Syriza zaferi AB’nin 4 ülkesini derinden sarsacak
Syriza zaferi AB’nin 4 ülkesini derinden sarsacak
Syriza zaferi AB’nin 4 ülkesini derinden sarsacak
25 Ocak’taki seçimlerden zaferle çıkarak hükümeti kuran Aleksis Tsipras liderliğindeki Yunanistan Radikal Sol İttifakı (Syriza), Avrupa Birliği (AB)’nin diğer ülkelerini de sarsmaya devam edecek. AB’nin sıkı kemer sıkma politikaları eşliğindeki reformlarına karşı halkın tepkisinin doruğa çıktığı 4 ülkede daha Syriza’nın politikalarını benimseyecek partilerin güçlenmesi bekleniyor.
İspanya, Portekiz, İrlanda ve Kıbrıs’taki radikal sol partilerin güç kazanmasına kesin gözüyle bakılırken, merkez sağ ve sol partiler içinde AB dayatmalarına yönelik talepler de yükselecek.
İSPANYA ‘İKİNCİ SYRIZA’ ZAFERİNE HAZIRLANIYOR
Syriza’nın Yunanistan’daki zaferinin direkt olarak etkisini göstereceği ilk olarak İspanya gösteriliyor. 2012 yılında AB’nin ‘kurtarma programlarına’ dahil edilen ülkeye AB, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Merkez Bankası (BCE)‘den oluşan troyka tarafından 41 milyar Euro kredi sağlandı.
Ekonomik büyüme oranı kısmen artarak yüzde 1,3’e ulaşan İspanya’da borçların milli gelire oranı yüzde 98 civarında. Yüzde 24,6 işsizlik oranı ile Yunanistan’dan sonra AB’nin ikincisi konumunda olan İspanya’da halkın kemer sıkma politikalarına duyduğu büyük tepki, genç lider Pablo Iglesias liderliğindeki radikal sol parti Podemos’un ciddi bir güç kazanmasına vesile oldu.
Geçtiğimiz yıl kurulan ve ‘Tik Tak Tik Tak, Geri Sayım Başladı’ sloganıyla meydanlarda yüz binleri buluşturan Podemos’un bu yılın sonunda yapılması planlanan genel seçimlerde birinci parti olacağını gösteren anketler de giderek çoğalıyor. Anketler, Podemos’un yüzde 25 ile 29 arasında oy alacağını gösterirken, oy oranı 2011’de yüzde 45 olan iktidardaki merkez-sağ Halk Partisi (PP)’nin yüzde 25-30 aralığında olduğu görülüyor.
Podemos’un çıkışı ile birlikte uzun yıllar iktidarda olan ve liberal ekonomik politikalara karşı çıkmayan Sosyalist İşçi Partisi (PSOE)’nin ciddi taban kaybı yaşaması dikkat çekiyor. PSOE, 2011’de yüzde 30 oy almışken, son anketlerde sadece yüzde 19 ile 23 arasında bir desteğe sahip.
PORTEKİZ’DE TROYKA KARŞITI POLİTİKA GÜÇLENECEK
Kamu borçlarının milli gelire oranının yüzde 131 oranında olduğu Portekiz’de, troykanın ortaya koyduğu ‘kurtarma programı’ çerçevesindeki borçları 78 milyar Euro’yu buluyor. Kemer sıkma politikalarını dayatan troykanın Portekiz’den tümüyle geri çekilmesi için bu borçların yüzde 75’ini ödemesi şartı bulunuyor. Bunun da 2026 yılına kadar süreceği tahmin ediliyor.
Ekonomik büyümenin yüzde 1 oranında olduğu Portekiz’de işsizlik oranı yüzde 14 gibi yüksek bir oranda seyrediyor. Gençler arasında işsizlik oranı yüzde 34,5 ile oldukça yüksek iken, 12 milyonluk nüfus içerisinde yoksulların sayısı 2 milyonu aşıyor.
