Sandığa gitmek!
Demokrasi güçleri de otoriter rejim istemeyen herkes de Türkiye’de sandığa gitmelidir. Hayırın kazanması halkın sandığa gitmesine bağlıdır.
Demokrasi güçleri de otoriter rejim istemeyen herkes de Türkiye’de sandığa gitmelidir. Hayırın kazanması halkın sandığa gitmesine bağlıdır.
16 Nisan yaklaşıyor. AKP’liler saldırganlaşıyor. Tek umudunu “PKK de hayır diyor” söylemine bağlamış. Anayasa referandumunu bu tür söylemlerle kazanmaya bağlayanlar zaten kaybetmiş demektir. Anayasa değişiklikleri konusunda toplumu inandıramayınca, PKK ve Apo karşıtlarına umut bağlamış. Ancak 30 yıldır böyle yapanlar hep kaybetti. AKP-MHP iktidarı da kaybedecektir. Kürdistan’da Kürtçe hayır klipinin yasaklanması zaten Kürdistan’da kaybettiklerinin itirafıdır. Bu açıdan Sırrı Süreyya Önder’in “7 Haziran öncesi havayı görüyorum” demesi doğru bir tespittir. Hayırcılar son on günde kararsızları etkilerlerse ve yüksek düzeyde sandığa gidilirse evet yüzde 50’nin altında kalacaktır.
AKP-MHP iktidarı o kadar yalan söylüyor ki, bu yalanlar içinde boğulacaktır. Kürdistan’da hayır çalışması yapanlara her türlü engel çıkarılıyor; dışarıda bir basın açıklaması yaptırmıyor. Ancak bu uygulamaları yapan AKP-MHP iktidarı artık Kürtler HDP’lilerin yanına bile gitmiyor yalanını atıyor. Newroz’daki yüz binleri yüzlerce biçiminde çarpıtarak gerçekliği tersyüz etmeye çalışanlar, şimdi de halk HDP’den koptu propagandası yapıyorlar. Halbuki HDP’nin gittiği her yerde halk büyük coşkuyla karşılıyor. AKP-MHP iktidarına karşı ise öfkesini ortaya koyuyor. Kürt halkının öfkesi her gün büyüyor. Bu nedenle halk hayır derken öyle bir coşkuyla ve yüksek sesle dile getiriyor ki, öfke en yüksek düzeyde kendini dışa vuruyor. Yine Kürdistan’ın her yerinde gençlikte büyük bir öfke birikimi var. Nitekim halk öfkesini Newroz’da da ortaya koydu. 8 Mart’ta kadınlar öfkesini ortaya koydu. Şimdi bu öfke referandumda hayır patlaması biçiminde yansıyacak.
AKP iktidarı bu referandumu gündeme getirerek istemeyerek hayırlı bir iş yapmıştır. Faşist zihniyet ve iktidara karşı demokratik güçlerin ortaklaşmasını yaratmıştır. Kürtlere ve demokrasi güçlerine bu iktidara karşı tutum koyma fırsatı vermiştir. Öyle ki, AKP’ye karşı başka yollarla mücadele edemeyen toplumsal kesimler bu referandumda AKP-MHP iktidarına karşı tutum koyacaklardır. Çünkü halklar otoriter rejim istemiyorlar. Türkiye tarihinde ilk defa faşist zihniyet ve politikalara karşı böyle ortaklaşma ortaya çıkıyor. Bu durum Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından önemli bir zemin ve siyasi ortam yaratıyor.
Kürtler için hayır demek ise çok net ve açık karar oluyor. Her gün savaştan ve ezmekten söz eden bir zihniyete hiçbir Kürt evet diyemez. Bu iktidar öyle bir Kürt düşmanlığı yapıyor ki, bilinçsiz Kürtler, yakın zamana kadar AKP’ye oy vermiş Kürtler bile hayır diyeceklerdir. Çünkü evet demek onları da Kürt düşmanlığına ortak yapacaktır. Hiçbir Kürt’ün, insanım diyen hiçbir kişinin böyle suçlu bir iktidara ortak olması düşünülemez. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanının her günkü konuşmaları Kürdistan’da hayırı çoğaltmaktadır. AKP iktidarı bunu gördüğünden şimdi halkı korkutup sandığa gitmesini engellemeye çalışıyor. Kürdistan’da süreklileşen sokağa çıkma yasakları bu nedenledir. Nisan ayı boyunca toplantı ve etkinliklerin tümünün yasaklanması bu nedenledir. Öyle ki, Kürtler Önderlerinin doğum günü için ağaç ekmesin diye ağaç ekimini bile yasaklamışlardır.
Şu anda AKP-MHP faşizminin Kürdistan’daki uygulamaları halkın sandığa gitmesini engellemeye yöneliktir. Çünkü sandığa gitme ne kadar yüksek olursa hayır o kadar yükselecek, evet oranı ise düşecektir. AKP Kürtlerin hayır vereceğini görmüştür. Bu nedenle Kürt halkının ne olursa olsun sandığa gitmesi ve soykırımcı bu zihniyete dur demesi lazımdır. Bu sandık bir fırsattır. Kürt’ün tutumunun ortaya konulması gerekir. Tek millet, tek vatan, tek devlet, tek bayrak, tek mezhep ve tek dil diyenlere bir tutum koyma fırsatıdır. Futbol deyimiyle bir penaltı ortaya çıkmış, hayırla bu penaltıyı gole çevirmek gerekir. AKP’ye bir yenilgi tattırmak gerekir. Bu nedenle sandığa gidilmesi önemlidir. Konu komşu bir olmalı, toplum sandığa gitmelidir. Herkes akrabasını, komşusunu sandığa gitmeye teşvik etmelidir. Sandığa gitmek bir demokrasi görevidir. Bu görevi yerine getirmek için sadece hayır çalışması yapmak yetmez; bir de tüm halkın sandığa gitmesini sağlamak gerekir.
Demokrasi güçleri de otoriter rejim istemeyen herkes de Türkiye’de sandığa gitmelidir. Hayırın kazanması halkın sandığa gitmesine bağlıdır. Sandığa gidenler bu referanduma hayır der. Çünkü evet sadece Kürdistan için değil, Türkiye için de savaştır, kaostur. Kürt halkı AKP-MHP iktidarının biraz cesaret aldığında Kürdistan’ı ne hale getirdiğini gördü. Eğer evet çıkarsa sadece Kürdistan’da değil, Türkiye’de de savaş derinleşecektir. Halkı bölen AKP-MHP iktidarı Türkiye’yi bir iç savaş içine sokacaktır. Bu açıdan sandığa giderek bu duruma dur denilmesi gerekir. Yoksa Türkiye’de Ortadoğu’da ülkelerinin altüst olmasına, yıkımlara uğramasına sebebiyet veren despot iktidarlara benzer bir iktidar ortaya çıkar. Kürt halkı ve Türkiye halkları sandığa gidip hayır diyerek bu hesapları bozacak; Türkiye’de demokratikleşmenin önü açılacaktır.
KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA