Sancar: İki seçeneğe de mahkûm değiliz

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın büyüyeceğini belirterek, "İki seçeneğe neden mahkum olmadığımızı herkes çok iyi biliyor" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP Agiri 4’üncü Olağan İl Kongresi’ne katıldı. HDP milletvekilleri Abdullah Koç, Dilan Dirayet Taşdemir ve HDP eski milletvekili Sırrı Sakık, Sema Yüce’nin annesi Zennure Yüce’nin yanı sıra birçok kişinin katıldığı kongrede konuşan Sancar, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına halkı Kürtçe selamlayarak başlayan Sancar, Agirî ve Kürdistan’daki sorunlara değindi. Sancar, iktidarın savaş politikaları sonucunda yoksulluğun derinleştiğini ifade etti.

Agirî’de birçok sorunun bulunduğunu belirten Sancar, gençlerin işsizlik nedeniyle kenti terk ettiğini belirtti. Sancar, “Biz bu sorunları bilmekle kalmıyoruz. Bu sorunları nasıl çözeceğimize dair kesintisiz çalışma yürütüyoruz. Agirî Türkiye’nin en yoksul şehirlerinden biridir. İşsizlik oranının en yüksek olduğu kentlerden biri. Neden? Bu bir kader olabilir mi? Yolsuzluk, işsizlik bu şehrin kaderi olamaz elbette. Bu tablo bu iktidarın ve yüz yıldır süren politikaların bir sonucudur. Bunu gayet iyi biliyoruz. Gençlerimiz Agiri’yi terk ediyor. Her yıl binlerce insanımız buradan ayrılıyor. Toprağından evinden, şehrinden yurdundan göç ediyor. Bunun temel sebebi işsizliktir” diye konuştu.

'İKTİDAR AĞRI'DA HAYVANCILIK VE TARIMI BİTİRİYOR'

İktidarın yürüttüğü politikalar nedeniyle Agirî’de hayvancılığın ve tarımın bitme noktasına geldiğini belirten Sancar, “Şeker pancarını özelleştirerek, kotalarla bitirme noktasına getirdiler. Hayvancılık güvenlik politikaları başta olmak üzere çeşitli yöntemlerle sona erdirilmiş durumda. Geriye ne kalıyor?  Agirî halkı geçimini ne ile sağlayacak? Agirî yoksulluğa mahkum ediliyor. Agirî cezalandırılıyor. Agirî, Colemerg, Şirnex, Wan gibi diğer şehirlerimiz gibi Kürt sorununda inkarcı asimilasyoncu sömürü politikalar nedeniyle yoksullaştırılıyor, yoksunlaştırılıyor. Biz bunun farkındayız. Çözümün de ne olduğunu biliyoruz, çözümü de bizler getireceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

'BU SEÇİMLER FARKLI!'

Sancar, şu hususlara da değindi:

