Şakran Cezaevi’nde mahpuslara ölüm tehdidi

Şakran Cezaevi’nde mahpuslara ölüm tehdidi

Aliaða Şakran Cezaevi’nde kadın mahpuslara cinsel taciz suçunun tespit edildiðini açıklayan IHD Merkez Cezaevi Komisyonu, ayrıca saðlık sorunlarının hakaret ve rencide edici uygulamalarla ayrı bir eziyete döüştürüldüðüne dikkat çekerek, Türk Tabipler Birliði’ne (TTB) bu konuda araştırma yapması çaðrısında bulundu. Komisyon, cezaevi ikinci müdürünün mahpuslara sürekli “1996 yılında Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan ve 11 kişinin yaşamını yitirdiði katliamda görevli olduðunu hatırlatarak, ‘1996’yı yaşamak istemiyorsanız emirlere uyacaksınız’ diye tehdit edip, kendisiyle yapılan tüm karşılıklı görüşmelerde ‘askeri duruş’ dayattıðını” belirtti.

ÝHD Onur Kurulu Üyesi Av. Eren Keskin ve IHD Cezaevlerinden Sorumlu GYK Üyesi Necla Şengül imzasıyla Aliaða Şakran Cezaevi’nde yaşananlara ilişkin IHD Merkez Cezaevi Komisyonu’nun gözlem raporu açıklandı. Şakran Cezaevi’nde bulunan kadın tutuklu ve hükümlülerin, şikayetlerinin kamuoyuna yansıması ile birlikte cezaevinin genel durumunu görmek ve mahpusların şikayetlerini araştırmak üzere cezaevine gidildiði belirtilen raporda, cezaevinin yaklaşık 5 ay önce açıldıðı, ulaşım imkânlarının sınırlı olduðu belirtildi. Cezaevine girildiðinde mahpuslarla görüşme işlemlerinin yapıldıðı başvuru merkezine gitmek için uzun bir mesafe yürümek zorunda kalındıðı belirtilen raporda, özellikle yaşlı ve hasta mahpus yakınları için bunun önemli bir sorun olduðu ifade edildi.



Görüş başvurusu işlemlerinin tamamlanmasının ardından nakil araçlarının yardımıyla görüşme yerlerine ulaşılabilindiði kaydedilen raporda, cezaevinin içinde kadınlar, çocuklar, gençler ve erkekler için ayrı binalar inşa edildiði, nakil araçlarının sınırlı sayıda olmasından görüşçülerin ayakta ve son derece sıkışık bir biçimde görüş yerlerine gidebildiði belirtildi.

Cezaevine, Adana Karataş Cezaevi’nden nakledilen kadın mahpusların anlatımlarının son derece dikkat çekici ve tüyler ürpertici olduðuna vurgu yapılan raporda, Karataş Cezaevi’nden nakledilenlerden 2 yıldır cezaevinde bulunan Özgür Halk dergisinde çalışan Sevcan Atak’ın şu anlatımına yer verildi:

“Cezaevine girişte bizi araçtan indirdikten sonra, tek tek arama noktasına almak istediler. Biz, tek aranmak istemediðimiz söyledik. Bunun üzerine tekrar ring aracına bindirdiler. Sonra, tekrar tek tek indirmeye başladılar. Arama noktasına giren arkadaşlarımızın karşı koyuş ve haykırışlarını duyuyorduk. Aslında, biz normal bir aramayı tabii ki kabul ediyorduk. Ama bize dayatılan, onur kırıcı ve taciz içeren bir aramaydı. 6-7 kadın gardiyan gülerek ‘girişe hazır mısınız?’ diyerek kıyafetlerimizi zorla çıkarmaya başladılar. Birçoðumuzun kıyafetleri yırtıldı. Saçlarımız çekildi, yere yatırıldık. Pantolonlarımız ve iç çamaşırlarımız zorla çıkarıldı. Bu arada fark ettik ki içeride hepimizin saðlık dosyalarına bakmışlar ve özellikle rahatsız olduðumuz vücut bölgelerimizden bize zarar vermeyi amaçlamışlardı. Örneðin, rahim hastalıðı olanların rahim bölgelerine, böbrek hastalıðı olanların böbrek bölgesine, migreni olanların başına vuruyorlardı. Sonunda hepimiz çırılçıplak kaldık. Kadın gardiyanlar bizi o şekilde bırakıp, kapıyı da açık bırakmak suretiyle dışarı çıktılar. Ve aralık olan kapıdan askerlerin bize baktıklarını gördük. Bu durum hepimizi korkunç bir biçimde rahatsız etti. Yaşadıðımız cinsel taciz, hepimizi çok etkiledi. Yaşadıklarımız nedeniyle suç duyurusunda bulunduk. Savcılıða götürüldüðümüzde Kürtçe ifade vermek istediðimizi söyledik, bunun üzerine başvurumuz alınmadı.”

