Sabuncu ailesi köklerine hayat veriyor
Sabuncu ailesi köklerine hayat veriyor
Sabuncu ailesi köklerine hayat veriyor
Mardin'in Derik ilçesine 40 yıl aradan sonra geçen yıl gelerek yerleşen ve Derik'te yaşayan iki Ermeni'den biri olan Zekeriya Sabuncu (58) atalarından kalan doğal sabun ve bağcılık üretimine yeniden hayat veriyor. Sabuncu aynı zamanda önümüzdeki yerel seçimlerde Derik Belediye Meclisi üyeliği için aday.
1915 Ermeni katliamında hayatta kalmayı başarabilen az sayıda Ermeni ailelerden olan Zekeriya Sabuncu'nun ailesi de katliamdan sonra göç eden diğer Ermeni aileler gibi Derik'ten ayrılmıştı. Kökleri ile buluşma hasretini sona erdirmek için geçen yıl yaklaşık 40 yıldır yaşadığı İstanbul'dan gelerek Derik'e yerleşen Zekeriya Sabuncu, burada dedelerinden kalan işlere yeniden hayat verirken bir yandan da Ermeni'lere ait kilisede tek başına dini ibadetini yapıyor.
Yıllar sonra döndüğü topraklarında Kürtler tarafından büyük bir sevgiyle karşılandığını söyleyen Zekeriya Sabuncu,bu yaklaşımın Kürt özgürlük hareketinin yarattığı kardeşlik düşüncesinden kaynaklandığını belirtiyor.
'Büyüklerimiz Ermenilerin kafileler halinde Turcel dağı ve Korta bağlarında katledildiğini anlatıyorlardı' diyen Sabuncu, Ermeni'ler bu topraklardan sürüldükten sonra bu toprakların bereketini yitirdiğini kaydediyor ve devletin geçmişiyle yüzleşmesini istiyor.
Derik'te yaşayan iki Ermeni'den biri olan Zekeriya Sabuncu,Ermeni katliamında hayatta kalan ailesinin hikayesini ve 'köklerine dönüş' kararını ANF'ye anlattı.
'PALU'DAN DERİK'E GÖÇ'
Öncelikle bize ailenizin hikayesini anlatır mısınız?
Dedemin anlattıkların göre Mala Gopé (Gopé ailesi)olarak bilinen ailemiz 1700'lerin sonlarında Elazığ -Palu'dan Derik'e gelerek burada Külebe denilen Pınarın başına yerleşiyor.Bu dönemde büyük dedem Muro, ailenin büyüğü olarak biliniyor. Daha sonra sırasıyla Muro'nun oğlu Gopé,onun oğlu İlyas,babamın babası Vartan ve babam İlyasé Gopé'ye kadar 1700'lerin sonundan 1970'lere kadar uzanan yaklaşık iki yüz yıllık bir hikayemiz var Derik'te.
Aileniz Derik’teki toplumsal hayata nasıl katılıyordu? Ne gibi işlerle uğraşıyorlardı?
Ailem ilk başlarda semercilik ve kalaycılık işleri ile uğraşmış. O zamanlar bunlar önemli bir zanaattı. Sonra büyük dedem İlyas,zeytinyağından sabun üretmeye başlıyor.Ailem bir çok alanda üretim yapmaya başlıyor. Sadece ailem değil tüm Ermeniler Derik'in zanaatkarlarıydı. Derik'in bütün üretimi Ermeni'ler tarafından gerçekleştiriliyordu.
'ERMENİ'LER VARKEN DERİK ÜRETİMİN MERKEZİYDİ'
Bu dönemde Derik ekonomilk ve sosyal olarak nasıl bir yer ?
Derik 1900'lerin başında Mardin ve çevre iller için de önemli bir ekonomi merkez teşkil ediyordu. Mardin ve ilçeleri yine çevre illerden gelerek buradan ihtiyaçlar karşılanıyordu. Derik bir üretim ve ticaret merkeziydi. Semercilik, demir doğrama, terzilik, sabunculuk, demir doğrama, ayakkabıcılık gibi o dönemin önemli sektörlerinin merkezi Derik'ti. Ancak özellikle 1915 katliamı ile başlayan süreç ve ardından yaşanan Ermeni göçlerinden sonra Derik bu özelliklerini yitirdi ve bugün bölgede ekonomik ve sosyal açıdan en az gelişen alanlardan birisi haline geldi.
'ATALARIMIZ YETİŞTİRDİKLERİ BAĞLARDA KATLEDİLİYOR'
1915 Ermeni katliamı Derik'te nasıl yaşanıyor?
1915 Ermeni sürgün ve katliamı başladığında dedem Vartan'ın kardeşi dedem İlyas, o dönemde sürgün edilen bir kafilede gönderiliyor. Büyüklerimizin anlatımlarına göre o dönemde Derik'ten yedi kafile aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu toplam 1700 kişi sürgün ediliyor.Sürgün edilenler Turcel dağı ve Ermeniler'in emek vererek yetiştirdiği Korta bağlarında katlediliyor. Atalarımız kendi elleriyle büyüttükleri bağlarda katledildiler.
