'PKK terör örgütleri listesinden çıkarılmalı'

AP'de dün başlayan 12. Uluslararası Kürt Konferansı devam ediyor. Konferansın bugünkü ilk oturumu "Yeni politikaları keşfetmek ve bölgesel çözümler" konulu oturum ile devam etti.

AP'de dün başlayan 12. Uluslararası Kürt Konferansı devam ediyor. Konferansın bugünkü ilk oturumu "Yeni politikaları keşfetmek ve bölgesel çözümler" konulu oturum ile devam etti. Oturumda "İnsan hakları, hukuk ve bölgede real politika" konulu bir sunum yapan avukat Antoine Comte, barış sürecinin hayata geçirilmesi için hukukun uygulanması gerektiğini söyledi. Oturumda yapılan konuşmalarda ise PKK'nin "Terör örgütleri" listesinden çıkarılması gerektiğine dikkat çekildi.

Oturumun moderatörlüğünü yazar Nurcan Baysal ile Avusturya Yeşiller Partisi milletvekili Berivan Aslan yaptı.

PİRİ: TÜRKİYE 23 VE 24'ÜNCÜ MÜZAKERE BAŞLIĞINI DİKKATE ALMALI

AP Türkiye Raportörü Kati Piri yaptığı konuşmada, "Ben, Türkiye ile ilgili raporu bugün bitirmeliyim. Raporu teslim edeceğim, danışmanlarım da benimle birlikte, tartışmaları takip etmek için" dedi. 

"AP raporu seçimlerden önce hazırlanmıştı. 3 yıl soyunca gelişmelerin olacağı yönünde umutlar vardı. Ancak 7 Haziran seçimlerinde HDP'nin Meclis'e girmesi ardından durum değişti. Roboski'ye adaletin olmaması, hukuk devleti, hükümetin Kobanê'ye yaklaşımı, Suruç ve Ankara'daki patlamalarda solcular, Kürt sorununun demokratik çözümü taraftarı olanlar hedef alındı. HDP'nin 7 Haziran seçimlerinde elde ettiği başarı, bizde barış görüşmelerinin yeniden başlayacağı umutlarını yarattı" diyen Piri, ancak saldırıların giderek arttığını sözlerine ekledi.

'BARIŞ SÜRECİ YENİDEN BAŞLAMALI'

Aralık ayında Amed'e gittiğini, o zaman sokağa çıkma yasağının ilan edildiğini de vurlayan Piri, ordan aldıkları bilgilerden de durumun çok ciddi olduğunu söyledi.

Göçmen krizinin en önemli sonucu, Türkiye ile müzakerelerin yapılması olduğunu da kaydeden Piri, "ABye aday olan bir Türkiye, 23 ve 24'üncü müzakere başlıklarına dikkat etmek zorundadır. Haklara saygı, adaylık müzakerelerinin sürmesi, barış sürecinin yeniden başlaması gerekiyor" dedi.

IRMAK: ŞU ANDA YAŞANAN İMHA PLANININ HAYATA GEÇİRİLMESİDİR

DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Selma Irmak ise, bazı tanımlamaları yerli yerinde yapmak gerektiğini söyledi. Irmak, Türkiye'nin şu anda uyguladığı imha planının Öcalan ile görüşmeler yapıldığı 2014 yılında kararlaştırıldığını vurguladı.

7 Haziran'a kadar beklenmesiyle "Kürt sorununu çözeceğiz, sizin istediğiniz gibi çözeceğiz, bu sorunu çözen hükümet biziz, dolayısıyla bizi desteklemeniz gerekiyor" mesajı verilirken, derin devlet ise Öcalan eli ile PKK'nin tasfiye edilmesi, Kürt halkının terbiye ve hizaya getirilmesinin hedeflendiğini kaydetti. Erdoğan'ın böylece başkanlık sistemini bölgeselleştirmeyi hedeflediğini de sözlerine ekleyen Irmak, "Şu anda Cizre'de bir kıyım var, bu bir iç savaş değil, soykırımdır. Biz şu anda bir soykırım yaşıyoruz" dedi.

