Paranoyak bir başbakanın çöküşü - Cahit Mervan

Paranoyak bir başbakanın çöküşü - Cahit Mervan

Türk başbakanı Tayyip Erdoðan’ın Kürtleri ve Roboski’de yakınlarını kaybeden insanları, ölülerle cinsel istismar içine giren sapık kişiler için kullanılan ‘narkofoli’ olmakla suçlayacak kadar seviyesiz bir dil ve sevimsiz bir ruh hali içinde olması, Kürtleri ve öteden beri Türker ararsında bu ‘adama dikkat’ diyen insanları hiç şaşırtmıyor.

Aslında Erdoðan son günlerdeki ‘çıkışıyla’ hayırlı bir iş yapmıştır. Günlerdir, aylardır, hatta yıllardır söylemek istediðimiz gerçeði, kendisi son çıkışlarıyla tüm çıplaklıðıyla ortaya koymuştur. Kendisini son derece iyi tarif etmiştir. Ancak Erdoðan, dalkavuklarını son derece zor ve içinden çıkılmaz bir konuma itmiştir. Onları acınası bir durumla yüz yüze bırakmıştır.

Bu nedenledir ki son günlerde ‘çıplak kral Erdoðan’ı halen kaftan içinde topluma yutturmaya çalışan dalkavuklarının sayısı hayli kabarık olsa da, artık kimse ona başka bir elbise dikmeye, don giydirmeye çalışmıyor. Sözü evirerek, çevirerek ‘ben boynumda bir tasma ile dolaşmaya razım diyen’ Ahmet Kekeç gibi bazı sözde gazetecileri saymasak, artık birçoðu yüzleri döküldüðü için şimdilik bu işe ara vermiş gibi görünüyorlar. Gelecek endişesi onları da sarmış durumda.

ERDOÐAN BÝLE ERDOÐAN’I KURTARAMAZ

Çünkü AKP ve onun etrafında Gülen cemaatinin 12 Eylül referandumu öncesi kurduðu ‘yetmez ama evet’ kutsal ittifakı çöküyor. AKP çöküyor. Erdoðan çöküyor. Bu çöküşü hiç kimse durdurmaz. Ne Erdoðan durdurabilir, nede onun dalkavukları. Erdoðan bile Erdoðan’ı bu saatten sonra kurtaramaz.

Erdoðan’ın seviyesizlik ve sevimsizlikte dibe vurması bu çöküşün en belirgin özelliðidir. Seçmenin yüzde elli oyunu almış, mecliste çoðunluðu olan, ABD ve AB’nin azımsanmayacak bir destek ve kredisine sahip bir liderin bu kadar aðzını bozması, öfke ve kinle hakaret etmesinin çöküşten başka bir nedeni olamaz.

Erdoðan’ın partisinin Ýstanbul il kongresinde tıpkı Adolf Hitler gibi podyuma ‘milli şef’ olarak çıkması ve kendisini neredeyse ‘yeri-göðü yaratan olarak’ ilan etmesi, aslında onun taarruzda deðil, keleşçe yöntemlerle, komplolarla geri çekildiðini, çöküşü önlemeye çalıştıðını gösteriyor.

Erdoðan’ın ve partisi AKP’nin pozisyonu düne göre hayli zayıflamıştır. Seçmenin yüzde elli oyunu almasına raðmen hayli zayıftır. Çünkü moral çöküş başlamıştır. Erdoðan ve ‘adamları’ çöküşün kaçınılmaz olduðunu gördükleri için sinirleri gergin ve telaş içindedirler. Bu nedenle en küçük bir eleştiriye, farklı düşünceye tahammül edemiyorlar. Ali Akel’in 16 yıldır çalıştıðı Yeni Şafak gazetesinden ‘tek şefi’ eleştirdiði için atılması bu ruh halinin bir sonucudur.

