‘Toplumun her alanında ifade özgürlüğü kısıtlanıyor’

"Habere Özgürlük Kampanyası"nda konuşan Dündar, “İktidar bizi cezalandırmak isterken diğerlerine göz bağı ve gözdağı vermek istiyor" dedi.

Ulusal ve uluslararası meslek örgütleri, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın İş, Haber Sen ve Basın Enstitüsü Derneği’nin tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması amacıyla başlattığı "Habere Özgürlük Kampanyası"nda buluştu. Uluslararası basının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Can Dündar, “İktidar bizi cezalandırmak isterken diğerlerine göz bağı ve gözdağı vermek istiyor. Gözbağıyla toplumu göremez hala getiriyor, gözdağıyla ise, gerçeklerin topluma gösterilmek isteyenlere gözdağı veriyor” dedi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın İş, Haber Sen ve Basın Enstitüsü Derneği’nin, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için başlattığı “Habere Özgürlük Kampanyası” kapsamında ulusal ve uluslararası basın meslek örgütleri temsilcileri Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında buluştu.

‘TÜRKİYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İZİNE RASTLAMAK MÜMKÜN DEĞİL’

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Kadri Gürsel ve yanı sıra çok sayıda uluslararası basın meslek örgütlerinin konuşmacı olarak yer aldığı toplantıda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş’in moderatörlük yaptı.

İlk sözü TGC Başkanı Turgay Olcayto sözü aldı. Türkiye’de yalnızca gazeteciler değil, genel olarak akademisyenler, bilim insanları ve aydınların zor bir dönemden geçtiğini hatırlatan Olcayto, Türkiye’de demokrasinin olmasa olması olan basın özgürlüğü izine rastlamanın mümkün olmadığı günlerden geçildiğine dikkat çekti. 25 Mart 2016 tarihinde gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasının görüleceğini hatırlatan Olcayto, bütün basını davaya katılma çağrısında bulundu. Gazeteciler olarak sonuna kadar gazeteciğin evrensel hak ve hukukun koruyacaklarını vurgulayan Olcayto, “Gazetecinin ilk görevi barıştan yana olmaktır. Bu nedenle meslek örgütleri olarak dayanışma içerisindeyiz” diye konuştu. Türkiye’de 30 gazetecinin tutuklu olduğunu hatırlatan Olcayto, kimi gazetecilerin iddianamelerinin bile hazır olmadığına işaret ederek yaptıkları haberlerden dolayı gazetecilerin suçlu ilan edilmeyeceğini vurguladı.

‘AKP TOPLUMU GERİCİLEŞTİRDİ, KUTUPLAŞTIRDI’

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç, “Türkiye’de demokrasi ve insanlık adına hoş olmayan bir şey kalmadı” diyerek sözlerine başladı. Cumhuriyet’in bugüne kadar taşıdığı demokrasinin, insan haklarının, ilericilik gibi tüm değerleri AKP iktidarı tarafından alacağı edildiğini belirten Güç, “Bugün karanlık zamanlar yaşıyoruz. Bu iktidar pozitif olan ne varsa yok ederek baskı altına aldığı, ele geçirdiği medya ile toplumu gericileştirdi ve kutuplaştırdı” dedi. Güç, bir taraftan Kürdistan’da şehirler kuşatılıp, tank ve top atışları ile yıkılıp, insanlar ölürken, diğer bir yandan barışı savunan ve şiddetin durması için çağrı yapan akademisyenlerin tutuklandığını, sınır dışı edildiğini hatırlattı. Türkiye’de 33 gazetecinin cezaevinde yüzlercesinin “terör örgütü” propagandası ve Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılandığını belirten Güç, eleştiren, sorgulayan AKP’ye biat etmeyen ne kadar gazeteci, yayın kaldıysa, iktidarın o sesleri kısmak için yeni düzenlemeler ve yasalar çıkarttığını söyledi. Yarın Erdem Gül ve Can Dündar’ın ilk duruşmasının görüleceğini hatırlatan Güç, bu davanın gazetecilik, basın özgürlüğü ve diğer tüm insani değerler açısından bu davanın Türkiye’de tarihsel bir önem taşındığına dikkat çekti. “Bu davanın beraat ile sonuçlanması hem basın özgürlüğünün önünü açacak hem de hukuk sisteminin bağımsızlığını koruduğunu bize gösterecek” diyen Güç, gazetecilerin tutuklanmadığı, halkın haber alma hakkının ihlal edilmediği, fikir ve vicdanı hür insanların barış içinde yaşadığı daha aydınlık bir geleceğe ulaşacağımıza inanıyorum” dedi.

