Türk, Mızraklı ve Özgökçe'den toplantı: Herkes atakta olmalı

Gasp edilen büyükşehir belediyelerinin eşbaşkanları, İstanbul'da toplantı düzenledi. Eşbaşkanlar, herkesi atak bir tutum sergilemeye ve tutumunu netleştirmeye çağırdı.

Gasp edilen Mardin Büyükşehir Belediyesi'nin Eşbaşkanı Ahmet Türk, Amed Büyükşehir Belediyesi'nin Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı ve Van Büyükşehir Belediyesi'nin Eşbaşkanı Bedia Özgökçe Ertan, Taksim'de bulunan Elit World Otel'de basın toplantısı düzenledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ve HDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Salim Kaplan'ın da katıldığı toplantıda, ilk olarak Ahmet Türk konuştu.

TÜRK: KAYYUMU ÖNCEDEN PLANLAMIŞLARDI

Türk’ün konuşmasının satır başları şu şekilde:

"Bu iradeye sahip çıkma gibi bir sorumlulukla bugün buradayız. 19 Ağustos sabahı kayyumlar atanırken, uzaklaştırma yazılarında 1 Nisan’da Valilerin İçişleri Bakanlığı'na yazı gönderdiğini gördük. Kayyum atamalarına ilişkin bir algı yaratılmak isteniyor. Bu darbeyi meşrulaştırmaya çalışan bir anlayışla karşı karşıya kaldık. Birilerini düşman ilan ederek bazı iftiralar ve yalanlar ortaya konuldu. Bizim farklı yerlere para aktardığımız söylendi. Beko’nun dükkanında 2 kalıp yok deniliyordu. Bizde de 2 kalıp sabunumuz yoktu. Eğer İstanbul seçimleri olmasaydı valilerin yazısı ile 1 Nisan’da kayyum atanacaktı. İstanbul’daki belirsizlik nedeniyle bu süreç ertelendi.

'KÜRLERİ POTANSİYEL TEHLİKE GÖRÜYORLAR'

Biz demokratik siyasete inanan insanlarız, halkımıza hizmet için varız. Makam, koltuk için orada olsaydık iktidarın yaptıklarına boyun eğerdik. Bizim esas mücadelemiz eşit, kardeşçe yaşanacak bir Türkiye yaratma mücadelesidir. Hukuktan, demokrasiden korkmuş iktidarlar birilerini düşman ilan ederek kendilerini yaşatmaya çalışırlar. Türkiye’de 20 milyon nüfusu olan bir halk iktidarın kendilerini kucaklamasını bekler. Bugün sürdürülen siyaset Kürtleri potansiyel tehlike görüyor. Bu siyasetin ne Kürtlere ne Türklere, hiç kimseye yararı yok. Toplumu kucaklaştıracak ortak değerlerin etrafında buluşturacak bir mantığın öne çıkacağına inanıyoruz. Bütün saldırılara, gözaltı ve tutuklamalara rağmen halen siyasetimizi sürdürüyoruz.”

Türk’ün açıklamasından sonra toplantı gazetecilerin sorularıyla devam etti.

'YARIN DAHA ÇOK SERTLEŞEBİLİRLER' UYARISI

Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün akşam Rusya dönüşü uçakta gazetecilere verdiği demeçte, “Önümüzde bir çok dosya var” açıklamasına cevap veren Türk, şunları söyledi: “Bir devlet aklı yok, yarın neler gelişebileceğini tahmin edemiyorum. Her türlü yöntemle karşı karşıya kalabiliriz. Bir devlet aklı yaratamazsak halklarımız arasında kutuplaşmanın farklı bir boyuta ulaşacağından endişe ediyoruz. Yarın milletvekilleriyle ilgili böyle bir süreç başlayabilir. Bunu engellemeye de gücümüz yok. Ama bunu engelleyecek olan, ortak demokratik değerler etrafında buluşan, vicdan sahibi insanların refleksi olacaktır. Demokratik bir birlik oluşturabilirsek süreci değiştirebiliriz. Ama susmuş, suskun, taraf olmuş bir toplum; düşünmeden, yargılamadan taraf olmuş bir toplum olursak birçok aktör rolünü oynar."

AB temsilcileri ve CHP ile yaptıkları görüşmenin detaylarının sorulması üzerine ise Türk, şunları ifade etti: “Bir siyasi darbe ile karşı karşıya kaldık kamuoyunu bilgilendirme gibi bir sorumluluğumuz var. Herkesin demokrasi etrafında toplandığı bir ihtiyacın duyulduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bugün burada konuştuğumuzu diplomatlarla siyasi partilerle de aynı şeyi konuşuyoruz. Bizim yaptığımız bu hukuksuzluğun toplum tarafından bilinmesidir.”

