Suriye’de Kürt-Arap kardeşliğinin köprüsü Efrîn’dir

Türk devleti Efrîn’i işgale hazırlanıyor. Bu işgalin tek nedeni var, Kürt düşmanlığıdır.

Kürtlerin Rojava’da ve Efrîn’de kendi kendilerini yönetmesine tahammül edemeyen faşist Tayyip Erdoğan-Bahçeli iktidarı Efrîn’i işgal etmek istiyor. Bu işgal için Kürt düşmanlığından başka bir neden de yok. Efrîn özerk kantonunun Türkiye’ye yönelik bir saldırısı yok. Saldıran Türk devleti, işgal etmek isteyen Türk devleti! Tayyip Erdoğan’ın ne kadar azılı Kürt düşmanı olduğu sadece Rojava politikasına bakılarak bile anlaşılabilir. IŞİD’i Kobanê’ye saldırtan Tayyip Erdoğan’dı. Şimdi ise doğrudan kendisi saldırıyor. 

IŞİD, Irak El Kaidesiydi. Türk devleti daha IŞİD ismini almadan önce Irak El Kaide’siyle ilişkiliydi. Bu nedenle Irak El Kaide’si, yani IŞİD ile yakın ilişkisi olan Tarık Haşimi’yi koruma altına aldı. İlişkide olduğu Musul valisi eliyle Musul’u IŞİD’e bıraktıran da Türkiye’dir. Tayyip Erdoğan, Hakan Fidan’ı MİT’in başına getirdikten sonra IŞİD’i doğrudan yönlendirir hale gelmiştir. IŞİD’i Kürtlere saldırtan Tayyip Erdoğan’dır. Başurê Kurdîstan’da Şengal’e, Maxmur’a, Hewlêr’e, Kerkük’e saldırtan da Tayyip Erdoğan’dır. Kürtler bu gerçeği görmezlerse yanılırlar. IŞİD’i Ortadoğu halklarının başına bela edenlerin başında Türkiye gelmektedir. Belki başkaları da el atmış ve yönlendirmiştir; ancak daha sonra Türkiye en fazla yönlendiren ülke haline gelmiştir. Şu anda Katar’ın bu düzeyde suçlanmasına neden olan Türkiye’dir. Türkiye, Katar’ın parasını ve ilişkisini kullanarak IŞİD’i kendi çıkarları için kullanmıştır. Arap ülkeleri IŞİD’in Türkiye tarafından kullanılmasına zemin sunanın Katar olduğunu anlayınca Katar’a yüklenmişlerdir. Türkiye’yi Katar’a yüklenerek vurmayı hedeflemişlerdir.

Tayyip Erdoğan’ın Efrîn’i işgal etme saldırısı, Kürt düşmanlığından kaynaklanmaktadır. Ancak dışarıda ve içeride yaşadığı ağır sıkışıklığı Efrîn’in işgaliyle örtmek istiyor. Çünkü Katar kriziyle birlikte Suriye politikası tümden iflas etmiştir. CHP’nin Adalet Yürüyüşünü bu ortamda etkisiz kılmayı amaçlıyor. Yine Katar krizinin kendisine doğru geldiğini görerek Efrîn’i işgal edip dikkatleri bu yöne çevirmek istiyor. En önemli bir nedeni de Şehba’da başlattığı demografik yapıyı değiştirmeyi Efrîn işgaliyle sürdürmek istiyor. Çünkü esas amaçlarından biri de, Efrîn’den Kürtleri kaçırtıp, buradaki Kürt nüfusunu seyreltip Türkmenleri ve kamplarda ajan haline getirdiği Arapları Efrîn’e yerleştirmektir. Şimdi Suriye’ye amacının Efrîn’i işgal etmek ve Türkiye’ye bağlamak değildir diyorsa da esas amacı bu alanı doğrudan ya da dolaylı olarak kontrol altına almaktır. Anlaşılıyor ki Suriye de kısa vadeli bazı amaçları için bu hesapları göremiyor ve Türkiye’nin oyununa gelmiş bulunuyor. Kürtlerle ortak olup kendi konumunu güçlendireceğine, her zaman Suriye’nin kuyusunu kazan Türkiye ile işbirliğine yöneliyor. Suriye’yi bu kadar yakıp yıkan AKP iktidarının suç ortağı oluyor. Mevcut rejim bu politikayla aslında kendi sonunu getiriyor. Suriye rejimi ve müttefikleri Türkiye’nin işgaline göz yumarak intihar ediyorlar. Bu işgalin sonucunda en fazla kaybeden mevcut Suriye rejimi ve müttefikleri olacaktır. 

