Oluç: Korkuyorlar çünkü baş aşağı gidiyorlar!

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, hukukun bittiğini, ekonominin çöktüğünü söyleyerek, "Sandıktan korkuyorsunuz çünkü kamuoyu yoklamaları baş aşağı gidişinizi gösteriyor" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

25 KASIM

Oluç'un değerlendirmelerinin satır başları şöyle:

Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, 2019’un ilk 10 ayında 383 kadın erkekler tarafından öldürülmüş. Ekim ayında ise 36 kadın, büyük bir kısmı eşleri veya aile bireyleri tarafından katledilmiş. 2018’e baktığımızda bu sayı toplamda 440’ı bulmuş. Yani kadın cinayetleri açısından son derece vahim bir tablo ortada. Hiçbir çağdaş ülkede, hukukun üstünlüğünün olduğu, demokrasinin işlediği hiçbir ülkede böyle bir tabloyla karşı karşıya kalınmıyor.

İktidarın kadın-erkek eşitliğine inanmayan tutumu kadın cinayetlerini artırıyor.

‘İstanbul Sözleşmesi yuva yıkıyor, kaldırılsın’ diyen iktidar zihniyeti, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran bir tartışmayı da sürdürmeye çalışıyor.

25 Kasım’da bu tabloyu kınadığımızı, protesto ettiğimizi bir kez daha belirtelim ve kadınların kendilerine yönelik şiddet karşısındaki eylem ve etkinliklere partimiz ve Kadın Meclisi tarafından her düzeyde destek verildiğini ve örgütlendiğini ifade edelim.

Ne yapıyor erkek devlet zihniyeti? İstanbul Taksim’de Valilik tarafından kadınların, kadına yönelik şiddete karşı eylemini yasaklıyor. İşte erkek devlet zihniyeti budur.

SELÇUK MIZRAKLI'NIN TUTUKLANMASI

Türkiye’de hukuk yok artık biliyoruz; yargıda 'tuz koktu' diyoruz. Fakat yine de hukuk alanında yaşanan kepazeliklere değinmeden duramıyoruz. Bunlardan biri de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanımız Selçuk Mızraklı ile ilgilidir. Bunu daha evvel de dile getirdik ve bir kez daha ortaya çıktı ki, biz haklıyız. Dedik ki, 'görevden alınması hukuksuzdur'; İçişleri Bakanı’nın halkın iradesini gasp etme anlayışıyla gerçekleşmiştir; İleri sürülen iddialar yersizdir, mesnetsizdir.

Biliyorsunuz, iddialardan bir tanesi, cerrah olan Selçuk Mızraklı’nın bir hastanede ameliyat yaptığı, bir hastanın bağırsaklarını kestiği ve ertesi gün de o hastanın yürüyerek hastaneden çıktığıydı. Gizli tanık ifadesiydi bu. Bu, tıptan biraz anlayan birinin, hatta bırakın tıptan anlayanı, bir çocuğun bile anlayabileceği bir yalandı.

Bu yalanın bir belgesi de ortaya çıktı. Dosyadaki kısıtlılık kararı kalkınca, avukatlar SGK kayıtlarını inceledi ve gizli tanığın Mızraklı’nın 'ameliyat etti' dediği hastayla ilgili verdiği dönem tarihi 'ya 2012 sonu ya da 2013 başı'ydı. Fakat ortaya çıktı ki, bu gizli tanık 15 Eylül 2011’de sözü edilen hastanede çalışmaya başlamış, 2 Mart 2012’de de hastaneyle ilişiği kesilmiş.

Selçuk Mızraklı bugün Kayseri Bünyan Cezaevi'nde tutukludur. Yalanlara dayalı gizli tanık ifadeleriyle bir iddianame düzenleyip Selçuk Mızraklı’yı cezaevine atmış olan İçişleri Bakanlığı’dır.

ANKARA KATLİAMI

Ortaya çıktı ki, 103 kişinin yaşamını yitirdiği 10 Ekim Ankara Gar Katliamının 21 Kasım’daki son duruşmasında, yani 4 yıl sonra, savcılık 9 klasörlük delil dosyasını mahkemeden ve müştekilerden saklamış.

9 klasörlük delil dosyasında ne var önemli olan? Katliamı gerçekleştiren IŞİD’lilere Ankara’ya kadar eskortluk yapan Yakup Şahin'in Gaziantep’te bir gübre bayisinden 2 ton 33 Nitrat almaya çalıştığı, kimliği istenince vazgeçtiği, şüphelenen gübre satıcısının bu olayı Emniyete bildirdiği, kamera kayıtlarından şüphelinin tespit edildiği. Bunlar var klasörlerde. Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesinin katliamdan 8 gün önce kendisine bildirilen bu duruma karşı hiçbir işlem yapmadığı da.

ERKEN SEÇİM

Geçtiğimiz hafta bir deklarasyon açıkladık ve bir erken seçim talebinde bulunduk. Çünkü iddiamız odur ki, biraz evvel saydığım örnekler de buna dairdir, ki konuşmaya başlasak yüzlerce örnek daha sıralanır; demokratik meşruiyetini yitirmiş bir iktidar vardır karşımızda.

Birincisi, kayyum atamaları ile yerel seçimlerde özellikle bizim kazandığımız belediyelerdeki seçimlerin sonuçlarını yok saymak, halkın iradesini gasp etmek, seçim iradesini gasp etmek, sandık hukukunu ve adaletini yok saymak konusunda atılan adımlar, bir kez daha vurgulayalım ki, bu iktidarın demokratik meşruiyetinin tamamen ortadan kalktığını göstermektedir.

Neden erken seçimden korkuyorsunuz? Neden halkın iradesine başvurmaktan korkuyorsunuz? Sandıktan korkuyorsunuz, çünkü kamuoyu yoklamaları baş aşağı gidişinizi gösteriyor.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

İkincisi, ekonomide hiçbir şey çizmeye çalıştıkları pembe tablolar gibi değildir. 2019 bütçe açığının vardığı nokta bellidir, rakamlar ortadadır. Öngörülenin çok üzerine çıkmıştır bütçe açığı. 'Enflasyon düştü’ diye palavradan TÜİK sayıları açıklamaktadırlar, ama hayat pahalılığının ne durumda olduğunu halkın kendisi çok iyi bilmektedir, her gün yaşamaktadır.

Daha yeni, geçtiğimiz hafta Genel Kurul’da 2019 bütçesi için ek borçlanma yetkisi verildi Cumhurbaşkanı’na, 70 milyar lira. Bu bile aslında ekonomide ne kadar büyük bir felaketle karşı karşıya kalındığının en açık göstergesidir. Boşalmış kasaları doldurmak için ardı ardına vergi yasaları çıkarmaktadırlar. Yine geçtiğimiz hafta çıkmış olan yasaların önemli bir kısmı halka yönelik dolaylı vergilerin artırılmasının çok açık göstergeleridir."