ANALİZ

Sol güçlere düşen görev

Türkiye’de böyle bir iktidar varsa demokratlara, devrimcilere, sosyalistlere, aydınlara, gençlere, kadınlara ve demokratik kitle örgütlenmelerine düşen görev nedir? Faşist bir iktidarın icraatları seyredilebilir mi?

Türkiye’de demokrasi düşmanı, emek düşmanı ve özgürlük düşmanı bir iktidar var. AKP MHP ve tüm şovenistleri yanına alarak demokrasi düşmanı bir politika yürütmektedir. Demokrasi düşmanı bir iktidar olduğu için aynı zamanda demokrasiye en fazla ihtiyacı olan Kürtlerin, Alevilerin, farklı etnik ve inanç topluluklarının, kadının, gençlerin ve emekçilerin de düşmanıdır. Demokratik zihniyeti olan herkes için AKP faşist bir iktidardır. Zaten bu iktidarın hangi ittifaklara dayandığına bakılırsa faşist karakteri hemen görülür. Bu iktidarın icraatları, zindanlara attıkları, öldürdükleri dikkate alınırsa zaten faşizmden başka bir zihniyet ve politikayla ifade etmek mümkün değildir.

Türkiye’de böyle bir iktidar varsa demokratlara, devrimcilere, sosyalistlere, aydınlara, gençlere, kadınlara ve demokratik kitle örgütlenmelerine düşen görev nedir? Faşist bir iktidarın icraatları seyredilebilir mi? Böyle faşist bir iktidar icraatlarıyla demokratları, devrimcilere, halka kan kusturuyorsa, kendisi ve faşist müttefikleri dışında hiç kimseye yaşam hakkı tanımıyorsa demokratlar ve devrimciler ne yapmalıdır? Eskiden faşist bir iktidar olduğunda devrimcilerin, demokratların, sosyalistlerin, aydınların, kadınların, gençlerin, emekçilerin aklına hemen anti-faşist bir ittifak ve hareket yaratma gelirdi.

AKP iktidarı karşısındaki sorumsuz yaklaşımlara bakılınca sanki bu melekeler ve refleksler körelmiş, faşizm ve uygulamaları normal hale gelmiş diyeceğiz. Kuşkusuz Türkiye tarihinde çok önemli demokrasi ve özgürlük mücadelesi verilmiştir. Sosyalist hareketlerin, sosyalistlerin Türkiye’deki demokrasi ve özgürlük mücadelesinde önemli payları bulunmaktadır. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde Kürtlerden sonra en ağır bedeli sosyalistler vermişlerdir. Bu açıdan sosyalistlerin ve bir bütün olarak solun faşizme karşı demokratik bir ittifak kurma ve ortak mücadele yürütmenin en aktif bileşeni konumunda olmaları gerekmektedir. 

Ancak Türkiye’de solun bu yönlü çabaları yetersiz kalmaktadır. Kuşkusuz birçok sol, sosyalist örgüt HBDH (Halkların Birleşik Devrim Hareketi)’yi kurmuşlardır. Belli bir mücadele yürütmektedirler. Böyle bir hareketi oluşturmak çok önemlidir. Türkiye halklarına karşı bir sorumluluk duymayı ifade etmektedir. Ancak bu hareket daha çok illegal zeminde kurulduğundan tüm sol ve sosyalist hareketleri kapsamamıştır. Bu hareketin daha geniş kesimleri anti-faşist mücadele içine çekme çabaları vardır. Ancak özellikle sorumluluk duyması ve çaba göstermesi gereken bazı hareketlerin ve grupların AKP faşizmine karşı kurulacak bu anti-faşist cephe için beklenen sorumluluk ve çabayı göstermemesi gerçekten de dikkat çekicidir ve eleştirilmesi gerekmektedir.

