Sistemli bir güç haline gelen kadın kendisini daha güçlü savunur
Sistemli bir güç haline gelen kadın kendisini daha güçlü savunur
Sistemli bir güç haline gelen kadın kendisini daha güçlü savunur
KJB ve YJA’nın birleşerek KJK (Komalên Jinên Kurdistan) olarak kendisini ilan etmesinden sonra, KJK’nin toplumsal alanda nasıl bir örgütleme tarzını esas alacağı en çok tartışılan konulardan birisi oldu. KJK’nin kadın özgürlük paradigması çerçevesinde kendisini örgütleyerek sistemleştirmeyi hedeflediğini belirten KJK Yürütme Konseyi Üyesi Rûken Garzan, KJK sistemi ile birlikte toplumsal alanda yaşanan kadın sorunları karşısında nasıl bir savunma stratejisinin esas alınması gerektiğini değerlendirdi.
Kadınları yalnızca şiddet karşısında korumakla, sığınma evlerine yerleştirmekle sorunlarının çözülmeyeceğine dikkat çeken Garzan; “kadınlar sistemli bir güç haline gelir ve toplumdaki erkek egemen zihniyeti değiştirirse irade olabilir, varlık sürdürebilir ve kendisini savunabilir” dedi.
KADIN BİLİNÇLENİRSE KENDİ SAVUNMA MEKANİZMASINI OLUŞTURUR
KJK’nin bir sistem olarak kendisini toplumsal alanda geliştirmesi ve oturtması durumunda kadın konusunda yaşanan birçok sıkıntının önüne geçilebileceğini ve kadının toplumsal alanda daha fazla rol oynayabileceğini vurgulayan Rûken Garzan; “sistemimiz toplumsal alanda kurumsallaştıkça sorunlara cevap olabilir. KJK sistemini tartıştığımızda şunu çok net ortaya koyduk; sistemimizin mutlaka bir savunma mekanizması olmalıdır. Öyle de oldu. Zaman içerisinde bunun biçimi değişebilir. Örneğin şimdi öz savunma deniliyor. Öz savunma YJA Star’ın kapsamına giriyor. Bu kapsamda kendisini ifade ediyor. Fakat toplumsal alanda kendisini daha farklı örgütleyebilir, model olarak değişimlere gidebilir” şeklinde konuştu.
Kadınların bu yüzyılda bile hala en büyük saldırılara maruz kalan, her gün ölüm ve katliam ile yüz yüze gelen pozisyonda olduğunu, bu pozisyonun ancak zihniyet değişimi ve kadının örgütlü gücü ile aşılabileceğini, bunun dışındaki yöntemlerin geçici çözüm yolları olduğunu belirten Garzan; “kadınları yalnızca şiddetten korumakla, kadın sorununa çözüm olunmaz. Sorunumuz şiddete uğrayan kadını nasıl koruyacağımızdan çok şiddeti ortadan kaldırmaktır. Aksi küçük burjuva yaklaşımı olur. Bu yüzden oluşturacağımız mekanizma ile önce bu zihniyeti değiştirmemiz gerekmektedir. Bu ideolojik bir mücadeledir. İdeolojik mücadelenin de savunma mekanizmaları vardır” diyerek, toplum içerisinde kadın sorunun daha derinlikli ve ideolojik ele alınması gerektiğine dikkat çekti.
SIĞINMA EVLERİ İLE KADIN KORUNAMAZ
KJK’nin yeni bir toplum yaratmak istediğini, ortaya koyduğu örgütlenme mekanizmasının da çok soyut ve teorik olmadığına tam tersi yaşamsal ve uygulanır olduğuna vurgu yapan Ruken Garzan; KJK sisteminin toplumda işlerli hale gelmesiyle kadın özgürlükçü paradigmanın yaşamsallaşacağını, bu paradigmanın karşısında yer alanların ise yavaş yavaş toplum dışı kalacağını belirtti. “Amacımız yalnızca şiddete maruz kalan kadını korumak olmamalı, şiddeti ortadan kaldırmalıyız. Şiddeti ortadan kaldırmadıkça kaç tane sığınma evi açarsan aç bu yaşanan sorunlara cevap olmaz. Yüzlerce, binlerce kadın dayak yiyor, sen hangisini kurtaracak, kaç sığınma evi açacaksın? Açsan bile ne kadar koruyabilirsin? Şiddet uygulayan erkek, egemen zihniyetini korudukça sen kadını ne kadar korumaya çalışsan da o bir yolunu bulur yine saldırır.
Sığınma evlerinin de kapitalist sistemin bir oyunu olduğunu dile getiren Rûken Garzan, sistemin oynadığı bu oyunun ancak kadınlar tarafından yürütülecek olan mücadele ile boşa çıkarılabileceğine şu sözlerle dikkat çekti: “Aslında sığınma evleri vb. kurumlar kapitalist modernitenin bir kandırmacısıdır. Avrupa’da da çok fazla sığınma evi var. Sistem erkeği tahrik ediyor, egemen erkekliği geliştiriyor, kışkırtıyor. Erkeği sürekli kadına karşı şiddet uygulama pozisyonuna getirip yanında da kadına sığınma evi yapıyor. Yani sistem erkeklik ve kadınlık inşa rolünü ortadan kaldırmıyor. Kaldırsa sistem çöker. Tam da burada bizim rolümüz ortaya çıkmaktadır. Bizim görevimiz erkeğe ve kadına giydirilmiş, (egemen) erkeklik ve kadınlık(köleleştirilmiş kadın) rolünü ortadan kaldırmaktır. Herkes sanıyor ki kadın sistemi oluşturulmadan, kendimizi örgütlü hale getirmeden de kadın kurtarılır. Bu kesinlikle böyle değildir. Kadınları tek tek evlerinden çıkararak, sığınma evlerine alarak kurtaramayız, bu mümkün değil. Bunları aşmanın en temel yol ve yöntemi kadının örgütlenmesidir, kadın sistemini oluşturmaktır.”
Kadınların ancak kendisini örgütlemeleri ve sistemsel hale getirmeleri durumunda güçlü olabileceğini, böyle olmazsa devletin her zaman güçlü olan konumda olacağını belirten Garzan, savunmanın sadece askeri boyutta anlaşılmaması gerektiğini, bunun toplumsal alanda farklı modellerle şekil bulacağını ifade ederek; “meşru savunma alanındaki mücadele fiili bir savunma mekanizmasıdır. Fiili savunma mekanizması zaten ideolojiden kopuk ve sadece bir ordu ile olmaz. Kadın toplumsal alanda kendisini en iyi şekilde örgütlemelidir. Örgütsüz, komünsüz, meclissiz tek bir alan kalmamalıdır. Örgütlenen kadın, kendisini, gücünü tanır ve bilinç kazanır. Bilinçlenen kadın, erkek şiddetine karşı mücadele edebilir, kendisini savunabilir. Kadınlar köyde, mahallede, şehirde yani en küçük yerleşim alanından en büyük yerleşim alanına kadar her yerde meclis ve komünlerini oluşturmalı ve kendi sorunlarını bu meclis ve komünlerde tartışarak, çözüm üretmelidir. Savunma da bunun bir parçasıdır. Kadınlar bu komün ve meclislerde aldıkları kararlarla kendi savunma mekanizmalarını da oluşturabilirler. Hukuk boyutu da bu şekildedir. Oturmuş bir KJK sistemi içerisinde Adalet Komisyonu’nun rolü ve görevi neyse, komün ve meclislerde de onu yerine getirir. Bir kere daha belirtiyorum; diğer biçimi ile olmaz. Sistemi değiştirmedikçe, zihniyeti, algıları değiştirmedikçe kadınları bir yere kadar koruruz.”
Reel sosyalizm örneğine de değinen, bu deneyimin hayati ve derslerle dolu olduğuna işaret eden Garzan; “Reel sosyalizmin çökmesinin temel nedeni de budur. Yoksa onların da gücü ve cesareti vardı. Binlerce insan o mücadelede yaşamını yitirdi. Fakat sistem ve zihniyet değişimi yapmadıkları için sonuç alamadılar. İşte Önderliğimiz bu durumun önüne geçmek istiyor. Bu yüzden sürekli sistemimizi geliştirmek ve kalıcılaştırmak gerektiğine vurgu yapıyor” dedi.
KALICILAŞAN MEKANİZMA KENDİNİ SAVUNUR
Son olarak KJK sisteminin güçlenmesinin kadın eksenli yaşamın güçlenmesi olacağına vurgu yapan Rûken Garzan şunları belirtti: “Bunun için kadınların da müthiş bir mücadele içinde olması gerektiğini belirtti. “Kalıcılaşan mekanizma kendisini yaratır, inşa eder, yeri geldiğinde dallanır budaklanır, mekanizmalarını kurar. Böylece tüm müdahalelere karşı kendisini savunur. KJK sisteminin temel oluşum sebebi de budur. Biz sistemimizi oluşturmadıkça erkek egemen ve devletçi sistem hep güçlü olacaktır. Önderliğimiz bu yüzden sürekli devlet artı demokrasi demektedir. Biz sistemimizi geliştirmezsek devlet geliştirir ama biz sistemimizi süreklileştirirsek güçlü oluruz. Devlet küçülecek, azalacak ve işlevsiz kalacaktır. Bu yüzden inşa, eğitim, sistem oluşturma çok çok önemlidir. Bu şekilde ele almazsak kadına ve yaşadıklarına duygusal bakar, en fazla dağlara alarak koruyabiliriz. Ama kadın toplumun bir parçasıdır, toplum da yaşamın bir alanı, öyleyse oluşturacağımız sistemle kadını güçlendirmeliyiz. Bunun için de tüm kadınların KJK’yi sahiplenmesi ve yaşamsallaştırması gerekir.”