‘Seçilmiş bir krallık dayatılıyor’

Beştaş: Bu asla bir toplumsal barış Anayasası değil. Böyle bir amaç da yok. Türkiye’yi demokratikleştirme, ileri götürme amacı da yok. Sadece kendine Anayasa yapan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Türkiye’de parti genel başkanları dahil olmak üzere, milletvekilleri, belediye başkanları, siyasetçi, akademisyen, aydın, yazar ve gazetecilerin cezaevlerine atıldığı ve OHAL kanunlarıyla yönetilen bir süreçte yeni Anayasa yapılmaya çalışılıyor. AKP ve MHP’nin gizli kapılar ardından üzerinde uzlaşarak meclisten geçirmeye çalıştığı Anayasa paketine ilişkin HDP Milletvekili ve Meclis Anayasa Komisyon üyesi olan Meral Danış Beştaş, ANF’ye konuştu.

‘DEMOKRATİK ANAYASALAR DEMOKRATİK ORTAMLARDA YAPILIR’

Demokratik Anayasaların demokratik ortamlarda yapıldığını söyleyen Beştaş, yeni Anayasaların hazırlanma süreçlerinde hak ve özgürlüklerin özgürce kullanılması gerektiğini ifade etti. Beştaş, bunun için bütün toplumun düşüncelerini ifade edebildiği ve Anayasa yapım sürecine katılabildiği, demokrasi güçlerinin aktif olabildiği, bir bütün olarak baroların, sivil toplum örgütlerinin ve toplumun farklı kimlik ve inançlarının katılabileceği çok sesli bir ortamda demokratik Anayasaların yapılabildiğini kaydetti. Bunun kendi icatları da olmadığını sözlerine ekleyen Beştaş, “Bunu dünya böyle bilir ve konuşur. Bütün Anayasa yapım tarihlerinde bu bir temeldir. Peki biz ne yaşıyoruz? Biz şu anda demokratik bir Anayasa yapım ortamına kesinlikle sahip değiliz. Türkiye’de şimdi böyle bir ortam yoktur.

Şu anda Türkiye’de iktidar partisine karşı olan, düşüncelerini, eleştirilerin ve itirazlarını dile getirmek isteyen herkes büyük bir baskı altında. Bu baskının dozu yerden yere, partiden partiye ve kişiden kişiye değişebiliyor. Şu anda en yoğun baskı, susturma ve etkisizleştirme hareketi partimiz ve bileşenlerimiz üzerinde yürütülüyor. Bir bütün olarak partimiz ve bileşenlerimize, HDP’yi destekleyen sempati duyan, bizimle ilgili olumlu anlamda tek bir satır düşüncesini ifade eden herkes böyle bir tehdit altında. Bu sadece tespit değil, adım adım yaşama geçiriliyor” diye belirtti.

‘SEÇİLMİŞ BİR KRALLIK DAYATILIYOR’

Beştaş, AKP/Saray’ın partilerinin eş genel başkanlarından tutun, milletvekillerine, MYK üyelerine ve siyasi çizgileri doğrultusunda hareket eden herkesin tutuklanmasıyla demokratik bir Anayasa yapmak istemediğinin herkes tarafından açık bir şekilde görüldüğünü ve bunun ortada olduğunu dile getirdi. Beştaş, şöyle devam etti: “Baskı ortamında bütün sesleri bastırarak ve etkisizleştirerek, kendi istedikleri Anayasa teklif paketini meclisten geçirmek istiyorlar. Burada halk için yapılan bir Anayasa, bir değişiklik yok. Toplumun temel sorunları olan başta barış olmak üzere, bu Anayasa değiştirme girişimi Kürtlerin, Aleviler, Lazların, Çerkezlerin, Arapların, Süryanilerin, Hristiyanlar ve Ermeniler gibi diğer tüm kesimlerin Anayasa’da yer alma istemini karşılamıyor. Bu tek bir şeyi karşılıyor. Cumhurbaşkanının tek bir insan olarak bütün karar yetkilerini; yargı, yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamasını kapsıyor. Seçilmiş bir krallık dayatılıyor şu anda. Komisyon çalışmalarının durdurulması için bir teklif verdik. Çünkü bu Anayasa komisyon masasında 550 milletvekilinin halk adına oturma hakkı var. Düşüncelerini ifade etme hakkı var. Bu komisyon çalışmalarını durdurun, bizim eş genel başkanlarımız ve milletvekillerimiz serbest bırakılsın. Uygun ortam sağladıktan sonra bu çalışmaları tartışalım. Ama maalesef her zamanki gibi parmak sayısıyla talebimiz ret edildi.”