Portekiz’de Yunanistan benzeri bir sol partinin çıkışına henüz ihtimal verilmezken, anketler iktidardaki merkez sağ iktidar partisi PSD ile anamuhalefet Sosyalist Parti (PS)’nin oy oranlarını koruduklarını gösteriyor. Ancak buna rağmen, 2011 yılında bizzat troyka ile yapılan anlaşmalara imza atan PS’nin yeni dönemde kemer sıkma politikalarını kısmen de olsa gevşetmesi bekleniyor.
Syriza’nın zaferinin Portekiz siyasetinde yer alan sol partileri güçlendirmesinden ziyade, mevcut partileri kemer sıkma politikalarına karşı yeni söylemler geliştirmesini beraberinde getireceğine kesin gözüyle bakılıyor.
İRLANDA’DA KEMER SIKMA POLİTİKALARINA KARŞI TEK GÜÇ: SINN FEIN
AB, IMF ve BCE’den oluşan troykanın dayattığı kemer sıkma politikalarının etkisi altındaki bir diğer ülke ise İrlanda. 4,7 milyonluk nüfuslu ülkede işsizlik oranı yüzde 11,2’de iken, kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 112 ile oldukça yüksek. Ayrıca, troyka tarafından verilen 85 milyar Euro’luk borçların yüzde 75’inin 2030 yılından önce ödenemeyeceği öngörülüyor. Bu da, en az 15 yıl daha troyka tarafından dayatılan kemer sıkma politikalarına boyun eğileceği anlamına geliyor.
Syriza’nın zaferinin İrlanda’da kemer sıkma politikalarına karşı en sert mücadeleyi veren Gerry Adams liderliğindeki Sinn Féin’in son yıllardaki yükselişine katkı sunması bekleniyor. 2011 genel seçimlerinde yüzde 9,9 oy alan Sinn Féin’in anketlerdeki oy oranı yüzde 20’lerde görünürken, İşçi Partisi yüzde 9-10 aralığına gerileyerek, 2011’e oranla yarı yarıya bir destek kaybına uğradı.
Önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlere kadar İrlanda seçmeninin partileri kemer sıkma politikalarına karşı çıkan bir pozisyona getirmesi de oldukça muhtemel.
KIBRIS’TA AB’YE KARŞI HEM İKTİDAR HEM SOL MUHALEFETİ GÜÇLENDİRECEK
AB ve öncülük ettiği troykanın en çok bezdirdiği ülkelerden bir diğeri ise Kıbrıs. Ekonomik kriz nedeniyle Mayıs 2013’te açıklanan ‘Kurtarma Paketi’ kapsamında Kıbrıs’a 2016 yılına kadar 10 milyar euroya kadar krediler verilecek. İşsizliğin yüzde 16,6 ile oldukça yüksek olduğu Kıbrıs’ta milli gelire oranı yüzde 117 olan borçlar ciddi bir sorun olarak duruyor.
AB troykası ile iktidardaki muhafazakar Demokratik Seferberlik Partisi (DISY) hükümeti arasındaki çelişkiler de son dönemlerde giderek artıyor. Hükümet, Troyka tarafından istenen ve ipoteklerin kanun zoruyla gerçekleştirilmesini öngören yasa önerisine direnmeye devam ediyor.
Syriza’nın zaferi, AB Troykası’nı ‘anti-demokratik bir kurum’ olarak gören muhafazakar Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in yanı sıra muhalefetteki Komünist Parti (Akel) tarafından olumlu görülürken, Aleksis Tsipras’ın ülkedeki popülaritesi de oldukça yüksek.
İktidardaki DISY, Troyka’nın tümüyle ortadan kaldırılmasını isterken, muhalefetteki Akel’in temel hedefi ise ‘AB Kurtarma Paketi’nin yeniden müzakere edilmesini talep ediyor.