Efrîn’e saldırıya göz yumulması, Kürtlerin, Arapların Suriye’de birlik içinde yaşamalarına vurulmak istenen en büyük darbe olacaktır. Türkiye Araplarla Kürtleri çatıştırarak Kürtlerin Rojava’da özgür ve demokratik yaşama kavuşmasını engellemek istiyor. Nitekim Türkiye’nin Efrîn işgali, Araplar ve Kürtler arasındaki kardeşliği ve ortak yaşamı sabote ederek, Kürt ve Arap milliyetçiliğini hortlatmaktan başka bir sonuç vermeyecektir.

Bu dönemde en fazla dikkat edilmesi gereken konu Arap-Kürt çatışmasını önlemektir. Çeşitli güçlerin yaratmak istediği bu oyuna gelmek, hem Kürtlere, hem de Araplara kaybettirir. Efrîn saldırısı karşısında Kürtlerle Araplar bu işgale karşı ortak mücadele etmelidirler. Arap ülkeleri de bu işgale karşı çıkmalı, Türk işgaline karşı direnen Efrîn halkının yanında yer almalıdırlar. Araplar şimdi Rakka’da IŞİD’e karşı Kürtlerle birlikte savaşıyorlar. Bu ortaklık Efrîn işgaline karşı da yaratılmalıdır. Suriye’nin geleceği Araplarla Kürtlerin kardeşliğinden geçmektedir. Kim Arap-Kürt çatışması yaratıyorsa, o, Suriye’nin geleceğini sabote ediyordur. 

Kürtler Suriye’de Arap halkıyla birlikte yaşamak istiyorlar. Kesinlikle bölünmeden yana değildirler. Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu ve Federasyon içindeki özerk bölgeler yoluyla Suriye’nin siyasi birliğini güçlendirmeyi hedefliyorlar. Kürtlerin projeleri bölme değil, bütünleştirme projesidir. Bunu anlamamak, Suriye’nin bölünmesine hizmet etmektir. Efrîn, Arap-Kürt ilişkisinin, dostluğunun köprüsüdür. Efrîn’de Kürtlerin ezilmesi ve göçertilmesi, Kürtler ve Araplar arasındaki temel köprünün yıkılmasıdır, Suriye’nin birliğinin tehlikeye atılmasıdır.

Tayyip Erdoğan’ın Efrîn’i işgaline karşı Kürt halkı her yerde ayağa kalkmalıdır. Kobanê’de IŞİD’e karşı direnişte ortaya çıkan bölge ve dünya demokrasi güçlerinin birliği ve ortak mücadele ruhu tekrar canlandırılmalıdır. Efrîn saldırısı, aynı zamanda Türkiye’deki demokrasi mücadelesine saldırıdır; tüm Kürtlere saldırıdır, Ortadoğu’nun demokrasi güçlerine saldırıdır; tüm insanlığa yönelik saldırıdır. Bu açıdan 6-7-8 Ekim ruhu, 1 Kasım Dünya Kobanê Günü ruhu ile her yerde harekete geçilmelidir. Halklar Efrîn işgaline karşı ortak tutum ve direniş içinde olmalıdırlar. Suriye içinde özellikle Halep ve Şam’da Kürtler bu işgale karşı ortak mücadele içine girmelidirler. Lübnan’da Araplar, Kürtler, Dürziler ve Ermeniler de bu faşist işgale karşı ortak mücadele etmelidirler. Efrîn direnişi Ortadoğu despotizmine, gericiliğine karşı Ortadoğu halklarının özgürlük ve demokrasi mücadelesi haline getirilmelidir. Efrîn’de yenilen Tayyip Erdoğan, Türkiye’de de yenilecektir. Tayyip Erdoğan-Bahçeli faşizminin Efrîn’de yenilgisi sadece Türkiye’nin değil, Suriye’nin de, tüm Ortadoğu’nun da demokratikleşmesinin önünü sonuna kadar açacaktır. 

Efrîn işgali karşısında tüm dünyanın devrimcileri, demokrasi güçleri hemen harekete geçmelidirler. Hatta işgali beklemeden harekete geçilmelidir. Türkiye ve Kürdistan’da, Avrupa’da demokrasi güçleri ortak mücadele etmelidirler. Kuşkusuz Efrîn işgaline karşı Arap-Kürt ittifakı temelinde mücadeleyi yükseltmek, Ortadoğu’nun tarihini de, kaderini de değiştirecektir. Efrîn direnişiyle sadece Kürtler değil, tüm Suriye halkları ve Ortadoğu halkları da kazanacaktır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika