Suyun özelleştirilmesine karşı 1,9 milyon imza

Suyun özelleştirilmesine karşı 1,9 milyon imza

“Su bir insan hakkıdır” sloganıyla Avrupa Parlamentosu’nu suyun özelleştirilmesini engelleyen yasalar çıkarmaya zorlamayı amaçlayan kampanya sonuçlandı. 28 Avrupa Birliği ülkesinde toplanan imzalar ülkelerin ilgili kurumlarına teslim edildi.

Böylelikle Avrupa’nın ilk yurttaş girişimi olan Avrupa Vatandaş Girişimi (ECI) tarafından başlatılan suyun ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesine karşı girişimin ilk etabı başarıyla sonuçlandı. “Vatandaş İnsiyatifi”ni düzenleyen kurallar sorunun AB Komisyonu’nun gündemine getirilebilmesi için bir yıl içinde Avrupa Birliği üyesi ülkelerde en az 1 milyon imzanın toplanmasını şart koşuyor.

Vatandaş Direktifi Yönergesinde en az 7 AB üyesi ülkede belirlenen miktarda imza toplanması şartı da bulunuyor. 13 ülkede belirlenen miktarın üzerinde imza toplandı. Avrupa Kamu Sendikaları Federasyonu (EPSU) tarafından desteklenen kampanyada beklenenin üzerinde imza toplanması Avrupa’da suyun özelleştirilmesine karşı olan tepkinin derecesinin göstergesi.

Ülkelerden toplanan imzaların dökümü 10 Aralık 2013’te “İnsan Hakları Günü”nde kamuoyuna açıklanacak olmasına rağmen daha önce paylaşılan bilgiler en fazla imzanın Almanya’da toplandığını gösteriyor. 1,3 milyon imzanın toplandığı Almanya’yı, İtalya, Ispanya, Slovakya ve Yunanistan izliyor.

İngiltere, İsveç, Litvanya ve Letonya gibi ülkelerde ise toplanması gereken asgari sayıya ulaşılamadı. İngiltere ve İsveç’te 8 biner imza toplanırken, Letonya’da sadece 438 imza toplanabildi.

Prosedür gereği Avrupa Komisyonu ECI temsilcilerini Brüksel’e davet ederek konu hakkında daha ayrıntılı bilgi isteyecek. Komisyonun 3 ay içinde karar verme zorunluluğu olmasına karşın bir yasa tasarısı hazırlama zorunluluğu bulunmuyor. AB Komisyonu’nun ECI’ye vereceği yanıt Avrupa Birliği’nin resmi dillerine çevrilecek ve kamuoyuna açıklanacak.

Vatandaş Direktifi Yönergesi yeterli sayıda imzayı toplamayı başardıkları için ECI temsilcilerine görüşlerini Avrupa Parlamentosu’nda açıklama hakkı da tanıyor.

SU SORUNU EKONOMİK GELİŞME VE EŞİTLİK SORUNUDUR

Stockholm Uluslararası Su Enstitüsü’nün 1-6 Eylül günleri Stockholm’de gerçekleştirdiği 23. Dünya Su Haftası’nın bu yılkı ana teması “Uluslararsı Su İşbirliği” olarak belirlendi.

Dünya Su Haftası’na katılan 200 kurum ve kuruluş ile 15 bin civarında uzman, akademisyen arasında Unesco’yu temsilen Irina Bokova ve OECD’yi temsilen Angel Gurria da bulunuyordu.

Bokova yaptığı konuşmada su sorununun sadece teknik bir sorun değil aynı zamanda ekonomik gelişme ve eşitlik sorunu olduğuna dikkat çekti. Bir çok ülkede kız çocuklarının eve su taşımaları için okulu gitmeyi aksattıklarını, bunun gelecekte iş bulmalarının önüde engel teşkil ettiğini dile getirdi. Dünyada herkesin ihtiyacına yetebilecek kadar su kaynakları bulunduğunu belirten Bokova su kaynaklarının sorumluca işletilmesinin önemine de değindi. Bunun gerçekleşmesi için eğitimin önemli olduğunu ve bu amaçla Unesco’nun 160 ülkeden 15 bin kişiyi Hollanda’da eğitimden geçirdiğini söyledi.

Angel Gurria’da OECD’nin su alanında yoğun bir çalışma içinde olduğunu ve son olarak hazırladıkları “Daha iyi bir yaşam için Su Güvenliği” adlı raporu Stockholm’de kamuoyuna açıkladıklarını ifade etti.

DÜNYA NÜFUSUNUN % 40’I SEL BASKINLARI RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALACAK

Raporda 2050 yılına kadar Düya nüfusunun % 40’nın ciddi su sorunlarının bulunduğu bölgelerde yaşayacağı ve su baskınları riski ile karşı karşıya bulunacağı belirtiliyor. OECD bunun 45 trilyon dolarlık bir zaiyata yol açabileceği tahmininde bulunuyor. Ayrıca su kaynaklarındaki kirlenmenin artmasının su kaynaklarının güvenliğinin azalmasına, bunun da iklim değişikliklerine yol açacağı belirtiliyor.

Gurria, ileriyi gören Hükümetlerin su krizini çözmekle yetinmemesi gerektiğini, durumu doğru değerlendirmesi ve suyun neden olabileceği riskleri doğru bir biçimde ortadan kaldıracak önlemler almaları gerektiğine dikkat çektikten sonra “Su sıkıntısını gidermek için önlemler alınmalı, suyun kirlenmesi engellendiği gibi sel baskınları ve kuraklığa karşı önlemler alınmalı, bunlar harcama yapmayı gerektirse de çok geç olmadan yapılmalı” diyor.