Savaşa Karşı Koordinasyon: Efrîn'de işgal ve katliam var!
Savaşa Karşı Koordinasyon, Efrîn işgalinin derhal sonlandırılması talebiyle Makine Mühendisleri Odası Birliği’nde kitlesel bir basın toplantısı düzenledi.
Savaşa Karşı Koordinasyon, Efrîn işgalinin derhal sonlandırılması talebiyle Makine Mühendisleri Odası Birliği’nde kitlesel bir basın toplantısı düzenledi.
Türkiye’nin Efrîn işgalini protesto eden Savaşa Karşı Koordinasyon, TMMOB'de 'Savaşa hayır' temalı basın toplantısı düzenledi. HDP Milletvekilli Garo Paylan ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ile siyasi parti temsilcisinin katıldığı eylemde, Efrîn’e yönelik saldırıların derhal sonlandırılması istendi.
Savaşa Karşı Koordinasyon adına açıklama Nesteren Davutoğlu tarafından okundu. Fransız Yazar François Fénelon’un, “Tüm savaşlar iç savaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir” sözlerini hatırlatarak konuşmasına başlayan Davutoğlu, seçim hesaplarının, başkanlık tahkiminin payandası yapılan Efrîn’e yönelik savaşın sonuçlarının iyi olmayacağını bilmek için kahin olmaya gerek olmadığını vurguladı. “Savaş bilgisayar oyunu değildir. Savaş televizyonlarda ölümü kutsayanların iştahla harita üzerinden, 'Şuradan gireriz, buradan çıkarız' diye anlattıkları bir oyun hiç değildir” diyen Davutoğlu, savaşın gerçek olduğu kadar ürettiği düşmanlığın da o kadar gerçek olduğunu kaydetti.
'ÖLÜMÜ DEĞİL YAŞAMI SAVUNUYORUZ'
Barış istemenin, çocukların ölmesin demenin cezalandırıldığı Türkiye’de, ölüm sessizliği istendiğini belirten Davutoğlu, insanlığın yarattığı değerlerin barışı savunmayı görev kıldığını belirtti.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Savaş taraftarlığının gürültüsünde gerçeklerin örtülmesine rızamız yok. Ölümleri konuşamıyoruz, gazetecilik ölüyor, çocuklara yönelik cinsel istismarlarını tartışamıyoruz, işçilerin grevlerini duyamıyoruz. Hanefi Kürt, Sünni Arap, Şii Türkmen, Alevi Kürt, Ortodoks Süryani-Ermeni, Çerkes ve Kürt Êzidîlerin yaşadığı Efrîn’de kim bilir ne yaşanıyor? Kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk hasta yüz binlerce insanın sesi de duyulmuyor. Tıpkı Yemen, tıpkı Filistin gibi. Coğrafya kaderse, bu geniş coğrafyada yaşayanların gidecek yeri yok, bir birimizin yüzüne bakacağımız müzakere alanını korumak zorundayız. Bizler, düşmanlıkların toplumları tükettiğini biliyoruz. Ölümü değil yaşamı savunuyoruz.”
'TÜRKİYE'DEKİ BASKILARI DA ÖRTÜYOR'
Açıklamanın ardında konuklar teker teker söz aldı. İlk konuşma EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan tarafından yapıldı. Gürkan, hükûmetin iddia ettiği gibi, bu saldırı kararının emperyalizm karşıtı değil, tam tersine emperyalizmi güçlendiren, ona zemin sunan bir politika olduğuna işaret etti. Gürkan, "Bu yaşanan savaş çığırtkanlığı ülkedeki yoksulluğun, ülkede uygulanan baskıların, yasakların üstünü örtmektedir ve en önemlisi de ifade özgürlüğünün sınırına dayanmış bulunmaktadır. Biz insanlık görevimiz ve siyasi sorumluluğumuzun bir gereği olarak hükûmeti bu savaş kararından geri dönemeye çağırıyoruz. Türkiye'deki birlikler tekrar ülke sınırlarına geri çekilmelidir; bu operasyona son verilmeli ” dedi.
'CEPHEYİ BÜYÜTELİM'
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Naci Sönmez, “Bugün insanlığımızın unutturulmaya çalışıldığı, vicdanların öldürülmeye çalışıldığı bir dönem yaşıyoruz” diyerek sözlerine başladı. Sönmez, yaşam hakkının Türkiye'de epey bir süredir ayaklar altında alındığına; yaşama hakkının tamamen siyasi iktidarın hedefi olduğuna ve buna karşı direnmenin noter vazifesi gören yargı eliyle, gözaltı, tutuklama hatta ölümlerle bedel ödetildiğine dikkat çekti. Sönmez, savaş karşıtı cepheyi büyütme çağrısında bulundu.
'EFRÎN’DE SAVAŞ YOK, KATLİAM VE İŞGAL GİRİŞİMİ VAR!'
Hukuksuz bir biçimde ihraç edilen Barış Akademisyenleri'nden biri olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, Tıp Fakültesi’ndeki birinci sınıf öğrencilerine yıllarca savaş ve sağlık dersleri anlattığını aktardı. Derslerinin önemli bir bölümün savaş fotoğraflarından oluştuğunu anlatan Hamzaoğlu, o fotoğraflı gören öğrencilerin gözyaşlarını hâlâ unutamadığını ifade etti. Hamzaoğlu, "Efrîn’de savaş yok, katliam ve işgal girişimi var. Ben bu konuşmayı sadece barış talebi için yapıyorum" dedi.
