STÖ ve barolardan ‘umut hakkı’ çağrısı
Sivil toplum örgütleri ve barolar, infaz rejiminin değiştirilerek "umut hakkı"nın tanınmasını istedi. Ortak açıklamada umut hakkının bir zorunluluk olduğu belirtildi.
Sivil toplum örgütleri ve barolar, infaz rejiminin değiştirilerek "umut hakkı"nın tanınmasını istedi. Ortak açıklamada umut hakkının bir zorunluluk olduğu belirtildi.
Sivil toplum örgütleri, "ölünceye dek cezaevinde kalma" şeklinde düzenlenen infaz rejiminin değiştirilerek, "umut hakkı"nın sağlanması için açıklamada bulundu.
Açıklama İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) binasında yapıldı.
Metni 30'u aşkın sivil toplum örgütünün yanı sıra birçok baro imzaladı.
Asrın Hukuk Bürosu avukatları da açıklamaya katıldı.
EREN KESKİN: UMUT HAKKI BİR ZORUNLULUKTUR
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin yaptığı konuşmada Önder Apo’nun 1999’da esaret altına alınmasının ardından Türkiye’de idam cezasının kaldırıldığını anımsattı.
Eren Keskin, "Umut hakkı tutsaklara verilen bir hediye değil, bir zorunluluktur. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bir imzacısı ve AİHM'in verdiği kararları uygulamak zorundadır. Bu Türkiye’nin görevidir" dedi.
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi’nden Serkan Kılıç, Türkiye’de infaz rejiminin değişmesi gerektiğini söyledi.
Kılıç, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmaması halinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne başvuruda bulunacaklarını belirtti.
AİHM’İN BU KONUDAKİ KARARLARI
TOHAV Eşbaşkanı Destina Yıldız, AİHM'in ömür boyu hapis cezasına mahkum edilen bireylerin cezalarının belirli bir süre sonra gözden geçirilmesi ve şartlı tahliyesinin önünün açılmasını temel bir hak olarak kabul ettiğini belirtti.
Destina Yıldız, "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası infaz rejiminde mahpus, ömrü boyunca ağır tecrit koşullarında tutulmakta, toplumsal bağlarından koparılmakta ve onarılması imkânsız bir biçimde yalnızlığa mahkûm edilmektedir” dedi.
Deniz Yıldız şunları ekledi: “Bu ceza, bireyin hukuken var olma hakkını elinden alarak, topluma geri dönme olasılığını tamamen ortadan kaldırmaktadır. AİHM’nin anılan kararları uyarınca Türkiye’de mevcut ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ‘ölünceye kadar’ infazının Sözleşme’nin 3. maddesine uygun hale getirilmesi, hükümlüye, bir kısmı infaz edildikten sonra cezasının gözden geçirilme ve şartla salıverilme talebinde bulunabilme hakkı tanınmasını gerektirmektedir."
"Umut hakkı"nın tanınmasının gereklilik olduğunu vurgulayan Destina Yıldız, şu çağrılarda bulundu: "Hiçbir birey, umut hakkından ve yeniden hayata katılma şansından mahrum bırakılmamalıdır. Türkiye, demokrasi ve hukuk devleti olma yolunda umut hakkını tanımak ve ömür boyu infaz rejiminin kaldırmak için gerekli düzenlemeleri ivedilikle yapmalıdır. Bu hususu denetlemek parlamentonun yanı sıra aynı zamanda siyasal partilerden derneklere geniş bir yelpazeyi kapsayan sivil toplumun da sorumluluğudur. Toplumun her kesimini, adalet ve insanlık onuru temelinde ömür boyu infaz rejiminin kaldırılması ve umut hakkının tanınması için ortak ses olmaya davet ediyoruz.”
İMZACI KURUMLAR
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği, Özgürlük için Hukukçular Derneği, Barış Vakfı, DEMOS Araştırmalar Kolektifi, Eşitlik Hakları İçin İzleme Derneği, Göç İzleme Derneği, Hak İnsiyatifi, Hakikat, Adalet İnisiyatifi, Kadın Kültür Sanat Edebiyat Derneği, Kadın Zamanı Derneği, Komelaya Dadsaz, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Med Tuhad Fed, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu, Rosa Kadın Derneği, Stat Kadın Derneği, Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı, Özgür Kadın Hareketi (TJA Türkiye Almanayya Kültür Formu, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, Türk Tabipler Birliği, Semsûr Barosu, Agirî Barosu, Êlih Barosu, Amed Barosu, Colemêrg Barosu, Mûş Barosu, Sêrt Barosu, Riha Barosu, Şirnex Barosu, Wan Barosu.