Eleştirilmesi gerekenlerin başında ÖDP gelmektedir. ÖDP Türkiye’deki önemli bir devrimci geleneğin sürdürücülerinden biri olma iddiasındadır. THKP-C ve DEV-YOL geleneğinin mirasçısı olunduğu söylenmektedir. Bu iki geleneğin de Türkiye’nin demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde büyük emekleri ve çabaları vardır. Dolayısıyla bu gelenekle bağı olan ÖDP’nin Türkiye’nin temel sorunlarına karşı büyük bir sorumluluk duyması gerekmektedir. Şu anda Türkiye’nin en temel sorunu ve tüm sorunların kaynağı AKP’dir. AKP iktidarının tüm ittifaklarıyla kurduğu faşist iktidardır. Böyle bir iktidarın politikaları ve uygulamaları ortadayken devrimci demokratik güçlerin buna duyarsız ve sessiz kalması mümkün müdür? Bu iktidarın uygulamaları seyredilebilir mi? Böyle bir iktidara karşı acilen ve derhal devrimci demokratik bir müdahalenin yapılması gerekir. Bu çerçeveden bakıldığında ÖDP’nin başkaları yapmasa bile hemen devrimci demokratik bir ittifak kurma çabasına girmesi gerekmez mi? 

ÖDP böyle bir anti-faşist cephe kurmak için inisiyatif alıyor mu, ya da bu yönlü çaba gösterenlerle ortaklık yapıyor mu? Ne yazık ki böyle bir inisiyatif, çaba ve müdahale görmüyoruz. Türkiye’nin en önemli devrimci geleneğinden gelen ve belli bir siyasi gücü ve etkisi olduğunu söyleyen bir hareket böyle davranabilir mi? Böyle bir yaklaşım gösterebilir mi? 

Tabi ki halk çalışması yapılmalı, mahalleye, sokağa ve işyerine girilmeli. Zaten devrimci demokrat demek, sosyalist demek halkın içinde çalışan, halkı örgütleyen ve eyleme geçiren demektir. Zaten bu temel görevdir, her zaman yapılması gereken görevdir. Ancak şimdi bu devrimci görevlerle aynı zamanda yapılması gereken faşist AKP-MHP iktidarına karşı acil bir demokrasi bloğu, ittifakı ya da ne denilirse denilsin bir ortak hareket etme platformunun gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Şu anda kim böyle bir ortak platform için çaba göstermiyorsa o sorumsuzluk yapıyordur, görevini yapmıyordur. İster HDP-HDK, ister ÖDP, ister EMEP, ister DHF, ister Haziran Hareketi olsun bu dönemde AKP faşist iktidarına karşı kim bir demokrasi hareketi içinde yer almıyorsa sorumluluklarını yerine getirmiyordur. İstenildiği kadar şurada burada şöyle büyük ve önemli çalışma yürütüyorum densin, bunun fazla önemi yoktur. Bu çalışmalar ancak şu anda acil olan AKP’ye karşı ortak demokrasi mücadelesiyle buluşturulursa anlam kazanır. 

Herkes, her grup biz zaten demokrasi mücadelesi içerisindeyiz, demokrasi mücadelesi veriyoruz diyebilir. Bu sorumluluktan kaçmanın, gerçek sorumluluğu örtmenin söyleminden başka bir anlama gelmez. 

Bu çerçeveden baktığımızda ÖDP’li dostları eleştiriyoruz. Hiç kimse yapmazsa bile bir demokrasi hareketi yaratmada, demokratik güçleri bir araya getirmede sorumluluk üstlenmeliyiz diyebilmelidirler. Eğer AKP karşısında demokratik bir güç birliği ve ortak mücadele yaratılmamışsa, bu konuda bir dağınıklık varsa bu konuda en başta kendilerini sorumlu tutmalıdırlar.

Tabi ki CHP de demokrasi mücadelesi ve ittifakı içerisine çekilmelidir. Ancak sadece CHP’nin ne yapacağına bakmak yeterli olmaz. CHP 1970’li yıllarda faşizme karşı bir duruş içindeydi. Ama bu duruş solun güçlü olmasından kaynaklandı. Kuşkusuz solun konumu 1970’li yıllardaki gibi değil. Ancak tüm sol ve demokratlar bir ittifak içerisine çekilirse CHP de faşizme karşı daha olumlu noktada olur. 

Türkiye çok tarihi bir süreçten geçmektedir; ya AKP-MHP faşist iktidarı altında Türkiye yeni hegemonik faşist bir sisteme evrilecektir ya da bu faşist iktidar başarısızlığa uğratılıp demokratik Türkiye’nin önü açılacaktır.

KAYNAK: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA