Süryaniler DAİŞ’e karşı açlık grevine başladı

DAİŞ çetelerinin Tıl Temir ve Hesekê’deki Asuri-Süryani köylerine yönelik yaptıkları saldırı ve katliamları protesto etmek için Asuri-Süryaniler dün de açlık grevine başladı.

DAİŞ çetelerinin Tıl Temir ve Hesekê’deki Asuri-Süryani köylerine yönelik yaptıkları saldırı ve katliamları protesto etmek için başkent Stockholm başta olmak üzere İsveç’in bazı yerleşim birimlerinde meydanlara çıkan Asuri-Süryaniler dün de açlık grevine başladı. 
25 bin Süryaninin yaşadığı Stockholm’un Södertälje ilçesinde Storatorget Meydanı’na büyük bir çadır açan değişik siyasi parti ve gruplara mensup 10 civarında Asuri-Süryani-Keldani, DAİŞ çetelerinin Til Temir, Hesekê ve Ninova Ovası’ndaki Asuri-Süryanilere yönelik saldırılarını kınayarak, İsveç Hükümeti, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’in çetelerin saldırı ve katliamlarının durdurulması ve DAİŞ’ın rehin tuttuğu Süryanilerin serbest bırakılmaları için somut girişimde bulunmalarını istedi.
Açlık grevinin örgütlenmesine öncülük yapan Södertälje Belediyesi Meclis Üyesi Metin Rhawi, Habur’da olanların Birleşmiş Milletler ve İsveç Hükümeti tarafından bilindiğini, kendilerinin bu güçleri harekete geçmeye zorlamak için açlık grevine gittiklerini söyledi.

'KINAMAK YETMEZ, HAREKETE GEÇMELİ'

İsveç Hükümeti’nin Tıl Temir ve Habur’da olanları kınadığını ama bunun çetelerin saldırı ve katliamlarını durdurmak için yeterli olmadığını belirten Rhawi, “Bir halk binlerce yıl yaşadığı topraklardan sürülürken, katledilirken dış dünya ne zamana kadar olanları seyretmekle yetinecek? 200-300 civarında insan kaçırılmışken ve akıbetleri hakkında herhangi bir şey bilinmezken  sadece kınamak yetmez, harekete geçmeli. Avrupa Birliği Ninova Ovası’nda Süryaniler için güvenlikli bölge oluşturma kararı aldı. Aynı kararın Hesekê ve Til Temir için de alınmasını ve uygulanmaya konmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
Bölgede DAİŞ çetelerine karşı birlikte savaşan Süryani Askeri Meclisi, Habur savaşcıları ve YPG ile YPJ ile iletişim içinde olduklarını belirten Rhawi, Til Temir ve Hesekê’de DAİŞ saldırılarına karşı bu güçlerin kararlı bir direniş sergilediklerini, direnişin tıpkı Kobanê’de olduğu gibi koalisyon güçleri ve demokratik kamuoyu tarafından desteklenmesi gerektiğini söyledi.

'SAVAŞCILARA YARDIM EDİLMELİ'

Yerleşim birimlerine girmeden DAİŞ çetelerine müdahale edilmesi ve böylelikle sokak çatışmalarının önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çeken Rhawi, “Oradaki savaşcılar kanlarının son damlasına kadar topraklarını savunmaya kararlı. Ama BM, AB, Arap Birliği ve İsveç’in girişimde bulunmaları ve oradaki güçlere yardım etmeleri gerekiyor. İşte biz bu talebimizin gerçekleşmesi için açlık grevi yapıyoruz” dedi.
Açlık grevine katılanlar arasında 10 yaşında çocuklardan 67 yaşındaki yaşlılara kadar değişik yaş gruplarından Asuri-Süryani-Keldaniler de bulunuyor. Keldani Federasyonu Sözcüsü 64 yaşındaki Bahnam Jabou, “Biz tüm dünyanın Til Temir, Hesekê ve Ninova’da yaşayan Asuri-Süryanilerin yanlız olmadıklarını bilmeleri için açlık grevine başladık. Biz o bölgenin yerli ve kadim halklarındanız. 18 yüzyıl ve daha sonra da 1915 yılında halkımız katliam ve soykırıma tabi tutuldu. Topraklarından sürüldü. Bugün soyırımın üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen halkımız halen katliamlara ve soykırımına uğruyor. Ortadoğu’da yaşamanın faturasını kanımızla, topraklarımız, evlerimiz, kızlarımızla ödedik. Yaşamanın bedeli ağır olmasına rağmen bugüne kadar hiç bir hakkımızı elde edemedik” şeklinde konuştu.
“Ne ABD ne de Avrupa bizi savundu. Bizim kapasitemiz sınırlı. Bizleri kim savunacak? Ortadoğu’daki Hıristiyanlar, Asuri-Süryani-Keldaniler çok kurbanlar verdik. Dünya olanları izledi. Artık birleşmiş Milletler’, AB ve Arap Birliği ve tüm İslam ülkelerinden DAİŞ’ın katliamlarına hep birlikte karşı çıkmalarını istiyoruz” diyen Jabou, bölgede yaşayan Hıristiyan halkın yaşamının güvence altına alınması için Birleşmiş Milletler’in karar almasını ve kararı derhal yürürlüğe koynasını talep ettiklerini söyledi.