KÜRDÝSTAN’I KAYBEDEN PARTÝ ÝKTÝDARDA KALAMAZ

Çok rahatlıkla söyleye biliriz ki AKP ve Tayyip Erdoðan eski gücüne sahip deðil. Gücü koruyamıyor. Erdoðan sadece Kürdistan’da ‘istenmeyen adam’ olduðu için deðil, partisinin Kürdistan’da bir tabela partisine hızla dönüştüðü için deðil, başka belirtilerde eski gücünü korumadıðını ortaya koyuyor.

Elbette ki bu çöküşün temel nedeni AKP’nin Kürdistan’ı kaybetmesinde yatıyor. AKP, özelliklede Roboski katliamı ve sonrasında aldıðı tutumdan dolayı Kürdistan’da sadece ordu-polis ve işbirlikçilere dayalı marjinal bir parti konumundadır. Kürdistan’ı sadece oy olarak deðil, fili olarak kaybetmiş bir parti ve liderinin Türkiye’de iktidar olması, iktidarsa orada kalabilmesi mümkün deðildir. Bu tecrübeyle sabittir.

Kaldı ki siyasi soykırım operasyonlarıyla on bine yakın Kürdistanlı siyasetçiyi inanılmaz komplolar kurarak ve gerekçeler yaratarak rehin aldıðı bir ortamda, AKP’nin olası bir seçimde Kürdistan’dan alacaðı tek bir oyun dahi meşruiyeti kalmamıştır. Hükmü geçersidir.

ERDOÐAN MÝLLÝ GÖRÜŞÇÜLERÝ SATIŞA ÇIKARDI

Ýkincisi; şimdilik ‘tatlıya baðlanmış’ olsa da Fethullah Gülen -Erdoðan ekibi ararsındaki kriz sanıldıðından daha derindir. Kapışma kaçınılmaz olacaktır. AKP’de bir kanat olarak halen varlıðını sürdüren eski ‘milli görüşçülerin’ önümüzdeki günlerde yeni bir ‘odak’ olarak kazan kaldırırlarsa bu hiç şaşırtıcı olmayacak. Çünkü Erdoðan, eðer Gülen ile uzlaşmaya varırsa, bunu eski ‘milli görüşçülerin’ kellesini ona tepside sunarak yapmayı deneyecektir. Çünkü ABD’nin desteði ile ‘gölge başkan’ olarak Türkiye’yi yönetmeye kalkan Gülen’in hedefinde, AKP’nin en yumuşak karnını oluşturan ‘milli görüşçüler’ vardır. Geçmişte Necmettin Erbakan’ı sattıðı gibi, Erdoðan’ın bu ekibi satması an meselesidir.

Kaldı ki Suriye’ye bir askeri müdahale kapıda iken, Washington’da 2. Körfez savaşında döneminde ‘güvenilmez ekip’ olarak adlandırılan eski ‘Milli Görüşçülerin’ Erdoðan açısından harcanması çok daha koyladır.

LÝBERALLER AKP’YÝ TERK EDÝYOR

Üçüncüsü; AKP ve onun megaloman liderine meşruiyet zemini açan liberaller artık onu savunamaz hali geldiler. Hiç şüphe yok ki liberallerin sunduðu destek olmasaydı AKP ve Erdoðan Kürtleri ‘narkofili’ olmakla suçlayacak kadar fütursuz davranamazdı.

Liberaller Kemalist oligarşiye karşı ‘muhafazakar’ AKP’yi desteklerken tarihsel bir yanılgı yaşadılar. AKP’yi Batı’da rastlandıðı gibi ırkçılık, faşizm ve kafa tasçılıktan büyük orana da kendisini arındırmış veya arasına mesafe koymuş, hukuk ve demokratik geleneklere saygılı, hatta sosyal projelere sahip muhafazakar bir parti gibi düşündüler. Bu nedenle AKP’nin kendisine yakıştırdıðı ‘muhafazakar demokrat’ kimliði çok sevdiler. Bu konuya ilişkin televizyon ekranlarında çuval dolusu söz ettiler. Ciltler dolusu yazılar yazdılar. AKP’ye adeta toz kondurmadılar. Onun her yaramazlıðını, şımarıklıðını acayip bir hoşgörü ile karşıladılar.