‘BU ASLA BİR TOPLUMSAL BARIŞ ANAYASASI DEĞİL’

“Şu anda genel hatlarıyla Türkiye’de tam bir baskı rejimi yürürlükte” diyen Beştaş, şu değerlendirmelerde bulundu: “OHAL sistemi değil, muhalefete karşı darbe devam ettiriliyor. İktidardan yana olmayan herkes ‘terörist’ yaftasıyla suçlanıyor. Bu asla bir toplumsal barış Anayasası değil. Böyle bir amaç da yok. Türkiye’yi demokratikleştirme, ileri götürme amacı da yok. Sadece kendine Anayasa yapan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu Anayasa teklif paketi kesinlikle 2 partinin kendi arasındaki bir gizli anlaşmanın topluma dayatılmasıdır. Bu paket, komisyona gelmeden önce iktidar partisinin milletvekilleri, teşkilatları ve başbakan da dahil, hiç kimse bunun içeriğini bilmiyordu. Boş paketlere imza attılar. Bu sürecin kendisi Anayasaya aykırıdır ve gayrimeşrudur. Biz Halkların Demokratik Partisi olarak şu anda kalan üyelerimizle demokratik siyaseti devam ettirme yönündeki mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu bizim için burada bir koltuktan vazgeçmeme ve halktan kopma anlamında değildir. Biz Meclis’te ve komisyonlarda tümüyle bize oy veren seçmenin ve bir bütün olarak Türkiye toplumunun talep ve istemlerini toplumsal barış özlemlerini ifade eden bir mücadele yürütüyoruz.

Meclis ve Anayasa komisyonu bizim için birer mücadele alanlarıdır. Bu nedenle buradayız. Arkadaşlarımız cezaevinde olmasına rağmen halen bu çalışmaları sürdürüyorsak bu çok değerlidir ve birilerinin bunun kıymetini bilmesi gerekiyor. Başta iktidar partisinin. Bunu yapmamız alsa onların politikalarını meşru gördüğümüz anlamına gelmiyor. Bu meşrulaştırmak değil aksine deşifre etmek ve teşhir etmek ve bunu zorlamaktır. Çünkü biz onlardan farklı bir yol ile meclise gelmedik. Biz de milyonların oyunu alarak, seçilip meclise geldik. Halk bize oy verirken, onların taleplerini ve düşünceleriyle mücadele hatlarını devam ettirmemiz için bize bu desteği verdi. Ve biz onların adına buradayız. Bundan sonrada çok net olarak söylüyoruz ki biz bu demokratik siyaset kanallarını zorlama, bu mücadeleyi sürdürme konusunda kararlılığımız tamdır.”

‘ANAYASA AB DEĞERLERİNE VE EVRENSEL STANDARTLARA AYKIRI YAPILIYOR’

Beştaş, son olarak dış kamuoyunun da sözde yeni Anayasa yapma girişimleri noktasında yaşanan hukuksuzluklara karşı tepkisini dile getirdiğini belirterek, “Avrupa Birliği üyesi ülkeler, parlamento ve parlamenter mekanizmaların siyasetin baskı altına alınmasıyla ilgili tavırları net. Buna ilişkin çok kınama mesajı geldi. Raporlar yayımlandı. Şu anda da Avrupa ve dünyanın birçok yerinde parlamenterlerin dayanışma, kardeşlik ve destek mesajlarını alıyoruz. Bunun daha da artarak devam etmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye Avrupa Birliği’ne aday bir ülke. Stratejik olarak da AB’ye geçmekten vazgeçecek bir konumda değil. Son açıklamalarda da bunu çok net bir şekilde itiraf ettiler. AKP/Saray rejimi Türkiye toplumunu karanlığa sürüklemek isterken, burada biz aydınlığı temsil eden tarafız. Bütün Türkiye için şu anda yapılan Anayasa değişikliği AB’nin de bildiği üzere tümüyle Avrupa değerlerine ve evrensel standartlarına aykırı bir şekilde yapılıyor” dedi.