Ortadoðu savaşı -Adil Bayram

Ortadoðu savaşı -Adil Bayram

Suriye’de işlerin kötüye gittiði anlaşılıyor. Şam’da patlıyor bombalar, Suriye’nin gittikçe Irak’laşmakta olduðunu gösteriyor. Halep’te dört Kürdün katledilmesi, Kürtleri de mevcut çatışmalar içine çekme gayretlerinin bir parçası oluyor.

Bu olaylar gösteriyor ki, Annan uzlaştırma planı çatırdıyor. Böyle bir süreçte Kofi Annan’ın yaptıðı “Plan boşa çıkarsa felaket olur” açıklaması, son ve umutsuz bir çaðrıya benziyor. Muhalefet ise zaten “Annan planının bittiðini” çoktan açıklamış bulunuyor. Kanıt olarak da basına Şam’da patlayan araba resmi daðıtılıyor.

Annan planının başarılı olacaðına zaten hiç kimse inanmamıştı. Plan, tarafların savaşa tam hazır olmadıðı ve savaş koşullarının oluşmadıðı bir ortamda gereken oyalama siyasetinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştı. Taraflar askeri ve diplomatik hazırlıklarını güçlendirebilmek için “Oyalama planı”nı reddetmemişti.

Esat rejimi planın başarısına inanmasa da “Uyacaðını” belirtmiş, sürdürdüðü kısmi operasyonlarını basından gizleyerek yapmaya çalışmıştı. Başlangıçta muhalefet de benzer tutumu sürdürmüştü. Fakat şimdi muhalefet tutum deðişikliði yapıyor. Bir yandan askeri saldırılarını artırırken, diðer yandan bu saldırıları gizleme veya inkar etme gereði bile duymuyor. Belliki birileri Annan planının altını oymaya ve Suriye’de savaşı tahrik etmeye çalışıyor. Bu konuda birinci adres ise AKP Hükümeti olarak gösteriliyor.

Kürtleri savaş içine çekme çabaları da bunu doðruluyor. Kürtler şimdiye kadar çatışma dışı kalmayı başarmışlardı. Ancak artık bu pozisyonu sürdürmekte zorlanacakları anlaşılıyor. Birçok çevre Kürtleri Esat rejimiyle çatıştırmak için her türlü çabayı harcıyor. Bu çabaların kısmen de olsa giderek sonuç vereceði görülüyor.

Mevcut durum birçok çevre tarafından “Suriye iç savaşa gidiyor” diye deðerlendiriliyor. Suriye’de barış umutları gittikçe tükeniyor. Öncelikle terörün daha da tırmandırılacaðı anlaşılıyor. Ardından ise savaş gelecek. Muhtemelen 2012 sonuna kadar artan terör dönemi olurken, 2013 Suriye’de savaş yılı olacak!

Acaba Suriye savaşı nasıl olacak? Bazılarının ifade ettiði gibi, bu bir “Ýç savaş” mı olacak? Yoksa Ortadoðu ve dünya savaşı mı?

Şimdi bu çerçevede iç savaş-dış savaş tartışmaları yapılıyor. Aðır basan görüş dış savaş olacaðı yönündedir. Biz de bu görüşe tarafız. Suriye’de iç savaş, dış savaş demektir. “Ýç savaş olur” diyeler, Suriye’de Irak ve Libya benzeri savaşların yaşanacaðını sananlar yanılıyorlar.

Suriye ne Irak, ne Libya, ne de Afganistan’dır. Suriye tarihten beri bölge siyasal statükosunun belirlendiði alandır. Baba Esat döneminde de Şam siyaseti bir Ortadoðu siyasetiydi. Şimdi yaşanacak olası bir Suriye savaşı da bir Ortadoðu savaşı olacak. Suriye’de terörün savaş halini alması, Doðu Akdeniz’den Afganistan’a kadar uzanan bir bölge savaşını ortaya çıkartacak. Bu da 1991’den beri yaşanan Üçüncü Dünya Savaşının zirvesi olacak.

Zaten dikkat edilirse mevcut terör durumu da iç deðil, dış kaynaklı yaşanıyor. Mevcut çatışmalı ortamın yüzde yirmisi iç güçlerin istemiyle oluşurken, yüzde sekseni dış güçlerin istemi ve dayatması sonucu gelişiyor. Suriye’de savaşı iç toplumsal dinamikler deðil, bölge ve dünya siyaseti istiyor.

