Suriye devrim neden olmadı?
Suriye devrim neden olmadı?
Suriye devrim neden olmadı?
Suriye’de devrimin gerçekleşmesi için koşullar uygundu. Hatta diğer bölge ülkelerinin hepsinden daha uygun koşullara sahipti. Bu koşullar Baas Rejiminin kendisi uygulamalarıyla oluşturmuştu.
Kürtleri vatandaş bile saymayarak kimlik, dil, kültür, halk ve ulus olarak haklarını tanımaması, tümden inkar etmesi bir yandan öte yandan da Arapları Sünni, Alevi diye ayrıştırması koşulların oluşması için yeterliydi. Muhalefeti ve siyaseti yasaklaması yine yaratığı korku imparatorluğuyla halkı bastırmasıyla kendi elleriyle kuyusunu kazıyordu. Ancak bütün bunlara rağmen Suriye devrim adına başlatılan mücadele ve bunun sonucunda iş savaşa dönüşen şiddete rağmen hala devrim olmadı. Tüm koşullar uygun olmasına rağmen devrimin olmamasının elbette önemli bazı nedenleri var.
DEVRİMCİ GÜÇLER Mİ?
Suriye’de başlangıçta devrim adına gerçekten devrim yapmak isteyen, Baas Rejiminin baskısı, zulmü altından kurtulmak isteyen güçler çıktı. Bu güçlerin bazıları çıkışında son derece haklı, devrimi gerçekleştirme, Baas rejiminin zulmünden, halklar, gruplar kültürler arasındaki ayrımcı yaklaşımlarından kurtulmak, özgür yaşama taleplerine sahipti. Ancak daha başından beri başta ABD ve Türkiye olmak üzere İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya ortaya çıkan ve Baas Rejimine karşı ayaklanan bu devrimci güçlere el attı. Onları kendi amaçlarını gerçekleştirmek için kullanmaya başladı. Suriye’deki ayaklanma da tıpkı Tunus, Mısır, Libya ve diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi başladı. Yani sivil ittiatsızlık hareketi olarak başladı. Ama bu hareketler uluslararası güçler eliyle Libya’dan başlanarak silahlandırıldı. Devrimci güçlerin uluslararası güçler tarafından silahlandırılması Suriye'deki şiddetin artamasının, devrim adına yola çıkanların yozlaşması ve çete, çıkar savaşına dönmesine neden oldu. Suriye muhalefetinin silahlandırılmasında rol oynayan ülkelerin başında ABD, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Fransa ve rejim destekçisi en önemli aktor olarak da İran gelmektedir. Bu da Suriye'de devrim adına yola çıkan güçlerin artık Suriye'de bir devrim yapmaktan çok maddi destek sağlayan bu ülkelerin çıkarları için savaşmak anlamına geliyor. Son dönemlerde Fransa ve ABD'nin yaptıkları maddi destek miktarını arttırması bunu bariz bir şekilde kanıtlıyor.
BAAS REJİMİNİN DEVRİM KARŞITLIĞINI GÜÇLENDİREN PARAVAN GÜÇLERİ
Ülkedeki silahlanmada uluslararası güçlerin etkisi olduğu kadar Baas Rejiminin de büyük bir etkisi var. Zira Baas Rejimi 2011 yılına kadar ülkede derin ve son derece ince bir tarzda sürdürdüğü özel savaş yöntemleriyle kendini ayakta tuttu. Ülkedeki muhalefet silahlanmaya başlayınca bir kez daha uzman olduğu özel savaş yöntemlerini devreye sokarak devrimin gerçekleşmesini engellemek istedi.
Bu konuda Ğruba El Şam olarak bilinen silahlı grubun oluşum ve tarihçesine bakmak yeterlidir. Bu grubun oluşum amacı ve şu ana kadar yaptıklarına bakınca Suriye Baas rejiminin özel savaş yöntemlerinde ne kadar uzman ve usta olduğunu görebilirsiniz. Bu grup bizzat Baas Rejimi tarafından ABD'nin saplandığı Irak bataklığında daha fazla debelenmesi amacıyla kullanılmış bir gruptur.
