Roboskili aileler, katliamın 500’üncü gününde yürüyüş düzenleyecek
Roboskili aileler, katliamın 500’üncü gününde yürüyüş düzenleyecek
Roboskili aileler, katliamın 500’üncü gününde yürüyüş düzenleyecek
Roboskili aileler her hafta olduğu gibi bu hafta da katliamda yaşamını yitirenlerin mezarı başında adalet arayışını sürdürdü. Bu haftaki değerlendirmeyi İbrahim Yaylalı okudu. Katliamın 500'üncü gününde yaşamını yitirenleri anmak için katliamın yaşandığı bölgeye gideceklerini belirterek, duyarlılık çağrısı yaptı.
Roboskili aileler katliamın 71'inci haftasında da adalet talebiyle mezarlıkta bir araya geldi. Bu haftaki değerlendirmeyi okuyan İbrahim Yaylalı, adaletin sağlanmadığı 498 günde Roboskili çocukların mezarları başında adalet arayışlarının devam ettiğini belirterek, "Barış sürecine girdiğimiz bu günlerde bize ilişkin genel değerlendirmelerimizde bir gün olmasın ki olumsuz bir haber almayalım. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Halil Savda, Roboski'den Ankara'ya barış yürüyüşünü burada basın açıklaması yaparak başladı. Roboski de dahil 30 yıllık savaş sürecinde yaşanan tüm hak ihlallerini bir kere daha kamuoyuna taşımak ve aynı zamanda iki tarafın arasına girip çatışma ile değil müzakere ile bir kere daha olup bitenlerin dillendirilmesini talep eden bir yürüyüşün başlangıcını yaptı. O süreç aynı zamanda bir cüreti de anlatıyor ve başka bir dilin yaratılması gerçeğini de iki taraf içinde ortaya koyuyordu. Böylesi bir sürece çağrı yapan yürüyüşçülerden İlhan Gökçe'ye Nusaybin Savcılığı tarafından soruşturma açıldı. Savcılık 'Toplantı gösteri yürüyüşüne muhalefet, halkı alenen kin ve düşmanlığa sevk etmek' iddiasıyla soruşturma açtı" dedi.
Savcının bu kararını kınadıklarını belirten Yaylalı, "Bu dilin savaş sürecinin dili olduğunu ifade ediyoruz. Bu yürüyüşe hem ev sahipliği yapmaktan, hem de bizim taleplerimizi Türkiye kamuoyuna taşınması anlamındaki misyonundan dolayı da soruşturmanın tarafı olarak kendimizi görüyor ve savcının bu tutumunun tamamen süreci sabote etme anlamına gelen bir girişim olarak değerlendiriyoruz. Bir an önce bu soruşturmanın mahkeme aşamasına gelmeden, bu yanlıştan dönülmesini istiyoruz. Bir kere izinsiz gösteri diye başlayan bir soruşturma anayasaya aykırı bir tutumdur. Bir düşünceyi ifade etmek için herhangi bir yerden izin alma gibi bir durum mevcut olmadığı gibi, her gittiği yere barış sürecine vurgu yapan bir yürüyüşe 'Halkı alenen kin ve düşmanlığa sevketme' suçu söylemi tamamen işgüzarlık değilse başka nedir? Bu dili ve uygulaması olan yargılama sistemini bu şekilde değerlendiren Nusaybin savcısının bu tutumunu kınıyoruz" dedi.
Mücadelelerinin hala bu topraklara adalet getirmediğini, ancak yılmadan mücadele edeceklerini kaydeden Yaylalı, "Biz daha önce de söyledik. Yine ifade etmek gerekirse; barış süreci savaş sürecinden daha zorlu, ama imkansız değildir. Barış sürecini haklılığımızın bilincinde bu ellerimizle inşa edeceğiz. Mutlaka devletin bu süreçle hesaplaşmasını sağlayacak mücadeleyi coğrafyamızda üreteceğiz. Bu bilinçle 500'üncü günümüze doğru ilerliyoruz. Roboskili aileler olarak barış sürecine en büyük katkımızın bu şekilde olacağını düşünüyoruz. Barış süreci hatalarınla birbirini kabul etmek değil, birbirini özeleştirel süreç ile kabullenme sürecidir. Bu da tek taraflı değil her iki tarafın da içerisine girmesi gereken süreçtir" ifadelerini kullandı.
Katliamın 500'üncü gününde katliamın yaşandığı 15 nolu sınır taşı bölgesine yaşamını yitiren 34 kişi için 34 karanfil bırakacakları bir yürüyüş düzenleyeceklerini belirten Yaylalı, kamuoyuna duyarlılık çağrısı yaparak, "28 Haziran 2012'de katliam bölgesinde anma için, sivil toplum örgütleriyle yapmak istediğimiz yürüyüşe talihsiz bir müdahale gerçekleşmiş birçok aile ferdimiz yaralanmıştır. 11 Mayıs'ta gerçekleştirmek istediğimiz ve tek derdimizin katliam bölgesine gitmek ve kaybetmiş olduğumuz 34 canımız için 34 karanfil bırakıp anma yapmak olan karanfil yürüyüşüne umarız talihsiz bir müdahale ile karşılaşmayız. Bu isteğimizin en doğal hakkımız olduğunu düşünüyoruz, canlarımızın katledildiği bölgeye karanfiller bırakmak koşuluyla anmak, Roboskili aileler olarak bizim en doğal hakkımız. Bu hakkımızın saldırılarla engellenme yerine kolaylaştırıcı tedbirlerin alınmasını, bu konuda yetkililerin duyarlı olması için buradan bir kere daha çağrıda bulunuyoruz" dedi.