Temelli: Hiçbir yere gitmiyoruz, buradayız, sandığa gidiyoruz!

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, tecrit bitmeden Türkiye'ye huzur gelmeyeceğini belirtti. Halkın AKP-MHP'ye 31 Mart'ta gereken cevabı vereceğini söyleyen Temelli, "Buradayız, vatanımızdayız, yurdumuzdayız. Sadece 31 Mart’ta sandığa gidiyoruz" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Doğubeyazıt'ta düzenlediği halk buluşmasına katıldı.

'TECRİT BİTMEDEN HUZUR GELMEZ'

Temelli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

"Ülke halkları kendi dili ve kültürü ile yan yana yaşayabilir. Toplumsal barışı yok ettiler. Siyasetçilerin görevi toplumsal barışı var etmektir. Bugün iktidar dilimizi, kimliğimiz yok sayıyor, tekçiliği dayatıyor. Kimse bunu kabul etmez. Tekçiliği dayata dayata tek kaldı. AKP’yi 71 kişi kurdu, şimdi 2 kişi kaldı. Tek diye diye kendisi de tek kaldı.

Tecride karşı ısrarla, inatla, kararlı bir şekilde barışı savunmaya devam edeceğiz. Bu ülkede hukukun üstünlüğünü, adaleti savunmaya devam edeceğiz. Gelin bu tecride son verin. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit bitmeden bu ülkeye barış ve huzur gelmez, demokrasi gelmez. Tecrit adaletsizliktir, hukuksuzluktur. Bakın, 5 Nisan 2015 tarihinden bu ülke her gün yeni bir hukuksuzluğa sayfa açtı. Bu ülkede her gün daha fazla adaletsizlik yaşandı. 

AÇLIK GREVİNDEKİLER SELAMLANDI

Bu adaletsizliğe son verilsin diye, Sevgili Leyla Güven 117 gündür açlık grevinde. Selam olsun Leyla Güven’e, selam olsun açlık grevindeki tüm arkadaşlarımıza, tüm yoldaşlarımıza! Selam olsun Leyla Güven gibi açlık grevine başlayan Amed Vekilimiz Dersim Dağ'a. Onlar bu duyarsızlığa son vermek için açlık grevine başladı. Açlık grevinin sadece bir amacı var. Bu talepler haklı taleplerdir. Bu talepler meşru taleplerdir. Buradan bir kez daha Adalet Bakanı’na çağrı yapıyoruz. Bu konu bir seçim konusu değildir. Bu konu 3-5 tane belediye meclis üyeliği meselesi değildir, belediye başkanlığı konusu değildir. Bu mesele adalet, hukuk ve barış meselesidir. 

O yüzden de yasaların gereğini yerine getirin. Sayın Öcalan ailesi ve avukatları ile düzenli olarak görüşebilsin. Nasıl ki tüm hükümlüler bu haklardan yararlanıyor, bugün Sayın Öcalan da yararlansın. Bu talebi yerine getirmemek bu ülkede toplumsal barışı yok saymaktır. Toplumsal barışı yıkmaktır. Buna izin vermeyelim. 

'TECRİTTEN SONRA DAHA ÇOK BASKI VE SAVAŞ VAR'

Kendi baskı rejimini her yere dayatıyor.İşte İmralı’da tecrit var. O günden bugüne bu ülkenin yaşadıklarına bakın; her gün daha çok şiddet, daha çok baskı, daha çok savaş. Başka hiçbir şey bilmiyorlar. Toplumları ayırmak, bölmek, karşı karşıya getirmek, düşmanlaştırmak. Tek bildikleri bu. Bundan başka birşeye akılları çalışmıyor, akılları kalmadı. Tek bildikleri düşmanlık. Bize diyor ki ‘Defolun gidin’. Ya sen nasıl bir Cumhurbaşkanısın? Bir ülkenin Cumhurbaşkanı tüm toplumu kucaklar ama o sadece kendisine oy verenleri kucaklayıp halkın geri kalan yüzde 60-65’ini yok sayıyor.

'GEREKEN CEVAP 31 MART'TA VERİLECEK'

Bu halk da ona gereken cevabı 31 Mart’ta sandıklarda verecek. Biz de onu yok sayacağız. Bu ülkeye layık gördüğü rejim, kayyım rejimidir. Kayyım rejimi ile her yeri bir kayyım baskısına, kayyım zulmüne sürükledi. Bakın Doğubeyazıt’a bakın Bazid’e. Kayyım demek çukur demek, yolsuzluk, hırsızlık demek. Kayyım demek baskı demek, şiddet demek. Bu baskılara, bu şiddete, bu çöpe, bu yolsuzluğa, bu hırsızlığa, bu çamura, çukura son vermenin bir tek yolu var 31 Mart’ta sandıklardan HDP’yi, barışı ve demokrasiyi çıkarmaktır. Bunu da hep birlikte başaracağız. Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Sünnisiyle... Neredeysek, yan yana geleceğiz, omuz omuza vereceğiz. HDP’yi, demokrasiyi iktidara taşıyacağız bu tekçi anlayıştan bu ülkeyi hep birlikte kurtaracağız. 

Evet tarihimiz boyunca ilk defa baskılarla karşı karşıya kalmıyoruz. Bütün tarih halklara baskı, zulüm ile özellikle Kürt halkına karşı baskı ve zulüm ile geçmiş. Ama onlar baskıyı ve şiddeti artırdıkça biz güçlendik, biz büyüdük. Bugün bütün dünyaya örnek olacak bir siyaseti, bir anlayışı var ettik. Selam bu anlayışa, bu düşünceye, selam olsun İmralı’ya! 