“ Tutak-Agirî yolunda geçtiğimiz günlerde feci bir kaza gerçekleşti. 8 insanımız hayatını kaybetti. Bu da tesadüf değil, bu basit bir kaza değildir. 40 km’lik yol 15 yıldır tamamlanmıyor. Türkiye’nin her yerinde yandaş sermayeye bu kadar kaynak aktarılırken, 40 km’lik yolu 15 yılda bitirecek kaynağı buraya vermiyorlar. Vermiyorlar o güzergâh sürekli kazaların yaşandığı bir alan oluyor. İnsanlarımızın canı gidiyor. Burada Agiri-Tutak yolunda hayatını kaybeden bütün insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı dileklerimi iletiyorum.  
Bunların da önüne geçeceğiz. Agirî halkının iradesi biliyorsunuz yerel seçimlerde gasp edilmişti. Daha sonra çeşitli oyunlarla belediyeyi ele geçirdiler ama o üç yıl boyunca yapılan hizmetler gelecekte nasıl bir hayat kuracağımızın da göstergesidir. Hepsini tek tek sayabilirim. Burada o dönemde Agirî Belediyesi Eş Başkanlığı yapan dostlarım, yoldaşlarım, belediye meclisi üyeleri ve halkımız büyük emek sarf etti. Hepsine bu emeklerinden dolayı bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Me digot Agirî ya me ye. Dê wisa bimîne, bila herkes vê baş bizanibe. Her zaman söylüyoruz, Türkiye zor bir dönemeçten geçiyor. Geçen yıldan beri tekrar tekrar vurguluyoruz. Bu yıl final yılıdır. 2023’ün en geç Haziran ayında seçimler yapılacak ve bu seçimler Türkiye tarihinin en önemli seçimi olacak. Biz de bunun farkındayız. Evet, seçimler siyasal mücadelenin önemli bir parçasıdır. Ama toplumsal mücadeleyi görmeden sadece seçimlere bakarak başarıya ulaşabileceğimizi elbette düşünmüyoruz. Lakin bu seçimler farklı, bu seçimler gerçekten de toplumsal mücadele ile siyasal mücadelenin en sıkı bir biçimde iç içe geçtiği bir dönemeçti. O nedenle her gün seçimleri konuşuyoruz.

TAKSİM KATLİAMI

Bu iktidar seçimlere giderken pek çok manevra yapacak. Bizler bunu aylardır dile getiriyoruz. Kaos planları da yapacaklardır. En azından bu iktidarın içindeki belirli odaklar, devletin içindeki belirli güçler kaos planlarıyla seçim sürecini ve siyaseti de dizayn etmeyi de mutlaka planlıyorlardır. Bunları mutlaka her seferinde bilmemiz ve görmemiz, yolumuzu yürürken buna tedbir almamız gerekiyor. Taksim’de geçen hafta bir bombalı saldırı gerçekleşti. Evet orada vahşi bir katliam yaşandı. 6 insanımız hayatını kaybetti, 81 insanımız yaralandı. 6’sının tedavisi devam ediyor. Öncelikle orada hayatını kaybeden bütün insanlara Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine halkımıza, başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Yaralıların da bir an önce sağlıklarına kavuşmasını diliyoruz. Bu tür olaylara yönelik tavrımız nettir, ikirciksizdir. Bizler bu saldırıyı ‘vahşet’ olarak tanımlıyoruz, insanlığa karşı suç olarak görüyoruz. Her zaman da tutumumuz böyle olmuştur, şimdi de böyledir, gelecekte de böyle olacaktır. Bu katliamdan kim fayda umuyorsa ona karşı mücadelede tavizsiz olacağız. Patlama olduğu andan itibaren bu iktidarın yaptıklarını hepimiz görüyoruz. Önce karartma uyguladılar, sansürü devreye soktular. İnternette bant daraltma yöntemiyle gerçeğin halka ulaşmasını engellemeye çalıştılar. Neden neyi gizlemeye çalışıyorsunuz. İlk anda patlamanın sebebi bilinmiyorken, gizlemeye çalıştılar. Sonra da ortalığı bulandırmak için sürekli yeni senaryolar ortaya attılar. Biz bu yöntemi de tanıyoruz. Bütün bu yapılanlar suçluluk telaşının birer delilidir. Evet, en başta İçişleri Bakanı demeyeceğim, suç işleri bakanının ortalığı bulandırma çabası, bir suçlunun telaşı bir hesap verme paniğinin yansımasıdır. Neden bu kadar karanlık yaratıyorsun?  neden bu kadar çarpıtma yöntemine başvuruyorsunuz? Çünkü halklar da görüyor, Türkiye toplumu görüyor, burada karanlık hesaplar var. Bu hesaplar, bu iktidarın içindeki güçlerle bağlantılıdır. Biz bu vahşi saldırının kimler tarafından gerçekleştirildiğinin araştırılmasında ısrarcı ve takipçisi olacağız. Hakikatin ortaya çıkarılmasını ısrarla talep edeceğiz, bu yolda her türlü çabayı sarf edeceğiz. Bu yolla bu yöntemle kanla, vahşetle siyaseti ve seçim sürecini dizayn etme oyunlarını mutlaka boşa çıkaracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

