Prof. Graeber: Öcalan'ı benimsiyor ve takdir ediyorum
Prof. Graeber, Rojava’ya gittiğini ve orada gördüklerinin bir devrim olduğunu söyledi. Graeber, Kürt Halk Önderi Öcalan'dan övgüyle bahsederek, onun düşüncelerine katıldığını belirtti.
Prof. Graeber, Rojava’ya gittiğini ve orada gördüklerinin bir devrim olduğunu söyledi. Graeber, Kürt Halk Önderi Öcalan'dan övgüyle bahsederek, onun düşüncelerine katıldığını belirtti.
Prof. Graeber, Rojava’ya gittiğini ve orada gördüklerinin bir devrim olduğunu söyledi. Graeber, Kürt Halk Önderi Öcalan'dan övgüyle bahsederek, onun düşüncelerine katıldığını belirtti.
Almanya’nın Hamburg kentinde 3-5 Nisan günleri arasında yapılan "Kapitalist Moderniteye Meydan Okumak 2" isimli konferansa katılan Prof. David Graeber, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlük sosyolojisini yazdığını vurgulayarak, "Abdullah Öcalan gerçekçi bir insan. Bakış açısını benimsiyor ve takdir ediyorum" dedi.
Graeber: "Dünyadaki sol hareketlerin Rojava’ya neredeyse düşmanca bakış acıları vardı. Hakikaten kendisini devrimci olarak tanımlayanlar Rojava’yı devrim olarak görmediler. Ve orada olanları anlamadılar. Ama kısa süre sonra Rojava, dünyada bir ilk ve sembol oldu. Çünkü alternatif bir sistem kuruluyor. Sokakta bunu gördüm."
Prof. David Graeber, Rojava devrimi, dünyadaki sol hareketlerin bakış açısı ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kapitalist sisteme yönelik eleştirileri üzerine ANF’nin sorularını yanıtladı.
'ROJAVA’NIN SOKAKLARINDA DEVRİMİ GÖRDÜM'
Kısa bir süre önce Rojava’ya gittiniz. Neden?
Rojava’ya gitmek benim için önemliydi. Kobanê ile birlikte tüm dünyada bir ses getirmişti. Herkes oradan bahsediyordu. Bütün bu duyduklarımı öğrenmek için oraya gidip kendi gözlerimle görmek istedim.
Peki umduğunuzu görebildiniz mi?
Ne göreceğime dair ya da ne görmem gerekiyor noktasında çok emin değildim. Büyük bir beklentim de yoktu zaten. Sadece görmek istedim. Ama oraya gidip, olan bitenleri gördükten sonra yapılanın bir devrim olduğuna emin oldum. Özellikle kadınların toplumsal mücadeledeki rollerinin önemi, yönetimde aktif oluşları beni oldukça etkiledi.
Rojava’da anti-kapitalist ve alternatif bir sistem kurulma umudu var mı?
Dünyada, anti-kapitalist hareketlerin hepsi çok soyut konuşuyor. Yaptıkları değerlendirmeler ve kullandıkları kavramlar çok soyut, ayakları havada. 'Devlet, yıkılmalı, devrim yapılmalı, ardından sistem kurulmalı' teorileri var. Ancak Rojava’da bu sistem pratikte yaşamsallaşıyor, mücadelesi veriliyor. Tam tersinde bu yapılıyor. Devrim ve yeni yaşam kurma mücadelesi iç içe yürütülüyor. İlk önce ataerkil devlet, ardından kapitalist sistem aşılıyor. Bütün bunları günlük hayatta, ilişkilerde ve sokakta gördüm. Bir örnek vermem gerekiyorsa, Wolfsburg’a, 'Anarşizm bakış açısıyla hayatımızı nasıl örgütleyebiliriz' başlıklı bir seminere davet edildim. Orada 'New York City yeniden inşa edilseydi nasıl olurdu' tartışılması yapıldı. Ve bir türlü çözüm bulunamadı. Ama Rojava’da ise yeniden inşanın nasıl olması gerektiğini gözlerimle pratikte gördüm. Böyle bir çaba var.
