Önderliğe bağlılığı gösterme zamanı
Özgür ve demokratik yaşam kazanılmak isteniyorsa tam da bu zamanda bu Önderliği anlamak ve mücadelemizde pratikleştirmek gerekir.
Özgür ve demokratik yaşam kazanılmak isteniyorsa tam da bu zamanda bu Önderliği anlamak ve mücadelemizde pratikleştirmek gerekir.
4 Nisan, Kürt Halk Önderinin doğum günü. Üveyş ana doğum yaparken bu çocuğun doğumunun aynı zamanda Kürtlerin yeniden doğuşu anlamına geldiğini fark etmemiştir. Ama bu doğum Kürt’ün kara kaderini değiştirmiştir. Sadece Kürt’ün değil, Türkiye halklarının ve Ortadoğu halklarının da kaderini değiştirmiştir. Bugün kim ne kadar inkar ederse etsin, bu Önderliğin Kürt’ü yok oluşun eşiğinden, uçurumun kenarından alıp Ortadoğu’nun özgürlük ve demokratik yaşam tutkusu en yüksek bir halk haline getirmesi reddedilemez bir gerçekliktir.
Bu Önderliğin en temel özelliği, verili durumu ve ilişkileri sorgulamasıdır. Çocukluğundan itibaren toplumdaki ilişkileri sorgulamıştır. Bir taraftan toplumsallığın derin yaşandığı, adalet, eşitlik ve vicdan ölçülerinin en fazla geliştiği peygamberlik şehri Urfa topraklarında doğmuş, bu toplumsal değerler içinde büyümüş; diğer taraftan bu değerlerle ters ilişkilerin gelişmesini görmüştür. Daha köydeyken toplumsal adalet, ahlak ve vicdana ters ilişkilere karşı çıkmıştır. Bu karakteriyle tüm diğer çocuklardan farkı herkes tarafından görülmüştür. İşte bu çocuğu bir halkın Önderi haline getiren bu retleri ve itirazları olmuştur. Bu kişilik şekillenişi ve olaylara bakış tarzı büyüdükçe, Kürt toplum gerçeğini ve Türk devletini tanıdıkça daha da somutlaşmış, mevcut Türk devletine karşı olan bir duruş ortaya çıkarmıştır.
Kürt Halk Önderinin Kürt özgürlük mücadelesine öncülük yapacak özellikleri kazanması açısından Tapu Kadastro Lisesini Ankara’da okuması, Tabu Kadastro memurluğunu ilk Diyarbakır’da yapması önemli dönemlerdir. Ankara’da sömürgeciliği, Diyarbakır’da Kürt gerçeğini tanıması Kürt özgürlük mücadelesine Önderlik yapması açısından önemli bir avantaj kazandırmıştır. Olgulara, olaylara ve çevresine eleştirel bakışı, bu süreçlerde birçok şeyi görmesini ve anlamasını sağlamıştır.
Bu Önderlik Kürtler egemenlik altındaysa, Türk devleti Kürtlerin temel haklarını tanımıyorsa o zaman bunların köklü sorgulanması gerektiğini düşünmüştür. Ancak esas olarak da Kürt gerçekliğinin sorgulanması gerektiğini söylemiştir. Kürt Halk Önderi kadrolarla yaptığı diyaloglar ve değerlendirmelerde sürekli “başkasına gücüm yetmiyorsa kendime yüklenirim ve böyle sonuç alırım” demektedir. Kürt Halk Önderi bu yaklaşımını Apocu grup ortaya çıktığında en fazla da Kürt gerçeğini eleştirerek işe başlaması biçiminde ortaya koymuştur. Kürt’ün geriliklerini eleştirip ölçülerini yükseltmeyi en temel görevlerden biri bilmiştir. Kürt gerçekliğinde Önderlik ölçülerini de, örgüt ölçülerini de, kadroluk ölçülerini de, militanlık ölçülerini de yurtseverlik ölçülerini de yükseltmeyi esas almıştır. Bu temelde mevcut Kürt siyasi gruplarını da yoğun eleştiriye tabii tutmuştur. Böylece Apocu grup daha ilk baştan ölçüleri yüksek olan bir grup haline gelirken, halktaki ölçüleri de yükseltmiştir. Özellikle yurtseverlik ölçülerini yükseltmesi Kürt halk gerçeğinde her bakımdan gelişmeler ortaya çıkarmıştır.