Ğruba El Şam silahlı grubunun temelleri Hafız Esed döneminde atılmış, Suriye’de Baas Rejiminin korunması, hakim kılınması yani çeşitli amaçlar için kullanılan gizli, yer altı güçleri Hafız Esed tarafından oluşturulmuştu. Bu güçler Suriye’de çok kirli amaçlar için kullanıldı. 2003 yılında ABD’nin Irak’a yönelik müdahalede bulunması Esed’in bu güçlerinin de kaderini değiştirdi. Beşar Esed o dönemde bu güçleri yer üstüne çıkararak Raka’nın Bokemal ilçesinde oluşturduğu eğitim kampında topladı. Orada bu güçler eğitilerek Irak’ta ABD’ye karşı savaştırmak için grup grup eğitilerek gönderildi. Bu silahlı grupların bazıları 2011 yılına kadar Irak’ta kalırken bazıları da Bokemal’daki üslerine çekildiler. Ki o yıllar arasında ABD bu güçleri Bokemal’da tespit etti ve bir seferde bu gruplara yönelik hava saldırısı gerçekleştirdi. Bu grup 2011 yılında devrim dalgası Tunus’ta başlayıp diğer Arap ülkelerine yayılınca Suriye çekildi ve Suriye’deki olaylar başlayana kadar sessiz kaldı. Suriye’de devrim için halk ayaklanınca ilk önce Baas Rejimi korumak için halka yönelik acımasızca şiddet kullandı. Devrim dalgası büyüyünce kendisini Rejime karşı bir grup olarak adlandırarak sözüm ona mücadeleye başladı. Bu grup da tıpkı El Kaide’ye bağlı Cephet El Nasra gibi kendini radikal İslamcı bir grup olarak kabul ediyor.
Bu grubun baştan beri ve şu andaki faaliyetleri Baas Rejimini zayıflatma yerine güçlendiriyor. Bu grupta diğer gruplar gibi kendisini Suriye muhalefeti ÖSO içinde yer aldığını ilan etti. Rejimin zulmünden kurtulmak isteyen Suriye halklarından -Kürtler dışında- insanlar ÖSO’ya ilk süreçlerde destek verdiler. Ancak bir özel savaş yönetimi olan bazen muhalefetin içindeymiş gibi görünüp rejimin elini güçlendirme uygulamaları şu ana kadar bu grup tarafında çok iyi bir şekilde kullanıldı. Halkın ÖSO’ya olan sempatisi, güvenini kırmak için ÖSO içinde olduğunu gösterip gerçekte ise uygulamalarıyla ona karşı tepki oluşturma politikaları en fazla bu grup tarafından izleniyor. Bu grup girdiği yerleri talan ediyor, halkın malına, canına zarar veriyor. Bu grup tarafından oluşturulan hırsızlık şebekeleri savaştan ötürü evlerini, işyerlerini bırakan halkın eşyaları çalınıyor ve Türkiye’de pazarlanıyor. Bu konuda daha önce ÖSO’daki bu uygulamaları gördükleri için ondan ayrıldığını ilan eden bazı komutanlar dile getirmişti. Bu uygulamalarıyla Ğruba El Şam ÖSO’yu zayıflatıp, ona karşı olan güveni kırıp Baas Rejimini güçlendiriyor. Ve zaten bazı güçler tarafında hala bu grubun direk Baas Rejimine bağlı olduğu yönünde değerlendirmeler de var.