Kürtlerin bu yüzyılda direnerek bir statü sahibi olmak istediğini vurgulayan Irmak şunları belirtti: "Kürtler kendi öz gücü ile bir sistem kurmaya çalışıyor. Bu sistem, komünal, ekolojik, kadın özgürlükçü bir sistemdir. Bunun böyle olmadığını hiç kimse ifade edemez. 26-27 Aralık'ta DTK, HDP, HDK olarak bir açıklama yaptık, Türkiye'de hala çözüm imkanı var. Sorun bir barikat sorunu değil dedik. Deklarasyonda, Türkiye'nin çok dilli, çok kültürlü bir ülke olduğunu belirttik ve Türkiye'nin çoklu bir sisteme kavuşması gerektiğini dile getirdik."

Irmak, müzakerelere tekrar dönülmesinin yetmediğini, Öcalan'ın özgürlüğü, ablukaların kaldırılması ve Kürtlerin kendi kendini yönetme talebinin meşru zeminlerde tartışılmaya başlaması, Dolmabahçe mutabakatından da öteye gidilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

'BATI SURİYE'DE BARIŞ İSTEMİYOR'

Rojava'nın Avrupa Temsilcisi Sinem Muhammed ise, Salih Müslim'in Cenevre'de Suriye konferansına katılmak için davetiyeyi beklediğini söyledi. Müslüm'in şimdiye kadar devam edilmediğini de vurgulayan Muhammed, bunun Batı'nın Suriye'nin demokratikleşmesini ve barışın gelmesini istemediğinin gösterdiğini belirtti.

Muhammed, ardından da Müslim'in konferans için hazırladığı konuşmayı okudu. Müslim mesajında, Suriye ve bölgedeki savaşın nedenleri ve Kürtlerin tutumuna dikkat çekerek şunları kaydetti:

"Suriye ve bölgede başlayan savaşlarla birlikte halkın yerinden edilmesi sorunu ortaya çıktı. Şengal ile başladı, Kobanê ile devam etti. Kobanêliler örgütlenerek, rejim güçlerinin kendilerine zarar vermesini engelledi. DAİŞ, Türkiye ve Suriye'de olan silah ticaretinden faydalanıyor. DAİŞ vb. güçleri, kuruldukları ilk günden itibaren sadece Kürtler tarafından başarısızlığa uğratıldı. 

Kobanê'deki duruma dikkat çeken Müslim, Kentin yüzde 80'i yıkılmış durumda. Kobanê'nin zaferi Ortadoğu ve dünya tarihinde önemli bir noktayı oluşturuyor. Şimdi de bundan ders çıkarmak gerekiyor."

WEIDENHOLZER: SURİYE GÖRÜŞMELERİNE KÜRTLER KESİNLİKLE KATILMALI

Konferansta konuşan S&D Groupe Başkan Yardımcısı Josep Weidenholzer, Türkiye ile Kürt sorunu konusunda müzakere yapmak gerektiğini söyledi. "Bütün kartlar masanın üzerine" konulmalı diyen Weidenholzer, hukuk devleti konusunda görüşmelerin çıkmazda olduğunu vurguladı. İlk başlarda olumlu yaklaştığını belirten Weidenholzer, "Belki önümüzdeki dönemde ambargoyu kaldırabilirsek, 23 ve 24'üncü müzakere başlıklarını açabiliriz" dedi.

Bugün gündeme gelen konuların daha ne kadar zaman devame deceği sorusunu da soran Weidenholzer şunları kaydetti: "Bu çatışmalar Türkiye'nin güneydoğusunun tamamına mı yayılacak? Daha geniş çatışmalar yaşanmaz mı? Ateşkesi empoze etmek gibi bir görev ile karşı karşıyayız. AB'nin, durumun düzelmesi için görevi bulunuyor. Bu çatışmaların durması için, dışarıdan olan ama durumdan etkilenen tarafların müdahale etmesi gerekiyor. İrlanda örneği var, dış aktörlerin rolü önemli idi. Kürtler aynı zamanda AB'nin temel değerlerini savunuyor. Kürtler olmasayd Kobanê'de insanlığın başına ne geleceğini kimse bilemezdi. Suriye görüşmelerinde de Kürtlerin rolü çok önemli. PKK'yi terörist örgütler listesinden de çıkarmak gerekiyor. PKK'nin o listede olması çok aptalca bir durum. Türkiye'deki durum daha da ağırlaşırsa, Avrupa da bir savaş alanı olur."