Gelgelelim bu ‘muhafazakar-demokrat’ kimlik altında gizlenen ve ilk fırsatta kendisini açıða vuran ırkçı, faşist ve tekçi ideolojiyi, Türk-Ýslam sentezine dayalı, Turancı tarihsel mirası görmediler. Fena yanıldılar. Ýlk önce Ýdris Naim Şahin’i bir marangoz hatası olarak düşündüler. Ancak marangozun kendisi de öyle çıkınca şaşıp kaldılar. Ve Şimdi kısmen desteklerini çekmeye, ona meşruiyet zemini sunmaktan vazgeçtiler.

ESKÝ ‘GENEL SEKRETERLER’ ÝŞE YARAMDI

Dördüncüsü; Kürdistan Özgürlük hareketine karşı kullanmak istedikleri tipler istenilen randımanı saðlayamadı. Bir kısmının elline dosya tutuşturup savcılıða gönderterek, onları sıradan bir ‘işbirlikçi’ haline getirttiler. Aralarında eski bir ‘genel sekreter’inde olduðu bir kısım tiplere ise TRT6’denilen ‘camdan karakol’da iş verdiler.

Ýsveç’ten transfer ettikleri bir başka ‘eski genel sekreteri’ ise Kürt birliðini dinamitlemek için teşvik ettiler. Konuşturttular. En son bu zattın Türk istihbaratı tarafından çıkarıldıðı söylenen, amblemi dahi bir devlet kuruluşu olduðu izlenimi veren ‘Uluslararası Sivil Ýnisiyatif’ adlı sözde bir gazetede Kürt hareketine karşı konuşmasını saðladılar. Ancak AKP hem kendisine itibar kazandırmak, hem de Kürtlere ait ne varsa onu hiçleştirmek için ileri sürdüðü bu tiplerin maskeleri çok kısa zaman içinde düştü. Şimdi ise acınacak durumdalar. Sürekli olarak söze PKK’nin, BDP’nin sözüm ona kötülükleriyle başlayan bu ‘ünlü siyasilerden’ Ýdris Naim’in, Erdoðan’ın ve diðer AKP kurmaylarının sadece Kürtlere karşı deðil, her konudaki seviyesiz ve sevimsiz tutumları karşısında etikleri elle tutulur tek bir laf yoktur.

PARANOYAK BÝR BAŞBAKAN

Beşincisi ve beklide bunların toplamı Erdoðan ve ‘adamları’ sadece hızla bir dikta rejimi kurmaya çalışmıyorlar. Aynı zamanda tedavisi mümkün olmayan faşizmin en önemli hastalıðı olan paranoyaya kapılmış durumdalar. Semptomlar çok açık. Her konuyu artık ‘dış mihrakların’ bir komplosu olarak görmekteler. Hava yollarlında grev yapma hakkını kullanmak isteyen personelden, tecavüze uðradıðı için veya başa bir nedenden dolayı rahmindeki ‘cenini’ 10 haftalık iken kürtaj yapmak isteyen kadına kadar, herkesi, ama herkesi artık ‘dış mihraklarının’ bir oyunu, maşası olarak görüyorlar. Kim bilir belki ‘dış mihraklarının komplosu’ olan doðum kontrol yöntemleri de yasaklanır. Zaten ‘dış mihrakların’ kendisi ise, TC’nin kuruluşundan buyana, herkesin malumu! Tam paranoya bir durum.

Ýşte bu paranoya durum her seçimde oyunu çoðaltarak gelen, her gelişte ‘gizli’ ajandasından birkaç sayfayı açan, ama mayasında olmadıðı için kendisine bahşedilen ‘demokrat’, deðişimci’ yakıştırmalarının altında ezilen ve buradan çıkış için ırkçı, Turancı ve faşist özüne dönüş yapmakta çareyi bulan AKP ve onun megaloman lideri Erdoðan’ın frenleri patlamış bir araba gibi hızla uçuruma doðru yol almasına neden oluyor. Hem de günahlarını aldıðı Roboski ve Kürtlerin bedduasıyla.