Paris katliamından ilk tanıklıklar

Paris katliamından ilk tanıklıklar

Fransa’nın başkenti Paris’te katledilen üç Kürt kadın siyasetçinin cenazeleriyle ilk olarak karşılaşan tanıklar ANF’ye konuştu. Karşılaştıkları vahşeti anlatmakta güçlük çeken ve halen üzerlerindeki şoku atlatamayan tanıklar, kadın siyasetçilerle son görüşmeden vahşet anına kadar yaşananları anlattı.

PKK kurucularından Sakine Cansız (Sara), KNK Paris temsilcisi Fidan Doðan (Rojbin) ve gençlik hareketi üyesi Leyla Şaylemez (Ronahi), 9 Ocak Çarşamba günü toplu olarak infaz edildiler. Otopsi sonuçlarına göre kadınlardan birin başına dört kurşun, diðer ikisinin başlarına da üçer kurşun sıkılmış. Otopsi infazların saat 18.00 ile 19.00 arasında işlendiði sonucuna varıyor. Saldırıda 7.65 mm kalibrelik mermiler kullanılmış ancak bir ya da birden fazla tabanca mı kullanıldıðı sorusu balistik incelemeden sonra netleşecek. Bilgilere göre saldırganlar, şifreli olmasına ve çift kapılı olmasına raðmen herhangi bir zorlamada bulunmadan içeri girdiler. Soruşturmayı Paris Kriminal Tugayı Antiterör Şubesi ile Paris Terörle Mücadele Alt Müdürlüðü (SDAT) yürütüyor. Bu soruşturmanın teorik olarak 15 gün kadar sürmesi bekleniyor.

Cenazeleri ilk görenler ve infaz edilen kadınlarla en son iletişim kuranların anlatımları olaya yeni boyutlar katıyor. Paris yakınında bulunan Les Mureaux’daki Kürt derneðinden bir yetkili, Rojbin’in 8 Ocak akşamı Ronahi ile görüşmek için derneði arayarak, ona 9 Ocak saat 13.30 için Almanya bileti ayarladıðını söyledi. Dernek yetkilisi, “Ronahi aramadan sonraki gün saat 09.50’de Les Mureaux’da trene binerek Paris’e gitti. Gare du Nord’da kendisini saat 11.30’da Rojbin karşıladı” dedi.

Dernek yetkilisi saat 13.30’da bir arkadaşın Kürdistan Enformasyon Merkezi’ne giderek kapıyı çaldıðını ancak kimsenin açmadıðını söyledi. ANF’ye konuşan Rojbin'in bir çok arkadaşı da, 9 Ocak saat 12.00’den itibaren artık telefonlara cevap verilmediðini ve ilişkinin kesildiðini söylediler.

VAHŞETÝ GÖREN ÜÇ KÝŞÝ

9 Ocak’ı 10 Ocak’a baðlayan gece merkeze giden üç kişi burada tam bir vahşetle karşılaştı. Bu tanıklar ilk kez gördüklerini ANF’ye anlattı. Güvenlik gerekçesiyle isimlerini yayınlamıyoruz.

Rojbin ile güçlü bir arkadaşlıðının olduðunu söyleyen Tanık A. gördükleri karşısında yaşadıðı şoku üzerinden halen atamamış. Ayakta durmaktan güçlük çeken ve konuşmakta zorlanan kadın tanık, “Salı akşamı (8 Ocak) konuşmuştuk, önceki iki gece ise zaten birlikteydik. Çarşamba günü, onu yeniden aramak istedim yanına gitmek için, ya da o yanıma gelsin diye. Saat 18.00-19.00 arasında telefon üzeri mesaj yolladım ama cevap vermedi. Ben de herhalde işi var, sonra arar diye düşündüm. Saat 20.30 olduðunda bu kez telefon açtım. Çaldı çaldı, cevap vermedi. Mesaj gönderdim, gidiyordu ancak cevap gelmiyordu. 9-10 kez böyle üst üste aradım. Bunun normal olmadıðını düşündüm çünkü beni habersiz bırakmazdı.”

GECE YARISI BÜRO ÖNÜNDE

Daha sonra çevresindekileri ve Rojbini tanıyanları arayan kadın tanık, bu kez de bir haber alamayınca tedirginliðinin arttıðını söylüyor: “Kaldıðım evde saat 23.30 sıralarında büroya (Kürdistan Enformasyon Merkezi) gitmek istediðimi söyledim, olur da Rojbin arkadaşın bir rahatsızlıðı vardır diye. Büronun bir anahtarı da bende vardı.

Yaptıðım aramalar sonucunda telefonlar da artık çalmayınca, 00.15 sıralarında bir arkadaşla birlikte büroya gitmek için çıktık. Oraya ulaştıðımızda büroda bir odasının ışıðının açık olduðunu gördük. Bunun normal olmadıðını, bu saate kadar ışıðın açık kalmadıðını ve Rojbin’in de bu saate kadar tek başına asla kalmadıðını söyledim. Mutlaka yanında bir kişi olurdu.”