Rejimin politikalarını uygulayan, halkı devrimden uzaklaştırıp, gerçek devrimci güçlerden soğutan ve Suriye’de bir devrimin gerçekleşmemesi için faaliyet yürüten sadece bu grup değil. Begara Aşiret Reisi Nevaf El Beşir’in oluşturduğu grup da aynı görevi yerine getiriyor. Ancak her gruba ayrı bir görev verilmiş durumda. Neva El Beşir’in grubuna Suriye’de yaşayan halklar ve mezhepler arası çatışmaları yaratma, böylelikle halklar arası birliğin oluşmasını engelleyerek gerçek devrimci güçlerin ortaya çıkmasını engelleme görevi verilmiş. Ki geçtiğimiz yıl Serêkaniye yönelik saldırılarda Kürt halkı ile Arap halkı arasında çatışma yaratma girişiminde bulunmuştu ve bu amacı ortaya çıkarılarak boşa çıkarılmıştı. Aynı grup bölgede yaşayan az sayıda da olsa Alevi Arap köylerine yönelik saldırılar gerçekleştirmiş ve mezhepler arası çatışmaları körüklemek istemişti.
Diğer bir grup ise Azaz taraflarında kurulan daha doğrusu kurdurulan ve amacı Kürt-Türkmen çatışması yaratmak olan Ömer Dadiği’nin grubuydu. Ğruba El Şam ve Nevaf El Beşir’e bağlı güçler Serêkani’ye saldırırken bu grupta Afrin taraflarında Ezidi Köyü Kastel Cındo’ya saldırdı. Bu saldırıyla hem mezhep çatışması hem de Kürt-Türkmen çatışmasını yaratma planlanmıştı. Ancak Kürt hareketi bunun bilincinden hareketle böyle bir savaşın çıkmasının önünü aldı ve rejimin politikalarını boşa çıkardı. Bu grubun uygulamaları daha sonra ÖSO içindeki gerçek devrimci gruplar tarafından da fark edildi. O yüzden son dönemlerde Suriye Muhalefeti içinde yeni oluşum arayışları başlamış durumda.
Diğer bir grup ise son dönemlerde adı öne çıkmaya başlayan Halıt Heyani grubu olarak bilinen gruptur. Bu grubun sorumluluğunu yapan Halıt Heyani Suriye’deki savaş başlamadan önce Halep’te balıkçı pazarında balık satan biridir. Daha önce de araba lastiği tamirciliğini yapan biri. Ancak Halep’te Suriye İstihbaratı ile çok sıkı ilişkiler olan bir kişi olduğu dolayısıyla istihbarat elemanı olarak halk arasında kabul edilen bir kişi. Suriye de devrimci mücadele başlayınca Halep ve kendi köyünde daha önce hırsızlık yapan, adam kaçıran kişileri toplayarak ÖSO’ya bağlı bir birlik oluşturduğunu ilan ediyor. Zaten bu birliklerin çoğu da kendi köylerini, mahallelerini koruma adıyla kurulmuş durumda. Ancak birliğini kurduğu gibi Halep’te yoksulların yaşadığı Benized Mahallesine yerleşiyor. Zaman zaman Rejime bağlı güçlerle çatışıyor havasını yaratıyor. Böylelikle halkın savaştan göç etmesine neden oluyor ve göç edenlerin evlerini soyarak satmak için Türkiye’ye gönderiyor. Çok geçmeden adam kaçırma, işkencelerden geçirme, kaçırdığı insanların ailelerinden fidye isteme gibi savaş suçları sayılan pratikleri açığa çıkıyor. Grubun bu uygulamaları halkı devrimden soğutup mesafeli durmasında etkili oluyor. Bu grubun insanlık dışı, savaş suçu sayılan, sivilleri öldüren pratiklerinin faturası ise bağlı olduğunu iddia ettiği ÖSO’ye çıkıyor. Bu yüzden üçüncü yılına girmesine rağmen Suriye’de savaşın giderek şiddetlenmesine rağmen devrim bir türlü olmadı. Zaten ordudan ayrılıp bir süre ÖSO içinde yer aldıktan sonra ayrılıp köylerinde kendi köşelerine çekilen birçok komutan devrimimiz satıldı ihanet uğradık diye yaptıkları açıklama neden devrimin olmadığının nedenlerini bir anlamda gösteriyor.