'DEDEMİ KÜRT AŞİRETİ HİMAYESİNE ALIYOR'
Katliamdan sonra Derik'te kalan Ermeni'lerin sayısı ile ilgili bir bilginiz var mı?
Katliamdan önce Derik'te 400'den fazla Ermeni yaşıyordu.Katliamdan sonra bu sayı 30-40 aileye düştü. Katliamdan sağ kurtulanlar kendilerine yeniden bir hayat kurmaya çalıştılar. Katliamdan geriye kalan ailelerden biri de benim ailemdi.
Aileniz hayatta kalabilmeyi nasıl başarmış?
O dönemde herkes yakın bulduklarını yanına alarak himaye ediyor. Dedem İlyas ve çocuklarını da Derik'in büyük ağalarından birisi olan Necim ağa himayesine alarak büyütüyor. Yine dedem ile birlikte tüm ailesi katledilen Şemé isimli bir kız çocuğuda himaye edilerek kurtarılıyor. 1920'lere gelindiğinde İlyas'ın oğlu, benim dedem Vartan, Şemé ile evlendiriliyor. Babamla birlikte 6 çocukları oluyor.
'KATLİAMDAN SONRA GÖÇLER DEVAM EDİYOR'
Dedeniz Derik'te kalınca ne yapmış?
Dedem Vartan, babasından kalan sabun üretimine devam ediyor. Daha sonra zeytin ağaçları yetiştirip onlardan elde ettiği zeytin yağı ile doğal zeytinyağlı sabun üretiyor. Yine şimdiki Belediye binasına ait bahçede sebe-meyva yetiştiriciliği yapmaya başlıyor. Ardından 1950'lerin sonuna doğru Derik'e ilk modern sinema salonunu dedem Vartan açıyor. Bu arada Ermeni nüfusu Derik'te gittikçe azalıyor. Katliamdan sağ kurtulan aileler tek,tek göç ediyor.
Katliamdan kurtulan ailelerin göç nedenleri nelerdi?
Katliamdan sonra Derik'te Ermeni'ler için yaşama imkanları çok azaldı. Aileler yakınlarını kaybettiler. Malları mülkleri ellerinden alındı. Bu yüzden burada durmak istemediler ve fırsat bulduklarında göç ederek ayrıldılar.
'12 MART CUNTASI BAHÇEMİZE EL KOYDU'
Size ait bir bahçeye 12 Mart cuntası döneminde el konulduğu söyleniyor. Bu nasıl oldu anlatabilir misiniz?
12 Mart cuntası olduğunda Belediye başkanı yerine atanan Kaymakam bügün belediye bahçesi olan, o zamanlar dedem Vartan tarafından oluşturulan bahçenin kimlere ait olduğunu soruyor. Ermeni bir yurttaşa ait olduğunu söylüyorlar. Kaymakam o zamanlar gelip babam ile konuşarak bahçenin yerine Belediye binası yapmak istediğini söylüyor.Bahçemiz elimizden alınmak istenince babam dava açıyor. Bilirkişi heyeti oluşturuluyor,oluşan heyet Kaymakam ve askerlerin istedikleri kişilerden oluşuyor. Dava avukatı tehdit ediliyor ve bugün halen Belediye bahçesi olarak kullanılan bahçemiz elimizden alınıyor.
Şu anda bir hukuki girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?
Doğrusu bu hep içmizde bir ukde olarak kaldı.Bahçemiz elimizden alındı. Zamanaşımı durumunu araştırıyorum eğer hukuksal olarak yapılabilecek birşey varsa dava açmayı düşünüyorum.
Bu yıllarda sizin aileniz ile birlikte Ermeniler Derik'te nasıl bir durum içerisindeydi?
Sayıları azalmıştı.Geriye bir kaç aile kalmıştık. Dedem Vartan, 73 yılında vefat etti.Artık aile büyüğü olarak sadece babam kalmıştı. Ve bizler de giderek Derik'ten ayrılmaya başlamıştık.
SON ERMENİLER DE AYRILIYOR
Peki son Ermeni ne zaman ayrıldı Derik'ten?
En son 38 sene evvel geriye kalan az sayıdaki Ermeni'de Derik'ten ayrılmaya başladı. Çoğumuz İstanbul'a taşındık. Bizden sonra yalnızca iki aile kalmıştı. O ailelerin de gençleri ayrıldıktan sonra geriye kalan yaşlılardan en son demirci Kevork ve karısı da vefat edince Derik'te hiç Ermeni kalmadı.
'KÖKLERİME DÖNDÜM'
Siz yaklaşık 40 yıl sonra buraya dönmeye nasıl karar verdiniz?
Biz koparıldığımız topraklarımızı hiç unutamadık. İstanbul bizim için her zaman yabancı bir memleket oldu. Bu topraklara hep özlem duyduk. Nenem Şemé'yi 1989 yılında İstanbul'da kaybettik. Nenem Şemé bu toprakların özlemini hep çekti ve kavuşamadan öldü.
