buna boyun eğmiyoruz.  

'ASIL BÖLÜCÜ ERDOĞAN!'

Ayrımcı ve ötekileştirici bir dili vardır. Nefret söylemi yaratmaktadır; toplumu açıkça bölmektedir. Eğer bir bölücülükten söz edeceksek, işte Cumhurbaşkanı bu söylemi ile toplumu bölmektedir. Birleştirmemektedir. Ayrımcılık yapmaktadır. 

Özellikle Karadeniz'deki mitinglerinde bu söylemi kullanmaktadır. Karadenizli yurttaşlarımız ile Kürt yurttaşlarımızı karşı karşıya getirmektedir. Bu tek adam rejiminin neden yürüyemeyeceğini gösteren somut bir durumdur. Bir kez daha söylüyoruz: Kimsenin insanları bu ülkeden babasının evinden kovar gibi kovma hakkı yoktur. 

'ERDOĞAN'IN SÖZÜYLE KÜRDİSTAN ORTADAN KALKMAZ'

Konu ne peki? 2013 yılında kendisinin, Meclis kürsüsünde, grup toplantısında, TV programlarında, Kanuni Sultan Süleyman’ın mektubunu okurken kullandığı ‘Kürdistan’ terimi ile ilgilidir. Bunu çeşitli defalar kullanmıştır. Çeşitli defalar Meclis tutanaklarına atıfta bulunmuştur. O gün kullandığı kavramı bugün kullananlar karşısında ‘defolun gidin’ deme hakkını kendisinde görmektedir. 

Bir cumhurbaşkanı tarihsel, kültürel, coğrafi, sosyolojik bir tanımlamayı ‘yoktur’ diyerek ortadan kaldıramaz. Bu ötekileştirici nefret söylemini kabul etmediğimizi ve böyle davranmayacağımızı bir kez daha ifade etmek isteriz. Bu bir yerel seçimdir. Bu bir demokratik, siyasi yarıştır. Herkes demokratik siyasetin edebine uygun davranmalıdır. Siyasi eleştiri olabilir, ama nefret söylemi yaymak, toplumu bu kadar germek ve kutuplaştırmak bir cumhurbaşkanının yapmaması gereken bir şeydir. 

'SEÇİM ÇALIŞMALARIMIZ COŞKUYLA SÜRÜYOR'

Seçim çalışmalarımız her yerde başladı ve sürüyor. Özellikle Kürt coğrafyasında, ilçelerde ve illerde her gün eş genel başkanlarımız en az ikişer halk buluşması ve ilçe mitingi yapmaktadırlar. Bunların hepsi büyük bir heyecan ve coşku ile sürdürülmektedir. 20 Mart'a kadar bu çalışmalar devam edecektir. Batı’daki çalışmalarımız da başlamıştır. Adaylarımız bürolarını açarak, çalışmalarını mahallelerde sürdürerek seçim faaliyetine katılmaktadır. Bu çalışmalar da 31 Mart'a kadar sürdürülecektir. '20 Mart'a kadar' dedim Kürt coğrafyası için. Bunun nedeni 21 Mart’taki Newroz kutlamalarıdır. Newroz planlaması çıkarılarak sizlere açıklanacaktır. Son 10 günlük süre içinde son etap çalışmalarımız olacaktır, onun da bilgilerini paylaşacağız. 

ADALET BAKANLIĞI'NA 'LEYLA GÜVEN' UYARISI

Leyla Güven açlık grevinin 117’nci gününde, sağlık açısından ciddi bir eşikte bulunuyor. Cezaevlerinde açlık grevleri yaygınlaşıyor. Talep insani ve hukuki bir taleptir. Bu talebin iktidar tarafından değerlendirilmesi ve gereken adımların atılması gerekir. Bunu bekliyoruz, bir kez daha Adalet Bakanlığı’nı da uyarıyoruz, çağrı yapıyoruz. Herhangi bir insana zarar gelmeden bu meselenin çözüme ulaşması için bizler elimizden geleni yapıyoruz. Siz de talebi nasıl karşılayacağınızı düşünün. 

'SOYLU, AKP'NİN TETİKÇİSİ!'

Açlık grevine başlayan Diyarbakır'daki 5 arkadaşımız dün gözaltına alınmıştır. Bunu kınıyoruz. İl binalarına kolluk güçlerinin bu şekilde girmesi, baskın yapması, il binasının içindeki faaliyetlere bu şekilde müdahale edilmesi hukuken de mümkün değildir. Ama ortada hukuk kalmamıştır, çünkü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dur. Süleyman Soylu zamanında hukuk, adalet, insan hakları, demokratik haklar hakkında konuşmanın yersiz olduğunu da biz biliyoruz; cümle alem de biliyor.

Geçmişte seçim güvenliğinin sorumlusu İçişleri Bakanları olurdu. Şimdi Süleyman Soylu, seçim güvensizliğinin bir numaralı müsebbibidir. Soylu, AKP'nin söylemsel tetikçisi ve militanı gibi çalışmaktadır."