HÝÇ BÝR KOMŞU KAPIYI AÇMADI

Tanık, o andan itibaren kapıyı açmak için girişimlerini şöyle anlatıyor: “Dış kapının şifresini bildiðimiz için onu açtık ama, ikinci kapı kapalıydı. Bende de sadece büronun kapısının anahtarı vardı, aradaki bu kapının yoktu. Binadaki tüm evlerin zillerine bastık hiçbiri açmadı. Tek bir kişi cevap verdi, ona ‘arkadaşlarımız içerde cevap vermiyorlar, durumlarından endişe ediyoruz’ dedik, hiç yanıt vermeden direk yüzümüze kapadı. Biz de yanlış anladı sandık, beş dakika sonra yeniden aradık. Bu kez ‘kapı önünden gidin yoksa polis çaðırırım’ cevabını verdi. Yan tarafta bir evin daha ışıðı yanıyordu, ancak onlardan da bir ses çıkmadı.

Daha sonra diðer bir arkadaş aradı, Rojbin’den haber alamadıðını söyledi, biz de aynı şekilde haber alamadıðımızı ve binanın önünde olduðumuzu söyleyince o da kalkıp geldi. Biz de bu sırada dışarı çıkıp arabada bekliyorduk ve büroyu izliyorduk.”

Üçüncü kişi geldiðinde binadaki tüm evlerin zilleri yeniden yeniden çalındı ancak yine kapıyı an olmadı: “Arkadaşımız ‘ya itfaiyeyi çaðıracaðım ya da bu kapıyı açacaðım’ dedi. Biz böyle konuşurken, omuzuyla biraz itince kapı açıldı, herhangi bir şiddetli zorlama olmadı. Sonra birinci kata çıkıp anahtarla kapıyı açtım.”

“Ýçerde bir vahşet vardı, katliam vardı” diyen kadın tanık, gördüklerini anlatmakta güçlük çekti. “Ýfade edilecek gibi deðil.”

ÝÇERDE GÖRDÜKLERÝ VAHŞET ŞOK ETTÝ

Kadın tanık A. ile birlikte büroya gelen Y., “Büronun iki odası vardı ve birinin lambası yanıyordu” diyerek bu durumu şüpheyle karşıladıklarını ifade etti.

Arkadaşının hafif bir omuz itmesiyle orta kapıyı saat 01.00 sıralarında açtıklarını belirten Y. içeri girdiðin gördüklerini şöyle anlattı: “Ýçeri girdiðimde ilk gördüðüm ayaklar oldu. Ýlerlediðimde yerde sırt üstü düşmüş Rojbin’in yüzünü gördüm. Aðzından kan akmış, gözleri kapalı, yüzü donmuştu. Girişte gördüðüm Sakine arkadaşın ayaklarıydı. Sırtı televizyon dolabına dayalı olarak düşmüştü. Aralarında bir valiz vardı. Rojbin arkadaş diz üstü oturmuş, sırtüstü düşmüş gibiydi, Sakine arkadaş da oturduðu yerden yana düşmüş ve sırtı dolaba dayanmıştı. Muhtemelen valizi hazırlarken vurulmuşlar. Valizdeki eşyalardan bir iki parça halen Sakine arkadaşın dizinin üzerindeydi.

O sırada A. arkadaş çıðlık attı. Şoka girmişti. Daha sonra Ronahi’yi gördüm, yüzüstü yatmıştı. Saçları yüzünü kapatmıştı. Rojbin’in ensesinden itibaren kan akmıştı, Sakine arkadaşın, yandan, yumurta kadar bir şişkinlik vardı gözünde.”

“O şok ile aşaðı indik” diyen tanık Y. “Üçüncü arkadaş o sırada polisle konuşuyordu. Saat 01.20’ydi. Her şey iki dakikalık bir zaman diliminde oldu. Yukarı çıktık olanları gördük, şok içinde ne yaptıðımızı bilemeden aşaðı indik, buna raðmen her şey hafızama kazınmış gibi. Salonda hiçbir şey yerinden oynamamıştı, her şey yerindeydi. Sehpa ve koltuk hiçbiri yerinden oynamamıştı.”

Cenazeleri görenler, her üç kadının da başlarından vurulmuş olduðunu söylüyorlar. Kadın tanık, “Böyle bir şey beklemiyorduk. Başlarında kan vardı, ortalık kan gölüne dönmüştü. Başlarından vurulmuş gibiydiler. Hiç savunmasız halde vuruldukları anlaşılıyordu” diyor.

SORU ÝŞARETLERÝ

Tanıkların ifadeleri Sakine Cansız ve Leyla Şaylemez’in saat 13.30’a biletlerinin olduðunu, valizlerini hazırlamakta olduklarını, aşaðı yukarı 12.00’den itibaren hiçbir telefona cevap vermediklerini gösteriyor. Otopsi ise cinayetin 18.00 ile 19.00 arasında yaşandıðını ifade ediyor. Fransız medyasının otopsi sonuçları ve polis kaynaklarına dayanarak verdiði bilgilere göre saldırı çok hızlı gelişti. Tanıklar ve Sakine Cansız, Fidan Doðan ve Leyla Şaylemez'in arkadaşları toplu infazın saat 11.30 ile 13.30 arasında yaşanmış olabileceðini yönündeki şüphelerini dile getiriyorlar. Zira kadınların 13.30’da yola çıkması gerekiyordu. Tüm bu saatler içerisinde yaşanan vahşet aydınlatılmayı bekliyor.