Kürt Halk Önderinde yetinmecilik yoktur, hep daha iyiyi arama vardır. İmkanları yeni hamleleri yapmak için değerlendiren bir devrimci Önderlik vardır. Kürdistan’da sürekli bir devrimci karakter ortaya koymadan gelişmenin ve başarmanın olmayacağını söyleyen bir Önderlik gerçeği vardır. Kürdistan’da devrimci olmadan Kürtler üzerindeki sömürgeciliği kırmak ve gelişme yaratmak mümkün değildir yaklaşımıyla Önderliğini ve Hareketini şekillendirmiştir. Kürtler üzerindeki soykırımcı sömürgeciliğin acımasız ve yok edici karakterini görerek böyle bir sömürgeciliğe karşı mücadele edecek bir örgüt, kadro ve halk gerçeği yaratmayı hedeflemiştir. Bu nedenle eleştirileri de, çabası da, temposu da kapsamlıdır. Ancak dünyanın başka yerindeki örneklerinden farklı Önderlik ve farklı bir örgütle bu sömürgeciliğe karşı konulabileceğini sürekli vurgulamıştır. Nitekim temposu da, tarzı da, üslubu da farklı bir Önderlik olmuştur. Önderliğini en yüksek ölçülerde tutarak kadroyu da, sempatizanı da, dostu da, halkı da bu yüksek ölçülerle sürüklemeyi amaçlamıştır. Lokomotifin vagonları sürüklemesi gibi yüksek temposuyla bunu sağlamaya çalışmıştır.
Kürdistan’da yavaş tempoyla çalışma tarzı ve üslup yetersizliğiyle hiçbir gelişme sağlanamaz. Kürt Halk Önderi sürekli buna vurgu yapmıştır. Örgütün, kadronun ve halkın ölçülerinin düşmemesi için de sürekli eleştirel olmuştur. Çünkü soykırımcı sömürgecilik karşısında tarz, tempo, çaba düşüklüğü, üslup yetersizliği ve yöntem darlığı yenilgiye götürür. Bu nedenle sürekli arkadaşlarına “bu düşmanın nefesini ensemde hissediyorum, bunun için bu kadar çalışıyorum, sizler nasıl bir düşmanla savaştığınızın farkında değilsiniz” diyerek Kürdistan devriminin tarzının, temposunun nasıl olması gerektiğini hatırlatmıştır.
Kürt Halk Önderine herkes bağlıyım diyor; saygısını, sevgisini vurguluyor. PKK de halk da bu Önderliğe bağlı olduğunu, bu Önderlik çizgisinde mücadele ettiğini söylüyor. Bu Önderlik ise bağlılığın mücadele tarzı, temposu, üslubu ve yöntemiyle ortaya konulmasını söylüyor. Bana bağlılık böyle olur diyor. Bu Önderliğin düşüncelerini, söylediklerini, ideolojisini, teorisini, paradigmasını doğru bulmak yetmez; önemli olan bunların pratikleşmesini sağlayacak ve başarıya götürecek tarz, tempo, çaba, üslup ve yönteme sahip olmaktır; bu ölçülerle mücadele etmektir. Yoksa düşünceleri benimseyip başarı getirmeyen tarz, üslup, yöntem ve tempoyla mücadele edilirse sonuç alınamaz. Bu da bu Önderliğe bağlılık anlamına gelmez.
Şu anda Kürtler büyük kazanma imkanına ve fırsatına sahip oldukları gibi, büyük kaybetmeyle sonuçlanacak tehlikelerle de karşı karşıya bulunmaktadırlar. İşte böyle bir dönemde bu Önderliğin tarzına, temposuna, yöntemine, üslubuna ihtiyaç vardır. Bu Önderliğin bu halka, bu örgüte kazandırdığı en önemli değer tarz, tempo, üslup ve yöntem konusunda yarattığı ve ortaya koyduğu ölçülerdir. Bu Önderlikten güç ve ilham alınacaksa en başta da onun tarz, üslup, yöntem, temposu esas alınmalıdır. Önderlik ancak böyle örgüt ve halk gerçeğinde somutlaşmış olur. O zaman bu Önderliğe bağlılıktan söz edilebilir.
Tarz, tempo, üslup, yöntem ve çaba Önderliğin ta kendisidir. Zaten Kürt Halk Önderi, Önderliğini tarz, tempo, üslup ve yöntem olarak tanımlamıştır. Bu Önderliğin en temel ayırt edici özelliği, eleştirel karakteri ve bu ölçülerdir. Aslında herkesin sevdiği, beğendiği ve bağlı olduğu da bu ölçülerdir. Bu Önderliği 45 yıldır Önderlik çizgisinde tutan da bu karakteridir. Zaten doğru ideoloji, düşünce, teori, paradigma da bu düzeyde bir sorumluluk ve devrimci tarzın sonucu ortaya konulmuştur. Sorumluluk bilinci ve ciddiyet olduğu takdirde ve bunu yaşamın her saniyesinde koruyup pratikleştirdiğinde böyle bir Önderlik gerçeği haline gelmek kaçınılmazdır.
Bu dönemde Kürtlerin bu Önderlik tarzına, sorumluluk duygusuna ve ciddiyetine ihtiyaç vardır. Özgür ve demokratik yaşam kazanılmak isteniyorsa tam da bu zamanda bu Önderliği anlamak ve mücadelemizde pratikleştirmek gerekir. Önderliğe bağlılığımızı bu çerçevede ortaya koyduğumuzda her yerde başarı gelecek; özgür ve demokratik yaşam kazanılacaktır.
KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA