Sürgün yetmedi, 7 gardiyanı üzerine saldılar
Sürgün yetmedi, 7 gardiyanı üzerine saldılar
Sürgün yetmedi, 7 gardiyanı üzerine saldılar
Abdülkadir Bozkurt, Mardin Kapalı cezaevinden Tekirdağ 2 Nolu F Tipi cezaevine sürgün edilip çıplak arama işkencesine maruz kalan 38 siyasi tutsaktan biri. PKK davası hükümlüsü 20 yaşındaki Bozkurt çırılçıplak soyularak 7 gardiyan tarafından başı duvarlara vurularak feci şekilde darp edilip zorla soyulduğu ortaya çıktı.
25 Kasım Pazartesi günü kardeşi Abdülkadir’i ziyaretine giden abi İbrahim Bozkurt, kardeşinin yüzünün gözünün morluklar içinde olduğunu belirtti. Kardeşinin ve arkadaşlarının ailelerinden uzak bölgelere sürgün edilmeleri yetmemiş gibi bir de götürüldükleri Tekirdağ 2 nolu F Tipi cezaevinde gardiyanlar tarafından darp edildiğini belirten abi İbrahim Bozkurt, “Kardeşim darp edildiğini bana söylediğinde yüreğim kan ağladı. Bu tutsaklar sahipsiz değil, bunu herkes bilsin. Bizleri başka türlü cevap vermeye teşvik etmesinler” dedi.
KAFASINI DUVARLARA VURUP MİDESİNİ TEKMELEMİŞLER
Kardeşinin yüzü gözü mosmor görmenin üzüntüsünü üzerinden atamayan İbrahim Bozkurt görüşte kardeşinin kendisine aktardığı sürgün işkencesini şöyle aktardı: “Tekirdağ 2 nolu cezaevine apar topar getirilen 40-50 mahkum arasından kardeşimle birlikte 5 tutsağı özellikle seçmişler. İsim isim öne çıkarttıkları bu beş kişiyi ayrı ayrı odalara koyup çırılçıplak soyunmalarını emrediyorlar. Bu onur kırıcı uygulamayı kabul etmedikleri için 7 gardiyan kardeşimin üzerine çullanıp darp ediyorlar. Kafasını duvarlara vurmuşlar ve midesini tekmelemişler.”
ÇİFTE MAĞDURİYET
Aile olarak bu konuda çok tedirgin olduklarını ifade eden Bozkurt, “ Bir taraftan adalet ve demokrasiden söz edilirken, resmen ırkçı 7 gardiyanın bu şekilde kardeşimi darp etmesi hangi insanlığa sığar? Bizi de aile olarak karşılık vermeye kışkırtıyorlar. Bu şekilde kardeşimin ezilmesine göz yummayacağım ” diye konuştu. Sadece tutsakların değil ailelerin de mağdur edildiğini dile getiren Bozkurt, “Biz Urfa’da oturuyoruz. Kardeşim Mardin cezaevindeyken her hafta ziyaretine gidebiliyorduk ama sürgün edildikten sonra biz her hafta nasıl gelelim? Bu tam anlamıyla çift taraflı bir cezalandırma” dedi.
Kardeşinin ileri derecede bronşit ve astım hastası olduğunu da aktaran Bozkurt, diyabet hastası tutsaklara dahi bilinçli bir şekilde yağlı yemek verildiği ve her türlü zulmün yaşatıldığı Tekirdağ F Tipi cezaevinde sağlığının daha da kötüleşeceği endişesi içinde olduğunu dile getirdi.
Henüz 20 yaşındaki Abdülkadir Bozkurt’un yaşadığı eziyet ve haksızlık bununla da sınırlı değil. 17 yaşındayken tutuklanan Bozkurt'a dönük polisten yargıya yaşanan haksızlıklar, yargının Kürt gençlerine reva gördüğü sistematik ceza yağdırma biçimini de tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
POLİS BASKI İLE İFADE İMZALATTI
Ortaokul öğrencisi Abdülkadir Bozkurt 2011 Mart ayında henüz 17 yaşındayken, oturduğu Urfa Eyyübiye İmam Keskin Mahallesinde iki arkadaşıyla dolaşırken önlerinde duran polis aracı tarafından apar topar gözaltına alındı. Ne için alındıkları kendilerine söylenmeyen gençler ancak Urfa Terörle Mücadele Şubesinde sorguya alındıklarında, aynı gün saat 24.00 sıralarında Urfa Merkez Eyyübi SODES binasına atılan ve bir kişinin ağır yaralandığı molotoflu bir eyleme katılmak iddiasını şaşkınlık içinde öğrendiler. Yapılan eylemin kendileriyle hiçbir alakası olmadığını beyan etseler de, TEM polislerinin baskısı sonucunda önlerine koyulan ifadeleri imzalamak zorunda bırakılan gençler tutuklanma talebiyle çıkartıldıkları sorgu hakimliğinde, “PKK örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve “izinsiz patlayıcı madde bulundurmak” iddiasıyla tutuklandılar.
YARGI YİNE CEZA YAĞDIRDI
Urfa E Tipi cezaevinden Mardin E Tipi cezaevine sürgün edilen Bozkurt hakkında verilen hüküm, isnat edilen suçla ilgili hiçbir delil bulunmaması üzerine Yargıtay 9. Dairesi tarafından bozuldu. Yargılanması devam eden Bozkurt, 28 Kasım 2013 tarihinde Diyarbakır 4 Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek son duruşması öncesi, 13 Kasım’da apar topar Tekirdağ F Tipi cezaevine sürgün edildi. Bu sürgün nedeniyle Perşembe Diyarbakır’da görülen davasına telekonferans yöntemiyle katılabildi. Duruşma esnasında zorla sürgün edildiğini, mahkeme huzuruna çıkıp savunma yapmak istediğini heyete beyan etse de, bu talebi reddedilerek, “ülke topraklarından bir kısmını devletin hakimiyetinden ayırıp bu bölgede bağımsız ayrı bir devlet kurmak amacına yönelik olarak olaylara fiilen katıldığı” gerekçesiyle önce ağırlaştırılmış müebbet, sonuç olarak da 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.