Rojava savaşı Cenevre’ye taştı-Ferda Çetin

Rojava savaşı Cenevre’ye taştı-Ferda Çetin

Rojava’da cephe savaşının sonuna geliniyor. Bu savaşta Türkiye, Suudi Arabistan ve Qatar El Kaide’yi; ABD ve AB ise Özgür Suriye Ordusu’nu açıktan desteklediler. Ancak bu geniş ittifak, YPG karşısında stratejik bir yenilgi aldı. 

Bu zaferden sonra, Rojava’nın hakimiyeti Kürtlerin eline geçince, yönetimlerini de ilan ettiler. Tam da bu noktada ABD, Türk devleti ve KDP, bu gelişmelerin sahibi olan Kürt Yüksek Konseyi’ni ve PYD’yi siyasi alanda etkisiz kılma savaşı başlattı. PYD’nin meşruiyetini lekeleme ve karalama faaliyeti hala değişik biçimlerde sürdürülüyor. Merkezi Fransa’da bulunan, 'Sınır Tanımayan Gazeteciler' örgütünün kısa bir süre önce yayınladığı rapor, bu kara propagandanın bir parçası olarak incelenmeye değerdir. Bu raporda Suriye’de Esad rejimi, El Kaide ve PYD’nin demokratikleşmenin önünde engel oldukları, halk üzerinde baskı kurduklarından söz ediliyor. PYD, rejimle ve El Kaide çeteleri ile aynı kefeye konuluyor.

Şam, Halep, Raqqa, Hama, Haseke ve Lazkiye’de "Emirlik"ler, "Irak-Şam İslam Devleti" ilan edilirken sesi soluğu çıkmayan güçler, Kürt halkı geçici yönetim ilan ettiğinde hep birlikte ayağa kalktılar. 
Sıcak savaşta Kürtler karşısında kaybedenler, şimdi Cenevre’de bu savaşı sürdürmek istiyorlar.

ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye ve İran her ne şekilde olursa olsun, Rojava Kürtlerinin meşru temsilcilerinin, doğrudan veya başka güçlerle birlikte, Cenevre görüşmelerine katılmalarına karşı çıkıyorlar. Rojava’daki savaşta, Kürt halkını ve orada yaşayan diğer halkları savunan, bu uğurda yüzlerce kayıp veren; bugün de oradaki hayatı tanzim eden siyasi öncü, görüşmelerin dışında tutulmaya çalışılıyor. Suriye’deki iç savaşı ve çatışmaları siyasi yöntemlerle çözme iddiasındaki uluslararası güçler, Kürt halkının gerçek temsilcilerini by-pas ederek kendi işbirlikçileri ile "çözüm" yaratmak istiyorlar.

ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye, İran ve KDP aynı safta bulunuyor. Bu koalisyon, "Cenevre 2" görüşmelerine Kürtlerin doğrudan katılmasını ve Kürt sorununun ayrı bir başlık olarak gündemleşmesini kabul etmiyor. Kürt Yüksek Konseyi veya PYD’nin bu görüşmelere katılması şiddetle reddediliyor. Kürtleri temsilen, KDP’ye bağlı El Parti’nin lideri Abdulhakim Beşar uygun görülüyor. Belli ki Rusya da PYD’nin Cenevre’ye katılmasında ısrarcı olmaktan yana değil.

Türk devleti, Abdülhakim Beşar ile Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Ahmet Carba’yı 27 Ağustos 2013 tarihinde, İstanbul’da bir araya getirerek bir anlaşma imzalattı. Bu anlaşmayla, Barzani’nin denetimindeki Kürt Ulusal Konseyi, uluslararası görüşmelere Rojava’daki Kürtlerle birlikte değil; içinde çeteci oluşumların da yer aldığı Suriye Ulusal Koalisyonu bünyesinde katılma kararı aldı.
Peki ABD, İngiltere ve Türk devletinden bu kadar "itibar" gören Abdülhakim Beşar kimdir?

Rojava’daki El Parti’nin başkanıdır. Abdülhakim Beşar Hewler’de yaşıyor. Partisinin fonunu ve maaşını KDP ödüyor. Rojava’da ne ciddi bir örgütlenmesi ne halk desteği ne askeri gücü bulunmuyor. Tam manasıyla bir hısım akraba örgütü. Kravat bağlamayı, takım elbise giymeyi siyaset için yeterli sayan, tipik Ortadoğulu bir işbirlikçi. Bu konumunu  İstanbul’daki anlaşma sonrasında, kendisi itiraf ediyordu:

"Suriye'deki Kürtlerin hakları için ABD, İngiltere ve Fransa elçilik görevlileri ile görüştüm. Kendileri, Suriye’deki Kürtlerin taleplerini destekleyeceklerini belirttiler ve bu konuda ‘uluslararası teminat’ verdiler" diyordu. Abdülhakim Beşar, ABD’nin ve İngiltere’nin Ortadoğu’da ihtiyaç duyduğu yeni Hamit Karzai’lerden biridir. En büyük ve değer gören özelliği de budur.

Güneyli siyasi güçlerden Goran, YNK, Yekgurti İslami Kurdistan, Hizbi Şui Kurdistan, Komaleyi İslami Kurdistan, Zahmetkaşan e Kurdistan, Bizutnewey İslami Kurdistan, PÇDK, Hizbi Ayinde, Partiya Rizgariya Kurdistan, Yekiti Neteweyi Demokrati Kurdistan, Bizutinewey Demokrati Gele Kurdistan, Partiya Karker û Rencdarene Kurdistan, Cenevre görüşmelerinde Rojava’yı Desteya Bilind a Kurd'un (Kürt Yüksek Konseyi) ve PYD’nin temsil etmesini istiyorlar. Demek ki Güney Kürdistan’da Kürt Yüksek Konseyi ve PYD’ye sadece KDP karşı çıkıyor.

Rojava’daki 34 parti ve siyasi örgüt Kürt Yüksek Konseyi ve PYD’yi destekliyor. KCK, KNK, PKK, HDK, BDP ve 100 belediye de Kürt Yüksek Konseyi’ni ve PYD’yi destekliyor. Sayıya da niteliğe de tahvil edilse, ABD ve Avrupa Birliği’nin desteklediği KDP çizgisi marjinal bir konumda kalıyor.

Tam da bu tartışmaların paralelinde KDP ile Türk devleti, KDP ile Exxon Mobil, Total, Gazprom, Chevron gibi şirketler arasında petrol arama, boru hatları ve taşıma antlaşmaları yapılıyor. Fakat petrolun çıkarılacağı ve taşınacağı topraklar binlerce kilometrelik Kürdistan coğrafyası. Kürt gerillaların hakimiyetindeki; yani ne ABD’nin, ne Qatar’ın, ne KDP’nin, ne de Abdulhakim Beşar’ın güvenliğini sağlayamacağı geniş bir coğrafya. Dolayısıyla bölgede süren savaşın doğrudan tarafı olan KCK, PKK ve PYD’nin katılmadığı bir barış ve çözüm planının hayata geçirilmesi hayalidir, imkansızdır. ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye ve KDP’nin kabullenmek istemediği gerçek de budur.

Kaynak: Yeni Özgür Politika