‘Tecrit bitmeden adaletten söz edilemez’

Meclis İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Gülistan Kılıç Koçyiğit, İmralı’da tecrit kalkmadan eşitlikten ve adaletten bahsedilemeyeceğini söyledi.

HDP Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ndan bir şey beklenemeyeceğini belirterek, mevcut anayasayı bile uygulamayan bir iktidardan, demokratik yasa ya da düzenlemeler beklenmesinin hayal olacağını vurguladı.

Türk cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsakların, 22 yıldır İmralı’da esaret altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde giderek katmerleştirilen tecridin sonlandırılması için 27 Kasım’da başlattığı açlık grevi devam ediyor. 4. ayında süren açlık grevi ve tecridin kaldırılması konusundaki talebe yanıt vermeyen, askeri ve siyasi soykırım operasyonları eşliğinde Meclis’in 3’üncü partisi HDP’yi tasfiyeye çalışan Türk hükümeti, diğer yandan da ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıklayabiliyor. Tüm bunlarla ilgili ANF’ye konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Gülistan Kılıç Koçyiğit, öncellikle Türk cezaevlerini ‘eza evlerine’ çeviren hak ihlallerine işaret etti.

TOPLAMA KAMPI GİBİ YÖNETİYOR

Koçyiğit, şunları söyledi: “Bu ihlalleri çok geniş bir yelpazede ele almak gerekiyor. Hak ihlali dendiğinde belki ilk akla gelen; çıplak arama, darp, hakaret, ayakta sayımdır ama bunun dışında da tecride alınmalar, karantina koşullarına zorlanmalar, hastaneye ulaşımların engellenmesi, yemeklerin yetersiz olması, birçok ihtiyacın parayla karşılanmak zorunda bırakılması gibi aslında çok geniş bir yelpazede sayılabilecek hak ihlalleri var. Örneğin; salgın başladığından bu yana açık görüş yapılamıyor, ayda iki kez, iki kişiyle sınırlı kapalı görüş yapılıyor. Açık görüşün ne zaman yapılacağına dair Adalet Bakanlığı’ndan hala hiçbir açıklama gelmiyor. Mevcut iktidar, kendi kongresini dolu salonlarda, sıkışık bir şekilde yapabiliyor ama zaten çok zor koşullarda yaşayan, tecrit altındaki insanların koşullarını gittikçe zorlaştıran, ‘toplama kampı’ mantığıyla cezaevi yönetiyor.”

BİR DAHA ÇIKAMAYACAKLARI SİSTEM

Tutsakların, açlık grevi eylemiyle Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılarak görüşmenin sağlanmasını ve cezaevlerindeki mevcut hak ihlallerinin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılmasını, insan onuruna yaraşır bir sistemin hayata geçirilmesini istediğini hatırlatan Koçyiğit, son dönemdeki infaz yakmalara da işaret etti. Koçyiğit, “İnsanlar cezalarını çekiyor, tam çıkacakken cezaevi idare kurulu tarafından iyi halli ve pişman olmadığı, hala örgüte bağlı olduğu gibi tamamen sübjektif gerekçelerle insanların infazı yakılıyor. AKP tarafından, bir defa cezaevine giren birinin bir daha cezaevinden çıkmayacağı bir sitem inşa edilmeye, yerleştirmeye çalışılıyor” dedi.

DEMOKRATİK ANAYASA BEKLENEMEZ

Gündemdeki ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ ve yeni anayasa tartışmalarına da değinen Koçyiğit, iktidarın karakterine dikkat çekti. Tamamen faydacı olan AKP’nin, çok hızlı ittifak değiştirme, dün söylediğini bugün inkar etme tutarsızlığını, işine geldiği gibi davranan yapısını hatırlattı. “AKP-MHP-Ergenekon iktidarının insan hakları, demokrasi, eşitlik, hukuk adına adım atacağına inanmıyorum” diyen Koçyiğit, şöyle konuştu: “Şu anda hem içeride hem dışarıda ciddi bir sıkışmışlık var. Ekonomi baş aşağı gidiyor, toplumsal muhalefetin kabarışı var. Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Kafkaslarda istediklerini alamadılar. Avrupa Birliği ve ABD ile ilişkilerin gittikçe gerildiği bir Türkiye gerçeği var. Bu çıkmazdan kurtulmak için kendince bazı manipülatif adımlar atmaya çalışıyor. Sanki yüzünü demokrasiye, insan haklarına dönecekmiş gibi bir algı yaratıyor. Mevcut anayasayı yok sayan, yasaları dahi uygulamayan bir hükümet var. Böyle bir iktidardan daha özgürlükçü, demokratik bir anayasa yapmasını beklememiz hayal olur.”

ADALETSİZLİĞİN KAYNAĞI TECRİTTİR

Adalet meselesine, sadece mevcut hukuk sistemi, ceza ve yargılamalara indirgeyen bir yerden bakmadıklarını; topyekun adaletsiz sistemin varlığına dikkat çeken Koçyiğit, şunları ifade etti: “Bundan en fazla etkilenenler cezaevleri, barış için söz söyleyenler, Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini isteyenler. En fazla etkilenen ise tabi ki Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini isteyen Sayın Öcalan’dır. ‘Kürt sorununun barışçıl yollarla çözülmesi’ sözünün üzeri kapatılmaya çalışılıyor. Biz İmralı meselesini bütün bu genel bağlamın içerisinden ayırmıyoruz. Genel yaşadığımız adaletsizliklerin bir parçası ama aslında durumun asıl kaynağıdır. İmralı’daki hukuksuzluk, adaletsizlik giderilmeden, tecrit kalkmadan, bu ülkede hiçbirimizin eşitlikten, özgürlükten, adaletten bahsetme şansı yok.”

KAMPANYANIN ÖZEL BAŞLIĞI

“Bir insanın hakkı, bütün topluma, hukuka, yasalara rağmen ihlal ediliyorsa ‘ben her an hepinizin hakkını ihlal edebilirim’ mesajı veriliyor demektir” diyen Meclis İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Gülistan Kılıç Koçyiğit, şunları ekledi: “Bugün İmralı’nın mesajlarının gelmesini istemiyor, yarın kendisine başka bir toplumu tehdit olarak görecek ve onun yayılmasını istemeyecek, onu mutlak bir tecride alacak. İmralı meselesi, hukuksuz bir rejimin teşhiri meselesidir. İmralı ‘kral çıplak’ diyen yerdir. Bu ülkede hukuk yok, anayasa yok, yargı yok, keyfiyet var, diye bağıran bir uygulamanın kendisidir. Kampanyamız çok geniş bir yelpazede ama İmralı tecridi ve cezaevlerini çok özel bir başlık olarak ele alıyoruz.”