Seyda Selim, Şirin ve Ferzad'ın anısına...- Amed Dicle

Seyda Selim, Şirin ve Ferzad'ın anısına...- Amed Dicle

Seyda Selim, Genç’te doğup büyümüş, Kürdistan medreselerinde dini eğitim almış, milli duygu ve düşüncelerle yoğrulmuş aydın bir insandı. Osmanlı’nın son yıllarında yaşanan toplumsal çalkantılar içinden, Kürt milletine bir rota belirlemek için değişik görüşlerdeki alimlerin 1908’de kurduğu Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti'nin de öncülerindendi.

Kürdistan’ı gezerek bu cemiyetin amaçlarını anlatıyor, aydın gençler yetiştiriyordu.

1. Dünya savaşı kapıda. Osmanlı yıkılmak üzere ve dünya dengelerinin alt üst olmasına ramak kalmış.

O vakiterde, Seyda Selim, Bedlis Hizan’da yetiştirdiği öğrencilerle isyan hazırlıkları yapıyordu. Yapılması gereken, Kürtlük adına toplumsal bir başkaldırı geliştirmekti.

Seyid Ali ve Şeyh Şehabettin, Seyda Selim'in öğrencileriydi. 30 yaşında amca çocuklarıydılar. Çevrenin alim ve saygın insanları olarak anılıyorlardı. Seyda Selim, öğrencileri Seyid Ali ve Şeyh Şehabettin bu isyanın öncüsü oldular.

Bölgenin önemli kanaat önderlerinden Seyda Resul de isyanın öncülüğünde yer alıyordu. Yine Seyid Ali de Kürt Teavün ve Terakki Cemiyetine üye olmuştu.

Çok geçmedi…

Dönemin İttihat ve Terakki hükümeti, isyanı kanla bastırdı. İsyanın önderleri yakalanarak 9 Mayıs 1914 yılında Hizan’da idam edildiler.

İdam sehpasına getirilen 30 yaşındaki Seyid Ali’nın ipi iki kez koptu. Cellatlara karşı hiç bir pişmanlık belirtisi göstermedi.

Üçüncüsünde idamı gerçekleşti...

Seyid Ali’den sonra dava arkadaşı Seyda Resul idam sehpasına getirildi.

Son sözü soruldu:

“Kürt milleti çok geçmeden zor ve zulmünden kurtulacağı için bahtiyarım” dedi.

Akabinde Seyda Selim ve Şeyh Şehabettin de idam sehpasına getirildiler. Dört Kürt önderinin cesetleri, ‘ibret olsun'  diye günlerce, sehpadan indirilmedi.

O dönem Kürtler, ancak onların anısına ağıt yakabildi...

***

96 yıl sonra yine bir 9 Mayıs sabahı…2010 yili...

Tarih bu defa Kürdistan'ın doğu yakasında Kürtler için, 'tekerrür etti.'

Tahran yakınlarındaki Evin cezaevinde, sabaha doğru 4 Kürt ‘isyancı’ idam sehpasına getirildiler. İdamlarına ramak kala, ‘pişman olmaları’ istendi.

4 Kürt ‘Ey Reqip’ marşıyla cellatlara yanıt verdi...

İdam edildiler.

Cesetleri ailelerine verilmedi. Hala nerede olduklarını sadece katilleri biliyor.

Ferzad Kemanger öğretmendi, köyleri dolaşarak çocukları eğitiyordu. Zalimden medet ummuyordu ama ‘kalbinin başka bir çocuğun göğsünde atmasını istiyordu.’

Yazdığı son mektubunda bu isteğini şöyle dile getirmişti;

"Kalbimin bir çocuğun göğsünde atmasına izin verin ki, bir sabah yapabildiğim kadar yüksek sesle ve anadilimde -Kürtçe-, haykırabileyim. Bu uçsuz bucaksız dünyanın bütün köşelerine, bütün insanlığı sevme mesajını taşıyan bir rüzgar olmak istiyorum."

Şirin Elemhuli, özgürlük savaşçısıydı. Son mektubunda; "Bana Kürtlüğümden vazgeç diyorlar, böyle bir şey benim kendimi inkar etmem demektir" diye yazmıştı.

Ali Heydariyan, dağların gerillasıydı. Yakalandığı amansız hastalığa tedavi bulmak ve ameliyat olmak için Tahran’a gitmişti. Yakalandı aylarca işkence gördü.

Avukatına; "Kürtlüğümü inkar edemem, bu insanlığımı inkar etmem olur demişti."

Ve Ferhat Wekili, Hengame, Hewran ve Hewraz’ın babası. Mesleği mühendislikti. Çocukları özgür bir ülkede yaşasın diye başı dik idam sehpasına giden bir adamdı.

İdamından bir kaç gün önce çocukları ona hiç bir zaman ulaşmayacak olan bir mektup yazdılar;

“Sevgili babamız, şimdi sessizlik şehrimizin üstüne hâkim olmuş. Ama ne yazık ki yüreğimizdeki sessizliği dinleyecek uykusuz bir vicdan bulamıyoruz. Yok…

Baba, acaba sen şimdi özgürlük yıldızlarımızı görebiliyor musun? Bir çocuğun neden babasından ayrı tutulduğunu, bir babanın çocuklarından alınıp zindana atılmasını anlatan bir dilekçe yazarsak buna cevap verebilecek kim var?" diye soruyorlardı...

***

Seyda Resul, 9 Mayıs 1914’te "Kürtler yakında bu zulümden kurtulacak" demişti. Bu sebeple "Bahtiyar" olduğunu haykırmıştı.

Neredeyse 100 yıl geçti...

Ne Kürtler teslim oldu, ne de katilleri durdu... Zulüm sürdü!

Ama ruhları şad olsun, bugün Şirin gibi idama giderken 'Ey Reqip' okuyan çocukları, Ferzad Kemanger gibi boyun eğmeyen, Ferhat gibi çocuklarını halkına emanet eden, Ali Haydarıyan gibi her şeye amade evlatları var…

Son yüzyıllık tarihimiz, özgürlük uğruna idam edilen, yaşamını feda edenlerle, katliamcılığı gelenek haline getiren güçlerin ve işbirlikçilerinin kıyasıya mücadelesiyle geçti.

Bu ardı arkası kesilmez mücadelenin galibini, bedenlerinde Kürt kahramanlarının kalplerini taşıyan çocuklar belirliyor, belirleyecek.