'PANİK HALİNDELER'

'99’da yerel seçimlerde 37 belediye almışız. 2009’da 57 belediye, 2014’te 102 belediye. 2019’da çok daha fazla belediyelerde, yerel yönetimlerde iktidara geleceğiz. Var mısınız? İşte onları panikleten bu. Halkın iktidara gelmesi. Çünkü onlar belediyeleri kendi nemalandıkları bir çöplüğe çevirmişler. Vesayet rejiminin bir aracına çevirmişler.

Yerel seçimlerde iktidara gelmek için çalışacağız. Üreten biziz, yöneten de biz olacağız. Madem üretiyoruz, madem biz var ediyoruz, madem bu zenginliği biz hayata geçiriyoruz o zaman bunun hakça ve adilce paylaşılması için biz yönetmeliyiz. Burada yönetileni alıp kaçıranlara, çalanlara karşı dur demeliyiz. Bu bizim hakkımız, hakkımızı gasp edenlere dur demeliyiz. 

Yerellerde iktidara geleceğiz iş de var edeceğiz, aş da var edeceğiz.

'HALK İŞSİZ; AKP YANDAŞLARI KAYIRILIYOR'

Dün evladı için iş isteyen bir anneye ‘Ayağımıza gelmeyin, sınavdan sınava koşun’ diyor. O sınavdan sınava koşanlar, iş arayanlar sınavda birinci olsalar bile atanmıyorlar. Yani sınavların da bir hükmü yok, çünkü bir kayırmacılık var. Nasıl kayyımlar eliyle talan varsa şimdi de istihdam konusunda AKP kendi yandaşlarını kayırmacılıkla işlere yerleştiriyor. O yüzden de halk işsiz, insanlar yoksul. Sanıyor ki bu devran böyle döner. Bu devran böyle dönmez, böyle gelmiş böyle gitmez! 

Bazîd’in en önemli geçim kaynağı sınır ticareti. Yapabiliyor musunuz? Çünkü onu bile kendi çıkarları uğruna, bu sınırı bile kendi menfaatleri uğruna kullanıyor. İşte tüm bu tekçi anlayış kendi menfaatine olmayan her şeyi halka yasak ediyor. Halkı yoksullaştırıyor. Bakın bugün işsizlikten en fazla mağdur olan kesim Kürt halkıdır. 

'TARIMI KURTARACAĞIZ'

Tarımı bunların elinden hep birlikte kurtaracağız. Hep birlikte kooperatiflerimizi kurtaracağız. Hayvanlığı geliştireceğiz. Ücretsiz veterinerlik, aşı hizmetleri vereceğiz. Süt üretimi için sütü yaylalardan süt işleme merkezlerine ücretsiz taşıyacağız. Birlikte üreteceğiz, herkes kooperatifin üyesi olacak. Herkes belediye teşekküllerine ortak olacak, birlikte üreteceğiz. Bu sayede gıda bankaları kuracağız. Çocuklarımız aç yatmayacak. Kimse gıda yoksulluğu çekmeyecek.

Tüm bu sağlıksız toplumu, sağlıklı hale getirmenin yolu demokrasiye sahip çıkmaktır. Bakın burada hastane, Ayşe Zarakolu Hastanesi’ni kapatmış. İnsanlara sağlık hizmetini bile çok görüyorlar. Hem toplumu sağlıksız hale getirdiler hem de toplumun sağlık hakkını gasp ettiler. 

'HALK YALANA DOYDU; REYTİNGLER DE GERİLEDİ'

Artık toplum yalana doydu. Bakın, reytingleri ölçmüşler 51’inci sırada çıkmış. Yarın bir daha ölçsünler, 80’inci sırada çıkar. 3 gün sonra millet televizyonları camdan aşağı atar. Herkes yalana doydu. Söyleyecek sözleri yok, bitti. Siyaseten söyleyecek sözleri yok. Siyaset demek, halkın sorunlarına çözüm üretmek demek. Herhangi bir soruna çözüm üretebiliyorlar mı? Üretemezler, çünkü tükendiler. 

Tam 17 yıl olmuş. 17 yıldır iktidardalar hâlâ çıkmış diyor ki beka sorunu var. Beka sorunu falan yok. Beka sorunu ancak ve ancak sizin var. Siz iktidardan gideceğinizi anladınız, kendi beka sorununuzu topluma aitmiş gibi pazarlamaya çalışıyorsunuz. Bizim bir AKP-MHP sorunumuz var. Bizim bu ceberrut iktidar sorunumuz var. 

'HALK 31 MART'TA GELECEĞİNE SAHİP ÇIKACAK'

Halk tepkisini size sandıklarda çok güzel gösterecek. Cevabını çok güzel verecek, siz de o cevabın gereğini ne kadar inat ederseniz edin yapacaksınız. Halkın iradesinin karşısında hiçbir güç duramaz. Duramayacaksınız da. Bu halk kararlıdır, bu halk bu zulme bu kayyıma karşı kararını 31 Mart’ta sandığa taşıyacaktır. Siyasi iradesine, geleceğine sahip çıkaracaktır. 

Biz hiç bir yere gitmiyoruz, buradayız, vatanımızdayız, yurdumuzdayız. Sadece 31 Mart’ta sandığa gidiyoruz. O yüzden de Türkiye’nin neresinde olursanız olun sandığınız neredeyse oraya gidin. Bugün İstanbul’da, İzmir’de olan Bazîd’lilere sesleniyorum. 31 Mart’ta burada olun, sandığınıza ve iradenize sahip çıkın. Ağrı’lılara sesleniyorum Türkiye’nin neresinde olursanız olun hatta yurt dışında bile olabilirsiniz, ama 31 Mart’ta Ağrı’da olun."