Open Doors: 2014’de Hıristiyanlara yönelik baskılar arttı
Open Doors: 2014’de Hıristiyanlara yönelik baskılar arttı
Open Doors: 2014’de Hıristiyanlara yönelik baskılar arttı
2014 yılında çatışma ve savaşların yaşandığı ülkelerdeki sorunların çoğu dini ve mezhepsel çelişkilere dayanırken, dini azınlıklara yönelik baskı ve katliamlar artış gösterdi. Neredeyse tüm dinlerin mensupları azınlık oldukları çatışmalı ülkelerde baskılara uğrarken, yaklaşık 100 milyon Hıristiyanın da düzenli olarak baskı, takip ve katliamlara maruz kaldığı bildiriliyor.
Hıristiyan dinine mensup bireylerin yer aldığı insani yardım kuruluşu Open Doors tarafından yayınlanan 2014 Dünya Takip ve Ayrımcılık Endeksi adlı rapora göre, Hıristiyanların azınlık oldukları ülkelerde yaşadığı baskı, takip ve katliamlar ele alındı.
Dini farklılıklara dayanan toplumsal düşmanlıkların giderek artış gösterdiğine dikkat çekilen raporda, diğer birçok dini inanç mensuplarıyla birlikte on milyonlarca Hristiyanın da baskıların hedefinde olduğuna vurgu yapıldı.
Hristiyanlara yönelik baskı ve ayrımcılıkta Kuzey Kore’nin ilk sırada geldiği belirtilen raporda, ülkede sayıları 200 ila 400 bin arasında tahmin edilen Hristiyanın ‘rejim düşmanı’ olarak fişlendiği kaydedildi. Buna göre, Kuzey Kore’de 70 bin Hristiyan çalışma kamplarında çalışmaya mahkum edilmiş durumda.
Raporda ikinci sırayı Somali alırken, burada örgütlenen El Şebab milislerinin komşu ülke Kenya’ya sızarak gerçekleştirdiği katliamlara değinildi. El Şebab’ın sadece Kasım ayında gerçekleştirdiği bir saldırıda bir otobüste 28 Hıristiyan katledilirken, Aralık ayında bir taş ocağındaki saldırıda ise 36 Hristiyan işçi yaşamını yitirmişti.
Open Doors’un Hıristiyanlara yönelik baskı ve katliamların yaşandığı ülkeler sıralamasında üçüncü sırada Irak gelirken, Suriye, Afganistan ve Sudan gibi ülkeler geliyor. Raporda Hıristiyanlara yönelik baskıların arttığı ülkelerdeki son durum şöyle:
Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin iktidarda olduğu 90’lı yıllarda sayıları 1,2 milyonu bulan Hıristiyanların uğradıkları katliam ve baskılar sonucu şimdi sadece 300 bininin kaldığı tahmin ediliyor. Irak ve Suriye, son yıllarda artan El Kaide ve DAİŞ kaynaklı saldırılar ile öne çıkıyorlar. Kadın ve çocuklar başta olmak üzere fidye amaçlı kaçırma ve köleleştirme eylemlerinin hedefinde Hristiyanların yanı sıra Ezidiler ve diğer dini azınlıklar bulunuyor.
Suriye’de ise özellikle DAİŞ çetelerinin kontrol ettiği Rakka vilayetinde Hristiyanlara yönelik baskılar dikkat çekici boyutlarda. Suriye’de Hristiyanlar, DAİŞ gibi örgütler tarafından cizye ödemeye ya da İslam dinini kabule zorlanırken, 1,8 milyonluk Suriye Hıristiyanlarının yüzde 40’ı yaşadığı bölgeleri terk etmek zorunda kalmış durumda. Open Doors’a göre, yerlerini terk eden Hristiyanların önemli bir kısmı Kürtler tarafından kontrol edilen Rojava’ya göç etti.
Nüfusunun çoğunluğunu Hristiyanların oluşturduğu Güney Sudan’ın ayrı devlet olarak kopmasından sonra kuzey Sudan’da Hıristiyanlara ait kilise, okul ve hastanelere yönelik geçen yıl onlarca saldırı düzenlendi. Open Doors’un raporuna göre, Güney Kurdofan ve Mavi Nil bölgelerinde saldırılar yoğunlaşırken, geçtiğimiz yıl sadece Sudan hava kuvvetlerince düzenlenen saldırılarda 30’u aşkın Hıristiyan yaşamını yitirdi.
Eritre’de geçtiğimiz yıl 138 Hıristiyan dini kanaat önderi ve kilise yöneticisi tutuklanırken, diktatörlük rejiminin baskıları arttırdığı raporda yer alıyor.
Hıristiyan ve Müslümanların nüfuslarının eşit oranlarda tahmin edildiği ve dini gruplar arasında karşılıklı saldırıların yaşandığı Nijerya da, Open Doors’un sıralamasında 10’uncu sırada geliyor. Boko Haram’ın 2014 yılında ülkenin kuzeyinde düzenlediği katliamlarda yaşamını yitiren 4 bini aşkın kişinin çoğunun Hıristiyan olduğu belirtiliyor. Boko Haram’ın saldırıları sonucu, diğer dinlerin mensupları gibi binlerce Hristiyan da yerlerinden edildi.
Open Doors raporunda, Hıristiyan azınlıkların sürekli olarak baskı ve katliamlara uğradığı ülkeler olarak Somali, Kuzey Kore, Afganistan, Maledivler, Eritre, Suudi Arabistan, Irak, İran, Yemen ve Libya gösteriliyor. Rapora göre, bu ülkelerde İncil bulundurmak dahi başlı başına bir sorun olabildiğinin altı çiziliyor.