RENCÝDE EDÝCÝ HAKARETLER

“Şakran Cezaevi’ne gerek Adana Karataş Cezaevi’nden gerek Bergama Cezaevi’nden nakledilen mahpuslar ile tutuklanır tutuklanmaz Şakran Cezaevi’ne konulan mahkûmların cezaevine girişte yaşadıkları sorunlara ilişkin anlatımları birbirini tekrarlar nitelikteydi” denilen raporda, hastane sevklerinde yaşanan sorunlara ilişkin şu hususlara dikkat çekildi: “Öncellikle belirtmek gerekir ki, hasta mahpusların cezaevi bünyesinde bulunan revire yaptıkları başvurular, sonuçsuz kalmakta. Mahpuslar, verdikleri dilekçelerine çok uzun süre cevap almadıklarını ve tedavide bu nedenle geç kalındıðını belirttiler. Ayrıca, özellikle hastane sevklerinde sorunlar yaşadıklarını, gidiş gelişlerde sözlü tacizlere maruz kaldıklarını anlattılar. Hastaneye gittiklerinde muayene odasına askerlerinde birlikte girdiðini, kelepçelerin açılmadıðını ve askerlerin hekimlere hitaben muayeneye getirilen mahpusların ‘tehlikeli ve terörist’ olduklarını beyan ettiklerini ve hekimlerinde çoðunlukla duruma sessiz kaldıklarını anlattılar. Bu nedenle birçok mahpus, muayene ve tedavi olmadan cezaevine geri döndüklerini belirttiler.

Bu durum nedeniyle, özellikle Tabipler Birliði’nin genel bir araştırma yapması gerektiði görüşündeyiz. Bu arada, görüşülen kadın mahpuslar özellikle aðırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış olan ve aðır hasta durumunda olan Türkan Ipek ile ilgili de bilgi verdiler.

20 yıldır cezaevinde olan ve midesinden aðır bir rahatsızlıðı bulunan Türkan Ipek’in tek başına bir hücrede tutulduðunu ve çok sık hastanenin acil servisine kaldırıldıðını ve kendisi için endişelendiklerini belirttiler.”

‘EMÝRLERE UYMAZSANIZ 1996 DÝYARBAKIR’INI YAŞARSINIZ’ TEHDÝDÝ

Raporda mahpuslar ile görüşçülerinin cezaevi ikinci müdürünün kendilerini tehdit ettiði belirtilirken, “Ikinci müdürün, sürekli 1996 yılında Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan ve 11 kişinin yaşamını yitirdiði olayda görevli olduðunu hatırlattıðını ve ‘1996’yı yaşamak istemiyorsanız emirlere uyacaksınız’ dediðini ve kendisiyle yapılan tüm karşılıklı görüşmelerde ‘askeri duruş’ dayattıðını anlattılar” ifadelerine yer verildi.

Ayrıca ortak şikayetlerden bir diðerinin de yemeklerin çok kötü olduðu kaydedilen raporda, yemeklerden kıl, böcek çıktıðını, bu nedenle çoðunlukla aç kaldıklarını da anlattıkları aktarıldı. Mahpusların açık görüş günlerinin kendilerine çok geç, hatta aynı gün haber verildiði, bu nedenle ailelerine haber veremedikleri ve açık görüş yapamadıklarına işaret edilen raporda, mahpusların iletişimde sorun yaşadıðı, mektup ve fakslarda çok gecikmeler olduðunu anlattıkları belirtildi.

‘ORTAK YAŞAM ALANLARININ KULLANIMINA ÝZÝN VERÝLMÝYOR’

Mahpusların 11 kişilik odalarda kaldıkları kaydedilen raporda, “Havalandırma sabah saat 09.00’da açılıyor. Oysa, mahpuslar sabah 06.30 - 07.00 gibi kalkıyorlar ve spor yapmak istiyorlar. Ancak, kahvaltıdan önce bu mümkün olmuyor. Bu nedenle havalandırma kapılarının sabah erken saatlerde açılmasını istiyorlar. Şakran Cezaevi’nde ortak yaşam alanlarının kullanılmasına kesinlikle izin verilmiyor. Diðer odalarda kalan mahpuslarla, kütüphane veya benzeri ortak yaşam alanlarında buluşamıyorlar. Cezaevi idaresi tarafından birlikte kalan 11 kişi, sadece birbirlerine mahkum ediliyorlar” denildi.

Raporun sonuç kısmında ise cezaevinde yapılan incelemede ve mahpuslarla yapılan görüşmelerde yaşanan ihlallerin saptandıðı ifade edilerek, şunlar belirtildi: “Mahpusların ortak anlatımlarından özellikle cezaevine girişte yaşanan ve Türk Ceza Kanunu’nda cinsel taciz olarak tanımlanan suçun oluştuðu kanısına tarafımızca kanaat getirilmiştir. Ayrıca, mahpusların maruz kaldıkları ve yukarıda anlatılan diðer şikayetlerin de, özellikle tecrit koşullarında yaşayan mahpuslar açısından fiziksel ve psikolojik travmalara neden olduðu düşüncesine varılmıştır.”

ANF NEWS AGENCY