Paris katliamının arka planı

Paris katliamının arka planı

Katliam hangi politikaların sonucu gelişti? Katliamda hangi güçler rol oynadı? “Uluslararası Anti Terörizm Yasaları” Kürtlere nasıl yansıdı? NATO gladyosunun merkezi neden Paris’e alındı? Fransa-Almanya-Türkiye arasında PKK karşıtı hangi anlaşmalar yapıldı? Paris suikastı bu anlaşmanın sonucu mu?

Paris katliamı üzerinden iki yıl geçmesine, katil ve planlayıcılar belli olmasına rağmen hala aydınlatılmadı. Bu durum, katliamın içerisinde yer alan güçlerin çeşitliliğine ve çıkarlar birliğine dikkat çekiyor. Olayın Türk devletiyle olduğu kadar uluslararası güçlerle ve özellikle de Almanya ve Fransa ile bağlantılı olduğuna dair çok sayıda kanıt değerinde belge ve bilgi mevcut. İşte bu derin ve kirli ilişkiler ağı içerisinde işlenen Paris suikastı, Uluslararası Anti Terörizm yasalarının PKK’ye ve Kürtlere nasıl uygulandığını gösteriyor.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’nın 15 Ocak 2013 tarihli açıklamasında, “PKK’nin terör listesinde bulunması böylesi siyasi cinayetlere yol açar” ifadeleri yer aldı.

Kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşme gerçekleştiren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın görüşmesi 19 Şubat’ta basına yansıdı. Öcalan, “Paris’teki katliamı yapanlar ile beni İmralı’ya getirenler aynıdır” diyordu. Şimdi bu cinayetin uluslararası boyutlarını biraz daha irdeleyelim.

‘ULUSLARARASI TERÖRİZMLE MÜCADELE’ KONSEPTİ

11 Eylül 2001 İkiz kulelere yapılan saldırıdan sonra ABD, İngiltere ve İsrail’in “Terörizm ve Uluslararası Terörizmle Mücadele” adını verdikleri yeni bir dönem başladı. Bu güçlerin “şer üçgeni”nde Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika vardı.

Bu siyasete BM (Birleşmiş Milletler) yoluyla AB ülkeleri de entegre edildi. Hem ülkeler hem de AB bazında yeni terör yasaları çıkarıldı. AB Terörist örgütler listeleri oluşturuldu.

PKK’NİN ‘TERÖR ÖRGÜTLERİ LİSTESİNE’ ALINMASI

Bunların sonucu olarak da PKK, 2002’de AB terörist örgütler listesine alındı. Avrupa’da yaşayan Kürtler ve Kürt kurumları bu biçimde büyük bir baskıya maruz kalırken öte taraftan Türk devletine karşı Kürtler pazarlık kartı olarak kullanıldı.

1985’ten bu yana anti PKK siyaseti Almanya eliyle yürütülüyordu. 1994’te Düsseldorf davaları olarak bilinen yargılamalarda PKK’nin kurucularından Ali Haydar Kaytan ve Duran Kalkan bu davada 6 yıl 6 ay hapis cezası almışlardı. 2005’ten itibaren ise Fransa’ya bu rol verilmeye başlandı.                                     

SEVEN: GLADYONUN MERKEZİ STUTTGART TOPLANTISIYLA FRANSA’YA KAYDIRILDI

PKK Merkez Komite üyesi Nedim Seven, bu siyaset değişikliğini şöyle anlatıyor: “PKK’ye karşı 1985’ten itibaren Almanya merkezli yürütülen NATO ve gladyo saldırıları, değişen siyasal durumla birlikte özellikle 2005’ten itibaren Paris merkezine kaydırıldı. 11-12 Aralık 2006’da Stuttgart’ta bulunan ABD üssünde NATO güçleri emekli generali Ronald Rodson ile emekli General Edip Başer’in de içinde yer aldığı ‘PKK ile mücadele koordinatörlüğüne’ Fransa, Almanya ve İtalya istihbaratları da katıldı. Yeni konsept burada belirlendi.”

KONSEPTİN DETAYLARI PARİS’TE NETLEŞTİ

İngiltere Liberal Demokrat Parti milletvekili Robert Walter’in PKK’ye karşı mücadele projesini gündemleştiren kişi olduğunu söyleyen Seven “Aralık 2008’de Batı Avrupa Birliği Güvenlik Konferansı, Paris’te yapıldı ve PKK karşıtı konseptin detayları burada netleştirildi” dedi.

NATO’nun 2009 Strasbourg zirvesinden sonra ROJ TV kapatıldı. KNK’ye saldırılar oldu. İtalya, Hollanda, İsviçre ve Danimarka Kürtlere baskıyı arttırdı.

KALKAN’DAN ALMANYA-FRANSA-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNE YÖNELİK ÇARPICI SÖZLER

Konuya dair 17 Ocak’ta bir mülakat veren PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan, “Almanya’ya PKK yasağını aldırtan NATO’dur. NATO yargılama görevini Almanya’ ya verdi. Türkiye’nin Almanya ile ilişkileri eskilere dayanıyor. Fransa ve AKP Paris katliamından sorumludur. Katliam yeri olarak Fransa’nın seçilmesi önemli. Nasıl komploda Yunanistan ve Türkiye’nin arası düzeltilmiş ise burada da Fransa’nın seçilmesi dikkat çekici” diyor.

FRANSA’NIN KÜRT KARTI

Sarkozy hükümeti ile Türk hükümeti arasında Kasım 2011’de “uluslararası güvenlik ve işbirliği anlaşması” imzalandı. Böylece Fransa’da yaşayan Kürtler tamamen hedef haline getirildi.

İşte bu konsept sayesinde Fransa, Türkiye ile ticaret hacmini genişletti. Buna karşılık 2006-2013 yılları arasında Paris, Marsilya, Bordeaux, Rennes, Strasbourg’ta Kürtlere yoğun operasyonlar yapıldı. 11 ayrı PKK dava dosyası açıldı. Evler ve dernekler basıldı. Bu süre içerisinde 254 Kürt yurtsever ve siyasetçi gözaltına alındı veya tutuklandı.