VE İRAN FAKTÖRÜ
Suriye’de devrimin olmamasında etkili olan bir diğer etken ise İran’ın oynadığı roldür. İran baştan beri Baas Rejiminden yana olduğunu açıklamış durumda. Zira Suriye’de devrim süreci sonuçlanmış olsa müdahale sırasının İran’a geleceği herkes tarafından bilinen bir gerçek. İran kendisine yönelik müdahaleyi geciktirmek amacıyla Suriye’deki devrim sürecinin uzaması için elinden geleni yapıyor. Bu yüzden bir yandan rejimin yanında yer aldığını açıklarken öte yandan da muhalefetle, muhalefetten bazı güçlerle çok sıkı ilişkiler içinde olduğu ve bu gruplara her türlü desteği sağladığı açığa çıkmış durumda. Cephet El Nasra ve Ğruba Şam gibi Radikal İslamcı grupların hepsinin en büyük geri cephesi İran ve bu konuda İran ile koordineli hareket eden Türkiye olması bu gerçeği kanıtlıyor.
İran’ın bu gruplara verdiği destek muhalefet ile olan ilişkilerini kanıtlarken öte yandan da rejime açıktan destek verdiğini gizleme gereğini bile duymaması Suriye devriminin gerçekleşmemesinde oynadığı olumsuz rolü açıkça gösteriyor. İran’ın Baas Rejimine verdiği desteğin askeri boyutu da bir hafta önce ortaya çıktı. Afrin’e bağlı Ziyaret köyünün rejim tarafından önce uçaklarla bombalanması ardından karadan köye bir harekat girişiminde bulunmak isterken rejim güçleriyle birlikte İran Besiç güçlerinin de yer alması asker güçlerle de destek vermeye başladığını gösteriyor. Zira hala Suriye’nin birçok yerinde İran askeri güçlerinin içinde olduğu askeri üsler var. Son süreçte rejimin daha fazla zorlandığını görünce devrimin gerçekleşmemesi için askeri güçlerini de harekete geçirmesi Suriye devriminin gerçekleşmemesi önünde ne denli engel olduğunu gösteriyor.
BÜTÜN GELİŞMELERE RAĞMEN ROJAVA’DA DEVRİM
Suriye de hala her gün onlarca insanın devrim adına kanı akıyor. Ama bütün bunlara rağmen hala devrim olmuş değil. Uluslararası güçler ile Suriye Baas rejiminin özel savaş politikalarını pratikleştiren bazı gruplar tarafından Suriye devrimi önünde engel olurken bütün bunlara rağmen Kürt hareketi mücadelenin ikinci yılında Rojava devrimini yaptı. Baştan beri Suriye’de herhangi bir devrimin olmaması için çaba sarf eden güçlere rağmen Kürtlerin kendi devrimini yapmaları bu güçler tarafından kabul edilmedi. Ve birçok yöntem ve oyunla devrimin boşa çıkarılması, başarıya ulaşmaması için çalışıldı. Şu ana kadar izlenen politikalar, entrikalar ve oyunlar Kürtlerin direnmesiyle boşa çıkarıldı. Son dönemlerde izlenen yeni politika ise savaşı şu ana kadar girmediği Batı Kürdistan’a yayarak hem zenginlik kaynaklarına konmak hem de Suriye devriminin savaş çevreye yaydırılarak gerçekleşmesini engelleme politikasıdır. Bunun için pilot bölge olarak son dönemlerde Halep’teki Kürt mahalleleri ile Afrin yöresi seçildi. Şu an izlenen politika bu olurken buna karşı Kürtler birliklerini güçlendirme yine demokratik özerk sistemlerini halkların birliğiyle inşa etme çalışmalarını hızlandırarak aşmaya çalışıyor. Öte yandan savunma birlikleri silahlı saldırılara karşı direnerek savaşı Batı Kürdistan kentlerine yayılmaması için mücadele veriyor.
Siyasi çevreye ve son dönemlerde gerçekleşen görüşmeler Kürtlerin izleyecekleri politikalarla daha önce bertaraf ettikleri tehlikeler karşısında aldıkları tedbirlerle aşacaklarını gösteriyor.