‘BİZ KENDİMİZİ DEĞİL GAZETECİLİĞİ SAVUNUYORUZ’

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Uğur Dündar, kendilerine verilen destekten ötürü herkese teşekkür ederek sözlerine başladı. Dündar, bu davada kendilerini, gazetelerini değil gazetecilik mesleğini savunduklarını ve savunmaya da devam edeceklerini vurguladı. Cezaevinde tutuklu kaldıkları 3 ay boyunca en çok da karşıtları olan gazetecilerle uğraşmak zorunda kaldıklarına dikkat çeken Dündar, “İçeride yatarken en ağır hakaretleri onlardan işittik, en büyük yalan haberleri onlar yaptılar. Dolayısıyla bir meslek dayanışmasından değil, iyi gazeteci ve kötü gazeteci arasındaki çekişmeden söz edebiliriz” dedi. Kendilerini cezalandırmak isteyenlerin amacının diğerlerini susturmak gözdağı vermek istendiğini kaydeden Dündar, “İktidar iki yol izliyor biri göz bağı, diğeri toplumun görmesini engelleniyor. Gözbağıyla toplumu göremez hala getiriyor, gözdağıyla ise, gerçeklerin topluma gösterilmek isteyenlere gözdağı veriyor” diye konuştu.

‘YENİ BİR MEDYA İNŞA ETMEK LAZIM’

Dündar, MİT tırları ile ilgili haber yapıldığı için yarın tekrardan görülecek olan davayı hatırlatan Dündar, “Yarın ki duruşma anayasa mahkemesinin varlığını sorgulatacak. Türkiye’de üst mahkeme mi yoksa iktidar mı galip gelecek yarın onu göreceğiz” dedi. Toplumun her alanında ifade özgürlüklerinin kısıtlandığını belirten Dündar, “Sadece gazeteciler değil, akademisyen, gazeteciler siyasal iktidarın baskısı altında. Tüm toplumun özgürleşmesinden söz edilmesi için yeni bir medyayı inşa etmemiz gerekir. Basının içler acısı halini yarın daha iyi bir medya düzeni ile iyileştirmemiz lazım” şeklinde konuştu.

Dündar’ın ardından konuşan Erdem Gül, 90’lı yıllarda da siyasi iktidarlar tarafından ağır baskılara maruz kalındığını ancak günümüzde bu baskıların dibe vurduğunu ifade ederek, “3 aylık hapis sonrası gördük ki çok daha dibe gitmiş bir medya düzeni içinde hayat damarları bulmaya çalışıyoruz. Yeni bir medya düzeni bulmalıyız. Türkiye’de medya ile birlikte düşünce hayatı da yavaş yavaş büyük bir tahribat altında” diyen Gül, Akademisyenlerin tutuklanmasına da şöyle tepki gösterdi: “Akademisyenlerin de tutuklanması alarm verdiği noktadır.”

Anayasanın Can Dündar ve kendisi için verilen kararın özgürlük için bir ivme olduğunu ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararı tanımadığını hatırlatan Gül, “Ülkenin topyekün nefes almaya ihtiyacı var. Barışa, demokrasiye, özgürlüğe, çok sesliliğe ihtiyacımız var. Dayanışma içerisinde daralan alanımızı genişletmemiz gerekiyor” diye konuştu.