'ARTIK KİMSEYİ İNANDIRAMIYORLAR'

HDP’de suçlama kampanyası başlattılar, kara propaganda başını aldı gidiyor. Ama buna kimseyi inandıramıyorlar. Çünkü sürekli yalan üzerine yalan söylüyorlar. Bizler bu ülkede bu karanlık oyunların hangi merkezlerde ve kimler eliyle gerçekleştirildiğini Suruç’tan, Diyarbakır mitingimize yapılan saldırılardan Ankara Gar Katliamı’ndan Reyhanlı’dan biliyoruz. Örnekler çoktur, bunun temelinde yatan politikalar da bellidir. Bu iktidar savaş politikalarıyla, hem Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştiriyor, hem de başta Suriye olmak üzere bölgede kaosu derinleştiriyor. İdlip’te, Efrin’de neler olduğunu, neler planlandığını, neler yapıldığını hepimiz görüyoruz. İşte bu savaş politikaları, bu ülkeye acıyı yaşatmaktan başka bir sonuç doğurmuyor. Canlarımız gidiyor, kaynaklarımız buraya yatırılarak heba ediliyor.

'SAVAŞ POLİTİKASI YOKSULLUĞU DERİNLEŞTİRİYOR'

Savaş politikaları yoksulluğu derinleştiriyor. Bir avuç sermayedarı, savaş baronunu zengin ediyor. O nedenle ısrarla her türlü savaş politikasına kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Açık sözlülükle karşı çıkıyoruz. Sözümüzü net söyleyerek karşı çıkıyoruz. Diyoruz ki, ölüm çözüm değildir. Çözüm ölümde değildir. Çözüm yaşamdadır. Yaşam çözümün gelmesidir. O nedenle bizler tekrar tekrar söylüyoruz. Kürt sorunu başta olmak üzere, ülkedeki, bölgedeki ve dünyadaki her sorunun çözümünün yolu savaş politikaları, şiddet, kaos değildir, olamaz. Çözüm demokratik siyasettedir, çözüm diyalog ve müzakerededir. O; nedenle HDP, ısrarla vurguluyor. Çözüm Kürt sorununa demokratik çözüm de siyasal mekanizmalarla diyalog, ve müzakere ile gelebilir. Bunun dışındaki her seçenek daha fazla acı daha fazla kayıp ve daha fazla yoksulluktur. Biz bunun önüne geçeceğiz. Bu ülkeye demokratik çözümü de mutlaka getirecek yolu da açacağız. Kuruluş nedenimiz budur. Varoluş gerekçemiz budur. Kürt sorununa demokratik çözüm, bütün Türkiye’ye de demokratik cumhuriyet. İşte bizim mücadelemiz bunun için var.  
Dün bütçe görüşmelerinde gördünüz. Suç işleri bakanı her gün çete lideriyle çıkan boy boy fotoğraflar, uyuşturucu baronlarıyla ilişkisi açığa çıkan bu zat, tutup milletvekillerini tehdit ediyor. Ağzından küfürler, tehditler, şantajlar dökülüyor. Ama nafile, dün de arkadaşlarımız Meclis’te yüzüne karşı söylediler. Bu suçlar hesapsız kalmayacak. Bu bakan adı altında her türlü kirli ilişkiye giren bu ülkenin insanlarının geleceğini karartacak oyunların içinde olan suç işleri bakanı hesap vereceğini biliyor. Yargı önünde adil yargı kurulduğunda ki yakındır, demokratik cumhuriyet geldiğinde yaptıklarının hesabını vereceğini biliyor. O nedenle sürekli tehdit, sürekli şantaj. Arkadaşlarımız dün gereğini yaptılar, hepsinin emeğine yüreğine sağlık. Halkımız da bugün gereğini yapacak. Seçimler geldiğinde bunların nasıl hesap vereceklerini halk gösterecek. Sizler bu kararlı duruşunuzla, bu inançlı yürüyüşünüzle bütün bu kirli tezgahları boşa çıkmasını sağlayacaksınız.