'ORTAKLAŞARAK ÜSTESİNDEN GELEBİLİRİZ'

CHP’nin desteğinin yeterli görüp görülmediğine ilişkin soruyu da Türk, şöyle cevap verdi:

“1973 yılında parlamentoya girdim. 46 yıldır aktif siyasetin içindeyim. Çok zor sancılı süreçler yaşadık ama her zaman demokrasi konusunda hiçbir zaman böyle umutsuz olmadık. Bugün de çok sancılı bir sürecin içindeyiz. Akılla, mantıkla, demokrasiye inananlar olarak süreçle ilgili ortak bir tavır koyduğumuz zaman, bizi yönetenleri etkileyebiliriz. Silahla, şiddetle hiçbir şeyin çözülemeyeceğine inanıyorum. Mutlaka bir gün diyalogla sorunların çözüleceğini biliyorum. Bu bir sabırdır, olgunlaşma süreci olacaktır. Geçmişte söylediklerimizin Türk halkı nezdinde çok fazla bir karşılığı yoktu. Ama bugün demokratlarla, sosyalistlerle bu süreci yürütmeye ve barışı büyütmeye çalışıyoruz."

MIZRAKLI: HER ÇEVRE ATAKTA OLMALI

Selçuk Mızraklı da şöyle konuştu:

“19 Ağustos günü yaşanan durum sıradan bir hadise değil. Açık, net, yerel demokrasiye belediyelere yönelik tutum, bir yandan HDP’ye bir yandan yerel idareye yönelik bir tutumdur ama hepsinden öte Anayasa'ya yönelik bir tutumdur. Sadece bizim değil, vicdan adalet konusunda kaygı sahibi olan her çevrenin atak bir tutum sergilemesi ve tarafını belli etmesi gerekiyor. Nemrut örneğindeki ebabil kuşları gibi. 2016’da değiliz, siyasi çevrelerden ve medyanın bu durumu biraz daha rasat etmesiyle daha iyi durumdayız. Ben de sizin kadar biliyorum biraz önce Sayın İmamoğlu’nun Diyarbakır’a bir program düzenlediğini biliyorum. Onun dışında bir bilgiye sahip değilim."

'AKP'Lİ VEKİLLER 146 BİN LİRALIK YEMEK VERİLMİŞ'

Türk, sorular üzerine şunları da söyledi: “Elbette belediye başkanı seçildiğinizde günde 300-500 insan gelip ziyaret ediyor. 220 bin liralık bir fatura çıkmış bizim tüm dönemizden. Mardin Belediyesi'nde 7 bin 500 liralık su içilmiş. 50 derece sıcak ve yüzlerce insan geliyor. Kendilerinin bakanları her geldiğinde her yemeği 260 bin, 270 bin lira. Faturaları burada, elimizde. Vali tarafından kayyım döneminde Mali Daire Başkanının altını imzalayarak bana verdiği faturalar var. Cumhurbaşkanı'nın gelişinde 332 bin liralık araç tutulmuş. İçişleri Bakanının yemeğine 4 bin 200 kişi katılmış. Mardin'de 800 kişilik salondan büyük salon yok. Hediyeler listesi elimizde altında mali hizmetler daire başkanına imzalatmışım. Adam Balıkesirli bunları vicdanıma anlatamam demiş. Buradaki faturaların tamamı Silver Altın diye bir kuyumcudan alınmış. Burada fiyatları çok basına verdiğim için bunları tekrarlamak istemedim. Dükkan sahibi belediye de daire başkanı. Mardin’in yarısı gümüşçü ve kuyumcu ama hepsi bir dükkandan alınmış. AKP’li Mardin milletvekillerine 146 bin liralık yemek verilmiş. Aradım kendilerine sordum kesinlikle biz böyle bir yemek yemedik dediler….

Bundan iki ay önce daha İstanbul seçimleri sonuçlanmadan önce Cumhurbaşkanı'ndan randevu talep ettim; bu faturayı sormak için. Ama bana dönmediler. Bütün bunları örtbas etmeye yönelik bir yaklaşım var. Tarafsız bir heyet gönderin. İçişleri Bakanı da gelsin ben de gideyim, kamuoyuna bilgi verelim. 332 bin liralık Cumhurbaşkanı geldiği zaman araç tutulmuş 10-15 araç tutulmuş. Ben devletin valisine iftira edebilecek düzeyde miyim? Bunları söylemekten korkardım çünkü devletin geçmişteki zulmünü yaşamış bir insanım. ‘Ahmet Türk iftira ediyor’ diyorlarsa bu faturalar nedir. Bu yemek faturalarını topladığınız zaman bir kaç milyon ediyor. Şimdi kalkıp 220 bin liralık her gün 300-500 insanın gelip beni ziyaret ettiği belediye de 220 bin lira harcanmış yahu insaf edin. 2 buçuk yıl kayyım görev yapmış 9 milyon özel kalemin harcaması var. Yarattığı hukuksuzluğu örtbas etmek için her yönteme başvuruluyor. Birilerini düşman ilan ederek kendi iktidarlarını sürdürmeye çalışıyor.