'SALDIRAN TEKÇİLİK, SAVUNULAN İSE ÇOĞULCUK'
HDP Millletvekili Garo Paylan, Efrîn’in her şeye rağmen çok kültürlü, çok inançlı ve bir arada yaşama iradesini koruyabilen ender yerlerden birisi olduğunu söylerken, "Mesela orada Ermenilerin yaşadığı bir Kesap bölgesi var. Birkaç yıl önce çetecilerin, cihatçıların saldırısına uğradı. Buna rağmen oradaki halk bir arada o saldırıları püskürttüler ve Ermeni halkını da Arapları da Türkmenleri de Kürtleri de korudular" dedi.
Paylan, "(...) Bundan 100 yıl önce bu hatayı çok acı bir şekilde yaptık. Türkiye’de o günkü mekanizma bu hatayı yaptı ve bunun bedelini en acı şekilde öncelikle Ermeni halkı, sonra da topyekûn Anadolu halkları ödediler. Bu hatayı bir kez daha yapmamaya çağırıyorum ve bir an evvel bu saldırıyı durdurmaya, Efrîn halkından başlayarak topyekûn birbirimize sarılmaya çağırıyorum" diye belirtti.
'DİNİN SAVAŞ POLİTİKALARINA ALET EDİLMESİNİ KABUL ETMİYORUZ'
İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık, Efrîn'e işgalci saldırıların dini olarak ‘fetihçilik’, ideolojik olarak ise ‘kızıl elma’ olarak açıklandığını hatırlatarak,her ikisinin de kabul edilemez olduğunu vurguladı. Fetihçiliğin sanıldığı gibi memleketleri ele geçirmek, savaş ilan etmek, ganimet elde etmek değil, açılış anlamına geldiğini aktaran Eliaçık, “Fetihçilik barış üzerine gelmiş bir suredir, yani silahları bırakmak anlamına gelir. Şu anda bunu tam tersine çevirerek fetihçi bir dini ideoloji amacıyla kullanıyorlar. Biz bunu şiddetle reddediyoruz. Asıl amacı barış ve insanları bir arada yaşatmak olan dinin bu şekilde savaşçı politikalarda kullanılmasını reddediyoruz” dedi.
'BÖYLE BİR DÖNEM YAŞANMAMIŞTI'
Diyalog grubundan Hüsnü Okçuoğlu da, "Barışı isteyenlerin çıkarı yoktur, insanlığın çıkarı vardır. Savaş isteyenlerin çıkarları vardır, insanlığın çıkarı ise yok denecek kadar azdır. Dolayısıyla barış zor, savaş kolaydır. Barışı kurmak yıllar alırken savaş bir günde bile çıkarılabilir” dedi. Barış istemenin bilinç işi, bir felsefe olduğunu dile getiren Okçuoğlu, 58 yıldır barışın suç sayıldığı böylesi bir dönem daha yaşanmadığına dikkat çekti.
'SOKAĞA ÇIKIP SESİMİZİ YÜKSELTELİM'
“Bu coğrafyada bin yıllardır sürekli katliamlara uğramış ve ezilmiş bir neslin temsilcisi olarak aranızdayım” diyerek sözlerine başlayan Alevi Bektaşi Federasyonu MYK Üyesi Mustafa Can, “Bu nedenle Efrîn’i en iyi biz anlarız” dedi. Efrîn’deki Kürtlerin emperyalistlerin oyunlarını bozduğunu; katliamcıları bozguna uğrattığını vurgulayan Can, “Hep beraber bu oyunu da bozmalıyız. Birtakım insanlar televizyonlara çıkıp kana ve ölüme methiyeler diziyorlar. Birtakım gerzekler de ellerinde sopalarla bize savaşı anlatmaya çalışıyorlar. Gün sokağa çıkıp, barışın sesini yükseltmekten geçiyor” diye konuştu.
'EFRÎN KERBELA OLMAYACAK!'
Demokratik Alevi Dernekleri Başkanı İmam Balsever, Efrîn’de şu an Kerbela’yı yaşatmaya çalıştıklarına dikkat çekerek, “Hüseyinler var ve direniyorlar. Hüseyinler'e sahip çıkacağız ve Kerbela’nın tekrar tekerrür etmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
SYKP Eş Başkanı Ahmet Kaya, 'savaşa hayır' demenin tam zamanı olduğunun, Halkevleri adına Nuri Günay ise savaşın bilgisayar oyunu olmadığının altını çizdi. Türk medyasının bir bilgisayar oyununu savaş olarak gösterdiğini hatırlatan Günay, barışı sonuna kadar savunacaklarını kaydetti.
KESK Dönem Sözcüsü Mesut Mike, Efrîn’de sivillerin kesinlikle zarar görmediği yönünde manipülasyon yapıldığına işaret ederek, “Bu yalanı Türkiye halkları olarak boşa çıkartamazsak muhtemelen daha çok acı çekeceğiz. Biz her dönemde savaş karşıtı olduk, bundan sonra da öyle olmaya devam edeceğiz. Savaş her zaman için yıkımdır, katliamdır” diye konuştu.
'SALDIRILAR TEK ADAM REJİMİNİ MEŞRULAŞTIRMA ARACI'
Demokrasi İçin Birlik (DİB) adına söz alan Tarihçi Erdoğan Aydın, emperyalistlerin bölgenin statükosu adına Efrîn’in kötü ve en kısa yoldan imha edilmesi gereken bir örnek olarak gördüğünü dile getirerek, “Bu saldırıların 'tek adam' rejiminin meşrulaştırma aracı olarak yapıldığını bilmek gerekiyor” dedi.
ESP adına Deniz Bakır ise, bu savaşın aynı zamanda bir işgal savaşı olduğunu belirterek, “Sokaklarımızı, Ortadoğu halklarının geleceğini, yaşamlarımızı, özgürlüğümüzü, umudumuzu bu saray rejiminin işgal pervasızlığına bırakmamamız gerektiğini düşünüyor ve bu nedenle savaşa hayır diyoruz” dedi.