 EKONOMİK ÇÖKÜŞ

Ekonomiye gireceğim ama neresinden tutalım. Enflasyon resmi rakamlarla yüzde 80’i aştı ama gerçekten yüzde 180 olduğunu uzmanlar söylüyor. Bu ne demektir? neden yoksulluk aldı başını gidiyor? Artık açlık sınırının altında yaşayan milyonların olduğu bir ülkeyiz. Çocuklarımız okula aç gidiyor. Açlıktan derslerine devam edemeyip fenalaşan çocuklar var. Bunların vebali bu soygun düzenini yaratanların boynundadır. Bütün bunların sebebi açık. Bu iktidar ve bu düzen kaynakları bir avuç sermayedara saraya, yandaşa ve savaşa ayırıyor. Buraya ayrılan her kuruş halkın cebinden alınıyor, halkın sofrasından çalınıyor. Bu soygun ve sömürü düzenini ve bu talan ve yalan düzenini, bu savaş ve kan düzenini değiştirecek güç buradadır. Biziz, halkımızla birlikte yürüyoruz. Bizim ittifaklarımızdır, savaş ve faiz lobilerinin bu sömürücü bu talancı rejimini değiştireceğiz. Mutlaka değiştireceğiz. Bunu bir kez daha herkese bütün Türkiye halklarına ilan edelim.

 'YOLDAŞLARIMIZI REHİN TUTUYORLAR'

Sevgili yoldaşlarımız, biz varız. Bu ülke alternatifsiz değildir. Kim ki bu ülkenin alternatifsiz olduğunu iddia eder ise gerçeği saklar, bunu bilin. İki seçeneğe neden mahkum olmadığımızı herkes çok iyi biliyor ama biraz da ben söyleyeyim. Bir yanda bu mevcut rejim, biraz önce saydığım sömürüsüyle, savaş politikasıyla, rant ve soygun mekanizmalarıyla toplumu esir almaya çalışıyor. Toplumun bütün emeğini bir avuç gruba aktarıyor ve ülkenin kaderini karanlıkta bırakacak oyunlar oynuyor. Bu rejim kendini içi boş hamlelerle sürebileceğini sanıyorsa yanılıyor. Mevcut rejim ve iktidar kendini sürdürmeye yönelik hamleler yapıyor. İçi boş hamleler. Bunların farkındayız. Biz hiçbir zaman gerçek bir çözüm için atılacak dürüst samimi adımları karşılıksız koymayız. Ama kimse de bizi boş hamlelere kanacak gibi düşünmesin. Burada on yılların bedel ödeyerek, büyüyen mücadelesi var. Bizler kimin neyi neden yaptığını, hedefinin, amacının ne olduğunu bilecek tecrübeye, birikime, akla ve iradeye sahibiz. Şuradan biraz daha hatırlatayım. Öyle boş hamlelerle HDP’ye yönelik spekülasyonlar yapanlar da birazcık mahçup olsunlar. Onlar da biraz hicap duysunlar. Yıllardır aynı senaryoyu tekrar ediyorlar. Bizler de mücadeleyi öyle korunaklı yerlere sığınarak yapmıyoruz. Muhalefet bizim güvenli sığınaklarda yaptığımız bir iş değildir. Bedel ödeyerek inançla hiçbir başka beklentimiz olmadan yürüttüğümüz bir şeydir mücadele. Muhalefette ancak böyle yapılır. İşte mücadeleyi böyle yürüttüğümüz için onlarca yüzlerce binlerce yoldaşımız rehin tutuluyor cezaevinde.