Kürtler ve Türklerin 1000 yıllık kadim geçmişi var. Kürtleri kazanmak o kadar kolay ki yeter ki ortak aklı ortaya koyalım. Yeter ki birlikte hareket edelim.

Bir çakıltaşı bile atılmadı, insanlar tepkilerini gösteriyor, bir sivil itaatsizlik. Ama maalesef medya bağımsız değil. Eşbaşkanımız geliyor yürütmüyorlar, milletvekillerin partiden çıkışına izin verilmedi, milletvekillerimizin gözlerine gaz sıktılar. Halkta bir tepki var. Ama bir sıkı yönetim var. Dışarıda açıklama şansınız yok. Hem vali hem de kayyım. Bugün mesele Kürt meselesini aşmış durumda bugün bir demokrasi meselesi var. Eğer Kürtlerle aranıza mesafe koyarsanız bu ülkede demokrasiyi var edemezsiniz. Bir adalet yürüyüşü oldu, biz orada bir noktada gittik. Hayırlı olsun dedik. 'Her gün bölücülerle kol kola diye propaganda yapılıyor' denildi. Buna cevap bile verilmedi.

KILIÇDAROĞLU'NA MESAJ

Kılıçdaroğlu’na yönelik mesajımız şudur; Biz demokrasi için ortaklaşmak istiyoruz. Biz İstanbul, Ankara, Antalya, Hatay gibi yerlerde biz CHP’ye destek vermedik biz demokrasiye destek verdik. Kılıçdaroğlu diyor ki; freni patlamış gibi bir şey bunu durdurun. Gelin birlikte bunu durduralım.”

ÖZGÖKÇE: EŞBAŞKANLIKTAN VAZGEÇMEYİZ

Kayyuma gerekçe olarak eşbaşkanlığın gösterilmesine ilişkin soruya ise yerine kayyum atanan Bedia Özgökçe cevap verdi. Özgökçe, “Eşbaşkanlık bizim temel uygulamalarımızdan biri, tüzüğümüzde var. Bunun kanunlaştığını da biliyorsunuz. Bütün örgütsel alanlarımızda işlerlik kazanmış durumda. Meşruluğundan halkın desteğinden alıyor. Bundan vazgeçmeyeceğiz, bunun için mücadele edeceğiz. Eşbaşkanlık bizim vazgeçilmezdir. Bizim yapıp ettiklerimiz ortada. Tüm iş ve işlemlere ilişkin resmi yazışmalar var. Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyoruz" dedi.

“Çocuklar için ana dilde kreş açtınız mı?” sorusuna ise Özgökçe, “Van'da vardı. Perperok'tu ismi. Ama kayyum ismini ve müfredatını değiştirdi. Yasa gereği eğitim Türkçe dışında bir dilde yapılamıyor. Ama öğretim yapılabiliyor yasa gereği. Bununla ilgili sürekli suçlandık biz. Perperok'la ilgili sadece Kürtçe de değil çok dilli eğitim ve yaşam merkezleri açmayı planladık. Ama çalışmalarımız başlar başlamaz suçlamalar da başladı" diye yanıt verdi.

'DEVLET BU KARARLA DAĞIN YOLUNU AÇIYOR'

Gazetecilerin sorularının ardından söz alan Mızraklı, "16 Nisan'da biz göreve başladık. İlk işimiz 103 buçuk trilyon lira borç ödemek oldu. Tüm işlemlerimiz resmi olarak kayıtlı ve tüm işlemler içişleri bakanlığından eş anlı olarak görülüyor. Bu suçlamalara kargalar güler. Mızrak çuvala sığmıyor. HDP'yi, Kürt demokratik siyasetini yerel alandan süpürme girişimidir bu. Ben şimdi dönüp topluma, gençlerimize ne anlatacağım? Devlet bu kararla beraber dağın yolunu açtı. Eğer demokratik siyasete kapıları kapatırsanız sonucu ve bedeli çok ağır olur" ifadesinde bulundu.

Son olarak söz alan Özgökçe ise, "Van'ın 1.2 milyar lira borcu vardı. Atanan valilerin kanun tanımaz işler yaptığına tanıklık ettik. Onca usulsüzlük ile ilgili tek bir mülkiye müfettişi incelemesi yok ama biz göreve gelir gelmez görevden alınmamıza gerekçeler üretildi. Van'da makam araçlarından, akaryakıttan 4 buçuk milyon tasarruf ettik ilk bir ayda. Kayyım için özel mescit, lavabo yapılmış. Sadece kayyım eşi ve erkanının kullanabileceği yemek takımına 48 bin lira ödenmiş. AKP binalarının tadilatı belediye bütçesinden yapılmış. AKP mitinglerinin masrafları belediye bütçesinden karşılanmış" dedi.