Süreç 15. Ağır Ceza'ya uğramadı
Süreç 15. Ağır Ceza'ya uğramadı
Süreç 15. Ağır Ceza'ya uğramadı
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılandıkları davada Kürt sorunuyla ilgili dilekçe verip savunma yapan üç ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsünü verdikleri dilekçeden dolayı "örgüt propagandası" yaptıkları suçlamasıyla 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, hükümlülerin karar duruşmasında yaptıkları savunmalarla ilgili olarak da suç duyurusunda bulundu.
Geçtiğimiz günlerde görülen "KCK Basın Davası"nda tutuklu 26 gazeteciden sadece 2'sini tahliye ettiği için tepki çeken İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, "müzakere süreci bir türlü uğramadı" dedirtecek bir karara daha imza attı. Mahkeme, yargılandıkları davada Kürt sorunuyla ilgili dilekçe verip savunma yapan üç ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsünü verdikleri dilekçeden dolayı "örgüt propagandası" yaptıkları suçlamasıyla 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Cezaları ertelemeyen mahkeme, hükümlülerin karar duruşmasında yaptıkları savunmalarla ilgili olarak da suç duyurusunda bulunma kararı aldı.
Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü Baysal Demirhan, Muhammet Akyol ve Vedat Düşküner, 15 Mart 2012 tarihinde yargılandıkları İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe vermişti.
3 tutuklu söz konusu dilekçelerinde Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını istemişti.
Dilekçede şu ifadeler yer almıştı: "Bu vesile ile bir daha belirtmek isterim ki, Sayın Abdullah Öcalan, faşist Kemalist diktatörlüğün her türlü vahşetine karşı direnen ve asla teslim olmayan Kürt halkının ve PKK'nin önderidir. Sayın Öcalan çok ağır ve özel tecrit işkencesine rağmn 13 yıldır esir tutulduğu İmralı Adası'nda direnmektedir. Kendisini ve şahsında faşist zulme karşı direnenleri komünist devrimci coşkumuzla selamlıyoruz. Abdullah Öcalan koşulsuz derhal serbest bırakılmalıdır."
Mahkemeye sunulan dilekçeleri suç kabul edilen 3 tutuklu hakkında "suçu ve suçluyu övmek", "örgüt propagandasını yapmak" suçlarından dava açılmıştı.
Dava, İstanbul KCK Ana Davası ve KCK Basın Davası'na bakan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Duruşmada, Muhammet Akyol, 21 sayfalık savunmasını okudu. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın 21 Mart çağrısına vurgu yapan Akyol, "Komünist devrimciler olarak yeni bir dönemde olduğumuzun ayrımına ve bilincine varmak, buna uygun belirlemeler yapmak ve mücadele araç ve yöntemlerini belirlemek göreviyle yüz yüzeyiz" dedi.
'TİKKO GERİLLALARI DA ÇEKİLSİN'
"Türkiye'de diyalektiği kavrayamayan ve kendilerini bu sürece uyarlamayan siyasi özneler, ya eriyip ufaldılar ya da egemen sınıf kliklerinin yedeği durumuna düştüler" diyen Akyol, şunları söyledi:
"Tereddütsüz fikrimiz şudur: Kürt hareketinin devrimci şiddeti paranteze aldığı bir dönemde, alışılagelmiş tarz ve anlayıştaki ezilen devrimciliğinin gelişip güçlenmesi sıfıra eşdeğerdir. Hele hele 'Kürt hareketinin yapamadığını biz yapacağız' türü böbürlenmelerle yürütülecek bir devrimciliğin hiçbir şekilde geleceği olmayacaktır. Türkiye'de PKK haricinde bir elin parmakları kadar pratik politik ezilen devrimciliğinde ısrarını koruyan siyasi özne vardır. Partimiz TKP ML'nin de içerisinde yer aldığı bu devrimci özneler alabildiğine güçsüz ve etkisizdir. Herşeye rağmen partimize bağlı faal durumdaki gerilla güçlerimizin varlığı, dost düşman ilgililerin bildiği bir durumdur. Partimize bağlı TİKKO gerillalarının da Abdullah Öcalan'ın çağrısını dikkate alarak savaş bölgesinden çekilen HGP gerillaları ile birlikte daha güçlü ve donanımlı bir şekilde savaşa bilmek için geri çekilmeliler."
Akyol, savunmasının sonunda Öcalan ve Kürt halkına özgürlük istedi.
Demirhan ve Düşküner, Akyol'un savunmasına katıldıklarını belirtti.
'MÜVEKİLLERİMİZİN SÖYLEDİKLERİ SUÇ OLARAK GÖRÜLEMEZ'
Avukat Gülizar Tuncer, müvekkillerinin sundukları dilekçe ile görüşlerini ifade ettiklerini, bunun da suç olamayacağını belirtti, beraatlerini istedi. Avukat Tuncer şöyle konuştu: "Müvekkillerimizin söyledikleri, siyasi düşünce açıklamasıdır, bir saptamadır ve gerçekliği ifade etmektedir. Herkes de kabul etmektedir ki, Abdullah Öcalan Kürt halkının önderidir. Devlet de barış görüşmelerinde onu muhatap almıştır. Dolayısıyla Kürt özgürlük hareketinin gelişim süreci ve gelişmeler dikkate alındığında Öcalan'a özgürlük istemek suç olarak görülemez. Aynı şekilde Kürt halkının mücadelesine sahip çıkmak da suç değildir."
Avukat İnayet Aksu da, gerek müvekkillerinin mahkemeye sunduğu dilekçede gerekse de dilekçeyi esas alan iddianamede 6459 sayılı yasanın aradığı "cebir, şiddet ve tehdit unsurları"nın bulunmadığını belirtti, "Bu nedenle müvekkiller hakkında derhal beraat kararı verilmelidir" dedi.
Avukat Fazıl Ahmet Tamer de, müvekkillerinin dilekçesinin düşünce açıklaması olduğunun altını çizdi, "Bu düşünceler bakı kesimleri ve kamuoyunu rahatsız etmiş olabilir. Ama bunu saygıyla karşılamak gerekir. AİHM'in kararları da bu yöndedir" diye konuştu.
ÖRGÜT PROPAGANDASI'NDAN 10 AY CEZA
Baysal Demirhan, Muhammet Akyol ve Vedat Düşküner, "örgüt propagandası yaptıkları" gerekçesiyle ayrı ayrı 1'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, cezayı 10 aya indirdi.
Sanıkların hükümlü olduğuna dikkat çeken mahkeme, "yeniden bir suç işleyip işlemeyecekleri konusunda kendilerinde tam bir kanaat oluşmadığını" belirterek, hükmün açıklanmasını ertelemedi. Mahkeme ayrıca tutuklular duruşma sırasında pişmanlık göstermediği için de cezayı ertelemedi.
SON SAVUNMALAR DA SUÇ SAYILDI
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, üç hükümlünün, 31 Ocak ve 7 Mayıs tarihli duruşmalarda mahkemeye sundukları savunmaları da suç kabul ederek, savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Mahkeme, 3 hükümlü hakkında açılan "suç ve suçluyu övmek" suçundan açılan davada, ceza verilmesine gerek olmadığına karar verdi.