‘DÜN ASKERİ VESAYET BASKISI, BUGÜN AKP VESAYET BASKISI’

Daha sonra GÖP Dönem Sözcüsü Umut Gürtuna, DİSK Basın- İş Genel Başkanı Faruk Eren de Türkiye’de etik gazetecilik ile ilgili konuştu. Gürtuna, dün gazeteciler askeri vesayet baskısı altındayken, bugün de AKP’nin vesayeti altına baskı gördüğünü hatırlatırken, Eren, Cizre’de yaşanan devlet ablukasını ve orada gazetecilik yapmanın zorluklarına değindi. Eren, “Biz gazetecilere vurulacak zincir, tüm halka vurulacak zincirdir” dedi. Haber- Sen İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı Engin Başçı ise, gazetecilik faaliyetinin sorgulandığı bir sürecin yaşandığını belirterek, “Gazeteci gazetecinin kurdudur. Böyle bir sürece girdik” dedi.

Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Kadri Gürsel de, Can Dündar ve Erdem Gül’ün yarın görülecek olan davasında yine aynı kararın çıkmasının tekrar tezahür etmesinin bir çılgınlık trajedisi olacağını söyledi. Ulusal ve uluslararası ölçekte dayanışmanın önemini vurguladı.

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ-IFJ) adına konuşan Barry White basın özgürlüğünün önemini vurgulayarak yarın görülecek olan Erdem Gül ve Can Dündar’ın duruşmasına katılacaklarını söyledi. Gazetecilik mesleğinde sendikal mücadele verildiğini de belirten White, “ Türkiye’nin mutlaka basın özgürlüğüne ve insan haklarına saygı duyması gerekir” dedi.

Pen Sweden Pen International Elisabeth Olin de, basın özgürlüğünün engellenemeyeceğini belirterek, “Gazetecilerin yazma özgürlüğünü sonuna kadar savunacağız. Can Dündar ve Erdem Gül’e destek sunacağız” dedi.

Avrupa Basın Özgürlüğü Merkezi’nden (ECPMF) Michelle Trimborn, otosansürün sadece gazetecileri değil, topluma da etkileri olduğunu belirterek, “Türkiye’deki yetkililere Avrupa Birliği standartları gözetmeye, medya ve ifade özgürlüğünde daha özgürlükçü olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.

RSF’den Christophe Deloire, Türkiye’nin demokrasisinin tehdit altında olduğunu belirterek, “Can Dündar ve Erdem Gül’de bir terör ifadesi mi var? Şu anda Zaman Gazetesi, İMC televizyonu niyet Türkiyeli yetkililer bunda bir terörizm yaratıyorlar. Eğer bir ülkede siyasetçiler tüm kamuoyuna gazetecilerin devlet sırrını yaydıklarını savunuyorlarsa, bilin ki onlar yalan söylüyorlardır.

Gazetecileri Koruma Komitesi’nden (CPJ), Nina Ogniannova, Türkiye yargısının yarın bağımsız bir şekilde işleyip işlenmediğini göreceklerini dile getirdi.

“Gazetecilere yönelik suçlamaların son bulmasını talep ediyoruz. Arkadaşlarımızın yanında olacağız” Ogniannova diyen şunları ifade etti: “Türkiye’de sadece gazeteciler değil, gazetecilik tehdit altında. Gözaltı ve tutuklamalar devam edemez. Türkiye karanlık bir dönemden geçiyor. Fakat Erdem Gül ve Can Dündar’ın durumları gazetecilik faaliyetini yansıtıyor. Erdem Gül ve Can Dündar gazetecilik için önemli bir uğraş veriyor.”

Ogniannova uluslararası basın kuruluşlarının dayanışma içerisinde olması gerektiğini söyledi.

...