 'MÜZAKERE DE EDERİZ MÜCADELE DE'

Eski eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye eş başkanlarımız, meclis üyelerimiz, il ve ilçe yöneticilerimiz niye hala içerdeler? Çünkü onlar kolayı seçmiyorlar. Korunaklı yerlere geçerek öyle sözde muhalefet yapmıyorlar. Gerçek dönüşüm özgürlük ve barış için kararlı ve inançlı mücadele yürüttükleri için bedel ödüyorlar. Biz kimin hangi manevrayı, hangi amaçla yaptığını, bu mücadele deneyimimiz ve kararlılığımızla biliriz. Her boş hamlenin, sahte manevranın nereye gideceğini gayet iyi görüyoruz. Tedbirimizi alırız.
Gerçekten Kürt sorununda demokratik çözüme, Türkiye’de demokrasi ve hukuka gidecek yolu açmak için kim hangi adımı cesaretle, samimiyetle ve şeffaflıkla atarsa, buradayız, onu da konuşuruz. Müzakere edebiliriz, mücadele edebiliriz. Mücadeleyi en kararlı şekilde yaparız, müzakereyi en ustaca yürütürüz. Şimdi öbür tarafta bir yandan mevcut rejimi sürdüreceğini sananların yaptıkları hamleler var ama öbür tarafta da eski rejimi yeniden bir ambalajla getirme planları yapanlar var, onların da farkındayız. Biz diyoruz ki bu hesaplarla, bu planlarla bu ülkenin ihtiyaç duyduğu ve büyük fırsat yakaladığı demokratik dönüşüm gelmez. Önümüzde büyük bir imkan var yeni bir başlangıç yapmak, demokratik dönüşüm için özgürlük için emekten yana bir ekonomik düzen için barış için önemli bir imkan var önümüzde. Bu imkanları küçük hesaplar ve restorasyoncu arayışlara heba etmeyin. Çağrımız bütün muhalefete ve toplumsal demokratik güçleredir; alternatifsiz değilsiniz. Bizler varız, bu ülkenin bu zor dönemeçten demokrasiye, demokratik cumhuriyete giden yolu açacak birikime kadrolara geleneğe akla sahip olan HDP var. Siz varsınız. İttifaklarımız var, Emek ve Özgürlük İttifakı büyüyecek. Bütün ezilenleri, sömürülenleri, dışlananları, yok sayılanları kapsayacak şekilde büyütme kararlılığındayız. Kürt sorununda demokratik çözüm, Türkiye’nin tamamına demokratik cumhuriyet, hedef budur.
Politikamızı şeffaf yapıyoruz, parlamentoya en güçlü şekilde gireceğiz. Halklarımızın iradesini, toplumsal demokrasi güçlerinin temsilcilerini parlamentoya güçlü bir şekilde taşıyalım ki sonraki dönemde dönüşümün güvencesini yaratalım. O nedenle parlamento seçimleri çok hayati çok önemli, bunu hepimiz görmek zorundayız. Bunun farkına varmak zorundayız. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Eylül 2021’de deklarasyon yayımladık. Bizlerin amacı, tekrar tekrar söylüyorum, bu rejimden, bu savaşçı, sömürücü, talancı iktidardan ve rejimden kurtulmak ama öyle eskinin de yeniden küçük rötuşlarla devreye sokulmasına razı olmayız.

 'HDP BÜTÜN KUŞATMALARA RAĞMEN BÜYÜYOR'