Belliki Suriye’deki çatışmalar ve olası savaş bölgenin eski statüko kalıntılarını da tümden yok edecek. Bölge statükosunun tümden deðişmesine ve yeni bir statükonun oluşmasına yol açacak. Dolayısıyla eski statükoya karşı olup deðiştirmek isteyenlerin hedefleri bu biçimde geçekleşmiş olabilir. Böylelerinin amacına ulaşmış olduðu söylenebilir.

Fakat bunun bir Ortadoðu ve dünya savaşıyla olması pek iyi ve arzulanan bir durum deðildir. Çünkü böyle bir savaş zordur, kötüdür, tahripkardır. Tüm yükünü Ortadoðu halkları çekecektir. Dolayısıyla böyle bir savaş durumunu Ortadoðu toplumları açısından bir felaket olarak görmek ve önlemeye çalışmak gerekir. Ancak ne kadar çalışılsa da savaş olacaða benzemektedir. Yine böyle bir savaşın tüm Arap alemiyle birlikte Türkiye ve Ýran’ı içine alacaðı anlaşılmaktadır. Belliki Kürtler savaşın ortasında kalacaklar. Belki de hiç sorumlusu olmadıkları savaşın en çok zarar göreni olacaklar!

Böyle bir savaş bir ülkenin içinde yaşanan savaş gibi dar bir alanda etki bırakmayacak. Tersine tüm bölgenin yeniden yapılanmasını getirecek. Eðer gerçekten böyle bir savaş olursa nereye varacaðı ve nasıl sonuçlanacaðı şimdiden hiç kestirilemez. Çünkü savaş başladıðı gibi sürmez ve nereye varacaðı da bilinemez. Şimdi sadece herkesi derinden etkileyeceðini ve her şeyi deðiştireceðini söyleyebiliriz.

Bu nedenle birçok çevre bu tür gelişmelere karşı çok duyarlı ve ihtiyatlı gözükmektedir. Böyle bir savaşı önlemek ve sorunları politik uzlaşma ile çözmek için çalışanlar da az deðildir. Fakat savaş tamtamcılarının gücü daha fazla ve bunlar daha saldırgan konumdadır.

Böylelerinin başında da AKP Hükümeti ve Başbakan Tayyip Erdoðan gelmektedir. AKP’nin hangi hesapla böyle bir siyaset izlediði pek kestirilememektedir. Çünkü savaş en çok Türkiye’yi etkileyecek, savaşın yükünü en çok Türkiye toplumu çekecek, büyük olasılıkla savaş sonucunda sınır deðişiklikleri de dahil çok şey deðişecektir.

AKP’nin bu süreçten ne umduðu pek belli deðildir. Acaba eski Osmanlı’ya benzer kısmi bir bölgesel genişlememi ummaktadır? Bazılarının ifade ettiði gibi, Şam’ı yeni bir Türkiye vilayeti yapmak mı istemektedir? Bu hususlar pek net deðildir ve bilinmemektedir. Fakat bilinen bir gerçek var ki, o da Türkiye’nin böyle bir genişleme yaşayamayacaðıdır. Bırakın genişlemeyi, savaş sonunda Türkiye’nin daha da küçülme olasılıðı daha güçlü görünmektedir.

Eðer AKP “Bölgesel genişleme” hesabı yapıyorsa, bu durum tehlikeli bir hayalden başka bir şey anlamına gelmez. Bu durumuyla AKP hükümeti, Osmanlı’yı istekle Birinci Dünya Savaşı içine sokan Ýttihat ve Terakki hükümetine benzemektedir. Sonu da benzerlik arzeder mi, şimdiden bir şey söylenememektedir.

Aslında bir Ortadoðu savaşını önlemek için en çok çalışan Kürtler olmaktadır. Suriye’de izledikleri politika bunun çok açık göstergesidir. Türkiye’de Kürt sorununa barışçıl-siyasi çözüm çabaları bunun açık örneðidir. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın görüş, uyarı ve çabaları bu konuda öncü konumdadır. Çünkü savaşın aðır yükünün kendilerine yükleneceðini Kürtler görmektedir. Öyle bir savaş felaketi yerine, sorunu en az çatılmayla çözmeye çalışmaktadır. Fakat kandan beslenen savaş tamtamları karşısında Kürtlerin bu çabaları acaba başarıya ulaşabilecek midir? Bu husus kesin belli deðildir. Kürtlerin başarıp başaramayacaðını tarih gösterecektir!..

* Kaynak: Özgür Politika

ANF NEWS AGENCY