'ÖRNEK VE SEMBOL BÖLGE OLABİLİR'
Dünyadaki devrimci hareketler Rojava’yı nasıl görüyor?
Dünyadaki sol hareketler, ilk bakışta Rojava’ya olumsuz baktılar. Neredeyse düşmanca bakış acıları vardı. Hakikaten kendisini devrimci olarak tanımlayanlar Rojava’yı devrim olarak görmediler. Ve orada olanları anlamadı. Ama kısa süre sonra Rojava, dünyada bir ilk ve sembol oldu. Tabii bu kesimler ondan sonra görmeye başladı. Günümüzde Rojava bir örnek ve sembol bölge olabilir.
'ÖCALAN'IN BAKIŞ AÇISINI BENİMSİYORUM'
Öcalan’ın kapitalizme yönelik düşüncelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öcalan’ın bütün kitaplarını okuyamadım. Okuduğum kadarıyla Öcalan çok gerçekçi bir insan. Özgürlüğün sosyolojisini yazmış. Ben bu stili çok seviyorum çünkü dogmatik değil, önü açık düşünceler. Tabii bu konuda bazı sorularım ve eleştirilerim de var. Bunlar da teknik boyutta kalıyor. Ama ben Öcalan’ın bakış açısını benimsiyor ve takdir ediyorum.
Maksizme eleştirisini nasıl yorumluyorsunuz?
Öcalan, daha çok Leninizm üzerinden Marksizm düşüncelerini eleştiriyor. Ben bu eleştirileri yerinde buluyor ve katılıyorum. Doğru eleştirilerdir. Marksizm çok büyük bir alan, oldukça geniş. Öcalan’ın eleştirdiği yönlerini ben de eleştiriyorum.
Kapitalizmin tüm dünyada yarattığı bir kriz var. Siz de yaptığınız sunumda insanların dünyada 'çağdaş köle' olduğunuzu söylediniz? Bunu biraz açar mısınız?
Kapitalizm ömrünün sonuna gelmiş bir sistem. Bütün pozitif enerjisini tüketmiştir. Şu an ise reaksiyonel bir sisteme dönüşmüştür. Kapitalizm iflas etmiş. Ailesel sorunlar, eşitsizlik, bulanım, güvencesi olmayan dengeler, politik ve siyasi anlamda kaos söz konusu. Bütün değerleri anlamsızlaşmış ve sonuna gelmiş. Ama tek bir sorun var; dünyadaki bütün insanları 'kapitalizmi aşamayız' teorisine inandırmış. Kendisini bu ideolojiyle ayakta durduruyor ve yaşatıyor. İnsanlar, gönüllü bir köle. Çağdaş, isteyerek yapar bir duruma gelmiş.
Bunu aşmak mümkün mü?
Bence aşılabilir. Örneğin Amerikan emperyalizmine baktığımızda sonunu görebiliyoruz. Kapitalizminin de sonunu görebiliyoruz. Ama yerine ne gelecek? Şu anda en büyük sorun o.
'PARANIN ETKİSİNİN OLMADIĞI BİR SİSTEM LAZIM'
Ortadoğu’daki DAİŞ ve radikal dinci grupların saldırıları ve yarattığı kaosun kaptalizm ile bağlantısı var mı?
Avrupa’daki faşizm de kapitalizme alternatif olarak ortaya çıktı. Kapitalizmin özelliği budur. Toplumsal hareketler ona karşı çıkmış gibi görünüyor ama bakıyorsun ondan bağımsız değil. DAİŞ de öyledir. Sonuç olarak bu sisteme hizmet ediyor.
Para gücünün ve etkisinin olduğu bir dünyada Rojava veya başka bir yerde paradan bağımsız sistem kurmak mümkün mü?
Paranın bu kadar etkili olmadığı bir sistem yaratılması gerekiyor. Bunun mücadelesini vermeliyiz. Çünkü şu andaki sistem, tam bir çılgınlık. İnsanları işlevsizleştiriyor, tembelleştiriyor. Hayati meslekler önemsiz oluyor. Önemsiz bir sürü meslek üretiliyor. Bu da dengesizliği yaratıyor. Ucube bir nesil yaratılıyor.