Sur halkının direnişi bize de sorumluluk yüklüyor

Amed’in Sur ilçesindeki yıkım tüm hukuksuzluğuna rağmen devam ediyor.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Sur, neredeyse eski yapısına döndürülemeyecek kadar yara aldı. Sur halkı ise elektriksiz ve yıkım tehdidi altındaki evlerinde yaşamaya çalışırken bir yandan da bu kıyıma karşı mücadele ediyor.

Alipaşa ve Lalebey Mahallelerindeki yıkıma karşı çıkmak ve halkın başlattığı mücadeleye destek vermek amacıyla bölgeye giden İstanbul Kent Dayanışması’ndan Deniz Özgür, Sur’a dair izlenimlerini ve İstabul’dan buraya uzanabilecek mücadele hattını ANF’ye anlattı.

Sur’a daha önce de gidip geldiklerini ve buranın tarihsel, kültürel açıdan eşsiz özelliklere sahip bir yer olduğunu belirten Özgür şöyle devam ediyor: “Binlerce yılda, onlarca farklı kültürün ve halkın izini taşıyan, bütün değerleri içinde katman katman barındıran gerçek bir dünya kültür mirası. Özenle korunması gereken böyle bir alanın, bu şekilde yıkılarak dönüştürülmek istenmesi akıl alır gibi değil. Bütün olumsuzluklara, devletin bütün şiddetine rağmen, Sur halkının bulunduğu evleri terketmek istememesi ve bunun için direnmesi hepimizi sevindiriyor, aynı zamanda sorumluluk yüklüyor.”

ODALAR VE HALK İLE GÖRÜŞTÜK

İstanbul Kent Savunması olarak iki gün boyunca Sur’da bulunduklarını kaydeden Deniz Özgür, ilk gün aralarında İHD ile TMMOB İKK olmak üzere çeşitli kurumları ziyaret ettiklerini ve İHD başkanı Raci Bilici ile görüştüklerini söylüyor. Sur’a dair yapabilecekler konusunda TMMOB’a bağlı meslek odaları şube yöneticileri ile de bir toplantı yaptıklarını belirten Özgür, bu iki gün içinde İstanbul Kent Savunması olarak yaptıklarını şöyle anlatıyor: “İlk gün ayrıca Demokratik Toplum Kongresi’ni ziyaret ettik. Akşam saatlerinde Sur’da mahalle içinde bir açıklama yaptık ve ardından yeryüzü sofrasına katıldık. Sokakları dolaşarak insanlarla görüşmeler yapıp, bunları videoya kaydettik. İkinci gün DTK’nın Sur ve Hasankeyf üzerine düzenlediği tüm günlük bir çalıştay vardı. Bizler de bu çalıştaya katılarak görüşlerimizi paylaştık.”

SAVAŞ VE KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇ İÇE

Öte yandan Deniz Özgür, Sur’da yaşanan yıkımın sadece rant politikasıyla değil, devletin Kürtlere karşı yürütmüş olduğu savaş yöntemleriyle de iç içe olduğunu şu sözlerle ifade ediyor: “Devletin Kürt halkı üzerinde çıplak bir şiddet uyguladığı çok açık bir gerçek. Bu anlamda, başta İstanbul’da olmak üzere tüm ülkede uygulanmak istenen kentsel dönüşüm politikaları, bu coğrafyada güvenlik ve savaş politikalarıyla birlikte hayata geçiriliyor. Savaş ve kentsel dönüşüm bir anlamda iç içedir diyebiliriz Kürt illeri için. Başta Sur olmak üzere, son iki yıldır yakılıp yıkılan il ve ilçelerde yapılacak kentsel dönüşüm, esasında Kürtler arasında var olan toplumsallığın, dayanışmacı ilişkilerin, mekanla kurdukları bağların yok edilmesi ve bütün bunların tamamının devlet eliyle şekillendirilmesi üzerine kurulmuş.”

SUR HALKININ MÜCADELESİNİ DUYURACAĞIZ

Sur ve İstanbul arasında bir mücadele hattının kurulup kurulamayacağı sorusunu “Bizim Sur’a giderken de hedefimiz böyle bir bağlantının imkanı üzerine düşünmekti. Oldukça verimli temaslar kurarak döndük. Bizim inandığımız kent ve yaşam savunması, zaten kimlik, dil, din farkı, mesafe uzunluğu dinlemez. Bu anlamda bizim işimiz daha yeni başlıyor” diyerek cevaplayan Deniz Özgür, Sur’da yaşanan dönüşümü daha geniş kitlelere duyurmak için çeşitli medya araçlarını etkin bir şekilde kullanacaklarını da sözlerine ekliyor.