HDP bütün kuşatmalara, baskılara zulme rağmen büyüyor. İşte Ağrı, işte Agirî. Geçen hafta Eş Genel Başkanım Pervin Buldan, Ardahan’da Karayazı’da halklarımızın coşkusuyla buluşmalar gerçekleştirdi. Geçen Mardin ve ilçelerindeydim. 4 gün boyunca oralardaydık. Gördük, halkımız kararlı, inançlı. Halkımız iradesine güveniyor. Bu iradeye güvenmenin yansımasının da bizim onlara sadakatimiz olduğunu biliyor. Biz onlara bağlıyız. Size bağlıyız. Siz nereyi işaret ederseniz, orada yürüyeceğiz. Hangi kararı alırsak alalım, size danışacağız. Büyüyoruz, güçleniyoruz. Biz çağrılarmızı yapıyoruz ilkelerimizi ortaya koyuyoruz. Yolumuzda yürümeye devam ediyoruz. Aday çıkarma çalışmalarımızı başlattığımızı da söyledik. Ama stratejimizin özü devam ediyor. Biz istiyoruz ki Demokratik Cumhuriyete, özgürlüğe, barışa giden yolu açacak seçeneği toplumsal ve siyasal muhalefetle birlikte aşalım. Eğer bu konuda sorumluluğun gereğini birileri yerine getirmiyorsa, halka hesap versinler. Onlar böyle devam etsinler. Biz de yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Yolumuzda yürüyeceğiz ve bu yol bizi mutlaka en yakın zamanda özgürlüğe, demokrasiye götürecek. Savaş politikalarını çökerteceğiz, soygun düzenine son vereceğiz, demokrasi ve barışı birlikte kuracağız. Yolumuzda yürümekte kararlıyız.
Size, 'Partiniz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne yapacak’ diye sorarlarsa, parti bizim dediğimizi yapacak deyin. Parti halkının dediğini yapacak. Halkının gösterdiği yolda yürüyecek. Size sorduklarında ‘parti kapatılırsa ne olacak’ deyin ki ‘Biz kaç partinin kapatıldığını gördük. Ne zulümler gördük. Çaremiz var. Bizim yöneticilerimiz ve yoldaşlarımızda bu çareyi ürettiler. İrademizin tek bir miliminin boşa gitmeyeceği seçenekler yarattık.’ Yolumuzda yürüyoruz, seçenek var alternatif var. Çünkü halkın desteği var. Halk bu yürüyüşü büyüterek ilerlersin, çözüm de var, mutlaka ve mutlaka umut da burada. Evet bizler çözümün ve umudun adresiyiz. Hiçbir kimse hiçbir tevekküle, spekülasyona kulak asmasın, halkımızla demokrasi güçleriyle istişare ediyoruz. Büyütmek için uğraştığımız ittifak güçlerimizle tartışıyoruz, yolumuzu belirliyoruz. Hedefimiz ortada. Bizler bu ülkeye eşit yurttaşlığa ve özgürlüğe, emeğin haklarına dayalı Demokratik Cumhuriyete giden yolu mutlaka inşa edeceğiz. Hep birlikte yapacağız.
Son olarak önümüzde seçim var. Biri parlamento, diğeri de cumhurbaşkanlığı seçimi. Herkesin unuttuğu bir şey var; 2024 Mart’ında yerel seçimler var. Yerel seçimler olacak. Yani bu meclis ve cumhurbaşkanlığı seçiminden 7-8 ay sonra yerel seçimler var. Burada yaptığımız her çalışmayı, aynı zamanda yerel seçimlere yatırım olarak düşünün. Çünkü Demokratik Cumhuriyet için Kürt sorununda demokratik çözüm için, emekten yana bir düzen ve özgürlük için, eşit yurttaşlık için, birinci etap seçimlerde yürüttüğümüz mücadeleyi, yerel seçimleri yerel demokrasi ile taçlandıracağız. Şimdi Demokratik Cumhuriyetin yolunu açacak yürüyüşü büyütüyoruz. 2023 Mart’ında da yerel demokrasinin temellerinin yeniden kurulması için çalışmalarımızı en yoğun, en kuvvetli şekilde yürüteceğiz. Hazırlıklarımız hem bu seçimlere yöneliktir hem de Mart’ta yapılacak yerel seçimlere yöneliktir. Güçlü demokrasi olacak, yerel demokrasi olmadan güçlü demokrasi kurulamaz. Özgürlükçü, eşitlik üzerine bir rejim inşa edilemez. İşte bizim yolumuz bellidir bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Biliyorum ki mutlaka başaracağız. Hep birlikte kazanacağız. Kimse bundan şüphe duymasın.”