Sina Çölü mülteciler için cehenneme dönüştü
Sina Çölü mülteciler için cehenneme dönüştü
Sina Çölü mülteciler için cehenneme dönüştü
Avrupa Birliği’nin göçmenlerin Akdeniz üzerinden deniz yoluyla Avrupa’ya ulaşmalarını engellemek için aldıkları önlemler ve İtalya’nın Avrupa Birliği’yle imzaladığı anlaşma yoksulluk, baskı ve katliamlardan kurtulmak için ülkelerini terk eden Afrikalı ilticacıları kara yoluyla Mısır ve İsrail üzerinden girişimde bulunmak zorunda bıraktı.
Mısır’da Mübarek rejimini deviren halk ayaklanmasının ardından Sina Çölü’nde devletin denetimi büyük ölçüde ortadan kalktı. Bölgede bulunan Bedevi çeteleri Eritre, Sudan ve çevre ülkelerden kaçarak Avrupa’ya ulaşmaya çalışanları yakalayarak işkenceden geçiriyor ve fidye alana kadar rehin tutuyor.
İlticacılara yönelik neredeyse bir sektör oluşturan çeteler zaman zaman Sudan’ın doğusundaki Birleşmiş Milletler’in iltica kamplarına kalan mültecilerden çalışmak için kamp dışına çıkanları da kaçırıyor. Kampta görevli personelden bazılarının Avrupa’da akrabası bulunan mültecileri belirleyerek çetelere bildirdikleri ve insan ticaretinden pay aldıkları da bir süre önce açığa çıkmıştı.
Çeteler tarafından kaçırılan binlerce ilticacının büyük bir çoğunluğu Eritreli. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği ayda yaklaşık 3 bin civarında Eritrelinin Sudan ve Etiyopya’ya geçtiğini tahmin ediyor. Çetelerin ellerine düşen mülteciler Sudan ve Mısır üzerinden, Süveyş Kanalı ya da Kızıl Deniz üzerinden Sina’ya getirliiyor.
Birleşmiş Milletler’in Somali ve Eritre’deki görevlilerinin hazırladıkları raporda bazı mülteci gruplarının Sina’ya gelene kadar 6 ila 8 arasında kaçakçı grubu arasında el değiştirdiğini, yüksek düzeydeki Eritreli subayların da insan ticaretinden büyük paralar kazandıkları belirtiliyor.
İLTİCACILARI KAÇIRIP FİDYE İSTEMEK SEKTÖR HALİNE GELDİ
Sina Çölü’ndeki insan ticareti 2009 yılından beri sürüyor. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve uluslararası insan hakları örgütleri olanları gündeme getirmelerine rağmen insan ticareti artmaya devam ediyor. Ayaklanma ve darbelerle sarsılan Mısır’da ordu ve polisin Sina Çölü’ndeki hakimiyet ve denetiminin azalmasından sonra insan ticaretinden büyük gelirler elde eden aşiret liderleri kendi özel ordularını kurdular. İlticacıları kaçırma ve fidye isteme işini adete bir sektör haline getirdiler.
Çeteler kaçırdıkları ilticacıların Avrupa’daki yakınlarına telefon ederek talep ettikleri fidye miktarı ödenmediği takdirde ellerinde bulundurdukları rehineleri öldürecekleri tehditinde bulunuyorlar. Rehinelere telefon veriliyor ve konuşmaları isteniyor. Bu esnada işkence başlıyor ve rehinenin çığlıkları yakınlarına dinletiliyor.
Daha iyi bir yaşam umuduyla ülkelerini terk ederek Avrupa’ya ulaşmaya çalışan çoğunluğunu Eritrelilerin oluşturduğu mülteciler Sina’da aylar ve bazen yıllar süren cehennem hayatı yaşıyorlar.
Eritre asılı isveç Radyosu Muhabiri Meron Estefanos, uzun bir süreden bu yana Eritreli ilticacıların durumlarını gündeme getirerek soruna çözüm bulunmasını istiyor. Bir kaç kez Mısır ve Sudan’a giderek kaçırılanların aileleriyle de görüşen Estefanos, çetelerin yakaladıkları ilticacılara yaptıkları işkenceyi artırdıklarını gibi istedikleri fidye miktarını artırdıklarını ve bazı durumlarda 40 bin dolar talep ettiklerini söylüyor.
2006 YILINDAN BU YANA 4 BİN ERİTRELİ İLTİCACI SİNA’DA YAŞAMINI YİTİRDİ
Eritre’yi terk edenlerin çetelerin ellerine geçme riski olduğunu bilmelerine rağmen ülkelerinden kaçmayı sürdürdüklerini , 2006 yılından bu yana Sina Çöllerinde 4 bin Eritrelinin yaşamını yitirdiğini ifade ediyor.
İsveç’te yaşayan Eritreli mültecilerin yakınlarından bazıları da çetelerin eline geçiyor. Erirteliler para toplayarak veya borç alarak fidyeyi ödüyor ve yakınlarını çetelerin elelrinden kurtarmaya çalışıyor. İsveç’te yaşayan bazı kişilerin de Sina’daki çetelerin fidye almalarına yardımcı oldukları açığa çıktı.
Geçtiğimiz günlerde “Solna İlk Mahkemesi” Orta-Doğu kökenli iki genci Eritrelilerin kaçırılması ve fidya istenmesi suçlarına karışmaktan yargıladı. 18 ve 21 yaşındaki iki gencin İsveç’te yaşayan bir Eritreli kadına telefon ederek 220 bin kron ödemediği takdirde Mısır’da rehine bulunan akrabasını öldürmek ve organlarını satmakla tehdit ettiği belirtildi. Rehinenin ağır işkenceler sonucu yaşamını yitirdiği belirlendi.
Mahkeme her iki gencin de tehditle fidye isteme suçu işlediğine karar verdi. 21 yaşındaki genci 1 ay hapis ve gözetim altında bulundurma, 18 yaşındakini ise sadece gözetim altına bulundurma cezasına çarptırdı.
Duruşmalara müdahil olarak katılan Meron Esfatanos, mahkemenin her iki sanığı suçlu bulmasını olumlu karşıladığını ancak verilen cezaları yetersiz bulduğunu ve mahkemenin savcının talebine uyup sanıklara en az birer yıl hapis cezası vermesi gerektiğini söylüyor.