'SESSİZLİĞİ BOZMAK İÇİN AÇLIK GREVİNE BAŞLADIK'

Mezopotamya Kültür Derneği yöneticilerinden 67 yaşındaki Kenan Kerimo da, Ortadoğu’da Asuri-Süryani halkının yok olma riski ile karşı karşıya bulunduğunu ve bu saldırılara karşı sadece Kürt Özgürlük Hareketi’nin halklarına sahip çıktığını ifade etti.
Til Temir, Hesekê ve Ninova’da Süryanilere yönelik saldırıların hızından bir şey yitirmeden sürmekte olduğuna dikkat çeken Kerimo, “Tüm bu olanlar dünya tarafından sessizce izleniyor. Bizler bu sessizliği bozmak için açlık grevine başladık. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nden derhal devreye girmesini ve askeri ve insancıl yardımda bulunmalarını talep ediyoruz” diye ekledi.
Geçmişte de Asuri-Süryanilerin katliam ve soykırımlara  uğradığını hatırlatan Kerimo, “Eğer bir halk kendi iradesiyle hareket edemiyor ve taleplerini gündeme getiremiyorsa yok olur. 1896 ve 1915’lerde katliamlara uğradık. Savunmasız ve sessiz kaldık. Ama artık hiç susmayacağız ve direneceğiz, kendimizi savunacağız. Aynı coğrafyayı paylaştığımız kardeş haklarla birlikte özgürlüğümüze kavuşacağız” diye kaydetti.

DAİŞ’I PROTESTO GÖSTERİSİ YAPACAKLAR

29 Mart Pazar günü Södertälje ilçesinde DAİŞ’ı protesto etmek ve Til Temir ve Hesekê’de direnenlere destek vermek için bir yürüyüş ve miting gerçekleştireceklerini söyleyen açlık grevcileri, Türk, Kürt, Asuri-Süryani-Keldaniler başta olmak üzere tüm halklar ve insan hakları savunucularını gösteriye katılmaya çağırdı.

'GÜVENLİKLİ BÖLGE OLUŞTURMA KARARI UYGULANMALI'

Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili Robert Halef de, DAİŞ çetelerinin Til Temir ve Habur’daki katliam ve saldırılarını yazlı bir soru önergesiyle İsveç Parlamentosu’nun gündemine getirdi ve Avrupa Parlamentosu’nun 2 hafta önce aldığı Asuri-Süryaniler için güvenli bölge oluşturulması kararının pratikte uygulanması için adım adılmasını talep etti. 
Irak’ta yaşayan Asuri-Süryani-Keldanilerin 2003 yılından bu yana baskı ve saldırılardan korunabilmek için topraklarını terk etmek zorunda kaldıklarını ve Suriye’deki iç savaştan sonra Ortadoğu’da topraklarını terk etmek zorunda kalan Hıristiyanların sayılarının 500 bine ulaştığını söylüyor.

DIŞ DÜNYANIN DAYANIŞMA GÖSTERME SORUMLULUĞU VAR

Geçtiğimiz yıl DAİŞ çetelerinin Musul’u ele geçirmeleri ve Ninova Ovası’na saldırıları sonucu 250 bin Süryaninin daha topraklarını terk ederek Federal Kürdistan Bölge Yönetimine sığındığını hatırlatan Halef, kendisinin 2003 yılından bu yana Hıristiyanlar için  güvenli bölge oluşturulması önerisini hem İsveç Parlamentosu hem de uluslararası platformlarda gündeme getirdiğini kaydetti. Halef, “Hewler’deki Kürt Hükümeti yetkilileri ile yaptığım görüşmelerde güvenlikli bölgenin oluşturulmasına olumlu yaklaştıklarını gördüm. Aralarında Irak’ın da bulunduğu pek çok ülkenin Stockholm Büyükelçileri de güvenlikli bölge oluşturulmasından yana olduklarını söylediler. Şimdi dış dünyanın omuzlarında baskı altında ve yaşamlarından kaygılanan insanlara politik, askeri ve insancıl yardım ve dayanışma gösterme sorumluluğu var” dedi.
Avrupa Birliği Parlamenteri Lars Aduksson ile birlikte Irak’taki mülteci kamplarını gezdiklerini, Kürt ve Asuri liderlerle konuştuklarını belirten Halef, Asuri-Süryanilerin kampta umutsuzluk içinde bulunduklarını, Bağdat Hükümeti’nin Hıristiyanların varlıklarını korumak için askeri önlem almadığını söylediklerini aktardı.

'SÜRYANİLERE SOYKIRIM YAPILIYOR'

Irak ve Suriye’de Hıristiyan ve diğer halk gruplarının yanı sıra DAİŞ’ın düşüncelerini paylaşmayanlara yönelik sistematik bir temizliğin sürdüğünü, DAİŞ’ın kendisi gibi düşünmeyenleri öldürmek ve topraklarından sürmek için her türlü yöntemi uyguladığını belirten Halef, DAİŞ’ın Habur’da sivillere yönelik katliamlar yaptığını, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Süryaniyi kaçırdığını hatırlattıktan sonra,  şunları söyledi: “Bu saldırı ve insanlık dışı uygulamalar bana göre Birleşmiş Milletler tarafından soykırım olarak kabul edilmelidir. Bir soykırım ve insanlık felaketi sürüyor. BM, AB ve İsveç sorumluluğunu üstlenip harekete geçmeli, Irak ve Suriye’de baskı altındaki halk gruplarının özgürlüklerini garanti altına almalıdır."