JONGERDEN: SKYES-PİCOT GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRDİ

Konferansın diğer konuşmacılarından olan Prof. Joost Jongerden, Skyes-Picot antlaşmasının geçerliliğini yitirmiş olduğunu söyledi.  Jongerden, Kürtlerin Cenevre görüşmelerine dahil edilmemesinin, sekter partilere onay verilmesi anlamına geldiğini vurguladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) sokağa çıkma yasaklarına ilişkin yapılan başvurularda aldığı kararları da eleştiren Jongerden, "PKK'yi terörist örgütler listesinden çıkarmak gerekiyor, çünkü PKK siyasi bir örgüttür" dedi.

Jongerden "PKK neden siyasi bir örgütttür" sorusunu sorup şöyle yanıtladı: "Kürtlerin inkar edildi, baskı altına alındı 4 Ekim'de Türk yetkililerin yapılan açıklamada, Kürtlerin hakları olmadığı mesajı çok net bir şekilde verildi. Haci Birlik'in cenazesinin sokakta sürüklenmesi, Esedullah Timi'nin saldırıları, saldırılar sonucunda yaralananların hastanelerde maruz kaldığı baskıların hepsi görüldü. Şimdi Kürtler başı dik bir şekilde yaşamak istediğini dile getiriyor. 2011'de bir çağrı yapılmıştı, Türk yetkililer hiçbir şekilde ciddiye almadı. 2015'te yine çağrı yapıldı" diye konuştu.

AP Türkiye Raportörü Kati Piri'nin konuşmasını da eleştiren Jongerden, "Bizim bir terör örgütleri listesine ihtiyacımız yok" dedi.

COMTE: BARIŞ SÜRECİ HUKUKSUZU OLMAZ

9 Ocak 2013'te Paris'te katledilen PKK kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez'in ailelerinin avukatı Antoine Comte, "İnsan hakları, hukuk ve bölgede real politika" konulu bir sunum yaptı. Barış sürecinin hayata geçirilmesi için hukukun uygulanması gerektiğini söyleyen Comte, bu sürece hukuğu nasıl yerleştireceğiz sorusunun sorulması gerektiğini söyledi.  

Comte, "Türkiye, insan hakları sözleşmesi konusunda ceza alan ülkeler arasında en üst sırada yer alıyor" dedi.

Bir kaç yıl önce 70'in üzerinde gazetecinin tutuklu olduğunu, şu anda sayının çok çok fazla olduğunu da sözlerine ekleyen Comte, ifade özgürlüğü konusunda da ciddi kısıtlamalar yaşandığını kaydetti.

AİHM'ye yapılan başvuruların, buz dağının görülen yüzü olduğunu, çok sayıda davanın başvuruda bulunulmadığını da belirtti. Paris katliamında Türk MİT'inin rol oynadığı ilk günden beri dillendirildiğini de sözlerine ekleyen Comte son altı ayda yürütülen araştırmalar konusunda Türk gizli servisinin bu cinayete dahil olduğunun netleştiğini de belirtti. Comte, "Ama hala Türkiye'nin işbirliği yapmasını bekliyoruz. İsimler net değil çünkü. Şimdi bir kişi yargılanacak" dedi.

Şubat ayında Fransız İçişleri Bakanı ile Türk İçişleri Bakanı "cihatçılar" için bir ortak anlaşma imzalayacağını da söyleyen Comte şunları söyledi: "Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu anlaşma sadece 'cihatçılar' konusunda işbirliği ile sınırlı kalmayacak. Avrupa değerlerini her defasında ihlal eden bir hükümet ile bir anlaşma imzalanırsa, örneğin Danimarka Cenevre sözleşmelerini ihlal etse, Polonya basın özgürlüğünde kısıtlama getirirse, 40-50 yıl geriye gideriz. Kaos olur."

"Bölgede barış ve istikrar" konulu sunumu ise ABD'li sivil toplum örgütü "Centre for American Progress"ten Michael Werz yaptı. Obama'nın 2009'daki Avrupa ziyaretine Türkiye'yi dahil eden ilk ABD başkanı olduğunu söyleyen Werz, Kürtlerin bölge istikrarı açısından önemli olduğunu da sözlerine ekledi.

7 Haziran seçimlerinde HDP'nin büyük bir başarı elde etmesine rağmen bir fırsatı kaçırdığını da kaydeden Werz, Türkiye'nin eski stratejik konumunu yavaş yavaş kaybettiğini de vurguladı.

Türkiye'nin onlarca yıllık modernitazyonu için yürütülen çalışmalardan sonra yeniden eski rolüne döndüğünü de de belirten Werz, "Türkiye gelecekte bölge için istikrara kavuşmalı" dedi.
 

...