Tutuklu Şırnak Milletvekili Sayın Faysal Sarıyıldız, aynı odada kaldığı Siroz hastası Giyaseddin Sevmiş’in tedavisinin yapılmayarak ölüme terk edildiğini belirtti. Sarıyıldız, konu hakkında Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na yazılı soru önergesi verdi.

Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, aynı odada kaldığı Giyaseddin Sevmiş’in ölüme yaklaştığını ifade ederek, konu hakkında Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na yanıtlaması talebi ile yazılı soru önergesi verdi.

Giyaseddin Sevmiş’in 2007 yılında tutuklanarak müebbet hapis cezasına çarptırıldığını ve 2008 yılında kaldırıldığı hastanede kendine Wilson (Kuru Bakır Birikimi) ve buna bağlı olarak gelişen Siroz teşhisi konulduğunu belirten Sarıyıldız, “Hastalığın zaman içerisinde ilerlemesi ve cezaevi koşulları nedeni karaciğer, böbrek ve beyinde tahribatların meydana geldiği doktorlar tarafından kendisine bildirilmiştir. 2008 yılında hastalığı tespit edilmesine rağmen götürüldüğü hastanelerde kuru bakır ölçüm cihazı bulunmadığı gerekçesi ile tedavisi gerçekleştirilmedi. Giyasettin Sevmiş hasta hali ile 2011 yılında Van’dan Gümüşhane cezaevine sürgün edildi. Daha sonra yeniden Van Cezaevi’ne geri gönderildi” diye kaydetti.

‘HER AN ÖLEBİLİR’

Sevmiş’in durumunun ağırlaşması üzerine 14 Kasım 2013 tarihinde Van Cezaevi’nden Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edildiğini dile getiren Sarıyıldız, önergede şunlara dikkat çekti: “Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan kısmi tahlil ve tanılarla doktorlar, hastalığının karaciğer fibroz ve sirozu, bakır metabolizması bozuklukları, depresif nöbet ve karaciğerin diğer hastalıkları olduğu belirtmiştir. Ancak Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yakalandığı hastalığın seyrini gösteren tahlili yapılamamıştır. Giyaseddin Sevmiş’e verilen raporda “Kitin çalıştığı alet olan atomik Absorbsion spektrofotometresi arızalandığı için “cu” bakır sonucu verilememiştir” denilmiştir. Yani hasta hükümlünün hastaneye asıl sevk edilme nedeni olan ölçüm cihazı çalışmadığı için hiçbir tedaviye başlamadan hastanın 3 ay sonra getirilebileceği söylenmiştir. Bir başka deyişle Giyaseddin Sevmiş ölüme terk edilerek, tekrar Van F Tipi Cezaevi’ne geri götürülecek. Ancak şu an yatalak bir hasta olan Giyaseddin Sevmiş, nabzı çoğu kez 35’lere kadar düştüğü için genelde baygın haldedir. Hastalık başladıktan sonra 30 kilo kaybeden Giyaseddin Sevmiş her an yaşamını yitirebilir.

Sarıyıldız, Adalet Bakanı Ergin’e yanıtlaması talebi ile şunları sordu: “Bakanlığınız Giyaseddin Sevmiş’in hastalığı hakkında bilgi sahibi midir? Bilgi sahibi ise bu bilgiler nelerdir? Hastanın tedavisi için şu ana kadar neler yapılmıştır? İsmi Bakanlığınızın hazırlamış olduğu hasta tutuklular listesinde bulunmakta mıdır? Hastane ve cezaevi koşulları nedeni ile yapılamayan tedavisi var mıdır? Siroz ve Wilson hastası olan bir insana hangi tedavi uygulanmalıdır? Depresif nöbetlerin hastalıkları ile ilgisi var mıdır? Ölçüm cihazı nedeni ile kendisine 3 ay sonraya randevu verilen Giyasettin Sevmiş’in ölmesi durumunda sorumluluk kime aittir? Giyasettin Sevmiş 5275 sayılı yasa kapsamında neden tahliye edilmemektedir? 2002 ile 2013 yılları arasında cezaevinde yaşamını yitiren hasta tutuklu sayısı kaçtır? 2013 yılı itibariyle cezaevinde kaç hasta tutuklu bulunmaktadır? Bunlardan kaçının durumu ağırdır?”

SAĞLIK BAKANLIĞI'NA DA SORDU

Sarıyıldız, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na ise şu soruları sordu: “Bugün bir çok cezaevinde ölüm sınırında olan tutuklu ve hükümlüler bulunmaktadır. Bu durumda olanların birçoğu kötü cezaevi koşullarından kaynaklı hastalanmış veya hastalığın iyi tedavi edilmemesinden dolayı ölüm sınırına gelmiştir. Bakanlığınızın tutuklu ve hükümlülerin cezaevinde maruz kaldıkları hastalık durumunu ortadan kaldırmak amacıyla Adalet Bakanlığı ile planladığı bir çalışma var mıdır? Söz konusu hastalığın tedavisi için uygun tıbbı koşullar nasıl olmalıdır? Cezaevlerindeki olumsuz koşullar düşünüldüğünde bu hastalığa yakalanmış kişilerin cezaevlerinde kalması ve tedavi görmesi tıbbi açıdan doğru mudur?”