Ben de tek başına buraya gelerek geçmişimle, köklerimle yeniden buluşmak istedim. Bence bunun zamanı gelmişti.
'BAĞLARIMIZI GÖRÜNCE AĞLADIM'
İlk geldiğinizde neler hissetiniz?
Atalarımın yüzlerce yıllık geçmişi ile dolu kendi topraklarıma dönmek tabi ki benim için çok önemliydi. Ancak buraya geldiğimde ailemden kalan ev bağ bahçe ve hatta büyüklerimize ait mezarların bile tahrip edildiğini gördüm. Dayanamadım ağladım. Ardından ilk iş olarak mezarlıkları düzelttim. Bağlarımızı yeniden düzenledim ve dedemden kalan sabun üretimini yeniden hayata geçirmeye başladım.
ATALARINDAN KALAN ÜRETİME YENİDEN HAYAT KAZANDIRIYOR
Bundan sonra neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Dedem Vartan'dan kalan eski sabun atölyesi şu anda beyaz eşya dükkanı olarak işletiliyor. Ben tekrar o dükkanda atölye kurup sabun üretimini orada yapmak istiyordum ama artık buna imkan olmadığını gördüm. Şimdi eskiden ailem ile birlikte yaşadığımız bize ait evi tamirattan geçirip, restore edip bir bölümünü atölyeye dönüştürdüm bir bölümünde ise ben yaşıyorum. Bundan sonra amacım burada ailemden kalan doğal sabun üretimi ve bağcılık işine yeniden hayat kazandırmak ve kendi topraklarımda yaşamımı sürdürmek.
'KÜRT HALKI BENİ SEVGİYLE KARŞILADI'
Buraya geldiğinizde nasıl karşılandınız, nasıl bir ortam ile karşılaştınız?
Geçen sene geldim. Beni görenler çok mutlu oldular. “sizin buraya tekrar dönmenizi istiyoruz. Siz gittiniz bu toprakların bereketi de gitti” diyen çok sayıda insan oldu. Geri gelmemizi istediklerini söylediler. Bu ilgi beni çok etkiledi.
Bu olumlu yaklaşımları neye bağlıyorsunuz?
Kürt özgürlük hareketinin Kürtlerin geçmişlerinden ders çıkararak Ermeni ve diğer ezilen toplumlarla kardeşlik içerisinde yaşama duygusunun gelişmesinde çok etkili olduğunu düşünüyorum. Bence aradan geçen zamanda Kürtler geçmişte Ermeni katliamına alet edilmelerinden çok önemli dersler çıkardılar. Ahmet Türk'ün geçmiş adına Ermenilerden özür dilemesi bence çok olumlu bir adımdı.
BDP'DEN ADAYLIK
Sanırım BDP'den Belediye meclis adayı oldunuz?
Ben önümüzdeki yerel seçimde burada yaşayan iki Ermeni'den birisi olarak BDP'den Belediye meclis adayı oldum. Ermeni halkını temsilen ben de burada yerel yönetimde yer almak istedim. Adaylığım Kürtler tarafından çok olumlu karşılandı ve desteklendi. Bu beni çok duygulandırdı.
TEK BAŞINA İBADET
Burada iki Ermeni yaşıyorsunuz, dini ibadetinizi nerede, nasıl yapıyorsunuz? Bu konuda bir sıkıntı yaşıyor musunuz?
Burada 17. yüzyılda kurulan ve kırmızı kilise olarak da bilinen Surp Kevork kilisesi var. İbadetimi orada yapıyorum. Kilisemiz Ermeni'ler göç ettikten sonra 50'li yıllarda ahır olarak kullanılmış daha sonra cemaat sahip çıkarak yeniden ibadete açmış. Benden başka kimse yok. Kiliseyi ben açıyorum tek başına ibadetimi yapıyorum sonra kapatıyorum. Benim dışımda burada yaşayan tek Ermeni olan Naif Demirci, benden önce kiliseyi açıp kapatıyordu. Şimdi ben açıp kapatıyorum. Burada Ermeni halkının toplumsal etkinliklerini tek başıma bir kişi ile yapmaya çalışıyorum.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben Ermenilerin topraklarına dönmesini istiyorum. Belki onların dönmesi için ekonomik ve sosyal koşullar henüz oluşmuş değil ama en azından gelerek burada bu koşulları yaratabiliriz.
Yine şunu da ifade etmek istiyorum; devlet de kendi geçmişi ile yüzleşmelidir. Bu topraklarda devlet eliyle Ermeniler ve Kürtler katledildi. Devlet bu katliamlardan dolayı her iki halktan da özür dilemelidir. Biz düşmanlık peşinde değiliz. Buraya geldiğimde burada Kürtler “bizim atalarımız sizin katledilmenizde rol sahibi oldu. Biz onlar adına sizden özür diliyoruz” dediler. Bu yeniden buluşmamız için çok önemli ve gerekli bir adım.